Arapça:
وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا ۖ فَسَاءَ مَطَرُ الْمُنذَرِينَ
Çeviriyazı:
veemṭarnâ `aleyhim meṭarâ. fesâe meṭaru-lmünẕerîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların üzerlerine öyle bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarılanların yağmuru!
Diyanet İşleri:
Geride kalanların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi!
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve onlara öylesine bir yağmur yağdırdık ki, korkutulanlara yağan yağmur, ne de kötü yağmurdur.
Şaban Piriş:
O halkın üzerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötü.
Edip Yüksel:
Onların üzerine bir çeşit yağmur yağdırdık. Uyarılmış bulunanların yağmuru ne de kötü idi.
Ali Bulaç:
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.
Suat Yıldırım:
Üzerlerine öyle berbat bir yağmur indirdik ki! Uyarılıp da aldırmayanların mâruz kaldıkları o yağmur ne fena bir yağmurdu!
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuş olanların yağmuru!
Yaşar Nuri Öztürk:
Üzerlerine bir de yağmur yağdırdık. Uyarılmış olanlar üzerine inen yağmur da ne kötüdür!"
Bekir Sadak:
Yoksa, once yaratan, sonra da yaratmayi tekrar edecek olan
İbni Kesir:
Onların üzerine bir yağmur yağdırdık. Ne kötü idi uyarılanların yağmuru.
Adem Uğur:
Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan)ların yağmuru ne kötü olmuştur!
İskender Ali Mihr:
Ve onların üzerine yağmur yağdırdık. Öyle bir yağmur ki, uyarılanların yağmuru çok kötü oldu.
Celal Yıldırım:
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık. O uyarılanların yağmuru ne kötüdür!
Tefhim ul Kuran:
Ve onlar üzerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılıp korkutulanların yağmuru ne kadar kötüdür.
Fransızca:
Et Nous fûmes pleuvoir sur eux une pluie (de pierres). Et quelle mauvaise pluie que celle des gens prévenues!
İspanyolca:
E hicimos llover sobre ellos una lluvia. ¡Lluvia fatal para los que habían sido advertidos...!
İtalyanca:
Facemmo scendere su di loro una pioggia, una pioggia orribile su coloro che erano stati [invano] avvertiti.
Almanca:
Und WIR ließen sie mit Regen beregnen. Also wirklich schlimm ist der Regen der Gewarnten.
Çince:
我曾降大雨去伤他们。曾受警告者所遭的雨真恶劣!
Hollandaca:
En wij deden eene bui van steenen op hen nederregenen; en vreeselijk was de bui, die neerviel op hen, welke te vergeefs waren gewaarschuwd geworden.
Rusça:
Мы пролили на них дождь. Как же пагубен дождь тех, кого предостерегали!
Somalice:
Waxaana ku soo Daadinay korkooda Roob (Dhagax Naara) waxaana Xumaaday Roobka kuwa Loo Digay.
Swahilice:
Na tukawanyeshea mvua. Ni ovu kweli kweli hiyo mvua ya walio kwisha onywa.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ ئۈستىگە بىز يامغۇر (يەنى تاش) ياغدۇردۇق. ئاگاھلاندۇرۇلغۇچىلارغا ياغدۇرۇلغان يامغۇر نېمىدېگەن يامان!
Japonca:
そしてわれはかれらの上に,(石の)雨をどっと降らせた。この雨は警告された者にとり災いであった。
Arapça (Ürdün):
«وأمطرنا عليهم مطراً» حجارة السجيل فأهلكتهم «فساء» بئس «مطر المنذرين» بالعذاب مطرهم.
Hintçe:
और (फिर तो) हमने उन लोगों पर (पत्थर का) मेंह बरसाया तो जो लोग डराए जा चुके थे उन पर क्या बुरा मेंह बरसा
Tayca:
และเราได้ให้ห่าฝน ตกลงมาบนพวกเขา ดังนั้น ฝนของบรรดาผู้ถูกตักเตือนมันชั่วช้าเสียนี่กระไร
İbranice:
והורדנו עליהם גשם של אבנים, וכה רע היה הגשם אשר בו הומטרו אלה שהתרינו בהם
Hırvatça:
i pustili smo na njih kamenu kišu, a strašne li kiše za one koji su bili opomenuti!
Rumence:
Noi am trimis asupra lor o ploaie. Ce ploaie rea pentru cei cărora li s-a predicat!
Transliteration:
Waamtarna AAalayhim mataran fasaa mataru almunthareena
Türkçe:
Üzerlerine bir de yağmur yağdırdık. Uyarılmış olanlar üzerine inen yağmur da ne kötüdür!"
Sahih International:
And We rained upon them a rain [of stones], and evil was the rain of those who were warned.
