Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

3

Sûredeki Ayet No: 

166

Ayet No: 

459

Sayfa No: 

72

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا أَصَابَكُمْ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ فَبِإِذْنِ اللَّهِ وَلِيَعْلَمَ الْمُؤْمِنِينَ

Çeviriyazı: 

vemâ eṣâbeküm yevme-lteḳe-lcem`âni febiiẕni-llâhi veliya`leme-lmü'minîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları ayırt etmesi içindir. Ve onlara: "Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz." denilmişti. Onlar ise: "Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik." demişlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar. kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir.

Diyanet İşleri: 

İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen, Allah'ın izniyledir. Bu, inananları da, münafıklık edenleri de belirtmesi içindir. Münafıklık edenlere: "gelin, Allah yolunda savaşın, veya hiç olmazsa savunmada bulunun" dendiği zaman: "Eğer savaşmayı bilseydik, ardınızdan gelirdik" dediler. O gün, onlar imandan çok inkara yakındılar. Kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Allah gizlediklerini onlardan iyi bilir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İki topluluğun karşılaştığı gün size gelip çatan musibet, Allah'ın izniyle gelip çatmıştı. Böylece de inananları bildirmeyi.

Şaban Piriş: 

İki ordunun çarpıştığı gün başınıza gelen ancak Allah’ın izni ile olmuştu. Müminleri ortaya çıkarmak için…

Edip Yüksel: 

İki ordu çarpıştığı gün başınıza gelenler ALLAH'ın izniyle oldu. İnananlar böylece ayırdedilir.

Ali Bulaç: 

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) mü'minleri ayırt etmesi;

Suat Yıldırım: 

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen musîbet Allah'ın izniyle olmuştu. Bu da O’nun müminleri ayırd etmesi, münafıklık yapanları da meydana çıkarması için idi. O münafıklara: “Gelin, Allah yolunda savaşın veya hiç olmazsa düşmanınızın size ve ailelerinize saldırmasını önleyin!” denildiğinde: “Biz savaş olacağını bilseydik size katılırdık.” dediler. Doğrusu o gün onlar imandan ziyade küfre yakın idiler. Onlar, ağızlarıyla, kalplerinde olmayan şeyleri söylüyorlardı. Ama Allah onların gizlediklerini pek iyi bilir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İki ordunun karşılaştığı gün size isabet eden, Allah Teâlâ´nın izni ile idi ve mü´minleri temyiz etmesi içindi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İki topluluğun karşılaştığı gün sizin başınıza gelen, Allah'ın izniyledir ve Allah, müminleri bilsin diyedir.

Bekir Sadak: 

3:169

İbni Kesir: 

İki ordu karşılaştığı gün size gelen musibet, Allah´ın emriyleydi. Bu

Adem Uğur: 

(166-167)İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah´ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi. Bunlara: &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve iki topluluğun karşılaştığı o gün, size isabet eden şey (musibet) ancak Allah´ın izniyleydi ve mü´minleri bilmesi (belirlenmesi) içindi.

Celal Yıldırım: 

(166-167) İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musîbet de Allah´ın izniyledir. Bu da mü´minleri belirlemesi, münafıklık yapanları da ayırd etmesi içindir ki onlara : «Geliniz Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz» denilmişti

Tefhim ul Kuran: 

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah´ın izniyle idi. (Bu, Allah´ın) mü´minleri ayırdetmesi

Fransızca: 

Et tout ce que vous avez subi, le jour où les deux troupes se rencontrèrent , c'est par permission d'Allah, et afin qu'Il distingue les croyants.

İspanyolca: 

Y lo que os pasó el día que se encontraron los dos ejércitos fue porque lo permitió Alá y para que supiera quiénes eran los creyentes

İtalyanca: 

Quello che vi toccò, il giorno in cui le due schiere si incontrarono, avvenne con il permesso di Allah, affinché riconoscesse i credenti,

Almanca: 

Und das, was euch traf, als die beiden Kampftruppen aufeinandertrafen, geschah nur mit ALLAHs Zustimmung, damit ER die Mumin kenntlich macht,

Çince: 

两军交战之日,你们所遭受的损失,是依据真主的意旨的,他要认识确信的人,

Hollandaca: 

En wat u trof op den dag, toen de twee legers elkander ontmoeten, was zekerlijk door Gods wil, opdat hij de geloovigen en de goddeloozen zou leeren kennen.

Rusça: 

То, что постигло вас в тот день, когда встретились две армии при Ухуде, произошло с дозволения Аллаха для того, чтобы Он узнал верующих

Somalice: 

Waxa idinku dhacay Maalintay kulmeen Labadii Kooxood waa idamka Eebe iyo inuu Muujiyo Mu'miniinta.

Swahilice: 

Na yaliyo kusibuni siku yalipo pambana majeshi mawili yalikuwa kwa idhini ya Mwenyezi Mungu, na ili awajue Waumini.

Uygurca: 

ئىككى قوشۇن ئۇچراشقان كۈندە (يەنى مۇسۇلمانلار بىلەن مۇشرىكلار توقۇنۇشقان ئۇھۇد جېڭىدە) سىلەرگە كەلگەن مۇسىبەت اﷲ نىڭ ئىرادىسى بىلەن كەلگەندۇر، بۇ ھەقىقىي مۆمىنلەرنى بىلىش (يەنى ئايرىش) ئۈچۈندۇر

Japonca: 

両軍が相会した日に,あなたがたの被ったことはアッラーの御許しによったもので,それはかれが(それによって)信者を知っておられ,

Arapça (Ürdün): 

«وما أصابكم يوم التقى الجمعان» بأحد «فبإذن الله» بإرادته «وليعلم» علم ظهور «المؤمنين» حقا.

Hintçe: 

और जिस दिन दो जमाअतें आपस में गुंथ गयीं उस दिन तुम पर जो मुसीबत पड़ी वह तुम्हारी शरारत की वजह से (ख़ुदा के इजाजत की वजह से आयी) और ताकि ख़ुदा सच्चे ईमान वालों को देख ले

Tayca: 

และสิ่งที่ประสบแก่พวกเจ้า ในวันที่สองกลุ่มเผชิญกันนั้นก็โดยอนุมัติของอัลลอฮ์ และเพื่อที่พระองค์จะทรงรู้ ผู้ศรัทธาทั้งหลายนั้นเอง

İbranice: 

ומה שפגע בכם ביום (יום אוחוד) כשנפגשו שני המחנות (המאמינים והלא מאמינים,) קרה ברשות אלוהים, למען יידע מי הם המאמינים (באמת)

Hırvatça: 

Ono što vas je zadesilo kada su se dvije skupine sukobile, bilo je Allahovom dozvolom i da bi znao ko su vjernici.

Rumence: 

Ceea ce v-a lovit în ziua când cele două tabere s-au întâlnit, a fost cu îngăduinţa lui Dumnezeu ca să-i cunoască pe credincioşi,

Transliteration: 

Wama asabakum yawma iltaqa aljamAAani fabiithni Allahi waliyaAAlama almumineena

Türkçe: 

İki topluluğun karşılaştığı gün sizin başınıza gelen, Allah'ın izniyledir ve Allah, müminleri bilsin diyedir.

Sahih International: 

And what struck you on the day the two armies met was by permission of Allah that He might make evident the [true] believers.

İngilizce: 

What ye suffered on the day the two armies Met, was with the leave of Allah, in order that He might test the believers,-

Azerbaycanca: 

(Ühüd müharibəsində) iki ordunun qarşılaşdığı gündə başınıza gələn fəlakət də Allahın iznilə oldu ki, mö’minləri ayırd etsin.

Süleyman Ateş: 

İki topluluğun karşılaştığı gün, sizin başınıza gelen, ancak Allah'ın izniyle olmuştur ki (O), inananları bilsin (deneyip ortaya çıkarsın).

Diyanet Vakfı: 

İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi. Bunlara: "Gelin, Allah yolunda çarpışın; ya da savunma yapın" denildiği zaman, "Harbetmeyi bilseydik, elbette sizin peşinizden gelirdik" dediler. Onlar o gün, imandan çok, kafirliğe yakın idiler. Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Halbuki Allah, onların içlerinde gizlediklerini daha iyi bilir.

Erhan Aktaş: 

İki toplumun karşılaştığı gün, başınıza gelen musibet, Allah’ın izniyleydi.(1) Bu Mü’minlerin belirlenmesi içindi.

Kral Fahd: 

İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi için

Hasan Basri Çantay: 

İki ordu karşılaşdığı gün size gelen musıybet Allahın emriyle idi. (Bu, Allahın) mü´minleri ayırd etmesi.

Muhammed Esed: 

iki ordunun harpte karşılaştığı gün başınıza gelenler Allah´ın izni ile gerçekleşti. Bu, Allah´ın (gerçek) müminleri belirlemesi içindi;

Gültekin Onan: 

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Tanrı´nın izniyle idi. (Bu, Tanrı´nın) inançlıları ayırdetmesi

Ali Fikri Yavuz: 

İki topluluğun (Mümin ve müşriklerin Uhud savaşında) karşılaştığı gün, başınıza gelen musibet, Allah’ın izniyle olup müminlerin sebatını göstermek içindi.

Portekizce: 

O que vos aconteceu, no dia do encontro das duas hostes, aconteceu com o beneplácito de Deus, para que sedistinguissem os verdadeiros fiéis;

İsveççe: 

Det som ni måste utstå den dag då de två härarna möttes, skedde enligt Guds vilja och för att det skulle stå klart vilka de sanna troende var,

Farsça: 

و آنچه [در جنگ احد] روزی که دو گروه [مؤمن و مشرک] با هم رویاروی شدند به شما رسید به اذن خدا بود، [تا شما را امتحان کند] و مؤمنان را معلوم و مشخص نماید.

Kürtçe: 

ئەوەی کەدووچارتان بوو لەو رۆژەدا کە ھەردوو کۆمەڵ بەیەک گەیشتن (لەئوحوددا) ئەوە بەویستی خودا بوو بۆ ئەوەی بڕواداران دەربخات

Özbekçe: 

Икки жамоа тўқнашган куни сизга мусибат Аллоҳнинг изни билан ва мўминларни билиш учун.

Malayca: 

Dan apa yang telah menimpa kamu pada hari bertemu dua kumpulan (angkatan tentera - di medan perang Uhud) itu, maka (adalah ia) dengan izin Allah, dan dengan tujuan Allah hendak melahirkan dengan nyata akan orang-orang yang (sebenar-benarnya) beriman.

Arnavutça: 

Ajo që ju gjeti (goditi) juve, atë ditë kur u ndeshën dy ushtritë, ajo ishte me vullnetin e Perëndisë – për të zbuluar kush janë besimtarët e vërtetë,

Bulgarca: 

Онова, което ви порази в деня, когато двете множества се срещнаха, е с позволението на Аллах и за да отличи Той вярващите,

Sırpça: 

Оно што вас је задесило када су се две групе сукобиле, било је Аллаховом дозволом, и да би указао на оне ко су верници.

Çekçe: 

To, co vás postihlo v den, kdy střetly se dva oddíly, stalo se z dovolení Božího, aby Bůh zjistil, kdo je věřící,

Urduca: 

جو نقصان لڑائی کے دن تمہیں پہنچا وہ اللہ کے اذن سے تھا اور اس لیے تھا کہ اللہ دیکھ لے تم میں سے مومن کون ہیں

Tacikçe: 

Он чӣ дар рӯзи бархурди он ду гурӯҳ, ба шумо расид, ба изни (ризой) Худо буд, то мӯъминонро маълум дорад.

Tatarca: 

Ике гаскәр сугышыр өчен бер-берсенә юлыккан көндә сезгә ирешкән кайгы Аллаһ теләге белән булды. Чын мөэминнәрне белдерер өчен шулай кылды.

Endonezyaca: 

Dan apa yang menimpa kamu pada hari bertemunya dua pasukan, maka (kekalahan) itu adalah dengan izin (takdir) Allah, dan agar Allah mengetahui siapa orang-orang yang beriman.

Amharca: 

ሁለቱ ጭፍሮችም በተጋጠሙ ቀን የደረሰባችሁ በአላህ ፈቃድ ነው፡፡ ምእምናንንም (ሊፈትንና) ሊገልጽ ነው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், இரு கூட்டங்களும் (உஹுத் போரில்) சந்தித்த நாளில் உங்களுக்கு எது ஏற்பட்டதோ அது அல்லாஹ்வின் அனுமதியுடன்தான் ஏற்பட்டது. (அல்லாஹ்) நம்பிக்கையாளர்களை (நயவஞ்சகக்காரர்களிடமிருந்து பிரித்து வெளிப்படையாக) அறிவதற்காகவும் (இந்த சோதனை உங்களுக்கு ஏற்பட்டது).

Korece: 

너희가 재앙을 당한 것은 두 군대가 마주치는 날이었으며 이는 하나님의 허락으로 성실한 신앙인들을 시험하기 위해서였고

Vietnamca: 

Những gì đã xảy ra với các ngươi (từ sự thiệt hại và tổn thất nặng nề) vào ngày mà hai đoàn quân chạm trán nhau (tại Uhud) là do sự cho phép của Allah để Ngài biết ai là những người có đức tin (thật sự).