Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

158

Ayet No: 

947

Sayfa No: 

150

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا أَن تَأْتِيَهُمُ الْمَلَائِكَةُ أَوْ يَأْتِيَ رَبُّكَ أَوْ يَأْتِيَ بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ ۗ يَوْمَ يَأْتِي بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ لَا يَنفَعُ نَفْسًا إِيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمَنَتْ مِن قَبْلُ أَوْ كَسَبَتْ فِي إِيمَانِهَا خَيْرًا ۗ قُلِ انتَظِرُوا إِنَّا مُنتَظِرُونَ

Çeviriyazı: 

hel yenżurûne illâ en te'tiyehümü-lmelâiketü ev ye'tiye rabbüke ev ye'tiye ba`ḍu âyâti rabbik. yevme ye'tî ba`ḍu âyâti rabbike lâ yenfe`u nefsen îmânühâ lem tekün âmenet min ḳablü ev kesebet fî îmânihâ ḫayrâ. ḳuli-nteżirû innâ münteżirûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(İnanmak için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini, ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin (azab) işaretlerinin geldiği gün, daha önce iman etmemiş, yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz. De ki: "Bekleyin; biz de beklemekteyiz."

Diyanet İşleri: 

Onlar kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Rabbinin gelmesini mi, yahut Rablerinden bir takım mucizelerin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bir takım mucizeleri geldiği gün, bir kimse daha önce inanmamışsa veya imaniyle bir iyilik kazanmamışsa, imanı ona fayda vermez. Onlara: "Bekleyin, doğrusu biz de bekliyoruz" de.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hala kendilerine meleklerin inmesini, yahut Rabbinin, yahut da Rabbinden bazı delillerin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı delilleri geldiği gün hiç kimseye, önceden iman etmemişse, yahut inancından bir hayır kazanmamışsa o günkü inanması fayda etmez. De ki: Bekleyin ve biz de beklemekteyiz zaten.

Şaban Piriş: 

Onlar, illâ da kendilerine meleklerin gelmesini ya da Rabbinin gelmesini veya Rabbinin bazı (kıyamet) alametlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin (kıyamet) alametlerinin geldiği gün, daha önceden iman etmemiş ya da imanıyla bir iyilik kazanmamış kimseye imanı fayda sağlamayacaktır. De ki: Bekleyin, biz de bekliyoruz!

Edip Yüksel: 

Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Rabbinin, yahut Rabbinin bazı işaretlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı işaretleri geldiği gün, daha önce inanmamış veya imanında bir hayır kazanmamış kişiye bir yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, biz de beklemekteyiz."

Ali Bulaç: 

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, Biz de şüphesiz beklemekteyiz."

Suat Yıldırım: 

Onlar imana gelmek için ne bekliyorlar? Meleklerin inmesini mi? Rabbinin imha eden azabının veya Rabbinin kıyamet alâmetlerinden birinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin alâmetlerinden biri geldiği gün, daha önce iman etmeyen yahut imanıyla hayır kazanmayan hiçbir kimseye o günkü imanı asla fayda vermez. De ki: “Bekleyin, biz de beklemekteyiz.” [47,18; 40,84-85; 22,17]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar başka değil, kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbin gelmesini veya Rabbin bazı âyetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbin bazı âyetlerinin geleceği gün evvelce imân etmemiş veya imânında bir hayır kazanmamış olan şahsa imân faide bahş olmaz. De ki: «Bekleyiniz, ve biz de şüphe yok ki bekleyicileriz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır sahibi olamamış kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacaktır. De ki: "Bekleyin! Doğrusu biz de bekliyoruz."

Bekir Sadak: 

O´nun hicbir ortagi yoktur

İbni Kesir: 

Onlar

Adem Uğur: 

Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

İskender Ali Mihr: 

Onlar (illâ), onlara meleklerin gelmesini mi veya senin Rabbinin gelmesini mi veya senin Rabbinden bazı âyetlerin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinden bazı âyetlerin (mucizelerin) geldiği gün, daha önce îmân etmemişse (âmenû olmamışsa) veya îmânıyla bir hayır kazanmamışsa onun îmânı kendisine bir fayda vermez. De ki: “Bekleyin! Muhakkak ki

Celal Yıldırım: 

Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbin gelmesini veya Rabbin bazı âyetleri (mu´cizeleri)nin gelmesini bekliyorlar. Rabbin bazı âyetlerinin geleceği gün, daha önce imân etmemiş veya imânında bir hayır (iyilik ve sâlih amel) kazanmamış hiçbir kişiye imânı yarar sağlamayacaktır. Onlara de ki: Bekleyin, biz de bekliyoruz.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse, veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: «Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz.»

Fransızca: 

Qu'attendent-ils ? Que les Anges leur viennent ? Que vienne ton Seigneur ? Ou que viennent certains signes de ton Seigneur ? Le jour où certains signes de ton Seigneur viendront, la foi en Lui ne profitera à aucune âme qui n'avait pas cru auparavant ou qui n'avait acquis aucun mérite de sa croyance. Dis : "Attendez ! " Nous attendons, Nous aussi.

İspanyolca: 

¿Qué esperan sino que vengan a ellos los ángeles, o que venga tu Señor, o que vengan algunos de los signos de tu Señor? El día que vengan algunos de los signos de tu Señor, no aprovechará su fe a nadie que antes no haya creído o que, en su fe, no haya hecho bien. Di: «¡Esperad! ¡Nosotros esperamos!»

İtalyanca: 

Aspettano forse che vengano gli angeli o che venga il tuo Signore o che si manifestino i segni del tuo Signore? Il giorno in cui sarà giunto uno dei se- gni del tuo Signore, all'anima non servirà a nulla la

Almanca: 

Warten sie auf etwas anderes, außer daß die Engel zu ihnen kommen oder daß (die Bestimmung) deines HERRN kommt oder daß einige Ayat deines HERRN kommen?! An dem Tag, an dem einige Ayat deines HERRN eintreffen, wird keiner Seele ihr Iman nützen, wenn sie vorher den Iman nicht verinnerlichte oder mit ihrem Iman gottgefällig Gutes erwarb. Sag: "Wartet nur! Gewiß, wir warten auch."

Çince: 

他们只有等待众天神的降临,只有等待你的主(的刑罚)来临,或你的主的一部分迹象的降临。你的主的一部分迹象降临之日,凡以前未曾信道,或虽信道而未行善的人,在那日,即使信道,也无益了。你说:你们等待吧!我们确是等待的。

Hollandaca: 

Wachten zij tot de engelen tot hen komen, of dat hun Heer komt om hen te straffen, of dat sommige van Gods teekenen hen verrassen? Op den dag waarop sommige van uws Heeren teekenen zullen verschijnen, zal het geloof daaraan geene ziel bevoordeelen, die daaraan niet vroeger geloofde, of in zijn geloof niet goed handelde. Zeg: indien gij wacht, zullen ook wij wachten.

Rusça: 

Неужели они ожидают чего-либо помимо того, что к ним явятся ангелы, или явится твой Господь, или явятся некоторые из знамений твоего Господа? В тот день, когда явятся некоторые знамения твоего Господа, вера не принесет пользы душе, если она не уверовала прежде или не приобрела благодаря своей вере добро. Скажи: "Ждите, и мы тоже подождем".

Somalice: 

Ma waxay Sugayaan inay Eebe iyo Malaa'igta la Kumaan ama u Yimaaddaan Aayadaha Eebahaa Qaarkood Maalintay u Imaan Aayadaha Eebahaa qarkood wax uma tarto Naf rumayn iyadoon horay u Rumayn ama aan ku Kasban iimankeeda Khayr, waxaad Dhahdaa suga Anaguna waanu Sugaynaa.

Swahilice: 

Wanangoja jengine ila wawafikie Malaika, au awafikie Mola wako Mlezi, au zifike baadhi ya Ishara za Mola wako Mlezi? Siku zitakapo fika baadhi ya Ishara za Mola wako Mlezi, kuamini hapo hakutomfaa mtu kitu, ikiwa hakuwa ameamini kabla yake, au amefanya kheri katika Imani yake. Sema: Ngojeni, nasi pia tunangoja.

Uygurca: 

ئۇلار پەقەت (ئۆلۈم) پەرىشتىلىرىنىڭ ياكى پەرۋەردىگارىڭنىڭ ياكى پەرۋەردىگارىڭنىڭ (قۇياشنىڭ مەغرىبتىن چىقىشىدىن ئىبارەت) بەزى ئالامەتلىرىنىڭ كېلىشىنىلا كۈتىدۇ. پەرۋەردىگارىڭنىڭ بەزى ئالامەتلىرى كەلگەن كۈندە ئىلگىرى ئىمان ئېيتمىغانلارنىڭ ياكى ئىمان ئېيتىپ ياخشى ئىش قىلمىغانلارنىڭ ئېيتقان ئىمانى پايدىسىز بولىدۇ. «(سىلەر ئۆزۈڭلارغا كېلىدىغان ئىشلارنى) كۈتۈڭلار، بىزمۇ ئەلۋەتتە كۈتىمىز» دېگىن

Japonca: 

かれらは,只天使たちがやって来るのを待つのか,または主が隠まれるか,または(審判の日の接近を知る)主の印の一部がやって来るのを待つばかりである。主の何らかの印がやって来る日,前もって信仰して善行に励んでいない限り,かれらの信仰が魂に役だつことはないであろう。言ってやるがいい。「あなたがたは待て。わたしも待つものである。」

Arapça (Ürdün): 

«هل ينظرون» ما ينتظر المكذبون «إلا أن تأتيهم» بالتاء والياء «الملائكة» لقبض أرواحهم «أو يأتي ربُّك» أي أمره بمعنى عذابه «أو يأتي بعض آيات ربِّك» أي علاماته الدالة على الساعة «يوم يأتي بعض آيات ربَّك» وهي طلوع الشمس من مغربها كما في حديث الصحيحين «لا ينفع نفسا إيمانها لم تكن آمنت من قبل» الجملة صفة النفس «أو» نفسا لم تكن «كسبت في إيمانها خيرا» طاعة أي لا تنفعها توبتها كما في الحديث «قل انتظروا» أحد هذه الأشياء «إنا منتظرون» ذلك.

Hintçe: 

या तुम्हारा परवरदिगार खुद (तुम्हारे पास) आये या तुम्हारे परवरदिगार की कुछ निशानियाँ आ जाएं (आख़िरकार क्योकर समझाया जाए) हालांकि जिस दिन तुम्हारे परवरदिगार की बाज़ निशानियाँ आ जाएंगी तो जो शख्स पहले से ईमान नहीं लाया होगा या अपने मोमिन होने की हालत में कोई नेक काम नहीं किया होगा तो अब उसका ईमान लाना उसको कुछ भी मुफ़ीद न होगा - (ऐ रसूल) तुम (उनसे) कह दो कि (अच्छा यही सही) तुम (भी) इन्तिज़ार करो हम भी इन्तिज़ार करते हैं

Tayca: 

พวกเขามิได้รอคอยอะไร นอกจากการที่มะลาอิกะฮ์จะมายังพวกเขา หรือการที่พระเจ้าของเจ้าจะมา หรือการที่สัญญาณบางอย่างแห่งพระเจ้าของเจ้าจะมา วันที่สัญญาณบางอย่างแห่งพระเจ้าของเจ้ามานั้น จะไม่อำนวยประโยชน์แก่ชีวิตหนึ่งชีวิตใด ซึ่งการศรัทธาของเขาโดยที่เขามิได้ศรัทธามาก่อน หรือมิได้แสวงหาความดีใด ๆ ไว้ในการศรัทธาของเขา จงกล่าวเถิด(มุฮัมมัด) ว่า พวกท่านจงรอกันเถิด แท้จริงพวกเราก็เป็นผู้รอคอย

İbranice: 

האם מחכים הכופרים עד אשר יבואו אליהם המלאכים (להוציא את נשמתם,) או יבוא ריבונך (לשפוט אותם ביום הדין,) או יבואו כמה מאותות ריבונך (סימני יום הדין?) ביום שבו יבואו כמה מאותות ריבונך, לא יועיל לשום נפש אמונתה, אם היא לא האמינה כבר קודם לכן, או שלא עשתה באמ

Hırvatça: 

Zar oni čekaju da im meleci dođu, ili da im Gospodar tvoj dođe, ili neki predznaci od Gospodara tvoga?! Onoga dana kada neki predznaci od Gospodara tvoga dođu nijednom čovjeku neće koristiti to što će tada vjerovati, ako prije nije vjerovao, ili ako nije kao vjernik kakvo dobro uradio. Reci: "Samo vi čekajte, i mi ćemo, doista, čekati!"

Rumence: 

Ce aşteaptă? Nu cumva ca îngerii să vină la ei, ori ca Domnul tău să vină, ori un semn de la Domnul tău să vină? În Ziua când un semn de la Domnul tău va veni, mărturisirea lor de credinţă nu le va mai sluji la nimic celor care mai înainte nu au crezut o

Transliteration: 

Hal yanthuroona illa an tatiyahumu almalaikatu aw yatiya rabbuka aw yatiya baAAdu ayati rabbika yawma yatee baAAdu ayati rabbika la yanfaAAu nafsan eemanuha lam takun amanat min qablu aw kasabat fee eemaniha khayran quli intathiroo inna muntathiroona

Türkçe: 

Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır sahibi olamamış kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacaktır. De ki: "Bekleyin! Doğrusu biz de bekliyoruz."

Sahih International: 

Do they [then] wait for anything except that the angels should come to them or your Lord should come or that there come some of the signs of your Lord? The Day that some of the signs of your Lord will come no soul will benefit from its faith as long as it had not believed before or had earned through its faith some good. Say, "Wait. Indeed, we [also] are waiting."

İngilizce: 

Are they waiting to see if the angels come to them, or thy Lord (Himself), or certain of the signs of thy Lord! the day that certain of the signs of thy Lord do come, no good will it do to a soul to believe in them then if it believed not before nor earned righteousness through its faith. Say: "Wait ye: we too are waiting."

Azerbaycanca: 

(Məkkə müşrikləri) özlərinə yalnız mələklərin, yoxsa Rəbbinin (əzabının), yaxud da Rəbbinin bə’zi qiyamət əlamətlərinin gəlməsinimi gözləyirlər? (Ya Rəsulum!) Rəbbinin bə’zi qiyamət əlamətləri gələcəyi gün əvvəlcə iman gətirməmiş və ya imanından bir xeyir qazanmamış şəxsə (sonrakı) imanı heç bir fayda verməz. De: “Gözləyin, doğrusu, biz də gözləyirik!”

Süleyman Ateş: 

(İnanmak için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini ya da Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin bazı ayetleri geldiği gün, daha önce inanmamış, ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye, artık inanması, fayda sağlamaz. De ki: "Bekleyin, biz de beklemekteyiz."

Diyanet Vakfı: 

Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alametlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

Erhan Aktaş: 

Onlar, kendilerine; meleklerin gelmesini, Rabb’inin gelmesini veya Rabb’inin bazı âyetlerinin(1) gelmesini mi bekliyorlar? Rabb’inin âyetlerinden biri geldiği gün, daha önce îmân etmemiş veya îmânında bir hayır kazanmamış(2) kimseye, îmânı fayda sağlamaz. De ki: “Bekleyin, kuşkusuz biz de beklemekteyiz.”

Kral Fahd: 

Onlar ancak kendilerine meleklerin (ölüm emriyle) gelmesini veya Rabbinin (Kıyâmet Günü) gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin (gelmesini yani güneşin batıdan gelmesini mi) bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

Hasan Basri Çantay: 

Onlar haalâ kendilerine ille (azâb yapacak) meleklerin gelmesini, yahud (bizzat) Rabbinin gelmesini veya Rabbinin âyet (ve mu´cize) lerinden birinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin âyetlerinden biri geldiği gün, daha evvelden îman etmiş veya îmânında bir hayır kazanmış olmayan hiç bir kimseye (o günkü) îmanı asla fâide vermez. De ki: «Bekleyin! Çünkü biz (de) şübhesiz bekleyicileriz».

Muhammed Esed: 

Yoksa onlar, meleklerin kendilerine görünmesini mi bekliyorlar yahut (bizzat) Rabbinin veya Ondan bazı (kesin) işaretlerin? (Ama) Rabbinin (kesin) işaretlerinin ortaya çıkacağı Gün iman etmenin, daha önce inanmamış yahut inandığı halde bir hayır yapmamış olan kimseye hiçbir yararı olmaz. De ki: "Bekleyin (öyleyse Ahiret Gününü, ey inançsızlar:) bakın, biz (mümin)ler de bekliyoruz!"

Gültekin Onan: 

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da rabbinin gelmesini mi veya rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce inanmamışsa veya inancıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye inancı yarar sağlamaz. De ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Mekke’liler), Kur’an Peygamberi tekzip ettikten sonra ancak şunu gözetliyorlar: Kendilerine azab edecek melekler gelsin, yahut Rabbinin azabı gelsin, yahut Rabbinin bazı (kıyamet) alâmetleri gelsin. Rabbinin (kıyamet) alâmetlerinden biri geldiği gün, evvelce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye, o gün imana gelmek hiç bir fayda vermez. Ey Resûlüm, de ki: (Siz o alâmetlerin gelmesini) gözetleyip bekleyin, biz de gözetleyip bekliyoruz.

Portekizce: 

Acaso, aguardam que se lhes apresentem os anjos ou teu Senhor, ou então que lhes cheguem sinais d'Ele? No dia emque lhes chegarem alguns se Seus sinais será inútil a fé do ser que não tiver acreditado antes, ou que, em sua crença, nãotenho agido com retidão. Dize: Aguardai, que nós aguardaremos.

İsveççe: 

Väntar de bara på att änglarna skall visa sig för dem eller att din Herre själv skall komma eller att några av din Herres tecken skall bli synliga? Den dag då några av din Herres tecken blir synliga skall ingen som inte redan var troende eller vars tro inte hade burit frukt i goda handlingar ha gott av sin tro. Säg: "Vänta ni [på denna Dag]! Även Vi väntar."

Farsça: 

آیا جز این انتظار دارند که فرشتگانِ [عذاب] به سویشان آیند، یا [قیامت] پروردگارت [که روز جلوه کامل حق و ظهور وانکشاف تام توحید است] بیاید، یا برخی از نشانه های پروردگارت [مانند مرگ و آثار پس از آن] تحقق یابد؟ روزی که برخی از نشانه های پروردگارت به ظهور آید، ایمان آوردن کسی که پیش از این ایمان نیاورده یا در حال ایمانش عمل شایسته ای انجام نداده سودی نخواهد داشت. بگو: [شما با این وضع ناروایی که دارید] منتظر [عذاب] باشید. ما هم منتظریم [که عذاب خدا به شما برسد.]

Kürtçe: 

ئاخۆ (ئەی موحەممەد ﷺ) ئەوان چاوەڕوانی چ شتێک دەکەن بێجگە لەوەی فرشتەی (گیان کێشان) یان بۆ بێت یان پەروەردگارت بێت یان ھەندێک لە موعجیزە و نیشانە ئاشکراکانی پەروەردگارت بەدی بێت ئەو ڕۆژەی ھەندێک لەنیشانە و بەڵگە ڕوونەکانی پەروەدگارت بەدی دێت باوەڕھێنان سوود ناگەیەنێت بەھیچ کەس کەپێشتر بڕوای نەھێنا بێت یان ھیچ خێروچاکەیەکی نەکردبێت لەگەڵ ئیمانەکەیدا بڵێ: چاوەڕوان بن (ھەڕەشەیە) ئێمەش چاوەڕوانی دەکەین

Özbekçe: 

Улар фаришталар келишини, ё Роббингнинг келишини ёки Роббингнинг баъзи оятлари келишини кутмоқдалар, холос. Роббингнинг баъзи оятлари келган кунида ҳеч бир жонга, олдин иймон келтирмаган ёки иймонида яхшилик касб қилмаган бўлса, иймони наф бермас. Сен: «Кутаверинглар, биз ҳам кутгувчилармиз», деб айт. («Роббингнинг баъзи оятлари»дан мурод–лол қолдирувчи мўъжизалар. Шундай талаблар қилингани ушбу суранинг аввалги оятларида ҳам бир неча марта зикр қилинган эди. Агар ояти каримага умумий ҳолни эътиборга олиб таъвил бериладиган бўлса, «фаришта»лардан мурод–ўлим фаришталаридир. «Роббингнинг келиши»–қиёмат кунининг қоим бўлиши; «Роббингнинг баъзи оятлари»–қиёмат аломатлари, демакдир.)

Malayca: 

Apakah (yang ditunggu-tunggu oleh mereka yang tidak beriman itu?) mereka tidak menunggu melainkan kedatangan malaikat (yang mencabut nyawa mereka), atau kedatangan (azab) Tuhanmu, atau kedatangan sebahagian dari tanda-tanda Tuhanmu (yang menjadi alamat hari kiamat). Pada hari datangnya sebahagian dari tanda- tanda Tuhanmu itu, tidak berfaedah lagi iman seseorang yang tidak beriman sebelum itu, atau yang tidak berusaha mengerjakan kebaikan mengenai imannya. Katakanlah: "Tunggulah kamu (akan apa yang kamu berhak mendapatnya), dan kami pun sebenarnya menunggu (akan apa yang telah dijanjikan oleh Tuhan kepada kami)".

Arnavutça: 

A mos vallë presin ata t’u vijnë engjëjt, ose të vijë (urdhëri) i Zotit tënd (me dënim) ose të vijnë disa argumente të Zotit tënd. Kur të vijë ndonjë argument i Zotit tënd, atëherë nuk do t’i bëjë dobi askujt besimi i tij, nëse nuk ka besuar më parë, ose nuk ka bërë ndonjë të mirë, në besimin e tij. Thuaj: “Pritni ju, se edhe ne, me të vërtetë po presim!”

Bulgarca: 

Нима чакат само да им се явят ангелите или да се яви твоят Господ, или да се явят някои от знаменията на твоя Господ? В деня, когато се явят някои от знаменията на твоя Господ, не ще помогне вярата на душа, която преди не е вярвала или не е придобила бла

Sırpça: 

Зар они чекају да им анђели дођу, или да им Господар твој дође, или неки предзнаци од твога Господара?! Онога дана када неки предзнаци од твога Господара дођу ниједном човеку неће да користи то што ће тада да верује, ако пре није веровао, или ако није као верник какво добро урадио. Реци: „Само ви чекајте, и ми ћемо, заиста, да чекамо!“

Çekçe: 

Což očekávají, že k nim přijdou andělé nebo že snad přijde sám Pán tvůj či že přijdou nějaká znamení Pána tvého! V ten den, kdy objeví se určitá znamení Pána tvého, nepomůže duši žádné víra její, jestliže neuvěřila již dříve či nevykonala dobro žádné ve

Urduca: 

کیا اب لوگ اس کے منتظر ہیں کہ ان کے سامنے فرشتے آ کھڑے ہوں، یا تمہارا رب خود آ جائے، یا تمہارے رب کی بعض صریح نشانیاں نمودار ہو جائیں؟ جس روز تمہارے رب کی بعض مخصوص نشانیاں نمودار ہو جائیں گی پھر کسی ایسے شخص کو اس کا ایمان کچھ فائدہ نہ دے گا جو پہلے ایمان نہ لایا ہو یا جس نے اپنے ایمان میں کوئی بھلائی نہ کمائی ہو اے محمدؐ! ان سے کہہ دو کہ اچھا، تم انتظار کرو، ہم بھی انتظار کرتے ہیں

Tacikçe: 

Оё интизори он доранд, ки фариштагон наздашон биёянд? Ё Парвардигорат? "Ё нишонае аз нишонаҳои Худо бар онҳо зоҳир шавад. Рӯзе, ки баъзе нишонаҳои Худо ошкор шавад, имони касе, ки пеш аз он имон наёварда ё ба ҳангоми имон кори неке анҷом надодааст, барои ӯ суде нахоҳад дошт. Бигӯ: «Чашм ба роҳ бошед, мо низ чашм бароҳем».

Tatarca: 

Аллаһудан Коръән килгәннән соң да аның белән гамәл кылмыйча тагын нәрсә көтәләр? Әлбәттә, Коръән белән гамәл кылмыйча, ґәзаб фәрештәнең килүен көтәләр, яки Раббының ґәзәб белән килүен көтәләр, яки кыямәт көне кеби Раббыңның бәгъзе галәмәтләрен көтәләр. Раббыңның бәгъзе галәмәтләре килгән көндә һичкемнең иман китерүе файда бирмәс, ягъни үлем куркынычларын күргәч кенә, яки картлык зәгыйфьлегенә ирешкәч кенә иман китереп маташуның һич файдасы булмас, яки әүвәлрәк иман китергән, ләкин хәрамнардан тәүбә итмәгән һәм фарызларны үтәмәгән, коры иман сүзләрен әйтеп яшәве янә файда бирмәс, әйт: "Көтегез Аллаһ ґәзабын", – дип. Без, әлбәттә, аларны ґәзаб белән көтәбез.

Endonezyaca: 

Yang mereka nanti-nanti tidak lain hanyalah kedatangan malaikat kepada mereka (untuk mencabut nyawa mereka) atau kedatangan (siksa) Tuhanmu atau kedatangan beberapa ayat Tuhanmu. Pada hari datangnya ayat dari Tuhanmu, tidaklah bermanfaat lagi iman seseorang kepada dirinya sendiri yang belum beriman sebelum itu, atau dia (belum) mengusahakan kebaikan dalam masa imannya. Katakanlah: "Tunggulah olehmu sesungguhnya Kamipun menunggu (pula)".

Amharca: 

መላእክት ልትመጣላቸው ወይም ጌታህ (ቅጣቱ) ሊመጣ ወይም ከጌታህ ምልክቶች ከፊሉ ሊመጣ እንጂ ይጠባበቃሉን ከጌታህ ምልክቶች ከፊሉ በሚመጣ ቀን ከዚህ በፊት አማኝ ያልኾነችን ነፍስ እምነትዋ ወይም በእምነትዋ (ጊዜ) በጎ ያልሠራችን (ነፍስ ጸጸትዋ) አይጠቅማትም፡፡ ተጠባበቁ እኛ ተጠባባቂዎች ነንና በላቸው፡፡

Tamilce: 

வானவர்கள் அவர்களிடம் (நேரில்) வருவதையோ; அல்லது, உம் இறைவன் வருவதையோ; அல்லது, உம் இறைவனின் சில அத்தாட்சிகள் வருவதையோ தவிர அவர்கள் எதிர்பார்க்கின்றனரா? உம் இறைவனின் சில அத்தாட்சிகள் வரும் நாளில் அதற்கு முன்னர் நம்பிக்கை கொண்டிருக்காத; அல்லது, தன் நம்பிக்கையில் ஒரு நன்மையையும் செய்திருக்காத ஓர் ஆன்மாவிற்கு அதன் நம்பிக்கை(யும் நன்மையும்) பலனளிக்காது. “(நீங்கள் உங்கள் முடிவை) எதிர்பாருங்கள்; நிச்சயமாக நாங்கள் (எங்கள் முடிவை) எதிர்பார்க்கிறோம்” என்று (நபியே!) கூறுவீராக.

Korece: 

천사들이 그들에게 오지 않기를 바라느뇨 아니면 주님과 주님의 예중이 이르기를 기다리고 있느뇨 주님의 말씀이 도래하는 날 이전에 믿음을 갖지 아니하고 선을 실천하지 아니한 자가 그때 에 그것들을 믿으려 하는 그에게 는 그것이 유용하지 못하니 일러 가로되 기다리라 우리도 역시 기 다리고 있노라

Vietnamca: 

Lẽ nào họ đang chờ đợi các Thiên Thần (đảm nhận việc rút hồn) đến gặp họ? Hay lẽ nào họ muốn đích thân Thượng Đế của Ngươi (hỡi Thiên Sứ) đến gặp riêng họ? Hay lẽ nào họ muốn xuất hiện một vài dấu hiệu từ Thượng Đế của Ngươi? (Hãy biết rằng) vào Ngày mà một vài dấu hiệu của Thượng Đế của Ngươi xuất hiện (để báo trước cho Giờ Tận Thế), đức tin của một người (vào thời điểm đó) sẽ không giúp ích được gì cho linh hồn đã không có đức tin trước đó hoặc đã không tích lũy điều tốt nào trong đức tin của mình. Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói (với những kẻ thờ đa thần phủ nhận Giờ Tận Thế): “Các ngươi hãy chờ đợi, quả thật Ta cũng đang chờ đợi (giống các ngươi).”