Arapça:
۞ وَهَلْ أَتَاكَ نَبَأُ الْخَصْمِ إِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَ
Çeviriyazı:
vehel etâke nebeü-lḫaṣm. iẕ tesevveru-lmiḥrâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir de davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı.
Diyanet İşleri:
Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına girmişlerdi de, o onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: "Korkma, birbirinin hakkına tecavüz etmiş iki davacıyız; aramızda adaletle hükmet, ondan ayrılma, bizi doğru yola çıkar."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sen, o davacılardan haber aldın mı? Hani Davud'un ibadet ettiği yerin duvarına tırmanmışlardı.
Şaban Piriş:
Sana o davacıların haberi gelmedi mi? Hani ma'bed(in duvarın)a tırmanmışlardı.
Edip Yüksel:
Davacıların haberi sana ulaştı mı? Hani mabedine tırmanmışlardı.
Ali Bulaç:
Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud'un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.
Suat Yıldırım:
O mahkemeleşen hasımların olayından haberin oldu mu? Onlar mâbedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına birden girince o, onlardan ürktü. Onlar da “Korkma! dediler, biz sadece birbirimize hakkı geçen iki dâvalıyız.Senden dileğimiz: Aramızda adaletle hükmet, haktan uzaklaşma ve bize tam doğruyu göster.” {KM, II Samuel 11; Mezmurlar 2,7}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve sana o davacıların haberi geldi mi? O vakit ki, ibadetgâha tırmanıp çıkmışlardı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Geldi mi sana, o çekişme hikâyesinin haberi? Hani, o hasımlar, duvarı aşarak mihraba ulaşmışlardı.
Bekir Sadak:
Gogu, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari bosuna yaratmadik. Bunun bosuna oldugu, inkar edenlerin sanisidir. Vay atese ugrayacak inkarcilarin haline!
İbni Kesir:
Sana davacıların haberi ulaştı mı? Hani onlar ma´bedin duvarına tırmanmışlardı.
Adem Uğur:
(Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanmışlardı.
İskender Ali Mihr:
Ve o hasımların (davacıların) haberi sana geldi mi? Mihraba (Davut A.S´ın ibadet ettiği yere) duvarın üstünden aşarak gelmişlerdi.
Celal Yıldırım:
Sana, o dâvalı-dâvacı haberi geldi mi ? Hani sûrdan tırmanıp ibâdet odasına yükselip çıkmışlardı.
Tefhim ul Kuran:
Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani onlar mihraba (Davud´un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.
Fransızca:
Et t'est-elle parvenue la nouvelle des disputeurs quand ils grimpèrent au mur du sanctuaire !
İspanyolca:
¿Te has enterado de la historia de los litigantes? Cuando subieron a palacio.
İtalyanca:
Ti è giunta la storia dei due litiganti che scalarono le mura del tempio?
Almanca:
Und wurde dir etwa zuteil die Nachricht über die Gegenparteien, als sie die Mauer um die Gebetsstätte erkletterten?!
Çince:
两造来告状的故事来临你了吗?当时,他们逾墙而入内殿。
Hollandaca:
Is het verhaal der twee twistende tot uwe kennis gekomen, toen zij, over den muur, in de bovenste vertrekken kwamen?
Rusça:
Дошла ли до тебя весть о затеявших тяжбу, которые перелезли через стену молельни?
Somalice:
Ma ku soo gaadhay warkii kuwii doodayey, markey Mixraabka ugu soo dheceen.
Swahilice:
Na je! Imekufikia khabari ya wagombanao walipo pindukia ukuta kuingia chumbani?
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) دەۋا قىلغۇچىلارنىڭ قىسسىسى ساڭا يەتتىمۇ؟ ئۆز ۋاقتىدا ئۇلار (داۋۇد ئىبادەت قىلىۋاتقان) مەسجىدنىڭ تېمىدىن ئارتىلىپ چۈشۈشتى
Japonca:
あなたは論争者の物語を聞いたのか,人びとが私室の壁を乗り越えて,
Arapça (Ürdün):
«وهل» معنى الاستفهام هنا التعجيب والتشويق إلى استماع ما بعده «أتاك» يا محمد «نبأ الخصم إذ تسوَّروا المحراب» محراب داود: أي مسجده حيث منعوا الدخول عليه من الباب لشغله بالعبادة، أي خبرهم وقصتهم.
Hintçe:
(ऐ रसूल) क्या तुम तक उन दावेदारों की भी ख़बर पहुँची है कि जब वह हुजरे (इबादत) की दीवार फाँद पडे
Tayca:
และมีเรื่องของผู้โต้เถียงมาถึงเจ้า (มุฮัมมัด) บ้างไหม ? เมื่อพวกเขาปีนข้ามกำแพงไปที่มิหฺรอบ (ของดาวู๊ด)
İbranice:
האם שמעת על מקרה שני היריבים שטיפסו מעל גדר מקום עבודתו (של דוד)
Hırvatça:
A da li je do tebe doprla vijest o parničarima kad su se do mihraba ispeli,
Rumence:
Povestea potrivnicilor a venit la tine? Ei s-au căţărat pe zid până la încăperea oprită
Transliteration:
Wahal ataka nabao alkhasmi ith tasawwaroo almihraba
Türkçe:
Geldi mi sana, o çekişme hikâyesinin haberi? Hani, o hasımlar, duvarı aşarak mihraba ulaşmışlardı.
Sahih International:
And has there come to you the news of the adversaries, when they climbed over the wall of [his] prayer chamber -
İngilizce:
Has the Story of the Disputants reached thee? Behold, they climbed over the wall of the private chamber;
Azerbaycanca:
(Ya Peyğəmbər!) Sənə (Davudun padşahlığı vaxtı) dava edənlərin xəbəri gəlib çatdımı? O zaman onlar (Davuda məxsus) mə’bədə (ibadət vaxtı ora daxil olmaq qadağan edildiyi üçün) divardan aşıb gəlmişdilər.
Süleyman Ateş:
Sana davacıların haberi geldi mi? Hani odasının duvarına tırmanmışlardı,
Diyanet Vakfı:
(Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanmışlardı.
Erhan Aktaş:
Birbirleriyle davalıların haberi sana geldi mi? Duvarı aşarak mihrâba gelmişlerdi!
Kral Fahd:
(Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp,
Hasan Basri Çantay:
Sana o da´vâcıların haberi geldi mi? Hani onlar dıvardan mescide tırmanmışlardı.
Muhammed Esed:
Davacıların kıssasından haberin oldu mu? (Davud´un ibadet ettiği) mabedin duvarlarına tırmanan (iki kişinin kıssasından)?
Gültekin Onan:
Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud´un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.
Ali Fikri Yavuz:
Bir de (Davûd mescidde ibadetle meşgul olduğundan kapısında bekçiler vardı. Kapıdan içeri giremiyen) davacıların haberi geldi mi sana? Hani duvardan çıkıb mescide inmişlerdi.
Portekizce:
Conheces a história dos litigantes, que escalaram o muro do oratório?
İsveççe:
HAR DU inte hört berättelsen om de tvistande parterna som klättrade över muren till Davids bönerum?
Farsça:
و آیا خبر مهم آن دادخواهان هنگامی که از دیوار بلند نمازخانه او بالا رفتند به تو رسیده است؟
Kürtçe:
وە ئایا ھەواڵی داوا چیەکانت پێ گەیشتووە کاتێك بەدیواری خەڵوەتگاکەدا سەرکەوتن
Özbekçe:
Сенга даъволашганларнинг хабари келдими? Ўшанда улар меҳробга чиқишган эди.
Malayca:
Dan sudahkah sampai kepadamu (wahai Muhammad) berita (perbicaraan dua) orang yang berselisihan? Ketika mereka memanjat tembok tempat ibadat;
Arnavutça:
A të ka ardhur ty lajmi për kundërshtarët, kur hypen në tempullin e tij (fetar),
Bulgarca:
А стигна ли до теб вестта за спорещите, когато се покатериха в светилището?
Sırpça:
А да ли је до тебе дошла вест о парничарима када су преко зида храма прешли,
Çekçe:
Dostalo se ti zvěsti o těch dvou ve sporu, když do paláce vystoupili?
Urduca:
پھر تمہیں کچھ خبر پہنچی ہے اُن مقدمے والوں کی جو دیوار چڑھ کر اُس کے بالا خانے میں گھس آئے تھے؟
Tacikçe:
Оё хабари он хусуматкунандагонро шунидаӣ, он гоҳ ки аз девори қаср ба масҷид даромаданд?
Tatarca:
Ий Мухәммәд г-м, сиңа ике вәгъдәченең Дауд янына хөкем иттерергә килгән хәбәрләре ирештеме? (Дауд г-мнең туксан тугыз хатыны бар иде, шуның өстенә бер кешенең ахыргы хатынын таләп итмәктә иде. Даудны тәнбиһ итмәк өчен кеше сурәтендә ике фәрештә килделәр). Алар килеп михрабтан мәсҗиднең эченә үттеләр.
Endonezyaca:
Dan adakah sampai kepadamu berita orang-orang yang berperkara ketika mereka memanjat pagar?
Amharca:
የተከራካሪዎቹም ወሬ መጥቶልሃልን? ምኩራቡን በተንጠላጠሉ ጊዜ፡፡
Tamilce:
(நபியே) வழக்காளிகளுடைய செய்தி உம்மிடம் வந்ததா? (தாவூத், அல்லாஹ்வை வணங்கி வந்த) வீட்டின் முன்பக்கமாக அவர்கள் சுவர் ஏறி வந்த சமயத்தை நினைவு கூர்வீராக!
Korece:
논쟁하던 무리의 이야기가 그대에게 이르렀느뇨 그들은 개인의 기도실 벽위로 을라갔더라
Vietnamca:
(Hỡi Thiên Sứ), Ngươi có biết về câu chuyện của hai người kiện nhau đã trèo tường đột nhập vào phòng tu (của Dawood) chưa?
Ayet Linkleri: