Arapça:
وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَيْءٍ مَّوْزُونٍ
Çeviriyazı:
vel'arḍa medednâhâ veelḳaynâ fîhâ ravâsiye veembetnâ fîhâ min külli şey'im mevzûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattık ve oraya sabit dağlar yerleştirdik. Orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik.
Diyanet İşleri:
Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yeryüzünü, enine boyuna döşedik ve orada metin dağlar yarattık ve oradan, taktirimize göre, her şeyi bitirdik.
Şaban Piriş:
Yeri de yaydık. Oraya sabit dağlar yerleştirdik. Orada her şeyden ölçüsü bilinen şeyler bitirdik.
Edip Yüksel:
Yeryüzünü genişletip içine sağlam dağlar yerleştirdik ve orada her şeyi mükemmel bir ölçüye göre bitirdik.
Ali Bulaç:
Yere (gelince,) onu döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz-dağlar bıraktık ve onda herşeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik.
Suat Yıldırım:
Yeri de yaydık, genişlettik ve oraya sağlam dağlar çaktık ve orada hikmetle ölçülmüş olarak her türlü nebatı yetiştirdik. [37,6] {KM, Tekvin 3,24}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Yeryüzünü de yaydık ve onda sabit dağlar bıraktık. Ve onda her bir ölçülmüş şeyden bitirdik.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yeri yayıp döşedik, ona kuvvetli dağlar diktik ve içinde ölçülü/ahenkli her şeyden bitirdik.
Bekir Sadak:
And olsun ki, sizden once gecenleri biliriz
İbni Kesir:
Yeri de döşeyip yaydık. Oraya sabit dağlar yerleştirdik. Ve orada her şeyden ölçülü olarak yetiştirdik.
Adem Uğur:
Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik.
İskender Ali Mihr:
Ve yeryüzü
Celal Yıldırım:
Yeryüzünü de yaydık, orada ağırlığı olan sabit dağlar koyduk ve orada ölçülmüş (miktar ve özelliği belirlenmiş) her şeyi yetiştirdik.
Tefhim ul Kuran:
Yere (gelince,) onu döşeyip yaydık, onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda her şeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik.
Fransızca:
A moins que l'un d'eux parvienne subrepticement à écouter, une flamme brillante alors le poursuit.
İspanyolca:
Hemos extendido la tierra, colocado en ella firmes montañas y hecho crecer en ella de todo en la debida proporción.
İtalyanca:
E la terra, l'abbiamo distesa e vi abbiamo infisso le montagne e ogni cosa abbiamo fatto crescere con dovuta misura.
Almanca:
Und die Erde haben WIR eingeebnet und in ihr Berge eingesetzt. Und aus ihr haben WIR Allerlei nach Maß hervorsprießen lassen.
Çince:
我展开了大地,并把许多山岳安置在大地上,而且使各种均衡的东西生出来。
Hollandaca:
Wij hebben ook de aarde uitgespreid en vaste bergen daarop geplaatst, en wij hebben alle planten in eene bewonderingswaardige orde daaruit doen spruiten.
Rusça:
Мы простерли землю, поместили на ней незыблемые горы и взрастили на ней в меру всякие вещи.
Somalice:
dhulkana waan fidinay waxaana ku ridnay «sugnay» dhexdeeda Buuro, waxaana ka soo bixinay wax kasta oo Miisaaman.
Swahilice:
Na ardhi tumeitandaza na humo tumeweka milima, na tumeotesha kila kitu kwa kiasi chake.
Uygurca:
يەر يۈزىنى يېيىپ كەڭ قىلدۇق، ئۇنىڭغا تاغلارنى ئورناتتۇق، يەر يۈزىدە ھەرخىل تەكشى ئۆلچەملىك ئۆسۈملۈكلەرنى ئۆستۈردۇق
Japonca:
またわれは大地を伸ベ広げて,山々をその上に堅固に据えつけた。そこで凡てのものを(妥当な)均衡の下に,生長させる。
Arapça (Ürdün):
«والأرض مددناها» بسطناها «وألقينا فيها رواسي» جبالا ثوابت لئلا تتحرك بأهلها «وأنبتنا فيها من كل شيء موزون» معلوم مقدر.
Hintçe:
और ज़मीन को (भी अपने मख़लूक़ात के रहने सहने को) हम ही ने फैलाया और इसमें (कील की तरह) पहाड़ो के लंगर डाल दिए और हमने उसमें हर किस्म की मुनासिब चीज़े उगाई
Tayca:
และแผ่นดินนั้นเราได้แผ่มันออกไป และเราได้ทำให้มีเทือกเขาเป็นที่ยึดอย่างมั่นคง และเราได้ให้ทุกสิ่งงอกเงยอย่างสมดุล
İbranice:
ואת הארץ פרשנו והצבנו עליה הרים חזקים, והצמחנו בה מכל הסוגים במידה ובאיזון
Hırvatça:
A Zemlju smo prostrli i po njoj nepomične planine postavili i učinili da na njoj sve s mjerom raste.
Rumence:
Pământul, Noi l-am întins, am aruncat pe el munţii, şi am făcut să crească pe el totul cu cumpătare.
Transliteration:
Waalarda madadnaha waalqayna feeha rawasiya waanbatna feeha min kulli shayin mawzoonin
Türkçe:
Yeri yayıp döşedik, ona kuvvetli dağlar diktik ve içinde ölçülü/ahenkli her şeyden bitirdik.
Sahih International:
And the earth - We have spread it and cast therein firmly set mountains and caused to grow therein [something] of every well-balanced thing.
İngilizce:
And the earth We have spread out (like a carpet); set thereon mountains firm and immovable; and produced therein all kinds of things in due balance.
Azerbaycanca:
Biz yer üzünü döşədik (orada hər şeyi yerbəyer etdik), orada möhkəm dayanan dağlar yerləşdirdik, hər şeydən (bütün meyvələrdən) müəyyən ölçüdə (lazım olan qədər) yetişdirdik.
Süleyman Ateş:
Arzı da yaydık, oraya sağlam dağlar attık ve orada ölçülü mütenasib şeyler bitirdik.
Diyanet Vakfı:
Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik.
Erhan Aktaş:
Yeryüzünü yaydık ve oraya ağır baskılar yerleştirdik. Ve orada her türlü bitkiyi bir ölçüye göre yetiştirdik.
Kral Fahd:
Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik.
Hasan Basri Çantay:
Yeri de (döşeyib) yaydık. Onda sabit dağlar (yaratıb) koyduk, oralarda (hikmet ve maslahatla) ölçülmüş her şeyden (münâsib) nebatlar bitirdik.
Muhammed Esed:
Ve yeryüzünü yayıp üzerine yerinden oynatılmaz dağlar yerleştirdik; ve orada (hayatın) her türünün dengeli bir biçimde büyüyüp boyvermesini sağladık;
Gültekin Onan:
Yere (gelince,) onu döşeyip yaydık, onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda her şeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik.
Ali Fikri Yavuz:
Arzı da döşedik ve oraya yerli yerinde dağlar koyduk, orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik.
Portekizce:
E dilatamos a terra, em que fixamos firmes montanhas, fazendo germinar tudo, comedidamente.
İsveççe:
Och Vi har brett ut jorden och där sänkt ned fast förankrade berg och låtit alla slag av växter uppstå på den enligt en väl avvägd plan.
Farsça:
و زمین را گستراندیم و در آن کوه های استوار افکندیم، واز هر گیاه موزون وسنجیده ای در آن رویاندیم.
Kürtçe:
زەویشمان ڕاخستووە و چەند کێو و شاخی دامەزراومان تێدا داناوە و ڕواندوومانە تیایدا لە ھەموو ڕووەک و درەختێک بەڕێک و پێکی
Özbekçe:
Биз ерни ёйиб, устига баланд тоғларни ташлаб қўйдик ва унда ўлчанган турли нарсаларни ўстириб қўйдик.
Malayca:
Dan bumi ini Kami bentangkan, dan Kami letakkan padanya gunung-ganang yang kukuh terdiri, serta Kami tumbuhkan padanya tiap-tiap sesuatu yang tertentu timbangannya.
Arnavutça:
Dhe Tokën e kemi shtrirë dhe nëpër të kemi shpërndarë male të forta, dhe kemi bërë që në të, të zhvillohet çdo gjë në masa proporcionale,
Bulgarca:
И разпростряхме земята, и положихме върху нея непоклатими планини, и сторихме от нея да поникне от всяко нещо, което се мери.
Sırpça:
А Земљу смо прострли и по њој смо поставили непомичне планине и учинили смо да на њој све расте са мером.
Çekçe:
A zemi jsme rozprostřeli a rozhodili po ní hory pevně stojící a dali na ní vyrůst každé věci správně vyvážené
Urduca:
ہم نے زمین کو پھیلایا، اُس میں پہاڑ جمائے، اس میں ہر نوع کی نباتات ٹھیک ٹھیک نپی تلی مقدار کے ساتھ اگائی
Tacikçe:
Ва заминро густурдем ва дар он кӯҳҳое азим афкандем. Ва аз ҳар чиз ба шевае санҷида дар он рӯёнидем.
Tatarca:
Без җирне түшәдек вә ул җир өстенә зур-зур таулар салдык вә, ул җирдә һәрберсе үзенә тиешле үлчәү белән үлчәнгән күп төрле үсемлекләр үстердек.
Endonezyaca:
Dan Kami telah menghamparkan bumi dan menjadikan padanya gunung-gunung dan Kami tumbuhkan padanya segala sesuatu menurut ukuran.
Amharca:
ምድርንም ዘረጋናት፡፡ በውስጧም ኮረብታዎችን ጣልናባት፡፡ በውስጧም (የተለካን) በቃይ ሁሉ አበቀልንባት፡፡
Tamilce:
இன்னும், பூமி - அதை நாம் விரித்தோம்; மேலும், அதில் அசையாத மலைகளை நிறுவினோம்; மேலும், அதில் (நிறுவையில்) நிறுக்கப்படும் (அளவையில் அளக்கப்படும்) எல்லா வகையான உணவுகளையும் முளைக்க வைத்தோம்.
Korece:
하나님은 대지를 펼쳐 그안에 산들을 세워 고정시키고 모든 것이 그안에서 균형되게 생산케 함이라
Vietnamca:
Và trái đất, TA đã trải rộng nó (như một tấm thảm) và đã đặt lên nó những ngọn núi vững chắc, và TA cho mọc lên trên nó đủ loại cây cối một cách cân bằng theo định lượng.
Ayet Linkleri: