نوح

 
00:00

ḳâle nûḥur rabbi innehüm `aṣavnî vettebe`û mel lem yezidhü mâlühû veveledühû illâ ḫasârâ.

Arapça:

قَالَ نُوحٌ رَّبِّ إِنَّهُمْ عَصَوْنِي وَاتَّبَعُوا مَن لَّمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا

Türkçe:

Nûh dedi ki: "Rabbim! Onlar bana isyan ettiler de malı ve çocuğu kendisine hüsrandan başka bir artış getirmeyen kişiye uydular."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler."

Diyanet Vakfı:

(Öğütlerinin fayda vermemesi üzerine) Nuh: Rabbim! dedi, doğrusu bunlar bana karşı geldiler de, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka işe yaramayan kimseye uydular.

İngilizce:

Noah said: "O my Lord! They have disobeyed me, but they follow (men) whose wealth and children give them no increase but only Loss.

Fransızca:

Noé dit : "Seigneur, ils m'ont désobéi et ils ont suivi celui dont les biens et les enfants n'ont fait qu'accroître la perte.

Almanca:

Nuh sagte: "Mein HERR! Gewiß, sie widersetzten sich mir und folgten demjenigen, dessen Vermögen und Kinder ihn nur am Verlust mehrten.

Rusça:

Нух (Ной) сказал: "Господи! Они ослушались меня и последовали за тем, чье богатство и чьи дети приносят им только убыток.

 
00:00

vemekerû mekran kübbârâ.

Arapça:

وَمَكَرُوا مَكْرًا كُبَّارًا

Türkçe:

"Çok büyük hileler sergilediler/çok büyük tuzaklar kurdular."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Büyük büyük tuzaklar kurdular.

Diyanet Vakfı:

Bunlar da, büyük hileler, büyük desiseler kurdular!

İngilizce:

And they have devised a tremendous Plot.

Fransızca:

Ils ont ourdi un immense stratagème,

Almanca:

Und sie planten eine äußerst argwöhnische List,

Rusça:

Они замыслили тяжкую хитрость

 
00:00

veḳâlû lâ teẕerunne âliheteküm velâ teẕerunne veddev velâ süvâ`av velâ yegûŝe veye`ûḳa venesrâ.

Arapça:

وَقَالُوا لَا تَذَرُنَّ آلِهَتَكُمْ وَلَا تَذَرُنَّ وَدًّا وَلَا سُوَاعًا وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْرًا

Türkçe:

Dediler ki: "İlahlarınızı sakın bırakmayın! Ved'di, Süva'ı asla bırakmayın! Yeğus'u, Yeuk'u, Nesr'i de bırakmayın!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Dediler ki: "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i."

Diyanet Vakfı:

Ve dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suva'dan, Yeğus'tan, Ye'uk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!

İngilizce:

And they have said (to each other), 'Abandon not your gods: Abandon neither Wadd nor Suwa', neither Yaguth nor Ya'uq, nor Nasr';-

Fransızca:

et ils ont dit : "N'abandonnez jamais vos divinités et n'abandonnez jamais Wadd, Suwaa, Yagout, Yaouq et Nasr .

Almanca:

und sagten: "Verlasst eure Götter nie, auch verlasst weder Wadd, noch Suwa', noch Yaghuth, Ya'uq und Nasr !"

Rusça:

и сказали: "Не отрекайтесь от ваших богов: Вадда, Сувы, Йагуса, Йаука и Насра".

 
00:00

veḳad eḍallû keŝîrâ. velâ tezidi-żżâlimîne illâ ḍalâlâ.

Arapça:

وَقَدْ أَضَلُّوا كَثِيرًا ۖ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا ضَلَالًا

Türkçe:

"Çoklarını saptırdılar. Sen de o zalimler için şaşkınlıktan başka bir şeyi artırma."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır.

Diyanet Vakfı:

(Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!

İngilizce:

They have already misled many; and grant Thou no increase to the wrong-doers but in straying (from their mark).

Fransızca:

Elles [les idoles] ont déjà égaré plusieurs. Ne fais (Seigneur) croître les injustes qu'en égarement.

Almanca:

Und bereits verleiteten sie viele. Und DU mehrst die Unrecht- Begehenden nur am Irregehen."

Rusça:

Они уже ввели в заблуждение многих. Не приумножай же беззаконникам ничего, кроме заблуждения!"

 
00:00

mimmâ ḫaṭîâtihim ugriḳû feüdḫilû nâran felem yecidû lehüm min dûni-llâhi enṣârâ.

Arapça:

مِّمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَارًا فَلَمْ يَجِدُوا لَهُم مِّن دُونِ اللَّهِ أَنصَارًا

Türkçe:

Hataları yüzündendir ki boğuldular, ateşe atıldılar. Kendileri için, Allah dışında yardımcılar bulamadılar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.

Diyanet Vakfı:

Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.

İngilizce:

Because of their sins they were drowned (in the flood), and were made to enter the Fire (of Punishment): and they found- in lieu of Allah- none to help them.

Fransızca:

A cause de leurs fautes, ils ont été noyés, puis on les a fait entrer au Feu, et ils n'ont pas trouvé en dehors d'Allah, de secoureurs".

Almanca:

Wegen ihrer Verfehlungen wurden sie ertränkt, dann in ein Feuer hineingebracht, dann fanden sie für sich anstelle von ALLAH keine Beistehende.

Rusça:

За свои грехи они были потоплены и ввергнуты в Огонь. Они не нашли себе помощников вместо Аллаха.

 
00:00

veḳâle nûḥur rabbi lâ teẕer `ale-l'arḍi mine-lkâfirîne deyyârâ.

Arapça:

وَقَالَ نُوحٌ رَّبِّ لَا تَذَرْ عَلَى الْأَرْضِ مِنَ الْكَافِرِينَ دَيَّارًا

Türkçe:

Nûh şöyle yakardı: "Rabbim! Yeryüzünde, kâfirlerden yurt tutacak/gezip dolaşacak hiç kimse bırakma!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma."

Diyanet Vakfı:

Nuh: "Rabbim! dedi, yeryüzünde kafirlerden hiç kimseyi bırakma!"

İngilizce:

And Noah, said: "O my Lord! Leave not of the Unbelievers, a single one on earth!

Fransızca:

Et Noé dit : "Seigneur, ne laisse sur la terre aucun infidèle.

Almanca:

Und Nuh sagte: "Mein HERR! Lasse auf der Erde von den Kafir niemanden.

Rusça:

Нух (Ной) сказал: "Господи! Не оставь на земле ни одного неверующего жителя!

 
00:00

inneke in teẕerhüm yüḍillû `ibâdeke velâ yelidû illâ fâciran keffârâ.

Arapça:

إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوا إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا

Türkçe:

"Çünkü eğer sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve kötülük üreten nankörden başkasını doğurmazlar."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar.

Diyanet Vakfı:

"Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; yalnız ahlaksız, nankör (insanlar) doğururlar (yetiştirirler)."

İngilizce:

For, if Thou dost leave (any of) them, they will but mislead Thy devotees, and they will breed none but wicked ungrateful ones.

Fransızca:

Si Tu les laisses [en vie], ils égareront Tes serviteurs et n'engendreront que des pécheurs infidèles.

Almanca:

Gewiß, wenn DU sie läßt, verleiten sie Deine Diener und zeugen nichts außer einem äußerst kufr-betreibenden die Verfehlungen öffentlich Begehenden.

Rusça:

Если ты оставишь их, они введут в заблуждение Твоих рабов и породят только грешных неверующих.

 
00:00

rabbi-gfir lî velivâlideyye velimen deḫale beytiye mü'minev velilmü'minîne velmü'minât. velâ tezidi-żżâlimîne illâ tebârâ.

Arapça:

رَّبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا

Türkçe:

"Rabbim! Beni, anne-babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını artır!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmış erkek ve kadınlara mağfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artır.

Diyanet Vakfı:

"Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helakini arttır."

İngilizce:

O my Lord! Forgive me, my parents, all who enter my house in Faith, and (all) believing men and believing women: and to the wrong-doers grant Thou no increase but in perdition!

Fransızca:

Seigneur ! Pardonne-moi, et à mes père et mère et à celui qui entre dans ma demeure croyante, ainsi qu'aux croyants et croyantes; et ne fait croître les injustes qu'en perdition"

Almanca:

Mein HERR! Vergib mir, meinen Eltern, jedem, der mein Haus als Mumin betritt, den Mumin-Männern und den Mumin-Frauen. Und mehre die Unrecht-Begehenden nicht außer an Vernichtung."

Rusça:

Господи! Прости меня и моих родителей и тех, кто вошел в мой дом верующим, а также верующих мужчин и женщин. А беззаконникам не приумножай ничего, кроме погибели!"

Sayfalar

نوح beslemesine abone olun.