Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

20

Sûredeki Ayet No: 

10

Ayet No: 

2358

Sayfa No: 

312

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِذْ رَأَىٰ نَارًا فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَّعَلِّي آتِيكُم مِّنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى

Çeviriyazı: 

iẕ raâ nâran feḳâle liehlihi-mküŝû innî ânestü nâral le`allî âtîküm minhâ biḳabesin ev ecidü `ale-nnâri hüdâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hani o bir ateş görmüştü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum" demişti.

Diyanet İşleri: 

O, bir ateş görmüştü de, ailesine: "Durun, ben bir ateş gördüm, ya ondan size bir kor getirir, ya da ateşin yanında bir yol gösteren bulurum" demişti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hani bir ateş görmüştü de ailesine durun demişti, ben bir ateş görüyorum, ya gider, bir kor getiririm oradan size, yahut birine rastlarım da yol öğrenirim ateş başında.

Şaban Piriş: 

Hani bir ateş görmüştü de ailesine: Siz durun, ben bir ateş gördüm. Belki size ondan bir kor getiririm; veya ateşin yanında bir yol gösteren bulurum demişti.

Edip Yüksel: 

Bir ateş görmüştü ve ailesine, "Burada durun, ben bir ateş gördüm. Olur ki size ondan bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum," demişti.

Ali Bulaç: 

Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum."

Suat Yıldırım: 

Hani o çölde, gece yol alırken, bir ateş gördü uzaktan. “Durun!” dedi, ailesine: “Bir ateş ilişti gözüme. Oraya doğru gideyim, Belki oradan bir kor alıp size getiririm. Belki orada yolu bilen birini bulurum.” {KM, Çıkış 3. bölüm}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O vakit ki, o bir ateş görmüş de ailesine demişti ki: «Durunuz, ben şüphesiz bir ateş gördüm, belki ondan size bir aydınlık getiririm, yahut ateşin yanında bir rehber bulurum.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Hani, bir ateş görmüştü de ailesine şöyle demişti: "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki, ondan size bir kor parçası getiririm, yahut onun üzerinde bir kılavuz bulurum."

Bekir Sadak: 

«una inanmayan ve hevesine uyan kimse seni ondan alikoymasin, yoksa helak olursun.»

İbni Kesir: 

Hani o

Adem Uğur: 

Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş´ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti.

İskender Ali Mihr: 

Bir ateş gördüğü zaman ailesine şöyle demişti: “Durup bekleyin! Muhakkak ki ben, bir ateş gördüm. Belki ondan, size bir kor (nur) getiririm veya ateşin üzerinde (nurun yanında) hidayeti bulurum.”

Celal Yıldırım: 

Hani o bir ateş görmüştü de ailesine, «durun demişti, doğrusu bir ateşe gözüm ilişti, ondan size bir kor getireceğimi veya üzerinde bir yol gösterici bulabileceğimi ümit ederim».

Tefhim ul Kuran: 

Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: «Durun, şüphesiz ben bir ateş gördüm

Fransızca: 

Lorsqu'il vit du feu, il dit à sa famille : "Restez ici ! Je vois du feu de loin; peut-être vous en apporterai-je un tison, ou trouverai-je auprès du feu de quoi me guider" .

İspanyolca: 

Cuando vio un fuego y dijo a su familia: «¡Quedaos aquí! Distingo un fuego. Quizá pueda yo traeros de él un tizón o encontrar la buena dirección con ayuda del fuego».

İtalyanca: 

Quando vide un fuoco, disse alla sua famiglia: «Aspettate! Ho avvistato un fuoco, forse [potrò] portarvene un tizzone o trovare nei suoi pressi una guida».

Almanca: 

Nachdem er Feuer gesehen hatte, sagte er seiner Familie: "Bleibt! Ich sah Feuer, vielleicht bringe ich euch davon Feuerbrand oder finde beim Feuer (jemanden, der) mich rechtleitet.

Çince: 

当时,他看见一处火光,就对他的家属说:你们稍留一下,我确已看见一处火了,也许我拿一个火把来给你们,或许我在有火的那里发现向导。

Hollandaca: 

Toen hij vuur zag, zeide hij tot zijn gezin: Blijf hier; want ik bemerk vuur. Misschien kan ik u een brandend stuk hout daarvan medebrengen, of zal ik de richting van onzen weg door het vuur vinden.

