Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

8

Sûredeki Ayet No: 

52

Ayet No: 

1212

Sayfa No: 

183

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ ۙ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Çeviriyazı: 

kede'bi âli fir`avne velleẕîne min ḳablihim. keferû biâyâti-llâhi feeḫaẕehümü-llâhü biẕünûbihim. inne-llâhe ḳaviyyün şedîdü-l`iḳâb.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Tıpkı Firavun'un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidişi gibi onlar da Allah'ın âyetlerini tanımadılar, Allah da kendilerini günahları yüzünden tutuklayıverdi. Çünkü Allah çok kuvvetli ve azabı çok çetin olandır.

Diyanet İşleri: 

Firavun taifesi ve onlardan öncekilerin gidişi gibi, Allah'ın ayetlerini yalanladılar da Allah onları günahlarından ötürü yoketti. Allah kuvvetlidir, cezalandırması şiddetlidir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Firavun'un soyuyla onlardan önce gelip geçenlerin gidişleri gibi hani Allah'ın delillerini inkar edip kafir olmuşlardı da Allah, suçlarına karşılık onları azabına uğratmıştı: Şüphe yok ki Allah, pek kuvvetlidir, azabı da pek çetindir onun.

Şaban Piriş: 

Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi/tutumu gibi onlar, Allah’ın ayetlerine küfrettiler de, Allah da onları günahları sebebiyle yakalayıp yok etti. Allah, güçlüdür, cezası çok şiddetlidir.

Edip Yüksel: 

Tıpkı Firavun'un yandaşlarının ve onlardan öncekilerin gidişi gibi... ALLAH'ın ayetlerini inkar ettiler. Günahlarından ötürü ALLAH da onları yakalayıp cezalandırdı. ALLAH Güçlüdür, cezası çetindir.

Ali Bulaç: 

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi Allah'ın ayetlerini inkar ettiler de, Allah da onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Şüphesiz, Allah, en büyük kuvvet sahibidir, sonuçlandırması pek şiddetlidir.

Suat Yıldırım: 

Bunların gidişi, tıpkı Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin tutumu gibi oldu: Allah'ın âyetlerini inkâr ettiler, Allah da günahları sebebiyle onları bastırıverdi.Çünkü Allah pek kuvvetli, azabı da çok şiddetlidir. {KM, Çıkış 14. bölüm}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(Bunların hali) Fir´avun´un kavmi ile onlardan evvelkilerin âdeti gibidir ki Allah Teâlâ´nın âyetlerini inkâr ettiler. Allah Teâlâ da bunları günahları sebebiyle muahaze etti. Şüphe yok ki Allah Teâlâ kuvvet sahibidir

Yaşar Nuri Öztürk: 

Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah'ın ayetlerini inkâr ettiler de Allah onları günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah Kavîdir, çok güçlüdür; azabı çok şiddetli yapandır O.

Bekir Sadak: 

8:56

İbni Kesir: 

Firavun hanedanıyla onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah´ın ayetlerini yalanlamışlardı da, Allah onları günahlarından dolayı yakalamıştı. Muhakkak ki Allah

Adem Uğur: 

(Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir. (Onlar da) Allah´ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O´nun cezası şiddetlidir.

İskender Ali Mihr: 

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin adet haline getirdiği gibi Allah´ın âyetlerini inkâr ettiler. Böylece Allah, günahlarından dolayı onları aldı. Muhakkak ki Allah, kuvvetlidir ve azabı şiddetlidir.

Celal Yıldırım: 

(Bunların tutum ve gidişi) Fir´avn ve ondan öncekilerin tutum ve gidişi gibidir. Allah´ın âyetlerini inkâr ettiler, bu yüzden Allah onları —günahlarına karşılık— yakaladı. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, cezası çok şiddetlidir.

Tefhim ul Kuran: 

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Allah´ın ayetlerine küfrettiler de, Allah da onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Şüphesiz, Allah, en büyük kuvvet sahibidir, sonuçlandırması da pek şiddetlidir.

Fransızca: 

Il en fut de même des gens de Pharaon et ceux qui avant eux n'avaient pas cru aux signes (enseignements) d'Allah. Allah les saisit pour leurs péchés. Allah est certes Fort et sévère en punition .

İspanyolca: 

Como ocurrió a la gente de Faraón y a los que les precedieron: no creyeron en los signos de Alá y Alá les castigó por sus pecados. Alá es fuerte, castiga severamente.

İtalyanca: 

come fu per la gente di Faraone e per quelli che avevano negato i segni di Allah. Allah li colpì per i loro peccati. In verità Allah è possente e severo nel castigo.

Almanca: 

(Ihre Vorgehensweise) war wie die der Leute von Pharao und derjenigen vor ihnen: sie haben Kufr ALLAHs Ayat gegenüber betrieben, dann hat ER sie aufgrund ihrer Verfehlungen vernichtet. Gewiß, ALLAH ist allkraftvoll, hart im Strafen.

Çince: 

(他们的常态)犹如法老的百姓和以前的民族的常态一样,他们不信真主的迹象,故真主因他们的罪行而惩治他们。真主确是全能的,他的刑罚确是严厉的。

Hollandaca: 

Hun lot gelijkt dat van het volk van Pharao en der ongeloovigen, die hen zijn voorafgegaan. God verdelgt hen om hunne zonden. God is sterk en gestreng in zijne straffen.

Rusça: 

Таким же образом поступали род Фараона и те, которые жили до них. Они отвергли знамения Аллаха, и Аллах схватил их за грехи. Воистину, Аллах силен и суров в наказании.

Somalice: 

Waaa Caadadii Fircoon Qomkiisii iyo kuwii ka horreeyey ee ka Gaaloobay Aayaadkii Eebe oo Eebe Qabtay Dambigooda Dartiis, Eebana waa Xoong badane Ciqaab daran.

Swahilice: 

Kama ada ya watu wa Firauni na walio kuwa kabla yao - walizikataa Ishara za Mwenyezi Mungu. Basi Mwenyezi Mungu aliwashika kwa sababu ya madhambi yao. Na hakika Mwenyezi Mungu ni Mwenye nguvu na mkali wa kuadhibu.

Uygurca: 

(بۇ كاپىرلارنىڭ گۇناھ قىلىش ئادىتى) پىرئەۋن جامائەسى ۋە ئۇلاردىن بۇرۇنقىلارنىڭ ئادىتىگە ئوخشايدۇ، ئۇلار اﷲ نىڭ ئايەتلىرىنى ئىنكار قىلدى، گۇناھلىرى تۈپەيلىدىن، اﷲ ئۇلارنى ھالاك قىلدى. اﷲ ھەقىقەتەن كۈچلۈكتۇر، اﷲ نىڭ ئازابى قاتتىقتۇر

Japonca: 

(かれらの行いは)フィルアウンの一族や,それ以前の者たちの仕方と同じである。かれらはアッラーの印を信じなかった。それでアッラーはその罪のため,かれらを懲罰された。本当にアッラーは強力で処罰に厳重であられる。

Arapça (Ürdün): 

دأبُ هؤلاء «كدأب» كعادة «آل فرعون والذين من قبلهم كفروا بآيات الله فأخذهم الله» بالعقاب «بذنوبهم» جملة كفروا وما بعدها مفسِّرة لما قبلها «إن الله قويٌ» على ما يريده «شديد العقاب».

Hintçe: 

(उन लोगों की हालत) क़ौमे फिरऔन और उनके लोगों की सी है जो उन से पहले थे और ख़ुदा की आयतों से इन्कार करते थे तो ख़ुदा ने भी उनके गुनाहों की वजह से उन्हें ले डाला बेशक ख़ुदा ज़बरदस्त और बहुत सख्त अज़ाब देने वाला है

Tayca: 

“เช่นเดียวกับสภาพแห่งวงศ์วานของฟิรอาวน์ และบรรดาผู้ที่ก่อนหน้าพวกเขา ซึ่งพวกเขาปฏิเสธศรัทธาต่อบรรดาโองการของอัลลอฮฺแล้วอัลลอฮฺก็ได้ทรงลงโทษพวกเขา เนื่องด้วยบรรดาความฟิดของพวกเขา แท้จริงอัลลอฮฺนั้นเป็นผู้ทรงพลังและผู้ทรงรุนแรงในการลงโทษ”

İbranice: 

דינם בזה כדין אנשי פרעה ואלה אשר היו לפניהם, הם כפרו באותות אלוהים, ואלוהים העניש אותם בגלל חטאיהם, אכן אלוהים הוא החזק ועונשו מחמיר

Hırvatça: 

Tako je bilo i s faraonovim ljudima i onima prije njih - u Allahove dokaze nisu vjerovali, pa ih je Allah zbog grijeha njihovih kaznio. Allah je, uistinu, moćan i strašno kažnjava.

Rumence: 

Aşa a fost soarta neamului lui Faraon şi a celor dinaintea lor care au tăgăduit semnele lui Dumnezeu. Dumnezeu i-a luat pentru păcatele lor. Dumnezeu este Puternic, Aprig la pedeapsă.

Transliteration: 

Kadabi ali firAAawna waallatheena min qablihim kafaroo biayati Allahi faakhathahumu Allahu bithunoobihim inna Allaha qawiyyun shadeedu alAAiqabi

Türkçe: 

Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah'ın ayetlerini inkâr ettiler de Allah onları günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah Kavîdir, çok güçlüdür; azabı çok şiddetli yapandır O.

Sahih International: 

[Theirs is] like the custom of the people of Pharaoh and of those before them. They disbelieved in the signs of Allah, so Allah seized them for their sins. Indeed, Allah is Powerful and severe in penalty.

İngilizce: 

(Deeds) after the manner of the people of Pharaoh and of those before them: They rejected the Signs of Allah, and Allah punished them for their crimes: for Allah is Strong, and Strict in punishment:

Azerbaycanca: 

Eynilə Fir’on nəslinin və onlardan əvvəlkilərin hərəkətləri kimi. Onlar Allahın ayələrini yalan hesab etdilər, Allah da onları günahlarına görə yox etdi. Həqiqətən, Allah yenilməz qüvvət sahibidir, cəzası da çox şiddətlidir!

Süleyman Ateş: 

(Bunlar da) tıpkı Fir'avn ailesi ve onlardan öncekilerin gidişi gibi(davrandılar. Onlar da): Allah'ın ayetlerini inkar etmişlerdi; Allah da onları, günahlarıyla yakalamıştı. Şüphesiz Allah güçlüdür, O'nun cezası çetindir.

Diyanet Vakfı: 

(Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir. (Onlar da) Allah'ın ayetlerini inkar etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O'nun cezası şiddetlidir.

Erhan Aktaş: 

Tıpkı Firavuncuların ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Allah’ın âyetlerini yalanlamışlardı. Allah da onları, suçları yüzünden yakalamıştı. Allah, Mutlak Güç Sahibi’dir, Cezalandırması Çok Şiddetli Olan’dır.

Kral Fahd: 

(Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir. (Onlar da) Allah'ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O'nun cezası şiddetlidir.

Hasan Basri Çantay: 

(Bunların gidişi) Fir´avn haanedâniyle onlardan evvelkilerin gidişi gibidir. Onlar Allahın âyetlerini (inkâr ile) kâfir olmuşlardı da O da kendilerini, günâhları yüzünden, yakalamışdı. Çünkü Allah en büyük kuvvetin saahibidir, cezası pek çetindir.

Muhammed Esed: 

Firavun yandaşlarının ve onlardan önce yaşayıp gidenlerin başlarına gelen şey (bunların da başına gelecek): Onlar Allahın ayetlerinin gerçek olduğunu inkara kalkıştılar ve Allah da (bu) günahlarından ötürü onları kıskıvrak yakaladı. Elbet yakalar, (çünkü) Allah çepeçevre kuşatan sınırsız gücün sahibidir, (hak edene karşı) cezada çetin ve yıldırıcıdır.

Gültekin Onan: 

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi Tanrı´nın ayetlerine küfrettiler de Tanrı onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Kuşkusuz Tanrı en büyük kuvvet sahibidir, sonuçlandırması pek şiddetlidir.

Ali Fikri Yavuz: 

(Bunların tavır ve âdetleri), tıpkı Firavun hanedanıyla, onlardan evvelkilerin tavrı gibidir. Onlar, Allah’ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de O da (Allah), kendilerini günahları yüzünden yakalamıştı. Çünkü Allah çok büyük kuvvetin sahibidir, azabı pek şiddetlidir.

Portekizce: 

Tal foi o comportamento do povo do Faraó e de seus antecessores, que descreram nos versículos de Deus; porém, Deusos castigou por seus pecados, porque é Forte e Severíssimo no castigo.

İsveççe: 

Med samma envishet följde de samma [onda] vägar som Faraos män och de som levde i äldre tid. De förnekade sanningen i Guds budskap och Gud straffade dem för deras synder. Gud är stark [och] Han straffar med stränghet!

Farsça: 

[عادتِ اینان] مانند عادت فرعونیان و پیشینیان آنان است که به آیات خدا کافر شدند، پس خدا آنان را به کیفر گناهانشان [به عذابی سخت] گرفت؛ زیرا خدا نیرومند و سخت کیفر است.

Kürtçe: 

(ئەم بێ باوەڕانە باوو نەریتیان) ھەر وەکو باو و نەریتی دەستەی فیرعەون و ئەوانەیە لەپێش ئەوانەوە بوون کە بێ بڕوا بوون بە نیشانەکانی خوا ئیتر (سزای) خوایش گرتنی بەھۆی گوناھەکانیانەوە بەڕاستی خوا بەتوانا و تۆڵە بەتینە

Özbekçe: 

Худди Оли Фиръавн ва улардан олдингиларнинг қилмишларига ўхшайдир. Аллоҳнинг оятига куфр келтирдилар. Бас, Аллоҳ уларни гуноҳлари туфайли тутди. Албатта, Аллоҳ кучли ва иқоби шиддатли зотдир. (Яъни, мушрикларнинг бу қилмиши, худди оли Фиръавн ва улардан олдингиларнинг қилмишларига ўхшайди.)

Malayca: 

(Keadaan orang-orang kafir itu) samalah seperti keadaan Firaun dan kaumnya serta orang-orang yang terdahulu dari mereka. Mereka kufur ingkar akan ayat- ayat Allah, lalu Allah menyeksa mereka dengan sebab dosa-dosa mereka. Sesungguhnya Allah Maha Kuat, lagi Maha berat seksaNya.

Arnavutça: 

(Sjelljet e tyre) i ngjajnë sjelljeve – të ithtarëve të Faraonit dhe atyre që kanë qenë para tyre. Ata i mohuan argumentet e Perëndisë, e Perëndia i dënoi për shkak të mëkateve të tyre. Me të vërtetë, Perëndia është i fuqishëm dhe ashpër dënon;

Bulgarca: 

Както се случи с рода на Фараона и с онези преди тях. Отрекоха знаменията на Аллах и заради греховете им Аллах ги сграбчи. Аллах е всесилен, суров в наказанието.

Sırpça: 

Тако је било и са фараоновим људима и онима пре њих - у Аллахове доказе нису веровали, па их је Аллах казнио због њихових греха. Аллах је, уистину, моћан и страшно кажњава.

Çekçe: 

Osud jejich bude jako osud rodu Faraónova a těch, kdož byli před nimi: neuvěřili ve znamení Boží a Bůh je uchvátil za hříchy jejich, vždyť Bůh je silný a strašný ve svém trestání.

Urduca: 

یہ معاملہ ان کے ساتھ اُسی طرح پیش آیا جس طرح آلِ فرعون اور ان سے پہلے کے دُوسرے لوگوں کے ساتھ پیش آتا رہا ہے کہ انہوں نے اللہ کی آیات کو ماننے سے انکار کیا اور اللہ نے ان کے گناہوں پر انہیں پکڑ لیا اللہ قوت رکھتا ہے اور سخت سزا دینے والا ہے

Tacikçe: 

Монанди амали хонадони Фиръавн ва касоне, ки пеш аз онҳо буданд» Онҳо ба оёти Худо кофир шуданд. Пас Худо онҳоро ба ҷазои гуноҳонашон азоб кард, ки Худо нерӯманд ва сахтуқубат аст!

Tatarca: 

Бу кәферләрнең сыйфаты: Фиргаун кауме вә болардан әүвәлге каумнәр кебиләр, ул каумнәр Аллаһуның аятьләренә ышанмадылар, Аллаһ аларны гөнаһлары өчен ґәзаб белән тотты. Тәхкыйк Аллаһу тәгалә куәтле вә үч алуда каты ґәзаблыдыр.

Endonezyaca: 

(keadaan mereka) serupa dengan keadaan Fir'aun dan pengikut-pengikutnya serta orang-orang yang sebelumnya. Mereka mengingkari ayat-ayat Allah, maka Allah menyiksa mereka disebabkan dosa-dosanya. Sesungguhnya Allah Maha Kuat lagi amat keras siksaan-Nya.

Amharca: 

(የነዚያ ልማድ) እንደ ፈርዖን ቤተሰብና እንደነዚያም ከእነሱ በፊት እንደ ነበሩት ልማድ ነው፡፡ በአላህ አንቀጾች ካዱ፤ አላህም በኃጢኣቶቻቸው ያዛቸው፤ አላህ ኀይለኛ ቅጣተ ብርቱ ነውና፡፡

Tamilce: 

ஃபிர்அவ்னுடைய சமுதாயத்தின் நிலைமையைப் போன்றும்; இன்னும், அவர்களுக்கு முன்னுள்ளவர்களின் நிலைமையைப் போன்றும் (இவர்களுடைய நிலைமை இருக்கிறது). அவர்கள் அல்லாஹ்வின் வசனங்களை நிராகரித்தனர். ஆகவே, அவர்களுடைய பாவங்களினால் அல்லாஹ் அவர்களைத் தண்டித்தான். நிச்சயமாக அல்லாஹ் மிக வலிமையானவன், தண்டிப்பதில் கடுமையானவன்.

Korece: 

파라오의 자손도 그러하였으며 또 그들 이전에 하나님의 말씀을 불신한 그들에게도 그들의 죄 악으로 말미암아 하나님은 벌을 주셨으니 실로 하나님의 힘은 강 하시고 벌을 엄하시도다

Vietnamca: 

(Cung cách của chúng) giống như cung cách của Pha-ra-ông và những kẻ trước chúng. Tất cả đều đã phủ nhận các Lời Mặc Khải của TA nên Allah đã bắt phạt chúng bởi tội lỗi của chúng. Thật vậy, Allah rất nghiêm khắc trong việc trừng phạt.