İngilizce:
And We rained down on them a shower (of brimstone): and evil was the shower on those who were admonished (but heeded not)!
Azerbaycanca:
Onların üstünə (qızmar daşdan) bir yağış yağdırdıq. (Peyğəmbərlər vaxitəsilə Allahın əzabından) qorxudulanların yağışı nə yaman imiş!
Süleyman Ateş:
Üzerlerine (pişmiş çamurdan bir taş) yağmur(u) indirdik. Uyarıl(ıp da aldırmay)anların yağmuru gerçekten ne kötü oldu!
Diyanet Vakfı:
Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan) ların yağmuru ne kötü olmuştur!
Erhan Aktaş:
Ve onların üzerlerine taştan(1) yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru; çok kötü oldu.
Kral Fahd:
Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan)ların yağmuru ne kötü olmuştur!
Hasan Basri Çantay:
Onların üstüne öyle bir yağmur yağdırdık ki... Ne kötü idi inzâr edilenlerin yağmuru!
Muhammed Esed:
Ve ötekilerin üzerine (yok edici) bir yağmur yağdırdık; uyarıl(dıkları halde aldırmay)anların uğradığı bu yağmur ne korkunç bir yağmurdur!
Gültekin Onan:
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.
Ali Fikri Yavuz:
Onların üzerine öyle (taştan ibaret) bir yağmur yağdırdık ki!... O korkutulup da iman etmiyenlerin yağmuru ne kötüdür!...
Portekizce:
E desencadeamos sobre eles uma tempestade. E que péssima foi a tempestade para os admoestados!
İsveççe:
och över dem lät Vi ett regn [av död och förintelse] falla - Ett olycksbringande regn, det som faller över dem som har varnats [förgäves]!
Farsça:
و بارانی از [سنگ گِل] بر آنان باراندیم، پس بد بود باران بیم داده شدگان.
Kürtçe:
وەبارانێکمان (لەبەرد) بەسەریان دا باراند ئای چ خراپ بوو بارانی ترسێنراوەکان
Özbekçe:
Ва уларнинг устларига бир ёмғир ёғдирдикки, бас, огоҳлантирилганларнинг азоби қандай ҳам ёмон бўлди. (Ва жиноятчи Лут қавмининг устидан тош ёғдирдик. Ҳаммалари ҳалок бўлдилар. Огоҳлантиришларга қарамай, жиноятда бардавом бўлганларнинг оқибати шундай бўлади.)
Malayca:
Dan Kami hujani mereka dengan hujan yang membinasakan, maka amatlah buruknya hujan azab yang menimpa orang-orang yang telah diberi amaran.
Arnavutça:
Dhe, mbi ta lëshuam shi – rrebesh (prej gurësh), e sa i tmerrshëm që është ai shi, për ata që janë paralajmëruar.
Bulgarca:
И изсипахме отгоре им дъжд [от нажежени камъни]. И колко лош е дъждът за предупредените!
Sırpça:
И сручили смо на њих камену кишу, а страшне ли кише за оне који су били упозорени!
Çekçe:
A déšť zhoubný jsme na ně spustili; a jak hnusný to byl déšť pro ty, kdož marně varováni byli!
Urduca:
اور برسائی اُن لوگوں پر ایک برسات، بہت ہی بری برسات تھی وہ اُن لوگوں کے حق میں جو متنبہ کیے جا چکے تھے
Tacikçe:
Бороне бар онҳо боронидем ва борони таҳдидшудагон чӣ бад боронест!
Tatarca:
Аларның өстенә яңгыр урнына таш яудырдык, пәйгамбәр җибәреп Аллаһ ґәзабы белән куркытып та курыкмаган кавемнәрнең яңгыры нинди яман яңгырдыр.
Endonezyaca:
Dan Kami turunkan hujan atas mereka (hujan batu), maka amat buruklah hujan yang ditimpakan atas orang-orang yang diberi peringatan itu.
Amharca:
በእነርሱም ላይ (የድንጋይ) ዝናብን አዘነብንባቸው፡፡ የተስፈራሪዎቹም ዝናብ ከፋ፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள் மீது (தண்டனையின்) மழையை பொழிவித்தோம். ஆக, எச்சரிக்கப்பட்டவர்களின் அந்த மழை (தண்டனைக்காக இறக்கப்பட்ட மழைகளிலே) மிகக் கெட்டதாகும்.
Korece:
하나님은 그들 위에 돌우박 을 내렸으니 경고받은 자들에게의 돌우박은 불행이었노라
Vietnamca:
TA đã trừng phạt họ bằng một trận mưa kinh hoàng, đó là một trận mưa thật tồi tệ dành cho đám người từng được cảnh báo.
Ayet Linkleri: