Arapça:
وَإِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَ
Çeviriyazı:
veiẕâ ẕükkirû lâ yeẕkürûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine hatırlatıldığında da düşünmüyorlar.
Diyanet İşleri:
Onlara öğüt verildiğinde öğüt dinlemezler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve öğüt verilince Kur'an'la öğüt almazlar.
Şaban Piriş:
Onlara öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.
Edip Yüksel:
Kendilerine hatırlatıldığında öğüt almıyorlar.
Ali Bulaç:
Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar.
Suat Yıldırım:
Kendilerine nasihat edildiğinde uyarmaları dikkate almazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
37:12
Yaşar Nuri Öztürk:
Düşünüp taşınmaya çağrıldıklarında düşünmüyorlar.
Bekir Sadak:
Tek bir ciglik. Hemen bakip kalirlar.
İbni Kesir:
Kendilerine öğüt verildiğinde ise öğüt dinlemezler.
Adem Uğur:
Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.
İskender Ali Mihr:
Ve (onlara) hatırlatılınca (anlatılınca) tezekkür etmezler (dinleyip hükme varamazlar).
Celal Yıldırım:
Kendilerine öğüt verilince öğüt almazlar. ise (seninle) eğleniyorlar. inkâr ve inâdlarına) şaşıyorsun, onlar
Tefhim ul Kuran:
Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar.
Fransızca:
Et quand on le leur rappelle (le Coran), ils ne se rappellent pas;
İspanyolca:
Si se les recuerda algo, no se acuerdan.
İtalyanca:
Quando viene loro ricordato [il Monito], non vi badano affatto;
Almanca:
und wenn sie ermahnt werden, besinnen sie sich nicht,
Çince:
他们虽闻教诲,却不觉悟。
Hollandaca:
Als zij gewaarschuwd worden, nemen zij geene waarschuwing aan.
Rusça:
Когда же им напоминают, они отказываются помнить.
Somalice:
Marka la waaniyana ma waantooban.
Swahilice:
Na wanapo kumbushwa hawakumbuki.
Uygurca:
ئۇلارغا (قۇرئان بىلەن) ۋەز - نەسىھەت قىلىنسا (ۋەز - نەسىھەتنى) قوبۇل قىلمايدۇ
Japonca:
警告されても,かれらは警告を受け入れない。
Arapça (Ürdün):
«وإذا ذكروا» وعظوا بالقرآن «لا يذكرون» لا يتعظون.
Hintçe:
और जब उन्हें समझाया जाता है तो समझते नहीं हैं
Tayca:
และเมื่อพวกเขาถูกเตือนให้รำลึกพวกเขาก็จะไม่ยอมรับข้อตักเตือน
İbranice:
ואם יזכירו להם, לא ייזכרו
Hırvatça:
a kad ih se opominje, oni opomenu ne prihvataju,
Rumence:
Când le aminteşti, ei nu-şi amintesc.
Transliteration:
Waitha thukkiroo la yathkuroona
Türkçe:
Düşünüp taşınmaya çağrıldıklarında düşünmüyorlar.
Sahih International:
And when they are reminded, they remember not.
İngilizce:
And, when they are admonished, pay no heed,-
Azerbaycanca:
Onlara (Qur’anla Allahın dəlilləri ilə) öyüd-nəsihət verildikdə düşünüb ibrət almazlar.
Süleyman Ateş:
Kendilerine öğüt verilse öğüt almıyorlar.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.
Erhan Aktaş:
Kendilerine öğüt verildiği zaman, öğüdü dikkate almıyorlar.
Kral Fahd:
Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.
Hasan Basri Çantay:
Kendilerine (Kur´an ile) va´z edilince düşünüb de öğüt kabul etmezler,
Muhammed Esed:
ve (hakikat) kendilerine hatırlatıldığında onu kavramaya yanaşmazlar;
Gültekin Onan:
Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar.
Ali Fikri Yavuz:
Onlara Kur’an’la öğüd verildiği zaman da, düşünüp nasihat kabul etmiyorlar.
Portekizce:
E quando são exortados, não acatam a exortação.
İsveççe:
Och när de blir påminta, stämmer påminnelsen dem inte till eftertanke.
Farsça:
و هنگامی که به آنان تذکر، می دهند متذکّر نمی شوند؛
Kürtçe:
وە کاتێك ئامۆژگاری بکرێن ئامۆژگاری وەرناگرن
Özbekçe:
Қачонки эслатилсалар, эсламаслар.
Malayca:
Dan apabila diperingatkan, mereka tetap tidak mahu menerima peringatan itu.
Arnavutça:
e kur t’iu drejtohen këshilla, ata nuk i pranojnë,
Bulgarca:
И когато ги поучават, те не се поучават.
Sırpça:
а кад им се савети упућују, они их не прихватају,
Çekçe:
a když napomenutí je jim dáno, na ně nepamatují,
Urduca:
سمجھایا جاتا ہے تو سمجھ کر نہیں دیتے
Tacikçe:
Ва чун ба онҳо панд дода шавад, панд, намепазиранд.
Tatarca:
Әгәр аларга вәгазь сөйләнсә – һич вәгазьләнмәсләр.
Endonezyaca:
Dan apabila mereka diberi pelajaran mereka tiada mengingatnya.
Amharca:
በተገሠጹም ጊዜ አይመለሱም፡፡
Tamilce:
அவர்களுக்கு அறிவுரை கூறப்பட்டால் அறிவுரை பெறமாட்டார்கள்.
Korece:
그들은 훈계를 받으나 주의 하지 아니하며
Vietnamca:
Khi được nhắc nhở thì họ không lưu tâm.
Ayet Linkleri: