Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

87

Ayet No: 

94

Sayfa No: 

13

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَقَفَّيْنَا مِن بَعْدِهِ بِالرُّسُلِ ۖ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ ۗ أَفَكُلَّمَا جَاءَكُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنفُسُكُمُ اسْتَكْبَرْتُمْ فَفَرِيقًا كَذَّبْتُمْ وَفَرِيقًا تَقْتُلُونَ

Çeviriyazı: 

veleḳad âteynâ mûse-lkitâbe veḳaffeynâ mim ba`dihî birrusüli veâteynâ `îse-bne meryeme-lbeyyinâti veeyyednâhü birûḥi-lḳudüs. efeküllemâ câeküm rasûlüm bimâ lâ tehvâ enfüsükümü-stekbertüm. feferîḳan keẕẕebtüm veferîḳan taḳtülûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Celâlim hakkı için Musa'ya o kitabı verdik, arkasından birtakım peygamberler de gönderdik, hele Meryem oğlu İsa'ya apaçık mucizeler verdik, onu Rûhu'lKudüs ile de destekledik. Size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle gelen her peygambere kafa mı tutacaksınız? Kibrinize dokunduğu için onların bir kısmına yalan diyecek, bir kısmını da öldürecek misiniz?

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, Musa'ya kitap verdik, ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudüs ile destekledik. Size bir peygamber nefsinizin hoşlanmadığı bir şey getirdikçe, büyüklük taslayarak, bir kısmını yalancı sayıp, bir kısmını öldürür müsünüz?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Şüphe yok ki Musa'ya Tevrat'ı verdik, ardından birtakım peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya apaçık deliller verip onu RuhülKudüs'le kuvvetlendirdik. Nefsinizin hoşlanmadığı bir emirle peygamber geldi mi demek ululanmak isteyeceksiniz, kiminiz onları yalanlayacak, kiminiz öldürecek ha.

Şaban Piriş: 

Andolsun Musa’ya kitap verdik. O’ndan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık deliller verdik ve O’nu Ruhu'l-Kudüs’le destekledik. Size ne zaman bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirse, büyüklük taslayarak, bir kısmını yalancı sayıp bir kısmını da öldüreceksiniz, öyle mi?

Edip Yüksel: 

Musa'ya kitabı verdik ve ondan sonra ard arda elçiler gönderdik. Meryemoğlu İsa'ya da apaçık deliller verdik ve onu Kutsal Ruh ile destekledik. Hoşunuza gitmeyen bir şeyle ne zaman size bir elçi geldiyse büyüklük taslayarak onu yalanlamadınız mı veya öldürmediniz mi?

Ali Bulaç: 

Andolsun, Biz Musa'ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?

Suat Yıldırım: 

Biz Mûsâ'ya kitap verdik. Ondan sonra peş peşe peygamberler gönderdik. Meryem’in oğlu Îsâ’ya da mûcizeler, açık deliller verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrâil) ile destekledik. Demek size her ne zaman bir peygamber gelip de nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirirse kafa tutacak, onların kimine yalancı deyip kimini öldüreceksiniz ha! [5,44; 2,117; 3,47.59; 19,35]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Zât-ı Akdesime yemin olsun ki muhakkak Biz Mûsa´ya kitap verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem´in oğlu İsâ´ya da beyyineler verdik. Ve onu Rûhu´lKudüs ile teyid ettik. Sizler ise her ne vakit nefislerinizin hoşlanmadığı bir emir ile peygamber gelince tekehhürde bulunarak bir kısmını tekzîp etmiş olacak, bir kısmını da öldürecek misiniz?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun ki, Mûsa'ya Kitap'ı verdik. Ve arkasından da resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da açık-seçik deliller verdik ve kendisini Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Bir resulün size, nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiği her seferinde büyüklük taslamadınız mı? Bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürüyorsunuz.

Bekir Sadak: 

And olsun ki, Musa´ya kitap verdik, ondan sonra ard arda peygamberler gonderdik. Meryem oglu Isa´ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudus ile destekledik. Size bir peygamber nefsinizin hoslanmadigi bir sey getirdikce, buyukluk taslayarak, bir kismini yalanci sayip, bir kismini oldurur musunuz?

İbni Kesir: 

Andolsun ki, biz Musa´ya kitab verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa´ya da beyyineler verdik. Ve onu ruh´ül-Kudüs ile destekledik. Demek, bir peygamber size ne zaman gönüllerinizin hoşlanmadığı bir şeyi getirirse, kibirlenmek isteyeceksiniz de

Adem Uğur: 

Andolsun biz Musa´ya Kitab´ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa´ya da mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu´l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız. (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz.

İskender Ali Mihr: 

Andolsun ki Biz, Musa´ya kitap verdik ve ondan sonra da birbiri ardından (araları kesilmeksizin, peşpeşe) resûller gönderdik. Ve Meryem´in oğlu İsa´ya beyyineler (açık kanıtlar) verdik ve onu Ruh´ûl Kudüs ile destekledik. Her ne zaman size bir resûl, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle (emirle) geldiyse, hemen kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürdünüz.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki, Musa´ya o kitabı verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa´ya da beyyineler (açık belgeler ve mu´cizeler) verdik ve O´ nu Ruhu´l-Kuds (Melek Cebrail) ile de destekledik. (Bütün bu peygamberler aynı esas ve çoğu aynı şeriat üzerine birbirini takip edip İsrail oğullarına gönderildiği halde) Size (Ey Yahudiler!) Ne kadar peygamber, nefslerinizin hoşlanmayacağı bir buyrukla geldiyse, büyüklük tasladınız. Öyle ki, bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz (ve öldürmeye devam etmek istiyorsunuz!).

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz Musa´ya Kitap verdik ve ardından peşpeşe peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa´ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu´l-Kudüs´le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir peygamber nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?

Fransızca: 

Certes, Nous avons donné le Livre à Moïse; Nous avons envoyé après lui des prophètes successifs. Et Nous avons donné des preuves à Jésus fils de Marie, et Nous l'avons renforcé du Saint-Esprit. Est-ce qu'à chaque fois, qu'un Messager vous apportait des vérités contraires à vos souhaits vous vous enfliez d'orgueil ? Vous traitiez les uns d'imposteurs et vous tuiez les autres .

İspanyolca: 

Dimos a Moisés la Escritura y mandamos enviados después de él. Dimos a Jesús, hijo de María, las pruebas claras y le fortalecimos con el Espíritu Santo. ¿Es que tenías que mostraros altivos siempre que venía a vosotros un enviado con algo que no deseabais? A unos les desmentisteis, a otros les disteis muerte.

İtalyanca: 

Abbiamo dato il Libro a Mosè, e dopo di lui abbiamo inviato altri messaggeri. E abbiamo dato a Gesù, figlio di Maria, prove evidenti e lo abbiamo coadiuvato con lo Spirito di Santità. Ogniqua volta un messaggero vi portava qualcosa che vi spiaceva, vi gonfiavate d'orgoglio! Qualcuno di loro lo avete smentito e altri li avete uccisi.

Almanca: 

Und gewiß, bereits ließen WIR Musa die Schrift zuteil werden, und ließen nach ihm Gesandte nach und nach folgen. Und WIR gaben 'Isa Ibnu-Maryam, die Wunderzeichen und unterstützten ihn mit Ruhhul-qudus . (Bleibt es dabei), daß immer wieder, wenn zu euch ein Gesandter mit dem kam, was eurem Ego nicht lieb war, ihr euch in Arroganz erhoben habt, dann eine Gruppe (der Gesandten) der Lüge bezichtigt und eine (andere) Gruppe getötet habt?!

Çince: 

我确已把经典赏赐穆萨,并在他之後继续派遣许多使者,我把许多明证赏赐给麦尔彦之子尔撒,并以玄灵扶助他。难道每逢使者把你们的私心所不喜爱的东西带来给你们的时候,你们总是妄自尊大吗?一部分使者,被你们加以否认;一部分使者,被你们加以杀害。

Hollandaca: 

Eens openbaarden wij Mozes de schrift, lieten hem door nog andere boden volgen, rusteden Jezus, den zoon van Maria, met kracht van overtuiging uit en wij gaven hem den heiligen geest. Maar telkens als een dezer boden iets bracht wat u niet beviel, bleeft gij halsstarrig: eenige hebt gij van bedrog beschuldigd, en anderen gedood.

Rusça: 

Мы даровали Мусе (Моисею) Писание и отправили вслед за ним череду посланников. Мы даровали Исе (Иисусу), сыну Марьям (Марии), ясные знамения и укрепили его Святым Духом (Джибрилем). Неужели каждый раз, когда посланник приносил вам то, что было вам не по душе, вы проявляли высокомерие, нарекали лжецами одних и убивали других?

Somalice: 

dhab ahaan yaan u siinnay (Nabi) musse Kitaabka, waxaana raacinnary gadaashiis Rasuullo, waxaana siinnay (Nabi) Ciise Ibnu maryama Mucjizaad cad cad, waxaana ku xoojinay ruux daahir ah (Jibriil) marastoose idiinla yimaaddo rasuul waxaan naftiinu jeclayn (xaqa) ma iskibrisaan, koox waad beenisaan, kooxna waa dishaan.

Swahilice: 

Na hakika tulimpa Musa Kitabu na tukafuatisha baada yake Mitume wengine. Na tukampa Isa, mwana wa Mariamu, hoja zilizo waziwazi, na tukamtia nguvu kwa Roho Takatifu. Basi kila walipo kufikieni Mitume kwa yale ambayo hayapendwi na nafsi zenu, mlijivuna; wengine mkawakanusha, na wengine mkawauwa.

Uygurca: 

شەك - شۈبھىسىزكى، بىز مۇساغا كىتاب (يەنى تەۋرات) بەردۇق. ئۇنىڭدىن كېيىن ئارقىمۇئارقا پەيغەمبەرلەر ئەۋەتتۇق، مەريەم ئوغلى ئىساغا مۆجىزىلەر بەردۇق، ھەمدە ئۇنى روھۇلقۇددۇس (يەنى جىبرىئىل) بىلەن يۆلىدۇق. ھەرقاچان بىرەر پەيغەمبەر كۆڭلۈڭلارغا ياقمايدىغان بىرنەرسە ئېلىپ كەلسە، تەكەببۇرلۇق قىلىۋېرەمسىلەر؟ بىر قىسىم پەيغەمبەرلەرنى ئىنكار قىلدىڭلار، يەنە بىر قىسىم پەيغەمبەرلەرنى ئۆلتۈردۈڭلار

Japonca: 

こうしてわれはムーサーに啓典を授け,使徒たちにその後を継がせた,またわれはマルヤムの子イーサーに,明証を授け,更に聖霊でかれを強めた。それなのにあなたがた(ユダヤ人たち)は,使徒が自分たちの心にそわないものを(西?)す度に,倣慢になった。ある者を虚言者呼ばわりし,またある者を殺害した。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد آتينا موسى الكتاب» التوراة «وقفيَّنا من بعده بالرسل» أي اتبعناهم رسولا في إثر رسول «وآتينا عيسى ابن مريم البينات» المعجزات كإحياء الموتى وإبراء الأكمه والأبرص «وأيدناه» قويناه «بروح القدس» من إضافة الموصوف إلى الصفة أي الروح المقدسة جبريل لطهارته يسير معه حيث سار فلم تستقيموا «أفكلما جاءكم رسول بما لا تهوى» تحب «أنفسُكم» من الحق «استكبرتم» تكبرتم عن إتباعه جواب كلما وهو محل الاستفهام، والمراد به التوبيخ «ففريقا» منهم «كذبتم» كعيسى «وفريقاً تقتلون» المضارع لحكاية الحال الماضية: أي قتلتم كزكريا ويحيى.

Hintçe: 

और ये हक़ीक़ी बात है कि हमने मूसा को किताब (तौरेत) दी और उनके बाद बहुत से पैग़म्बरों को उनके क़दम ब क़दम ले चलें और मरियम के बेटे ईसा को (भी बहुत से) वाजेए व रौशन मौजिजे दिए और पाक रूह जिबरील के ज़रिये से उनकी मदद की क्या तुम उस क़दर बददिमाग़ हो गए हो कि जब कोई पैग़म्बर तुम्हारे पास तुम्हारी ख्वाहिशे नफ़सानी के ख़िलाफ कोई हुक्म लेकर आया तो तुम अकड़ बैठे फिर तुमने बाज़ पैग़म्बरों को तो झुठलाया और बाज़ को जान से मार डाला

Tayca: 

และแท้จริงนั้น เราได้ให้คัมภีร์มูซาและหลังจากเขา เราได้ให้บรรดาร่อซูล ติดตามมาและราได้ให้หลัฐานต่าง ๆ อันชัดเจน แก่ อีซา บุตรของมัรยัม และเราได้สนับสนุนเขาด้วยวิญญาณอันปริสุทธิ์ แล้วคราใดที่ได้มีร่อซูลนำสิ่งที่ไม่สบอารมณ์ของพวกเจ้ามายังพวกเจ้า พวกเจ้าก็ยะโสแล้วกลุ่มหนึ่งพวกเจ้าก็ปฏิเสธ และอีกกลุ่มหนึ่งพวกเจ้าก็ฆ่าเสียกระนั้หรือ ?

İbranice: 

וכבר נתנו למשה את הספר, ושלחנו לאחר מכן עוד שליחים, ונתנו לישוע בן מרים את ההוכחות וחיזקנו אותו ברוח הקודש (המלאך גבריאל.) אכן, כל זמן שיבוא לכם שליח שלא לפי חשקכם, תתנשאו? חלק תקראו להם שקרנים וחלק תהרגו אותם

Hırvatça: 

I Mi smo Musau Knjigu dali i, poslije njega, jednog za drugim, poslanike smo slali. I Isau, sinu Merjeminom, jasne smo dokaze dali i Duhom Blagoslovljenim ga pomogli. I kad god vam je koji poslanik donio ono što nije godilo dušama vašim, vi ste se uzoholili, pa ste neke u laž ugonili, a neke ubijali.

Rumence: 

Noi, lui Moise, i-am dat Cartea şi, după el, am trimis şi alţi profeţi. Lui Iisus, fiul Mariei, i-am dat dovezi vădite şi apoi l-am întărit cu duhul sfinţeniei. De câte ori însă v-a venit un trimis cu ceea ce nu vă era pe plac, v-aţi arătat plini de truf

Transliteration: 

Walaqad atayna moosa alkitaba waqaffayna min baAAdihi bialrrusuli waatayna AAeesa ibna maryama albayyinati waayyadnahu biroohi alqudusi afakullama jaakum rasoolun bima la tahwa anfusukumu istakbartum fafareeqan kaththabtum wafareeqan taqtuloona

Türkçe: 

Yemin olsun ki, Mûsa'ya Kitap'ı verdik. Ve arkasından da resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da açık-seçik deliller verdik ve kendisini Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Bir resulün size, nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiği her seferinde büyüklük taslamadınız mı? Bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürüyorsunuz.

Sahih International: 

And We did certainly give Moses the Torah and followed up after him with messengers. And We gave Jesus, the son of Mary, clear proofs and supported him with the Pure Spirit. But is it [not] that every time a messenger came to you, [O Children of Israel], with what your souls did not desire, you were arrogant? And a party [of messengers] you denied and another party you killed.

İngilizce: 

We gave Moses the Book and followed him up with a succession of messengers; We gave Jesus the son of Mary Clear (Signs) and strengthened him with the holy spirit. Is it that whenever there comes to you a messenger with what ye yourselves desire not, ye are puffed up with pride?- Some ye called impostors, and others ye slay!

Azerbaycanca: 

(Ey İsrail övladı!) Biz Musaya kitab (Tövrat) verdik, ondan sonra da bir-birinin ardınca peyğəmbərlər göndərdik. Məryəm oğlu İsaya aşkar mö’cüzələr (dəlillər) bəxş etdik və onu müqəddəs ruhla (Cəbraillə və ya ismi-ə’zəmlə) qüvvətləndirdik. Hər dəfə sizə ürəyinizə yatmayan bir şey (əmr, buyuruq) gətirən peyğəmbərə təkəbbür göstərmirdinizmi? Məhz buna görə də onların bir qismini təkzib etdiniz, bir qismini isə öldürdünüz (Zəkəriyya və ya Yəhya kimi).

Süleyman Ateş: 

Andolsun, Musa'ya Kitabı verdik, arkasından peygamberler gönderdik. Meryem oğlu Îsa'ya da açık deliller verdik ve onu Ruh'ül-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Ne zaman ki, bir peygamber, size canınızın istemediği bir şey getirdiyse büyüklük taslamadınız mı? Kimini yalanladınız, kimini de öldürüyordunuz?

Diyanet Vakfı: 

Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız. (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki Mûsâ’ya Kitâp’ı verdik. Ardı sıra Resûller gönderdik. Meryem Oğlu İsa’ya da beyyinâtı(1) verdik ve onu Kudus’un Rûhu(2) ile destekledik. Ne zaman bir elçi hoşunuza gitmeyen bir şey getirdiyse, büyüklük taslayarak kimini yalanlayıp, kimini de öldürmediniz mi?

Kral Fahd: 

Andolsun biz Musâ'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem Oğlu İsâ’ya da apaçık deliller verdik. Ve onu, Rûhu'l Kudüs (Cebrâil) ile destekledik. (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir peygamber geldikçe, ona karşı büyüklük taslayıp, (size gelen peygamberlerden) bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun, Musâya o Kitabı verdik, ondan (Musâdan) sonra da birbiri ardınca (ayni şerîatle memur) peygamberler gönderdik. Meryemin oğlu İsâye de beyyineler (gaayet açık burhanlar, mu´cizeler) verdik ve onu Ruuh-ül kuds ile destekledik. Demek, size ne vakit bir peygamber gönüllerinizin hoşlanmadığı bir şey´i getirirse kibirlenmek isteyeceksiniz de kiminiz yalanlayacak, kiminiz de öldüreceksiniz, öyle mi.

Muhammed Esed: 

Biz Musa´ya ilahi kelamı bahşettik ve birbiri ardınca O´nu izleyen elçiler gönderdik: Meryem oğlu İsa´ya da hakikatin tüm kanıtlarını vahy ettik ve O´nu kutsal ilham ile güçlendirdik. (Ama) ne zaman bir elçi hoşunuza gitmeyen bir şey getirdiyse küstahlıkla haddi aşarak bir kısmını öldürdünüz ve diğerlerini yalanladınız, öyle değil mi?

Gültekin Onan: 

Andolsun (lekad) Musa´ya kitabı verdik ve ardından peşpeşe elçiler gönderdik / ardından elçileri sıraladık. Meryemoğlu İsa´ya da apaçık (deliller) (beyyinati) verdik ve onu Kutsal Ruh (ruhılkudüs) ile destekledik (eyyednahü). Ne zaman bir elçi hoşunuza gitmeyen bir şeyle size gelse büyüklük taslayarak bir bölümünüz onu yalanlayacak, bir bölümünüz de onu öldürecek misiniz?

Ali Fikri Yavuz: 

Celâlim hakkı için: Biz Mûsâ’ya Tevrat’ı verdik ve Mûsâ’dan sonra birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem’in oğlu Îsa’ya ölüleri diriltmek gibi, açık mûcizeler verdik ve onu Cebraîl Aleyhisselâm ile kuvvetlendirdik. Artık size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle bir peygamber geldikçe kibirlendiniz ve inad ettiniz. Peygamberlerden bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürdünüz (Zekeriyyâ ve Yahyâ gibi).

Portekizce: 

Concedemos o Livro a Moisés, e depois dele enviamos muitos mensageiros, e concedemos a Jesus, filho de Maria, asevidências, e o fortalecemos com o Espírito da Santidade. Cada vez que vos era apresentado um mensageiro, contrário aosvossos interesses, vós vos ensoberbecíeis! Desmentíeis uns e assassináveis outros.

İsveççe: 

VI GAV Moses Skriften och lät [andra] sändebud följa honom. Och Jesus, Marias son, skänkte Vi klara bevis och stärkte honom med helig ande. Men är det inte så att varje gång ett sändebud kom till er med [budskap] som inte behagade er, var ni för stolta [för att lyssna till honom]? Några kallade ni lögnare och andra slår ni ihjäl!

Farsça: 

و یقیناً ما به موسی کتاب دادیم و پس از او پیامبرانی به دنبال هم فرستادیم، و به عیسی بن مریم دلایل روشن و آشکار عطا نمودیم، و او را به وسیله روح القدس توانایی بخشیدیم؛ پس چرا هرگاه پیامبری آیین و احکامی که مطابق هوا و هوستان نبود برای شما آورد، سرکشی کردید؟ پس [نبوّتِ] گروهی را تکذیب نمودید وگروهی را می کشتید.

Kürtçe: 

سوێند بەخوا بەڕاستی ئێمە تەوراتمان دا بە مووسا وە دوا بەدوای ئەو پێغەمبەرانمان نارد وە چەند نیشانەیەکی ڕۆشنمان دا بە عیسای کوڕی مەریەم وە پشتیوانیمان کرد بە جیبرەیل جا ھەرکاتێ پێغەمبەرێکتان بۆ بھاتایە بە جۆرێک کە بەدڵی خۆتان نەبوایە لووت بەرز بوون و خۆتان بەگەورە گرتووە جا دەستەیەکتان (لە پێغەمبەران) بە درۆ زانیوە وە دەستەیەکتان کوشتوون

Özbekçe: 

Ва батаҳқиқ, Мусога китобни бердик ва унинг ортидан Пайғамбарларни кетма-кет юбордик. Ва Ийсо ибн Марямга равшан (мўъжизалар)ни бердик ва уни руҳул қудс билан қўлладик. Ҳар қачон Пайғамбар сизнинг ҳавою нафсингизга ёқмайдиган нарса келтирса, мутакаббирлик қилиб, баъзиларини ёлғончига чиқариб, баъзиларини ўлдираверасизми?!

Malayca: 

Dan sesungguhnya Kami telah memberikan kepada Nabi Musa Kitab Taurat, dan Kami iringi kemudian daripadanya dengan beberapa orang Rasul, dan Kami berikan kepada Nabi Isa Ibni Maryam beberapa mukjizat serta Kami teguhkan kebenarannya dengan Ruhul-Qudus (Jibril). Maka patutkah, tiap-tiap kali datang kepada kamu seorang Rasul membawa sesuatu (kebenaran) yang tidak disukai oleh hawa nafsu kamu, kamu (dengan) sombong takbur (menolaknya), sehingga sebahagian dari Rasul-rasul itu kamu dustakan, dan sebahagian yang lain pula kamu membunuhnya?

Arnavutça: 

Me të vërtetë, Na ia dhamë Librin (Teuratin) Musait dhe pas tij dërguam profetët njërin pas tjetrit, e Isait, të birit të Merjemes ia dhamë argumentet e qarta (mrekullirat) dhe i ndihmuam me Xhebrailin. Dhe kurdoherë që ndonjë profet u sjellte atë e cila nuk u pëlqente juve, ju kaperdiseshit, prandaj disa i përgënjeshtruat, e disa i vratë.

Bulgarca: 

И дадохме на Муса Писанието, и подир него изпратихме един след друг пратениците, и дадохме на Иса, сина на Мариам, ясните знаци, и го подкрепихме със Светия дух. Нима не ви обземаше надменност всеки път, щом пратеник ви донасяше онова, което душите ви не

Sırpça: 

И Ми смо Мојсију Књигу дали и после њега, једног за другим, посланике смо слали. И Исусу, сину Маријином, јасне смо доказе дали и Духом Благословљеним (анђелом Гаврилом) смо га помогли. И кад год вам је који посланик донео оно што није годило душама вашим, ви сте се узохолили, па сте неке у лаж угонили, а неке убијали.

Çekçe: 

A již kdysi jsme dali Mojžíšovi Písmo a po něm jsme i jiné posly vyslali; a dali jsme Ježíšovi, synu Marie, důkazy jasné a podpořili jsme jej Duchem svatým. A kdykoliv přišel k vám posel s něčím, co duše vaše si nepřály, zpyšněli jste: jedny jste prohlás

Urduca: 

ہم نے موسیٰؑ کو کتاب دی، اس کے بعد پے در پے رسول بھیجے، آخر کار عیسیٰؑ ابن مریمؑ کو روشن نشانیاں دے کر بھیجا اور روح پاک سے اس کی مدد کی پھر یہ تمہارا کیا ڈھنگ ہے کہ جب بھی کوئی رسول تمہاری خواہشات نفس کے خلاف کوئی چیز لے کر تمہارے پاس آیا، تو تم نے اس کے مقابلے میں سرکشی ہی کی، کسی کو جھٹلایا اور کسی کو قتل کر ڈالا

Tacikçe: 

Ба таҳқиқ Мӯсоро китоб додем ва аз паи ӯ паёмбарон фиристодем. Ва ба Исо бинни Марям далелҳои равшан иноят кардем ва ӯро бо рӯҳулқудс қувват додем. Ва ҳар гоҳ паёмбаре омад ва чизҳое овард, ки писанди нафси шумо набуд, саркашӣ кардед ва гурӯҳеро дурӯғгӯ хондед ва гурӯҳеро куштед.

Tatarca: 

Шиксез, Мусага Тәүратны бирдек һәм аның эзеннән башка пәйгамбәрләрне аңа иярттек, һәм Мәрьям угълы Гыйсага ислам динен өйрәтүче Инҗилне бирдек, һәм Гыйсаны Җәбраил фәрештә белән куәтләдек. Күңелләрегез сөймәгән гадел хөкемнәр белән сезгә пәйгамбәр килсә, тәкәбберләндегез, пәйгамбәрләрнең кайберләренә ышанмадыгыз, кайберләрен үтердегез. (Мисал: Зәкәрия һәм Яхъяны).

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya Kami telah mendatangkan Al Kitab (Taurat) kepada Musa, dan Kami telah menyusulinya (berturut-turut) sesudah itu dengan rasul-rasul, dan telah Kami berikan bukti-bukti kebenaran (mukjizat) kepada Isa putera Maryam dan Kami memperkuatnya dengan Ruhul Qudus. Apakah setiap datang kepadamu seorang rasul membawa sesuatu (pelajaran) yang tidak sesuai dengan keinginanmu lalu kamu menyombong; maka beberapa orang (diantara mereka) kamu dustakan dan beberapa orang (yang lain) kamu bunuh?

Amharca: 

ሙሳንም መጽሐፍን በእርግጥ ሰጠነው፡፡ ከበኋላውም መልክትኞችን አስከታተልን፡፡ የመርየምን ልጅ ዒሳንም ግልጽ ታምራቶችን ሰጠነው፡፡ በቅዱሱ መንፈስም አበረታነው፡፡ ነፍሶቻችሁ በማትወደው ነገር መልክተኛ በመጣላችሁ ቁጥር (ከመከተል) ትኮራላችሁን? ከፊሉን አስተባበላችሁ፤ ከፊሉንም ትገድላላችሁ፡፡

Tamilce: 

திட்டவட்டமாக நாம் மூஸாவிற்கு வேதத்தைக் கொடுத்தோம். இன்னும், அவருக்குப் பின்னர் தொடர்ச்சியாக(ப் பல) தூதர்களை அனுப்பினோம். இன்னும், மர்யமுடைய மகன் ஈஸாவிற்குத் தெளிவான அத்தாட்சிகளைக் கொடுத்தோம். இன்னும், அவரை (ஜிப்ரீல் எனும்) பரிசுத்த ஆத்மாவைக் கொண்டு பலப்படுத்தினோம். ஆக, (நம்) தூதர் எவரும் உங்களிடம் உங்கள் மனங்கள் விரும்பாததை கொண்டு வந்தபோதெல்லாம் நீங்கள் பெருமையடித்(து மறுத்)தீர்களல்லவா? ஆக, (அத்தூதர்களில்) சிலரை நீங்கள் பொய்ப்பித்தீர்கள். இன்னும், சிலரைக் கொலை செய்தீர்கள்.

Korece: 

하나님은 모세에게 성서를 주었고 그를 이어 예언자들을 오 게 하였으며 마리아의 아들 예수 에게 권능를 주어 성령으로그를 보호케 하였노라 너회들이 바라 지 않는 한 선지자가 왔을 때 너 회들은 자태를 부리고 일부는 거 짓을 일삼고 일부는 살인을 행한 다 말이뇨

Vietnamca: 

Quả thật, TA đã ban cho Musa Kinh Sách và đã cử các vị Thiên Sứ kế nhiệm sau Y. Và TA cũng đã ban cho Ysa (Giê-su) con trai của Maryam (Maria) một loạt phép màu rõ ràng và để Jibril (Gabriel) danh dự làm trợ thủ cho Y. Phải chăng, mỗi khi một Thiên Sứ nào đó đến gặp các ngươi (dân Israel) để thông báo về sắc lệnh của TA, khi các ngươi không thích điều gì đó thì các ngươi trở nên ngạo mạn để rồi một nhóm thì phủ nhận (các Thiên Sứ) còn một nhóm thì giết hại Họ?