Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

17

Sûredeki Ayet No: 

83

Ayet No: 

2112

Sayfa No: 

290

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَىٰ بِجَانِبِهِ ۖ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ كَانَ يَئُوسًا

Çeviriyazı: 

veiẕâ en`amnâ `ale-l'insâni a`raḍa veneâ bicânibih. veiẕâ messehü-şşerru kâne yeûsâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz insana nimet verdiğimiz zaman, Allah'ı anmaktan yüz çevirip uzaklaşır. Ona fenalık dokununca da ümitsizliğe kapılır.

Diyanet İşleri: 

İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirerek yan çizer; başına bir kötülük gelince de yese düşer.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İnsana nimet verdik mi yüz çevirir, uzaklaşır, fakat bir şerre uğradı mı ümidini tamamıyla keser, yeise düşer.

Şaban Piriş: 

İnsana bir nimet verdiğimiz zaman yüz çevirir ve uzaklaşır. Başına bir bela gelince de ümitsiz olur.

Edip Yüksel: 

İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirip yan çizer. Kendisine kötülük dokununca da umutsuzluğa düşer

Ali Bulaç: 

İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır.

Suat Yıldırım: 

İnsana her ne zaman nimet versek, Allah'ı anmaktan yan çizer, umursamaz. Başına bir dert gelince de ümitsizliğe düşer. [17,67; 10,12]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İnsana nîmet verdiğimiz zaman kaçınır, yan çizer ve ona bir şer isabet edince de pek mey´us olur.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da hemen ümitsiz oluverir.

Bekir Sadak: 

De ki: «Insanlar ve cinler, birbirine yardimci olarak bu Kuran´in bir benzerini ortaya koymak icin bir araya gelseler, and olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar.»

İbni Kesir: 

İnsana nimet verdiğimiz vakit

Adem Uğur: 

İnsana nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirip yan çizer

İskender Ali Mihr: 

Ve insanı ni´metlendirdiğimiz zaman yüz çevirir ve yan çizerek uzaklaşır. Ve ona bir şerr dokunduğu zaman yeise düşer.

Celal Yıldırım: 

İnsana nîmet verdiğimiz zaman yüzçevirir de yançizer. Kendisine kötülük dokunduğu zaman ümitsizliğe kapılır.

Tefhim ul Kuran: 

İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer

Fransızca: 

Et quand Nous comblons l'homme de bienfaits; il se détourne et se replie sur lui-même; et quand un mal le touche, le voilà profondément désespéré.

İspanyolca: 

Cuando agraciamos al hombre, éste se desvía y se aleja. Pero, si sufre un mal, se desespera.

İtalyanca: 

Quando colmiamo l'uomo di favori, si sottrae e si allontana ; quando invece lo coglie sventura, si dispera.

Almanca: 

Und wenn WIR dem Menschen gute Gaben gewähren, wendet er sich ab und weicht zur Seite. Und wenn ihn das Unheil trifft, ist er äußerst verzweifelt.

Çince: 

当我施恩于人的时候,他掉头不顾;当他遭遇祸患的时候,他变成绝望的。

Hollandaca: 

Als wij den mensch weldaden bewijzen, verwijdert hij zich en verbergt ondankbaar zich voor ons; maar indien het kwaad hem bereikt, wanhoopt hij aan onze barmhartigheid.

Rusça: 

Когда Мы даруем милость человеку, он отворачивается и удаляется в гордыне. Если же его касается беда, то он приходит в отчаяние.

Somalice: 

Markaan u nicmaynno dadka wuu Jeedsadaa (xaqa ka fogaadaa) Haduu taabto dhibna wuu quustaa.

Swahilice: 

Na mwanaadamu tunapo mneemesha hugeuka na kujitenga kando. Na inapo mgusa shari hukata tamaa.

Uygurca: 

ئىنسانغا (تۈرلۈك نېمەتلەرنى) بەرسەك (پەرۋەردىگارىنىڭ ئىبادىتىدىن) يۈز ئۆرۈيدۇ، (چوڭچىلىق قىلىپ) پەرۋەردىگارىدىن يىراقلىشىدۇ، ئۇنىڭغا بىرەر كۆڭۈلسىزلىك يەتسە، (اﷲ نىڭ رەھمىتىدىن) مەيۈسلىنىپ كېتىدۇ

Japonca: 

われが恩恵を施せば,かれは背き去って遠ざかり,災厄が襲えば,絶望してしまう。

Arapça (Ürdün): 

«وإذا أنعمنا على الإنسان» الكافر «أعرض» عن الشكر «ونأى بجانبه» ثنى عطفه متبخترا «وإذا مسه الشر» الفقر والشدة «كان يؤوسا» قنوطا من رحمة الله.

Hintçe: 

और जब हमने आदमी को नेअमत अता फरमाई तो (उल्टे) उसने (हमसे) मुँह फेरा और पहलू बचाने लगा और जब उसे कोई तकलीफ छू भी गई तो मायूस हो बैठा

Tayca: 

และเมื่อเราให้ความโปรดปรานแก่มนุษย์เขาเหินห่างและปลีกตัวออกไปข้าง ๆ และเมื่อความชั่วประสบแก่เขาเขาก็เบื่อหน่ายหมดอาลัย

İbranice: 

כשאנו נוטים חסד לאדם הוא משתמט ואינו מכיר תודה , אך בפגוע בו רעה, הוא מתייאש (מרחמי ריבונו)

Hırvatça: 

Kad čovjeku kakvu blagodat darujemo, on se okreće i oholo udaljava, a kad ga zadesi zlo, onda očajava.

Rumence: 

Când îl copleşim pe om cu binefaceri, el se împotriveşte şi o apucă într-o parte. Când răul îl loveşte, este deznădăjduit.

Transliteration: 

Waitha anAAamna AAala alinsani aAArada wanaa bijanibihi waitha massahu alshsharru kana yaoosan

Türkçe: 

İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da hemen ümitsiz oluverir.

Sahih International: 

And when We bestow favor upon the disbeliever, he turns away and distances himself; and when evil touches him, he is ever despairing.

İngilizce: 

Yet when We bestow Our favours on man, he turns away and becomes remote on his side (instead of coming to Us), and when evil seizes him he gives himself up to despair!

Azerbaycanca: 

İnsana bir ne’mət (sağlamlıq, var-dövlət) verdiyimiz zaman (Bizdən) üz çevirib uzaq gəzər. Ona bir pislik üz verdikdə isə mə’yus olar!

Süleyman Ateş: 

İnsana ni'met verdiğimiz zaman, yüz çevirip yan çizer. Ona bir zarar dokununca da umutsuzluğa düşer.

Diyanet Vakfı: 

İnsana nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirip yan çizer; ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarlığa düşer.

Erhan Aktaş: 

Ve kimi insâna nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirerek uzaklaşır. Ve ona bir kötülük dokunduğunda umutsuzluğa düşer.

Kral Fahd: 

İnsana nimet verdiğimiz zaman, (itaatımızdan) yüz çevirip uzaklaşır. Başına bir kötülük gelince de ümitsizliğe düşer.

Hasan Basri Çantay: 

İnsana ni´met verdiğimiz zaman (zikrullahdan) yüz çevirip yan çizer. Ona şer dokununca da pek ümidsiz olur.

Muhammed Esed: 

çünkü, Biz insana ne zaman nimet bahşetsek yüz çevirir, (Bizi düşünmekten) küstahça yan çizer; ve kendisine bir kötülük, bir darlık dokunsa hemen mutsuzluğa düşer.

Gültekin Onan: 

İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer, ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, insana (sağlık ve genişlik gibi) nimet verdiğimiz zaman, Allah’ı anmaktan yüz çevirip yan çizer. Ona fenalık dokununca da pek ümitsiz olur, (Allah’ın ihsanından ümidini keser).

Portekizce: 

Mas, quando agraciamos o homem, ele Nos desdenha e se envaidece; em troca, quando o mal o açoita, ei-lodesesperado.

İsveççe: 

Visar Vi människan välvilja vänder hon Oss ryggen och drar sig stolt undan, och drabbas hon av ett ont blir hon ett rov för förtvivlan.

Farsça: 

و زمانی که به انسان نعمت می بخشیم [از ما] روی بگرداند و خود را مغرورانه از ما دور کند، و هنگامی که آسیبی به او برسد [به سبب بی ایمانی و غفلت از قدرت و رحمت ما] بسیار نومید و مأیوس شود.

Kürtçe: 

وە کاتێک چاکە و نیعمەتی خۆمان بڕێژین بەسەر ئادەمی (بێ باوەڕدا) ڕوو وەردەگێڕێت (لە زیکری ویادی ئێمە) و دوور دەکەوێتەوە, وە کاتێک ناخۆشی و زیانی لێ بکەوێت زۆر نائومێد دەبێت

Özbekçe: 

Қачон Биз инсонга неъмат ато этсак, юз ўгирур ва четга бурилиб, узоқлашур. Қачон уни ёмонлик тутса, ноумид бўлур.

Malayca: 

Dan apabila Kami kurniakan nikmat kepada manusia, berpalinglah ia serta menjauhkan diri (dari bersyukur); dan apabila ia merasai kesusahan, jadilah ia berputus asa.

Arnavutça: 

E, kur Na i japim dhunti njeriut, ai shmanget dhe largohet anash, e kur e godet e keqja është i dëshpëruar.

Bulgarca: 

И когато дадем благодат на човек, той се извръща и се отдалечава по своя си път. А когато го засегне злото, той потъва в отчаяние.

Sırpça: 

Кад човеку какву благодат дарујемо, он се окреће и охоло удаљава, а кад га задеси зло, онда очајава.

Çekçe: 

Když člověka dobrodiním zahrnujeme, odvrací se a vzdaluje se, když však neštěstí se ho dotkne, tu zoufalý je.

Urduca: 

انسان کا حال یہ ہے کہ جب ہم اس کو نعمت عطا کرتے ہیں تو وہ اینٹھتا اور پیٹھ موڑ لیتا ہے، اور جب ذرا مصیبت سے دو چار ہوتا ہے تو مایوس ہونے لگتا ہے

Tacikçe: 

Чун ба инсон неъмат додем, рӯй гардонд ва худро ба як сӯ кашид ва чун зараре ба ӯ расид, ноумед гардид.

Tatarca: 

Әгәр адәм баласына киңлек, рәхәтлек бирсәк, аның, Шөкереннән баш тартып, яны белән әйләнеп, шәригатебездән ерак йөридер, вә әгәр аны каза авырлык тотса, Аллаһуның рәхмәтеннән өметсез буладыр.

Endonezyaca: 

Dan apabila Kami berikan kesenangan kepada manusia niscaya berpalinglah dia; dan membelakang dengan sikap yang sombong; dan apabila dia ditimpa kesusahan niscaya dia berputus asa.

Amharca: 

በሰውም ላይ ጸጋችንን በለገስን ጊዜ (ከምስጋና) ይዞራል፡፡ ጎኑንም (ከእውነት) ያርቃል፡፡ ችግርም በነካው ጊዜ ተስፋ ቆራጭ ይኾናል፡፡

Tamilce: 

நாம் மனிதனுக்கு அருள் புரிந்தால் (அதற்கு நன்றி செலுத்தாமல்) அவன் புறக்கணிக்கிறான்; இன்னும், (பாவங்கள் செய்து நம்மை விட்டு) தூரமாகி விடுகிறான். மேலும், அவனை தீங்குகள் அணுகினால் நிராசை அடைந்தவனாக (-இறைவனின் அருள் மீது நம்பிக்கை அற்றவனாக) ஆகிவிடுகிறான்.

Korece: 

하나님이 인간에게 은혜를 베푸사 그가 등을 돌리고 거만해 할 때 사악함이 도래하면 그는 절망할 뿐이라

Vietnamca: 

Con người khi được TA (Allah) ban cho ân huệ thì quay lưng và rời xa (TA) còn khi gặp điều xấu thì oán than, tuyệt vọng (nơi lòng thương xót của TA).