Rusça: 

Вот он увидел огонь и сказал своей семье: "Оставайтесь здесь! Я увидел огонь. Быть может, я принесу вам головню или же найду возле огня дорогу".

Somalice: 

markuu arkay Dab oo u yidhi Ehelkiisa Nagaada (suga) Anigu waxaan Arkaa Dabe, waxaana u dhawahay inaan idiinka keeno Dhuxul ama aan ka helo Dabka korkiisa Cid wax tusisa.

Swahilice: 

Alipo uona moto, akawaambia watu wake: Ngojeni! Mimi nimeuona moto, huenda nikakuleteeni kijinga kutoka huo moto, au nikapata uongofu kwenye moto.

Uygurca: 

ئۆز ۋاقتىدا مۇسا (بىر جايدا) ئوتنىڭ يورۇقىنى كۆردى. ئۇ ئائىلىسىدىكىلەرگە: «تۇرۇپ تۇرۇڭلار، مەن ئوتنىڭ يورۇقىنى كۆردۈم، مەن بېرىپ (ئۇنىڭدىن) بىرەر پارچە چوغ ئېلىپ كېلىشىم ياكى ئوت بار يەردە بىرەر يول باشلىغۇچىنى ئۇچرىتىشىم مۇمكىن» دېدى

Japonca: 

かれが火を見て,家族に言った時のことを思いなさい。「留まれ,わたしは火を見た。多分あそこから,火把を持ち帰ることが出来よう。あるいはあの火で,導かれるかもしれない。」

Arapça (Ürdün): 

«إذا رأى نارا فقال لأهله» لامرأته «امكثوا» هنا، وذلك في مسيره من مدين طالبا مصر «إني آنست» أبصرت «نارا لعلي آتيكم منها بقبس» بشعلة في رأس فتيلة أو عود «أو أجد على النار هدى» أي هاديا يدلني على الطريق وكان أخطأها لظلمة الليل، وقال لعل لعدم الجزم بوفاء الوعد.

Hintçe: 

तो अपने घर के लोगों से कहने लगे कि तुम लोग (ज़रा यहीं) ठहरो मैंने आग देखी है क्या अजब है कि मैं वहाँ (जाकर) उसमें से एक ऍंगारा तुम्हारे पास ले आऊँ या आग के पास किसी राह का पता पा जाऊँ

Tayca: 

เมื่อเขาเห็นไฟ เขาจึงกลัวแก่ครอบครัวของเขาว่า “พวกท่านจงหยุดอยู่ที่นี่ เพราะฉันเห็นไฟ บางทีฉันจะนำคบเพลิงจากที่นั่นมาให้พวกท่าน หรือฉันอาจจะพบผู้นำทางที่กองไฟนั้น

İbranice: 

כאשר הוא ראה אש בוערת ואמר לבני משפחתו: 'הישארו כאן, כי הבחנתי .ה.ט באש בוערת, אולי אביא לכם שלהבת ממנה, או אמצא על-פי האש מי שידריך אותנו

Hırvatça: 

kada je vatru ugledao, pa porodici svojoj rekao: "Ostanite vi tu, ja sam vatru vidio, možda ću vam nekakvu glavnju donijeti ili ću pored vatre naći nekoga ko će mi put pokazati."

Rumence: 

El văzu un foc şi spune alor săi: “Staţi aici! Am zărit un foc. Poate vă voi aduce un tăciune ori voi afla la foc o călăuzire?”

Transliteration: 

Ith raa naran faqala liahlihi omkuthoo innee anastu naran laAAallee ateekum minha biqabasin aw ajidu AAala alnnari hudan

Türkçe: 

Hani, bir ateş görmüştü de ailesine şöyle demişti: "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki, ondan size bir kor parçası getiririm, yahut onun üzerinde bir kılavuz bulurum."

Sahih International: 

When he saw a fire and said to his family, "Stay here; indeed, I have perceived a fire; perhaps I can bring you a torch or find at the fire some guidance."

İngilizce: 

Behold, he saw a fire: So he said to his family, "Tarry ye; I perceive a fire; perhaps I can bring you some burning brand therefrom, or find some guidance at the fire."

Azerbaycanca: 

(Musa Şüeybi Mədyəndə qoyub anasına və qardaşına baş çəkmək üçün zövcəsi ilə birlikdə Misirə gedərkən Tur dağının qərbində yerləşən Tuva vadisində gecə vaxtı bir uşağı dünyaya gəlmişdi. Onlar zil qaranlıq gecədə işıqsız qalıb yolu itirmişdilər). O zaman (Musa qarşıda) bir od görüb ailəsinə belə demişdi: “Siz (yerinizdə) durun. Mənim gözümə bir od sataşdı. Bəlkə, ondan sizə bir göz gətirdim, yaxud odun yanında bir bələdçi tapdım!”

Süleyman Ateş: 

Hani (o) bir ateş görmüştü de ailesine: "Siz durun ben bir ateş gördüm, belki ondan size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösteren bulurum" demişti.

Diyanet Vakfı: 

Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş'ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti.

Erhan Aktaş: 

Hani o bir ateş görmüş ve yanındakilere: “Ben bir ateş gördüm. Bekleyin! Belki ondan size bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol gösteren bulurum.” demişti.

Kral Fahd: 

Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş'ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum demişti.

Hasan Basri Çantay: 

Hani o, bir ateş görmüşdü de aailesine: «Siz (burada) durun. Hakıykat ben (muunis) bir ateş gördüm. Belki ondan size bir kor getirir, yahud ateşin yanında doğru bir yol (gösterici) bulurum» demişdi.

Muhammed Esed: 

Hani, o (uzakta) bir ateş görmüş ve ailesine: "Siz burada bekleyin; ben bir ateş gördüm" demişti, "belki size oradan bir tutam kor getiririm; yahut orada ateşin yanında bir yol gösterici bulurum".

Gültekin Onan: 

Hani bir ateş görmüştü de, ehline (ailesine) şöyle demişti: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Mûsa Medyen’den annesini ziyaret için Mısır’a giderken yolda ailesi ile fırtınaya tutulmuş, karanlık bir gecede yolu şaşırmış ve davarları dağılmıştı. İşte böyle ateşe ihtiyaç duyulan bir vakitte) hani o, bir ateş görmüştü de ailesine: “- Yerinizde durun. Benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahud ateşin yanında bir yol gösterici bulurum.” demişti.

Portekizce: 

Quando viu o fogo, disse à sua família: Permanecei aqui, porque lobriguei o fogo; quiçá vos traga dele uma áscua ou, poroutra, ache ao redor do fogo alguma orientação.

İsveççe: 

Han hade sett en eld [på avstånd] och sade till de sina: "Stanna här! Jag har upptäckt en eld; kanske kan jag hämta en fackla åt er därifrån eller råka [någon] vid elden som visar oss vägen."

Farsça: 

هنگامی که آتشی دید، پس به خانواده اش گفت: درنگ کنید؛ بی تردید من آتشی دیدم [می روم] شاید شعله ای از آن را برایتان بیاورم یا نزد آتش [برای پیدا کردن راه] راهنمایی بیابم.

Kürtçe: 

کاتێ ئاگرێکی بینی (لەگەڕانەوەیدا بۆ میصر لەشەوێکی ساردا) جا (موسا) ووتی بەخێزانەکەی لێرە بمێننەوە بەڕاستی من ئاگرێکم بەدی کردووە (ئەڕۆم بۆ لای) بەڵکو لەو ئاگرە چڵۆسکێکتان بۆ بێنم (خۆتانی پێ گەرم بکەنەوە) یان لای ئەو ئاگرە ڕێگا نیشان دەرێکم دەست کەوێت

Özbekçe: 

У оловни кўрган чоғида ўз аҳлига: »Туриб туринглар, мен оловни кўрдим, шояд сизга ундан чўғ келтирсам ёки олов бошида йўл кўрсатувчини топсам«, деди. (Ояти каримада Мусо алайҳиссалом Мадяндан Мисрга келаётганларида рўй берган ҳодиса баён этилмоқда.)

Malayca: 

Ketika ia melihat api, lalu berkatalah ia kepada isterinya: "Berhentilah! Sesungguhnya aku ada melihat api semoga aku dapat membawa kepada kamu satu cucuhan daripadanya, atau aku dapat di tempat api itu: penunjuk jalan.

Arnavutça: 

kur e pa zjarrin ai i tha familjes së vet: “Rrini ju këtu! Unë, me të vërtetë, e kam parë një zjarr; shpresoj se unë do t’ju sjell juve një gacë, ose që pranë tij do të gjej ndonjë udhërrëfyes”.

Bulgarca: 

Когато видя огън, рече на семейството си: “Почакайте! Съзрях огън. Ще ви донеса оттам главня или ще намеря при огъня напътствие.”

Sırpça: 

када је ватру угледао, па својој породици казао: „Сачекајте ме овде, видео сам ватру, отићи ћу до ње да вам можда донесем некакву потпалу или ћу поред ватре да нађем некога ко ће да ми покаже пут.“

Çekçe: 

Hle, oheň spatřil a rodině své pravil: 'Zastavte se, já postřehl jsem oheň nějaký, možná že vám z něho oharek přinesu anebo u něho správnou cestu naleznu.'

Urduca: 

جب کہ اس نے ایک آگ دیکھی اور اپنے گھر والوں سے کہا کہ " ذرا ٹھیرو، میں نے ایک آگ دیکھی ہے، شاید کہ تمہارے لیے ایک آدھ انگارا لے آؤں، یا اِس آگ پر مجھے (راستے کے متعلق) کوئی رہنمائی مل جائے"

Tacikçe: 

Он гоҳ, ки оташе дид ва ба хонаводаи худ гуфт: «Ин ҷо бошед, ки ман аз дур оташе мебинам, шояд бароятон шӯълаеро биёварам ё дар рӯшноии он роҳе биёбам».

Tatarca: 

Хатыны белән юлда барганда караңгы кичтә еракта бер ут күрде, хатынына әйтте: "Мин ут күрдем, шул җирдә торыгыз. Шаять мин ул җирдән яктыртучы ут алып килермен, яки анда юл өйрәтүчеләрне табармын". Чөнки алар караңгыда юлларыннан адашкан иделәр.

Endonezyaca: 

Ketika ia melihat api, lalu berkatalah ia kepada keluarganya: "Tinggallah kamu (di sini), sesungguhnya aku melihat api, mudah-mudahan aku dapat membawa sedikit daripadanya kepadamu atau aku akan mendapat petunjuk di tempat api itu".

Amharca: 

እሳትን ባየና ለቤተሰቦቹ፡- (እዚህ) «ቆዩ፤ እኔ እሳትን አየሁ፡፡ ከእርሷ ችቦን ላመጣላችሁ፤ ወይም እሳቲቱ ዘንድ መሪን ላገኝ እከጅላለሁ» ባለጊዜ (አስታውስ)፡፡

Tamilce: 

அவர் ஒரு நெருப்பைப் பார்த்தபோது (நிகழ்ந்த சம்பவத்தின் செய்தி உமக்கு வந்ததா?). ஆக, அவர் தனது குடும்பத்தினருக்குக் கூறினார்: “(இங்கே) தங்கி இருங்கள்! நிச்சயமாக நான் ஒரு நெருப்பைக் கண்டேன். (நான் அங்கு சென்று) அதிலிருந்து ஒரு சிறிய நெருப்பு கொள்ளியை உங்களிடம் நான் கொண்டு வரலாம். அல்லது, நெருப்பின் அருகில் ஒரு வழிகாட்டியை நான் பெறலாம்.

Korece: 

보라 그가 불을 보고서 그의가족에게 말하길 기다리라 내가 불을 분명히 보았으니 불을 가져 와 그것으로 그 길에 이르는 안내 자를 발견하리라

Vietnamca: 

Khi (Musa) nhìn thấy một ngọn lửa (ở đằng xa), Y bảo gia đình của mình: “Mọi người hãy tạm dừng chân ở đây. Ta sẽ đến chỗ ngọn lửa biết đâu có thể mang về cho mọi người một cục than hồng hoặc biết đâu có thể tìm thấy nơi đống lửa đó một nguồn Chỉ Đạo.”

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: