Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

66

Sûredeki Ayet No: 

12

Ayet No: 

5241

Sayfa No: 

561

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ

Çeviriyazı: 

vemeryeme-bnete `imrâne-lletî aḥṣanet fercehâ fenefaḫnâ fîhi mir rûḥinâ veṣaddeḳat bikelimâti rabbihâ vekütübihî vekânet mine-lḳânitîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Irzını korumuş olan, İmrân kızı Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.

Diyanet İşleri: 

Mahrem yerini korumuş olan İmran kızı Meryem de bir misaldir. Ona ruhumuzdan üflemiştik; Rabbinin sözlerini ve kitablarını tasdik etmişti; o, Bize gönülden itaat edenlerdendi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve İmran kızı Meryem'le örnek getirmede ki o, ırzını korumuştu, derken biz, ona ruhumuzdan üfürmüştük ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını gerçekleştirmişti ve o, itaat edenlerdendi.

Şaban Piriş: 

İffetini koruyan İmran’ın kızı Meryem'i de... Ona ruhumuzdan üflemiştik. O da Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etmişti. O, itaatkârlardan biri idi.

Edip Yüksel: 

Ve İmran kızı Meryem de... O, iffetini korudu, biz de ruhumuzdan ona üfledik. O Rabbinin kelimelerine ve kitaplarına inandı; itaat edenlerden oldu.

Ali Bulaç: 

İmran'ın kızı Meryem'i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.

Suat Yıldırım: 

Bir de İmran'ın kızı Meryem’i misal getirir. Meryem, iffet ve namusunu korudu. Biz ona Ruhumuzdan üfledik. O da Rabbisinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve gönülden itaat edenlerden oldu. [4,156]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve İmran´ın kızı Meryem´i de bir (misal olarak irad ederiz ki) iffetini metin bir kal´a gibi korumuştu, artık O´na ruhumuzdan üfürdük ve Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve itaat edenlerden olmuş oldu.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem'i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi de içten bağlananlardan oldu.

Bekir Sadak: 

Rablerini inkar eden kimseler icin cehennem azabi vardir. Ne kotu bir donustur!

İbni Kesir: 

Mahrem yerini korumuş olan İmran kızı Meryem´i de. Ona ruhumuzdan üflemiştik de Rabbının sözlerini ve kitablarını tasdik etmişti. Ve o, gönülden itaat edenlerdendi.

Adem Uğur: 

İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem´i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.

İskender Ali Mihr: 

İmran´ın kızı Meryem ki, onun iffeti ahsendi. Bu sebeple onun içine Ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. Ve o, kanitin olanlardan oldu.

Celal Yıldırım: 

(Allah), imrân kızı Meryem´i de misâl verir

Tefhim ul Kuran: 

İmran´ın kızı Meryem´i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece biz de ona kendi ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.

Fransızca: 

De même, Marie, la fille d'Imran qui avait préservé sa virginité; Nous y insufflâmes alors de Notre Esprit. Elle avait déclaré véridiques les paroles de son Seigneur ainsi que Ses Livres : elle fut parmi les dévoués.

İspanyolca: 

Y a María, hija de Imran, que conservó su virginidad y en la que infundimos de Nuestro Espíritu. Tuvo por auténticas las palabras y Escritura de su Señor y fue de las devotas.

İtalyanca: 

E Maria, figlia di 'Imrân, che conservò la sua verginità; insufflammo in lei del Nostro Spirito. Attestò la veridicità delle Parole del suo Signore e dei Suoi Libri e fu una delle devote.

Almanca: 

Ebenso Maryam Ibnatu-Imran, die ihre Keuschheit bewahrte, dann hauchten WIR in sie einen Ruhh von Uns hinein. Und sie hielt die Worte ihres HERRN und Seine Schriften für wahrhaftig und war eine der stets Dienenden.

Çince: 

真主又以仪姆兰的女儿麦尔彦为信道的人们的模范,她曾保守贞操,但我以我的精神吹入她的身内,她信她的主的言辞和天经,她是一个服从的人。

Hollandaca: 

En Maria, de dochter van Imram, die hare kuischheid bewaarde, en in wier boezem wij onzen geest bliezen, en die in de woorden van haren Heer en in zijne schriften geloofde, en vroom en gehoorzaam was.

Rusça: 

А также Марьям (Марию), дочь Имрана, которая сберегла целомудрие, и Мы вдохнули через него (через вырез на ее одежде) посредством Нашего Духа (Джибриля). Она уверовала в Слова своего Господа и Его Писания и была одной из покорных.

Somalice: 

Maryama bintu cimraanna xusuusta ee isdhawrtay, markaas malagu jeebka ka afuufay, rumaysayna Sharciga Eebe iyo Kutubtiisaba, kana mid noqotay kuwa Eebe adeeca.

Swahilice: 

Na Mariamu binti wa Imrani, aliye linda ubikira wake, na tukampulizia humo kutoka roho yetu, na akayasadiki maneno ya Mola wake Mlezi na Vitabu vyake, na alikuwa miongoni mwa wat'iifu.

Uygurca: 

ھەمدە ئىمراننىڭ قىزى مەريەمنى مىسال قىلىپ كۆرسەتتى، ئۇ نومۇسىنى ساقلىدى، ئۇنىڭغا بىزنىڭ تەرىپىمىزدىن بولغان روھنى پۈۋلىدۇق (دەم ئۇنىڭ ئىچىگە كىرىپ، ئىساغا ھامىلىدار بولدى)، ئۇ پەرۋەردىگارىنىڭ سۆزلىرىنى ۋە (نازىل قىلغان) كىتابلىرىنى تەستىق قىلدى ۋە اﷲ قا ئىتائەت قىلغۇچىلاردىن بولدى

Japonca: 

またわれは自分の貞節を守ったイムラーンの娘マルヤム(の体内)に,わが霊を吹き込んだ。かの女は,主の御言葉とその啓典を実証する,敬炭な(しもべの)一人であった。

Arapça (Ürdün): 

«ومريم» عطف على امرأة فرعون «ابنة عمران التي أحصنت فرجها» حفظته «فنفخنا فيه من روحنا» أي جبريل حيث نفخ في جيب درعها بخلق الله تعالى فعله الواصل إلى فرجها فحملت بعيسى «وصدقت بكلمات ربها» شرائعه «وكتبه» المنزلة «وكانت من القانتين» من القوم المطيعين.

Hintçe: 

और (दूसरी मिसाल) इमरान की बेटी मरियम जिसने अपनी शर्मगाह को महफूज़ रखा तो हमने उसमें रूह फूंक दी और उसने अपने परवरदिगार की बातों और उसकी किताबों की तस्दीक़ की और फरमाबरदारों में थी

Tayca: 

และมัรยัมบุตรีของอิมรอน ผู้ซึ่งรักษาพรหมจารีของนาง แล้วเราได้เป่าวิญญาณของเราเข้าไปในนาง และนางได้ศรัทธาต่อบัญญัติต่าง ๆ แห่งพระเจ้าของนาง และ (ได้ศรัทธาต่อ) คัมภีร์ต่าง ๆ ของพระองค์ และนางจึงอยู่ในหมู่ผู้นอบน้อมภักดีทั้งหลาย

İbranice: 

ואת מרים בת עמרם (אמו של ישוע המשיח,) אשר שמרה על בתוליה, ואנו נשפנו לתוכה מרוחנו , והיא האמינה בדברי ריבונה ובספריו הקדושים והייתה מן המאמינים האדוקים ביותר

Hırvatça: 

I Merjemu, kćer Imranovu, koja je nevinost svoju sačuvala, pa smo u nju duha Svog udahnuli, i ona je u riječi Gospodara svoga i knjige Njegove povjerovala i od onih koji su pokorni bila.

Rumence: 

Şi Maria, fiica lui Imran, care şi-a păzit fecioria! Noi am suflat din duhul Nostru asupra ei şi ea a mărturisit drept adevărate spusele şi Cărţile Domnului său. Ea a fost dintre cei devotaţi.

Transliteration: 

Wamaryama ibnata AAimrana allatee ahsanat farjaha fanafakhna feehi min roohina wasaddaqat bikalimati rabbiha wakutubihi wakanat mina alqaniteena

Türkçe: 

Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem'i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi de içten bağlananlardan oldu.

Sahih International: 

And [the example of] Mary, the daughter of 'Imran, who guarded her chastity, so We blew into [her garment] through Our angel, and she believed in the words of her Lord and His scriptures and was of the devoutly obedient.

İngilizce: 

And Mary the daughter of 'Imran, who guarded her chastity; and We breathed into (her body) of Our spirit; and she testified to the truth of the words of her Lord and of His Revelations, and was one of the devout (servants).

Azerbaycanca: 

(Allah mö’min qadınlara) həmçinin namusunu (ismətini) möhkəm qoruyub saxlamış İmranın qızı Məryəmi də misal çəkdi. Biz (Cəbrail vasitəsilə) libasının yaxasından ona Öz ruhumuzdan (Öz yaratdığımız ruhdan) üfürdük. Məryəm Rəbbinin sözlərini (şəriətini, dini hökmlərini), kitablarını təsdiq etdi və (Allaha) itaət edənlərdən oldu.

Süleyman Ateş: 

(Yine Allah) İmran'ın kızı Meryem'i de (misal verdi). O ırzını korumuştu, biz de on(un rahmin)e ruhumuzdan üflemiştik. O, Rabbinin kelimelerini ve Kitaplarını doğrulamış ve gönülden ita'at edenlerden olmuştu.

Diyanet Vakfı: 

İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.

Erhan Aktaş: 

İmran kızı Meryem; ırzını korumuştu. Ona ruhumuzdan üfledik. O, Rabb’inin kelimelerini(1) ve kitâplarını(2) tasdik etti ve gönülden saygı gösterenlerden oldu.

Kral Fahd: 

İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem'i de (Allah örnek, gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.

Hasan Basri Çantay: 

Namusunu muhkem bir kal´a gibi muhaafaza eden İmran kızı Meryemi de (Allah bir misâl olarak irâd buyurdu). Biz bundan dolayı ona Ruuhumuzdan üfürdük. O, Rabbinin kelimelerini ve kitablarını tasdıyk etdi. (Rabbine) itaat (de sebat) edenlerdendi o.

Muhammed Esed: 

Ve İmran´ın kızı Meryem(in kıssasını Allah´a karşı sorumluluk bilinci taşıyanların diğer bir örneği yaptık): O iffetini korumuştu, bunun üzerine Biz onun (rahmindeki)ne ruhumuzdan üflemiştik ve Meryem Rabbinin sözlerinin ve (böylece,) vahyettiklerinin doğruluğunu kabul etmiş ve samimiyetle bağlananlardan biri olmuştu.

Gültekin Onan: 

İmran´ın kızı Meryem´i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece biz ona ruhumuzdan üfledik. O da rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.

Ali Fikri Yavuz: 

Bir de İmran’ın kızı Meryem’i (misal yaptı) ki, ırzını pek sağlam korumuştu. Biz de ona ruhumuzdan, (vasıtasız olarak yarattığımız ruhdan) üfledik, intikal ettirdik. O, Rabbinin bütün dinî hükümlerini ve kitablarını tasdik etti. Hem o, ibadete devam edenlerden idi.

Portekizce: 

E com Maria, filha de Imran, que conservou o seu pudor, e a qual alentamos com o Nosso Espírito, por te acreditado nas palavras do seu Senhor e nos Seus Livros, e por se Ter contado entre os consagrados.

İsveççe: 

Ännu ett exempel har de i Maria, `Imrans dotter; Hon bevarade sin oskuld och Vi andades in i [hennes kropp] något av Vår ande. Hon trodde på sin Herres ord och på Hans uppenbarelser och hon var en av dem som ödmjukt böjer sig under Hans vilja.

Farsça: 

و [نیز] مریم دختر عمران [را مثل زده است] که دامان خود را پاک نگه داشت و در نتیجه از روح خود در او دمیدیم و کلمات پروردگارش و کتاب های او را تصدیق کرد و از اطاعت کنندگان [فرمان های خدا] بود.

Kürtçe: 

وە(بە) مەریەمی کچی عیمران (نموونە دەھێنێتەوە) ئەوەی کە داوێنێ خۆی پاك ڕاگرت، ئەوسا ئێمە فوومان پیاکرد لەڕۆحێك کە خۆمان دروستمان کردووە وە باوەڕی ھێنا بوو بە ووتەکانی پەروەردگاری خۆی وکتێبەکانی وە لەڕیزی گوێڕایەڵ وفەرمانبەرداراندا بوو

Özbekçe: 

Ва Марям Имрон қизини (мисол келтирди), у фаржини пок сақлаган эди, Биз унга Ўз руҳимиздан пуфладик ва у Роббисининг сўзларини ҳамда китобларини тасдиқ қилди ва итоаткорлардан бўлди. (Биби Марям Имроннинг қизи Аллоҳга соф эътиқодда бўлганлар ва ўзларини ҳам соф тутганлар. Аллоҳ таоло Жаброил фаришта орқали ўша пок жасадга ўз руҳидан «пуф» дейиши билан Ийсо алайҳиссаломни ато қилган. Бу қиссалар бошқа сураларда батафсил келгани учун биз бу ерда яна такрорлаб ўтирмаймиз, фақат шуни таъкидлаймизки, у киши Аллоҳнинг сўзларига ва китобларига иймон келтирганлар ҳамда итоаткор қавмлардан бўлганлар. Мўъминлар, Биби Марям ҳаётларидан ўрнак олишлари керак.)

Malayca: 

Dan juga (satu misal perbandingan lagi, iaitu): Maryam binti Imran (ibu Nabi Isa seorang perempuan) yang telah memelihara kehormatan dan kesuciannya (dari disentuh oleh lelaki; tetapi oleh sebab Kami telah takdirkan dia mendapat anak) maka Kami perintahkan Jibril meniup masuk ke dalam kandungan tubuhnya dari roh (ciptaan) Kami; dan (sekalipun Maryam itu hidup di antara kaum kafir) ia mengakui kebenaran Kalimah-kalimah Tuhannya serta Kitab-kitabNya; dan ia menjadi dari orang-orang yang tetap taat.

Arnavutça: 

dhe, (shembullin) e merjemës, të bijës së Imranit, e cila e ka ruajtur virgjinitetin e saj, e Ne kemi frymëzuar në te, prej Shpirtit Tonë. Ajo u besonte fjalëve të Zotit të saj dhe librave të Tij, dhe ajo ishte nga personat që luteshin shumë.

Bulgarca: 

И с Мариам, дъщерята на Имран, която пазеше целомъдрието си, и вдъхнахме в нея от Своя дух. И повярва тя в Словата на своя Господ, и в Неговите писания, и бе от набожните.

Sırpça: 

И Марију, кћер Јоакимову, која је своју невиност сачувала, па смо у њу живот удахнули, и она је у речи свога Господара и Његове књиге поверовала и била је од оних који су покорни.

Çekçe: 

A uvádí i Marii, dceru ´Imránovu, jež panenství své střežila a do níž jsme vdechli ducha Svého. A za pravdivá prohlásila slova Pána svého i Písma Jeho a patřila mezi Bohu pokorně oddané.

Urduca: 

اور عمران کی بیٹی مریمؑ کی مثال دیتا ہے جس نے اپنی شرمگاہ کی حفاظت کی تھی، پھر ہم نے اس کے اندر اپنی طرف سے روح پھونک دی، اور اس نے اپنے رب کے ارشادات اور اس کی کتابوں کی تصدیق کی اور وہ اطاعت گزار لوگوں میں سے تھی

Tacikçe: 

Ва Марям духтари Имронро, ки шармгоҳи худро аз зино нигаҳ дошт ва Мо аз рӯҳи Худ дар он дамидем. Ва ӯ калимоти Парвардигори худ ва китобҳояшро тасдиқ кард ва ӯ аз фармонбардорон буд.

Tatarca: 

Дәхи Аллаһ мөэминнәргә Гыймран кызы Мәрьямне зекер итте, ул Мәрьям ирләрдән үзен саклады, һәм ул Мәрьямгә өрдек Үзебез халык иткән рухыбыздан, вә ул Раббысының сүзләрен раслады, кабул итте, дәхи Аллаһуның китапларын раслады һәм ул Аллаһуга итагать итүчеләрдән даими гыйбадәт белән мәшгуль булучылардан булды.

Endonezyaca: 

dan (ingatlah) Maryam binti Imran yang memelihara kehormatannya, maka Kami tiupkan ke dalam rahimnya sebagian dari ruh (ciptaan) Kami, dan dia membenarkan kalimat Rabbnya dan Kitab-Kitab-Nya, dan dia adalah termasuk orang-orang yang taat.

Amharca: 

የዒምራንን ልጅ መርየምንም ያችን ብልቷን የጠበቀችውን (ምሳሌ አደረገ)፡፡ በእርሱም ውስጥ ከመንፈሳችን ነፍፋን፡፡ በጌታዋ ቃላትና በመጻሕፍቱም አረጋገጠች፡፡ ከታዛዦቹም ነበረች፡፡

Tamilce: 

இன்னும், இம்ரானின் மகள் மர்யமை (அல்லாஹ் உதாரணமாக விவரிக்கிறான்). அவள் தனது மறைவிடத்தை பேணி பாதுகாத்துக்கொண்டாள். ஆகவே, நாம் அதில் (-அவளுடைய மேல் சட்டையின் முன் புறத்தில்) நாம் படைத்த உயிரிலிருந்து ஊதினோம். இன்னும், அவள் தனது இறைவனின் வாக்கியங்களையும் அவனது வேதங்களையும் உண்மைப்படுத்தினாள். இன்னும், அவள் மிகவும் பணிந்தவர்களில் உள்ளவளாக இருந்தாள்.

Korece: 

순결을 지킨 이므란의 딸 마리아가 있었노라 그래서 하나님은 그녀의 몸에 그분의 영혼을 불어 넣었더니 그녀는 주님의 말씀 과 계시의 진리를 증언하고 순종 하는 자 중에 있었노라

Vietnamca: 

Và (một ví dụ nữa): Maryam, con gái của ‘Imran, Nữ đã giữ sự trong trắng của mình. Vì vậy, TA (Allah) đã cho Ruh (Đại Thiên Thần Jibril) của TA thổi vào (cơ thể của) Nữ và Nữ đã tin sự Thật về Lời phán của Thượng Đế của Nữ, Nữ đã tin vào các Kinh Sách của Ngài và Nữ là một người hết lòng vâng lời (Ngài).