Arapça:
خُشَّعًا أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُّنتَشِرٌ
Çeviriyazı:
ḫuşşe`an ebṣâruhüm yaḫrucûne mine-l'ecdâŝi keennehüm cerâdüm münteşir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.
Diyanet İşleri:
Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Gözleri yerde, kabirlerden çıkarlar, sanki onlar, dağılmış çekirgelerdir.
Şaban Piriş:
Gözleri yere yıkık çekirgeler gibi yayılmış kabirlerinden çıkarlar.
Edip Yüksel:
Gözleri zillet içinde mezarlardan çıkarlar; tıpkı saçılmış çekirgeler gibi...
Ali Bulaç:
Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', sanki 'yayılan' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
Suat Yıldırım:
Gözleri korkudan önlerine eğildikçe eğilmiş, dehşet içinde mezarlarından çıkar, yayılmış çekirgeler gibi her tarafı dalga dalga kaplarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Gözlerî zeliller olarak kabirlerinden çıkacaklardır. Sanki onlar dağılmış çekirgelerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kaymış olarak gözleri, çıkarlar kabirlerden. Sanki çekirgelerdir, çıvgın mı çıvgın!
Bekir Sadak:
(13-14) Onu, tahtadan yapilmis, mihla cakilmis bir gemiye bindirdik
İbni Kesir:
Gözleri hor ve hakir olarak, yaygın çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
Adem Uğur:
Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar.
İskender Ali Mihr:
Kabirlerden, gözleri dehşete düşmüş olarak çıkarlar. Sanki onlar, etrafa yayılan çekirgeler gibidir.
Celal Yıldırım:
Onlar da gözleri korkudan önlerine eğik bir halde kabirlerinden çıkarlar
Tefhim ul Kuran:
Gözler ´zillet ve dehşetten düşmüş olarak´, sanki ´etrafa serpilen´ çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
Fransızca:
les regards baissés, ils sortiront des tombes comme des sauterelles éparpillées,
İspanyolca:
abatida la mirada, saldrán de las sepulturas como si fueran langostas esparcidas,
İtalyanca:
usciranno dalle tombe con gli occhi bassi, come locuste disperse
Almanca:
erniedrigt sind ihre Blicke, sie kommen aus den Gräbern heraus, als wären sie ausschwärmende Heuschrecken,
Çince:
他们不敢仰视地由坟中出来,好象是遍地的蝗虫;
Hollandaca:
Zullen zij met nedergeslagen blikken uit hunne graven komen, talrijk, als verspreide sprinkhanen.
Rusça:
они с униженными взорами выйдут из могил, словно рассеянная саранча.
Somalice:
Aragooduna wuu dullaysnaan waxayna ka soo bixi Qubuurahooda iyagood moodid Ayax faafay.
Swahilice:
Macho yao yatainama; watatoka makaburini kama nzige walio tawanyika,
Uygurca:
ئۇلار (قورقۇنچتىن) تىكىلىپ قارىيالمىغان ھالدا گويا تارىلىپ كەتكەن چېكەتكىدەك، قەبرىلىرىدىن چىقىپ كېلىدۇ
Japonca:
かれらは目を伏せて,丁度バッタが散らばるように墓場から出て来て,
Arapça (Ürdün):
«خاشعا» أي ذليلا، وفي قراءة خُشَّعا بضم الخاء وفتح الشين مشددة «أبصارهم» حال من الفاعل «يخرجون» أي الناس «من الأجداث» القبور «كأنهم جراد منتشر» لا يدرون أين يذهبون من الخوف والحيرة، والجملة حال من فاعل يخرجون وكذا قوله.
Hintçe:
तो (निदामत से) ऑंखें नीचे किए हुए कब्रों से निकल पड़ेंगे गोया वह फैली हुई टिड्डियाँ हैं
Tayca:
สายตาของพวกเขาจะลดต่ำลงขณะที่พวกเขาออกจากกุบูร เสมือนหนึ่งพวกเขาเป็นตั๊กแตนที่บินว่อน
İbranice:
אז יהיו עיניהם עלובות, והם יוצאו מן הקברים כאילו הם היו נחיל של ארבה
Hırvatça:
oni će oborenih pogleda iz grobova izlaziti, kao skakavci rasuti,
Rumence:
Tăgăduitorii vor spune atunci: “Aceasta este o Zi grea!”
Transliteration:
KhushshaAAan absaruhum yakhrujoona mina alajdathi kaannahum jaradun muntashirun
Türkçe:
Kaymış olarak gözleri, çıkarlar kabirlerden. Sanki çekirgelerdir, çıvgın mı çıvgın!
Sahih International:
Their eyes humbled, they will emerge from the graves as if they were locusts spreading,
İngilizce:
They will come forth,- their eyes humbled - from (their) graves, (torpid) like locusts scattered abroad,
Azerbaycanca:
Onlar (o gün) gözlərini zəlilanə aşağı tikib (ətrafa) səpələnmiş çəyirtkələr kimi qəbirlərindən çıxacaqlar.
Süleyman Ateş:
Gözleri düşkün düşkün (zillet ve dehşet içinde) kabirlerden çıkarlar; tıpkı yayılan çekirgeler gibidirler.
Diyanet Vakfı:
Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar.
Erhan Aktaş:
Kabirlerinden baygın gözlerle çıkarlar. Etrafa dağılmış çekirgeler gibidirler.
Kral Fahd:
Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde
Hasan Basri Çantay:
gözleri zelîl ve hakıyr (dönüş) olarak, (hepsi de) çıvgın (ve yaygın) çekirgeler gibi, kabirler (in) den çıkacaklar,
Muhammed Esed:
onlar kederli gözlerle, (rüzgarın) dağıtıp savurduğu çekirgeler gibi mezarlarından kalkacaklar,
Gültekin Onan:
Gözleri ´zillet ve dehşetten düşmüş olarak´, sanki ´yayılan´ çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
Ali Fikri Yavuz:
(Korkudan) gözleri baygın olarak kabirlerden çıkacaklar
Portekizce:
Sairão dos sepulcros, com os olhos humildes, como se fossem uma nuvem de gafanhotos dispersa,
İsveççe:
kommer de att stiga ut ur sina gravar, stirrande i marken, och som svärmar av gräshoppor
Farsça:
در حالی که دیدگانشان [از شدت ترس] فرو افتاده، هم چون ملخ های پراکنده از گورها بیرون آیند.
Kürtçe:
(بێ باوەڕِان) بەکزوچاو شۆڕیەوە لەگۆڕەکانیان دێنەدەرەوە وەك کوللەی پەرش وبڵاون
Özbekçe:
Улар қабрлардан, кўзлари қўрқинчга тўлган ҳолда, худди ёйилган чигирткага ўхшаб чиқиб келурлар.
Malayca:
(Pada saat itu) masing-masing dengan keadaan menundukkan pandangannya kerana ketakutan keluar dari kubur seperti belalang yang terbang bertebaran.
Arnavutça:
ata, me sy të përulur dalin nga varret, thua se janë karkaleca të shpërndarë,
Bulgarca:
те със сведен поглед ще излязат от гробовете като пръснати скакалци,
Sırpça:
они ће да излазе из гробова оборених погледа, као скакавци расути,
Çekçe:
se sklopeními zraky vystoupí z hrobů svých jak kobylky rozptýlené,
Urduca:
لوگ سہمی ہوئی نگاہوں کے ساتھ اپنی قبروں سے اِس طرح نکلیں گے گویا وہ بکھری ہوئی ٹڈیاں ہیں
Tacikçe:
Нишони зиллат (хори) дар чашмонашон ошкор аст. Чун малахҳое пароканда аз қабрҳо берун меоянд.
Tatarca:
Алар күзләре акайган хәлдә каберләреннән чыгарлар гүя таралган вә аптыраган чикерткә кебиләрдер.
Endonezyaca:
sambil menundukkan pandangan-pandangan mereka keluar dari kuburan seakan-akan mereka belalang yang beterbangan
Amharca:
ዓይኖቻቸው ያቀረቀሩ ኾነው፤ ፍጹም የተበተነ አንበጣ መስለው ከመቃብሮቹ ይወጣሉ፡፡
Tamilce:
அவர்களது பார்வைகள் இழிவடைந்த நிலையில், (கூட்டமாக) பரவி வரக்கூடிய வெட்டுக் கிளிகளைப் போல் அவர்கள் புதைகுழிகளை விட்டு (விரைந்து) வெளியேறுவார்கள்.
Korece:
그들은 초라한 눈동자로 무덤에서 나오니 메뚜기가 흩어져 나 오는 것과 같더라
Vietnamca:
Chúng trồi ra khỏi mộ, cái nhìn của chúng đầy nỗi sợ hãi (một cách hèn hạ), (chúng chạy đi) giống như những con châu chấu bay tán loạn.
Ayet Linkleri: