Arapça:
إِن نَّشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِم مِّنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ
Çeviriyazı:
in neşe' nünezzil `aleyhim mine-ssemâi âyeten feżallet a`nâḳuhüm lehâ ḫâḍi`în.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır.
Diyanet İşleri:
Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Dileseydik gökten bir delil indirirdik onlara, onun karşısında başlarını eğerlerdi, kalakalırlardı.
Şaban Piriş:
Dilersek, üzerlerine gökten bir ayet/mucize indiririz de boyunları öne eğilip kalır.
Edip Yüksel:
Dilesek onların üzerine gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.
Ali Bulaç:
Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Suat Yıldırım:
Eğer dileseydik onlara gökten öyle bir mûcize indirirdik ki, onun karşısında ister istemez boyun bükerlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Eğer dileyecek olsak üzerlerine gökten bir âyet indiririz de artık ona boyunları eğili kalmış olurlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer istersek gökten üzerlerine bir mucize indiririz de boyunları onun önünde perişanlıkla eğilip kalır.
Bekir Sadak:
(10-11) Rabbin Musa´ya: «Haksizlik eden millete, Firavun´un milletine git» diye nida etmisti. «Haksizliktan sakinmazlar mi?»
İbni Kesir:
Dilersek, onlara gökten bir ayet indiririz de ona boyunları eğik kalır.
Adem Uğur:
Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
İskender Ali Mihr:
Eğer dileseydik gökten onlara âyet indirirdik. Böylece onların boyunlarını gölgelerdi de (hükmü altına alırdı da) ona itaat ederlerdi.
Celal Yıldırım:
Biz isteseydik onlara gökten bir âyet (acık bir belge ya da mu´cize) indirirdik de onlar ona boyun eğip eğilirlerdi.
Tefhim ul Kuran:
Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Fransızca:
Si Nous voulions, Nous ferions descendre du ciel sur eux un prodige devant lequel leurs nuques resteront courbées.
İspanyolca:
Si quisiéramos, haríamos bajar del cielo sobre ellos un signo y doblarían ante él la cerviz.
İtalyanca:
se volessimo, faremmo scendere su di loro un segno dal cielo, di fronte al quale piegherebbero il capo.
Almanca:
Wenn WIR wollten, würden WIR über ihnen vom Himmel eine Aya nach und nach hinabsenden, vor der ihre Nacken stets gebeugt bleiben.
Çince:
如果我意欲,我将从天上降示他们一个迹象,他们就为它而俯首贴耳。
Hollandaca:
Indien het ons behaagde, zouden wij hun een overtuigend teeken uit den hemel kunnen nederzenden, waarvoor zij hunne nekken nederig zouden krommen.
Rusça:
Если Мы пожелаем, то ниспошлем им с неба знамение, перед которым покорно склонятся их шеи.
Somalice:
Haddaan Doono Waxaan kaga soo Dejinaynaa Korkooda Samada Aayad oy Noqoto Luquntoodu Miday u Khushuucdo.
Swahilice:
Tunge penda tungeli wateremshia kutoka mbinguni Ishara zikanyenyekea shingo zao.
Uygurca:
ئەگەر بىز ئۇلارنىڭ (ئىمان ئېيتىشىنى) خالايدىغان بولساق، ئۇلارغا ئاسماندىن (ئۇلارنى ئىمانغا مەجبۇرلايدىغان) بىر ئايەتنى (ئالامەتنى) نازىل قىلاتتۇقتە، ئۇنىڭغا ئۇلار باش ئەگكەن بولاتتى
Japonca:
もしわれがそのつもりとなり,天から印を下せば,かれらはそれに恐れ入って謙虚になるであろう。
Arapça (Ürdün):
«إن نشأ ننزل عليهم من السماء آية فظلّت» بمعنى المضارع: أي تظل، أي تدوم «أعناقهم لها خاضعين» فيؤمنون، ولما وصفت الأعناق بالخضوع الذي هو لأربابها جمعت الصفة جمع العقلاء.
Hintçe:
अगर हम चाहें तो उन लोगों पर आसमान से कोई ऐसा मौजिज़ा नाज़िल करें कि उन लोगों की गर्दनें उसके सामने झुक जाएँ
Tayca:
หากเราประสงค์ เราจะให้มีสัญญาณหนึ่งจากฟากฟ้ามายังพวกเขา แล้วคอของพวกเขาก็ยอมก้มลมต่อมัน
İbranice:
אם נרצה נוריד אליהם נס מן השמים שיהיו צוואריהם כפופים לו בהכנעה
Hırvatça:
Kad bismo htjeli, Mi bismo im s neba znak poslali pred kojim bi oni svoje šije povili
Rumence:
Dacă am voi, am pogorî din cer un semn asupra lor şi grumazurile lor se vor pleca smerite înaintea lui.
Transliteration:
In nasha nunazzil AAalayhim mina alssamai ayatan fathallat aAAnaquhum laha khadiAAeena
Türkçe:
Eğer istersek gökten üzerlerine bir mucize indiririz de boyunları onun önünde perişanlıkla eğilip kalır.
Sahih International:
If We willed, We could send down to them from the sky a sign for which their necks would remain humbled.
İngilizce:
If (such) were Our Will, We could send down to them from the sky a Sign, to which they would bend their necks in humility.
Azerbaycanca:
Əgər istəsək, göydən onlara bir ayə (dəlil) göndərərik, onlar da ona (səssiz-səmirsiz) boyun əyib durarlar.
Süleyman Ateş:
Dilesek onların üzerine gökten bir mu'cize indiririz de boyunları ona eğilir (inanırlar).
Diyanet Vakfı:
Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
Erhan Aktaş:
Eğer dileseydik gökten öyle bir âyet(1) indirirdik ki hepsi ona boyun eğmek zorunda kalırdı(2).
Kral Fahd:
Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
Hasan Basri Çantay:
Eğer dilersek biz onların tepesine gökden bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır.
Muhammed Esed:
Eğer dileseydik, onlara gökten öyle bir alamet indirirdik ki, onun karşısında boyunları bükülür, hemen baş eğerlerdi.
Gültekin Onan:
Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Ali Fikri Yavuz:
Biz eğer dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (iman etmelerini gerektirecek bir delâlet) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır (artık hiç biri isyan etmez).
Portekizce:
Se quiséssemos, enviar-lhes-íamos, do céu, um sinal, ante o qual seus pescoços se inclinariam, em humilhação.
İsveççe:
Om Vi ville hade Vi kunnat ge dem ett tecken från himlen, så att de hade böjt sina nackar inför det i ödmjuk underkastelse.
Farsça:
اگر بخواهیم، معجزه ای بزرگ از آسمان بر آنان نازل می کنیم که فروتنانه و بی اختیار در برابرش گردن نهند،
Kürtçe:
ئەگەر بمانەوێت دەھێنینە خوارەوە بۆیان نیشانەو بەڵگەیەک لەئاسمانەوە کەبەردەوام گەردنیانی بۆ دانەوێنن (ناچاریان بکات باوەڕ بھێنن)
Özbekçe:
Агар хоҳласак, уларга осмондан оят-мўъжиза нозил қилурмиз. Бас, уларнинг бўйинлари унга эгилиб қоладир.
Malayca:
Kalau Kami mahu, tentulah Kami akan turunkan kepada mereka satu mukjizat dari langit, yang menjadikan mereka tunduk kepadanya.
Arnavutça:
Sikur të donim Ne, do të zbritnim në ta – nga qielli – një mrekulli, para së cilës, ata do të përulnin kokat e tyre.
Bulgarca:
Ако Ние пожелаем, ще им спуснем знамение от небето и ще сведат глави пред него.
Sırpça:
Кад бисмо хтели, Ми бисмо им са неба послали знак пред којим би се они повиновали.
Çekçe:
však kdybychom chtěli, seslali bychom jim z nebes znamení, před nímž jejich šíje by zůstaly zkrouceny v ponížení.
Urduca:
ہم چاہیں تو آسمان سے ایسی نشانی نازل کر سکتے ہیں کہ اِن کی گردنیں اس کے آگے جھک جائیں
Tacikçe:
Агар бихоҳем, аз осмон барояшон мӯъҷизае нозил мекунем, ки дар баробари он ба фармонбарӣ сар фуруд оваранд.
Tatarca:
Әгәр Без теләсәк, аларны дингә көчли торган галәмәтне күктән аларга иңдерер идек, иман китереп һәрвакыт ул галәмәткә баш ияр иделәр.
Endonezyaca:
Jika kami kehendaki niscaya Kami menurunkan kepada mereka mukjizat dari langit, maka senantiasa kuduk-kuduk mereka tunduk kepadanya.
Amharca:
ብንሻ በእነሱ ላይ ከሰማይ ተዓምረን እናወርድና አንገቶቻቸው (መሪዎቻቸው) ለእርሷ ተዋራጆች ይኾናሉ፡፡
Tamilce:
நாம் நாடினால் வானத்திலிருந்து அவர்கள் மீது ஒரு அத்தாட்சியை இறக்குவோம். ஆக, அவர்களது கழுத்துகள் அதற்கு பணிந்தவையாக ஆகிவிடும்.
Korece:
하나님이 원했다면 그분은 그들에게 하늘로부터 예증을 내려 그들로 하여금 순종케 하였으리 라
Vietnamca:
Nếu muốn, TA (Allah) có thể ban một phép lạ từ trên trời xuống khiến họ cúi cổ thần phục, (nhưng TA không làm thế vì để thử thách họ xem họ có tin vào điều vô hình hay không).
Ayet Linkleri: