Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

79

Ayet No: 

572

Sayfa No: 

90

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللَّهِ ۖ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ ۚ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولًا ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا

Çeviriyazı: 

mâ eṣâbeke min ḥasenetin femine-llâh. vemâ eṣâbeke min seyyietin femin nefsik. veerselnâke linnâsi rasûlâ. vekefâ billâhi şehîdâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Ey insanoğlu!) sana gelen her iyilik Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna şahit olarak da Allah yeter.

Diyanet İşleri: 

Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Seni insanlara peygamber gönderdik, şahid olarak Allah yeter.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sana gelen iyiliğe ait şey Allah'tandır, kötülüğe ait olansa nefsinden ve biz seni insanlara peygamber olarak gönderdik, buna tanık olarak Allah yeter.

Şaban Piriş: 

Sana iyilik olarak ne gelirse Allah’tandır. Kötülük olarak gelenler de kendi nefsindendir. Biz, seni insanlara elçi olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.

Edip Yüksel: 

Sana gelen her iyilik ALLAH'tan, sana gelen her kötülük ise kendindendir. Seni insanlara elçi olarak gönderdik. Tanık olarak ALLAH yeter.

Ali Bulaç: 

Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter.

Suat Yıldırım: 

Ey insan! Sana gelen her iyilik Allah'tandır. Başına gelen her fenalık ise nefsindendir.Ey Resulüm! Seni bütün insanlara elçi gönderdik. Allah’ın buna şahit olması yeter de artar! [2,124; 7,113; 8,27; 42,30]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Sana güzellikten her ne şey nâsib olursa şüphesiz Allah Teâlâ´dandır. Ve sana kötülükten her ne şey isabet ederse kendi nefsindendir. Ve seni nâsa peygamber olarak gönderdik, Allah Teâlâ bihakkın şahit olmaya kâfidir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.

Bekir Sadak: 

Kendilerine guven veya korku hususunda bir haber geldiginde onu yayarlar

İbni Kesir: 

Sana gelen her iyilik, Allah´tandır. Sana gelen her fenalık da kendindendir. Seni insanlara elçi olarak gönderdik. Buna şahid olarak Allah yeter.

Adem Uğur: 

Sana gelen iyilik Allah´tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik

İskender Ali Mihr: 

Sana iyilikten (hasenatdan) ne isabet ederse, işte o Allah´tandır.Ve sana kötülükten (seyyiattan) ne isabet ederse, o taktire o, kendi nefsindendir (Derecat kaybedecek bir şey yapmandan dolayıdır) .Ve seni, insanlara Resûl olarak gönderdik ve şahit olarak Allah yeter.

Celal Yıldırım: 

Sana dokunan herhangi bir iyilik Allah´tandır. Sana isabet eden herhangi bir kötülük de senin nefsindendir. Biz seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik

Tefhim ul Kuran: 

Sana iyilikten her ne gelirse Allah´tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik

Fransızca: 

Tout bien qui t'atteint vient d'Allah, et tout mal qui t'atteint vient de toi-même . Et Nous t'avons envoyé aux gens comme Messager. Et Allah suffit comme témoin.

İspanyolca: 

Lo bueno que te sucede viene de Alá. Lo malo que te sucede viene de ti mismo. Te hemos mandado a la Humanidad como Enviado. Alá basta como testigo.

İtalyanca: 

Ogni bene che ti giunge viene da Allah e ogni male viene da te stesso. Ti abbiamo mandato come Messaggero agli uomini, Allah è testimone sufficiente.

Almanca: 

Was dich an Gutem traf, dies ist von ALLAH. Und was dich an Unglück traf, dies ist aufgrund eigener (Verfehlungen). Und wir entsandten dich für die Menschen als Gesandten. Und ALLAH genügt als Bezeugender.

Çince: 

凡你所享的福利,都是真主降赐的;凡你所遭的祸患,都是你自讨的。我派遣你以使者的资格去教化众人,真主足为见证。

Hollandaca: 

Wat goeds u ook overkome, het komt van God. Het kwaad komt van u zelven. Wij hebben een gezant onder de menschen gezonden. Gods getuigenis is toereikend.

Rusça: 

Все хорошее, что постигает тебя, приходит от Аллаха. А все плохое, что постигает тебя, приходит от тебя самого. Мы отправили тебя посланником для людей. Довольно того, что Аллах является Свидетелем.

Somalice: 

Wixii ku soo gaadha oo Wanaaga waxay ka ahaadeen ebe, wixii kugu dhaea oo Xumaan ahna waxay ka ahaatay Naftaada, waana kuu Diray Dadka adoo Rasuul ah, wuuna ku Filanyahay Eebe Marag.

Swahilice: 

Jema lilio kufikia limetokana na Mwenyezi Mungu. Na ovu lilio kusibu linatokana na nafsi yako. Nasi tumekutuma kwa watu uwe ni Mtume. Na Mwenyezi Mungu ni shahidi wa kutosha.

Uygurca: 

(ئى ئىنسان!) ساڭا يەتكەن ياخشىلىق (مەرھەمەت قىلىش يۈزىسىدىن) اﷲ تەرىپىدىندۇر، ساڭا يەتكەن يامانلىق (قىلمىشلىرىڭ تۈپەيلىدىن) ئۆزۈڭدىندۇر. (ئى مۇھەممەد!) سېنى بىز (پۈتۈن) ئىنسانلارغا پەيغەمبەر قىلىپ ئەۋەتتۇق، (سېنىڭ پەيغەمبەرلىكىڭگە) شاھىتىلىققا اﷲ يېتەرلىكتۇر

Japonca: 

あなたに訪れるどんな幸福も,アッラーからであり,あなたに起ころどんな災厄も,あなた自身からである。われはあなたを,人びとへの使徒として遺わした。本当にアッラーは証人として万全であられる。

Arapça (Ürdün): 

(ما أصابك) أيها الإنسان (من حسنة) خير (فمن الله) أتتك فضلا منه (وما أصابك من سيئة) بليَّة (فمن نفسك) أتتك حيث ارتكبت ما يستوجبها من الذنوب (وأرسلناك) يا محمد (للناس رسولا) حال مؤكدة (وكفى بالله شهيدا) على رسالتك.

Hintçe: 

हालॉकि (सच तो यूं है कि) जब तुमको कोई फ़ायदा पहुंचे तो (समझो कि) ख़ुदा की तरफ़ से है और जब तुमको कोई फ़ायदा पहुंचे तो (समझो कि) ख़ुद तुम्हारी बदौलत है और (ऐ रसूल) हमने तुमको लोगों के पास पैग़म्बर बनाकर भेजा है और (इसके लिए) ख़ुदा की गवाही काफ़ी है

Tayca: 

ความดีใด ๆ ที่ประสบแก่เจ้านั้นมาจากอัลลอฮฺ และความชั่วใด ๆ ที่ประสบแก่เจ้านั้นมาจากตัวของเจ้าเอง และเราได้ส่งเจ้าไปเป็นร่อซูลแก่มนุษย์ และเพียงพอแล้วที่อัลลอฮฺทรงเป็นพยาน

İbranice: 

כל טובה אשר נופלת בחלקך היא מאלוהים, וכל רעה אשר תפגע בך, היא ממך עצמך. (מוחמד)! אנחנו שלחנו אותך כשליח אל בני האדם, ומספיק אלוהים עד (על הנעשה)

Hırvatça: 

Dobro koje te zadesi, to je od Allaha, a zlo koje te zadesi, to je od tebe. Mi smo te kao poslanika ljudima poslali, a Allah je dovoljan svjedok.

Rumence: 

Orice bine care ţi se întâmplă vine de la Dumnezeu, orice rău care te loveşte vine de la tine însuţi. Noi te-am trimis oamenilor ca trimis şi Dumnezeu este de ajuns ca Martor!

Transliteration: 

Ma asabaka min hasanatin famina Allahi wama asabaka min sayyiatin famin nafsika waarsalnaka lilnnasi rasoolan wakafa biAllahi shaheedan

Türkçe: 

İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.

Sahih International: 

What comes to you of good is from Allah, but what comes to you of evil, [O man], is from yourself. And We have sent you, [O Muhammad], to the people as a messenger, and sufficient is Allah as Witness.

İngilizce: 

Whatever good, (O man!) happens to thee, is from Allah; but whatever evil happens to thee, is from thy (own) soul. and We have sent thee as a messenger to (instruct) mankind. And enough is Allah for a witness.

Azerbaycanca: 

(Ey insan!) Sənə yetişən hər bir yaxşılıq Allahdandır, sənə üz verən hər bir pislik isə özündəndir. (Ya Rəsulum!) Biz səni insanlara peyğəmbər göndərdik. Allahın buna şahid olması (sənə) kifayət edər.

Süleyman Ateş: 

Sana gelen her iyilik Allah'tandır, sana gelen her kötülük de kendi(günahın yüzü)ndendir. Seni insanlara elçi gönderdik. (Buna) şahid olarak Allah yeter.

Diyanet Vakfı: 

Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.

Erhan Aktaş: 

Sana isabet eden iyilik Allah’tandır. Sana isabet eden kötülük kendindendir.(1)” Biz, seni, insanlara Resûl olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.

Kral Fahd: 

Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara peygamber olarak gönderdik şahit olarak da Allah yeter.

Hasan Basri Çantay: 

Sana gelen her iyilik Allahdandır. Sâna gelen her fenalık da kendindendir. Seni (Habîbim) insanlara bir peygamber olarak gönderdik. (Buna) hakkıyle şâhid olarak da Allah yeter.

Muhammed Esed: 

Başına her ne iyilik gelirse (bu) Allahtandır; başına her ne kötülük gelirse (bu da) senin kendindendir. Seni (ey Muhammed!) bütün insanlığa bir elçi olarak gönderdik ve hiç kimse (buna) Allahın şahitliği gibi şahitlik yapamaz.

Gültekin Onan: 

Sana iyilikten her ne gelirse Tanrı´dandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik

Ali Fikri Yavuz: 

Sana gelen her iyilik Allah’ın lütfudur

Portekizce: 

Toda a ventura que te ocorra (ó homem) emana de Deus; mas toda a desventura que te açoita provém de ti. Enviamos-te(ó Mohammad) como Mensageiro da humanidade, e Deus é suficiente testemunha disto.

İsveççe: 

Det goda som du får del av är från Gud, och det onda som drabbar dig kommer av dig själv. OCH VI har sänt dig [Muhammad] som budbärare till människorna - [om detta] behövs inget annat vittne än Gud.

Farsça: 

[ای انسان!] آنچه از نیکی به تو رسد، از سوی خداست و آنچه از بدی به تو رسد، از سوی خود توست. و [ای پیامبر! از نیکی هایی که از سوی ماست اینکه] تو را برای مردم به پیامبری فرستادیم، و گواه بودن خدا [بر پیامبریِ تو] کافی است.

Kürtçe: 

ھەر چاکەیەکت تووش بوو ئەوە لەخواوەیە وە ھەر خراپەیەکت تووش بوو ئەوە لە خۆتەوەیە و ئێمە تۆمان ناردووە بەپێغەمبەر بۆخەڵکی وە خوا بەسە شایەتی ئەوە بدات

Özbekçe: 

Сенга етган яхшилик Аллоҳдандир. Ва сенга етган ёмонлик ўзингдандир. Биз сени одамларга Пайғамбар қилиб юбордик. Шоҳидликка Аллоҳнинг Ўзи кифоя қилур. (Бу оятда яна бир ҳақиқатнинг баёни келмоқда. Инсон Аллоҳ кўрсатган йўлдан юрса, яхшиликни қилиб, ёмонликдан қайтса, Аллоҳ таоло уни қўллаб-қувватлайди ва зафарга эриштиради. Бу ҳолда инсон Аллоҳ кўрсатган йўлдан юрди, Унинг шариатига амал қилди, Унинг мадади ила фаолият кўрсатди, у кўрсатган яхшиликни қилди ва ёмонликдан четланди. Натижада яхшиликка эришди. Албатта, бу яхшилик Аллоҳдандир. Аммо инсон Аллоҳнинг йўлидан юрмаса, У берган ақлни тўғриликча ишлатмаса, Унинг шариатига амал қилмаса, буюрган яхшилигини бажармаса, қайтарган ёмонликдан қайтмаса, ўзидан кўрсин–оқибат, албатта, ёмон бўлади. Бу ёмонликка унинг ўзи сабабчидир. Сенинг вазифанг Пайғамбарлик–элчилик қилиш. Одамларга яхшилик ёки ёмонлик етказиш эмас. Бир нарсани бор ёки йўқ қилиш Аллоҳнинг қўлида. Xаммасига Аллоҳнинг Ўзи шоҳид. Шоҳидликка эса, Аллоҳнинг Ўзи кифоя қилур.)

Malayca: 

Apa jua kebaikan (nikmat kesenangan) yang engkau dapati maka ia adalah dari Allah; dan apa jua bencana yang menimpamu maka ia adalah dari (kesalahan) dirimu sendiri. Dan Kami telah mengutus engkau (wahai Muhammad) kepada seluruh umat manusia sebagai seorang Rasul (yang membawa rahmat). Dan cukuplah Allah menjadi saksi (yang membuktikan kebenaran hakikat ini).

Arnavutça: 

E mira që të gjen ty o njeri, prej Perëndisë është, kurse e keqja që të godit, është nga merita jote. Na të kemi dërguar ty (o Muhammed!) për Profet të të gjithë njerëzve. E, Perëndia mjafton për dëshmitar (të profetnisë sate).

Bulgarca: 

Каквато и добрина да те достигне, тя е от Аллах, а каквато и злина да те сполети, тя е от самия теб. Пратеник те изпратихме при хората. Достатъчен е Аллах за свидетел.

Sırpça: 

Добро које те задеси, то је од Аллаха, а зло које те задеси, то је од тебе (човече). Ми смо те (Мухаммеде) као посланика послали људима, а Аллах је довољан сведок.

Çekçe: 

To dobré, jehož se ti dostane, pochází od Boha a to zlé, jež tě postihne, pochází od tebe samého. A vyslali jsme tě k lidem jako posla a Bůh ti stačí jako svědek!

Urduca: 

اے انسان! تجھے جو بھلائی بھی حاصل ہوتی ہے اللہ کی عنایت سے ہوتی ہے، اور جو مصیبت تجھ پر آتی ہے وہ تیرے اپنے کسب و عمل کی بدولت ہے اے محمدؐ! ہم نے تم کو لوگوں کے لیے رسول بنا کر بھیجا ہے اوراس پر خدا کی گواہی کافی ہے

Tacikçe: 

Ҳар хайре, ки ба ту расад, аз ҷониби Худост ва ҳар шаре, ки ба ту расад, аз ҷониби худи туст. Туро ба пайғамбарӣ ба сӯи мардум фиристодем ва Худо ба шоҳидӣ кифоя аст.

Tatarca: 

Әгәр яхшылыктан сиңа бер шатлык ирешсә, ул шатлык Аллаһудан, әгәр казадан бер кайгы ирешсә, бу кайгы үзеңнең кимчелегеңнәндер. Янә сине, ий Мухәммәд г-м, бөтен дөнья кешеләренә ислам динен өйрәтер өчен илче итеп җибәрдек. Кешеләрнең бөтен эшләрен күреп, белеп торырга Аллаһ үзе җитәдер.

Endonezyaca: 

Apa saja nikmat yang kamu peroleh adalah dari Allah, dan apa saja bencana yang menimpamu, maka dari (kesalahan) dirimu sendiri. Kami mengutusmu menjadi Rasul kepada segenap manusia. Dan cukuplah Allah menjadi saksi.

Amharca: 

ከደግ ነገር የሚያገኝህ ከአላህ (ችሮታ) ነው፡፡ ከመከራም የሚደርስብህ ከራስህ (ጥፋት የተነሳ) ነው፡፡ ለሰዎችም ሁሉ መልክተኛ ኾነህ ላክንህ፡፡ መስካሪም በአላህ በቃ፡፡

Tamilce: 

“நன்மை எது உமக்கு ஏற்பட்டதோ, அது அல்லாஹ்வின் புறத்திலிருந்து ஏற்பட்டது. இன்னும், தீமை எது உமக்கு ஏற்பட்டதோ அது உம் புறத்திலிருந்து (உமது பாவத்தினால்) ஏற்பட்டது.” (நபியே!) உம்மை மக்களுக்கு ஒரு தூதராக அனுப்பினோம். (உமது தூதுத்துவத்திற்கு) சாட்சியால் அல்லாஹ்வே போதுமானவன்.

Korece: 

너희에게 오는 행운도 하나 님에게서 비롯된 것이나 너희에게오는 불행은 너희로부터 비롯된 것이라 이에 하나님은 백성들에게한 선지자를 보냈으니 중인은 하 나님만으로 충분하니라

Vietnamca: 

(Này hỡi con người), điều tốt nào gặp được là từ nơi Allah, còn điều xấu nào ngươi gặp phải là do bản thân ngươi gây nên. Và TA đã gửi Ngươi (Muhammad) đến với nhân loại làm một vị Thiên Sứ (truyền tải bức Thông Điệp của TA). Và chỉ cần một mình Allah đã đủ làm chứng (cho điều đó).