
lisa`yihâ râḍiyeh.
Arapça:
لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ
Türkçe:
Emek ve gayreti yüzünden hoşnuttur.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yaptığından hoşnuttur.
Diyanet Vakfı:
(dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır,
İngilizce:
Pleased with their striving,-
Fransızca:
contents de leurs efforts,
Almanca:
mit ihrem Anstreben zufrieden,
Rusça:
Они будут довольны своими стараниями
Açıklama:

fî cennetin `âliyeh.
Arapça:
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Türkçe:
Yüksek bir bahçededir;
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yüksek bir cennettedir.
Diyanet Vakfı:
Yüce bir cennettedirler.
İngilizce:
In a Garden on high,
Fransızca:
dans un haut Jardin,
Almanca:
in einer hohen Dschanna.
Rusça:
в Вышних садах.
Açıklama:

lâ tesme`u fîhâ lâgiyeh.
Arapça:
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً
Türkçe:
Hiçbir boş söz işitmez orada,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada boş bir söz işitmez.
Diyanet Vakfı:
Orada boş bir söz işitmezler.
İngilizce:
Where they shall hear no (word) of vanity:
Fransızca:
où ils n'entendent aucune futilité.
Almanca:
Du hörst darin kein sinnloses Gerede.
Rusça:
Они не услышат там словоблудия.
Açıklama:

fîhâ `aynün câriyeh.
Arapça:
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ
Türkçe:
Akıp duran bir pınar vardır orada,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada akan bir kaynak,
Diyanet Vakfı:
Orada (cennette) devamlı akan bir pınar,
İngilizce:
Therein will be a bubbling spring:
Fransızca:
Là, il y aura une source coulante.
Almanca:
Darin gibt es eine fließende Quelle.
Rusça:
Там есть источник текущий.
Açıklama:

fîhâ sürurum merfû`ah.
Arapça:
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ
Türkçe:
Yüksek sedirler vardır orada,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yükseltilmiş divanlar,
Diyanet Vakfı:
Yükseltilmiş tahtlar,
İngilizce:
Therein will be Thrones (of dignity), raised on high,
Fransızca:
Là, des divans élevés
Almanca:
Darin sind gehobene Liegen
Rusça:
Там воздвигнуты ложа,
Açıklama:

veekvâbüm mevḍû`ah.
Arapça:
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ
Türkçe:
Hizmete sunulmuş kadehler,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Konulmuş kadehler,
Diyanet Vakfı:
Konulmuş kadehler,
İngilizce:
Goblets placed (ready),
Fransızca:
et des coupes posées
Almanca:
und bereitgestellte Kelche
Rusça:
расставлены чаши,
Açıklama:

venemâriḳu maṣfûfeh.
Arapça:
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ
Türkçe:
Sıra sıra dizilmiş yastıklar,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dizilmiş koltuklar, yastıklar,
Diyanet Vakfı:
Sıra sıra dizilmiş yastıklar,
İngilizce:
And cushions set in rows,
Fransızca:
et des coussins rangés
Almanca:
und aufgereihte Kissen
Rusça:
разложены подушки,
Açıklama:

vezerâbiyyü mebŝûŝeh.
Arapça:
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ
Türkçe:
Serilmiş seçme döşekler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Serilmiş halılar vardır.
Diyanet Vakfı:
Serilmiş halılar vardır.
İngilizce:
And rich carpets (all) spread out.
Fransızca:
et des tapis étalés.
Almanca:
und verteilte Teppiche.
Rusça:
и разостланы ковры.
Açıklama:

efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫuliḳat.
Arapça:
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
Türkçe:
Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?
Diyanet Vakfı:
(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı?
İngilizce:
Do they not look at the Camels, how they are made?-
Fransızca:
Ne considèrent-ils donc pas les chameaux, comment ils ont été créés,
Almanca:
Schauen sie etwa nicht zu den Kamelen, wie sie erschaffen wurden,
Rusça:
Неужели они не видят, как созданы верблюды,
Açıklama:

veile-ssemâi keyfe rufi`at.
Arapça:
وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
Türkçe:
Ve göğe ki, nasıl yükseltildi!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?
Diyanet Vakfı:
Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiş?
İngilizce:
And at the Sky, how it is raised high?-
Fransızca:
et le ciel comment il est élevé,
Almanca:
und zum Himmel, wie er gehoben wurde,
Rusça:
как вознесено небо,
Açıklama:
Sayfalar
