Cuz 26

 
00:00

venüfiḫa fi-ṣṣûr. ẕâlike yevmü-lve`îd.

Arapça:

وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ

Türkçe:

Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sur'a üfürülür, işte bu, tehdid(in gerçekleşme) günüdür.

Diyanet Vakfı:

Sur'a üfürülür; işte bu, geleceği vadedilen gündür.

İngilizce:

And the Trumpet shall be blown: that will be the Day whereof Warning (had been given).

Fransızca:

Et l'on soufflera dans la Trompe : Voilà le jour de la Menace

Almanca:

Und es wurde in As-sur gestoßen. Dies ist der Tag der Androhung.

Rusça:

И подуют в Рог. Это - День угрозы!

Açıklama:
 
00:00

vecâet küllü nefsim me`ahâ sâiḳuv veşehîd.

Arapça:

وَجَاءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَائِقٌ وَشَهِيدٌ

Türkçe:

Her benlik, yanında bir güdücü, bir de tanık olduğu halde gelir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Her can, kendisiyle beraber bir sevk memuru ve bir şahid bulunduğu halde gelir.

Diyanet Vakfı:

Herkes, yanında bir sürücü ve bir de şahitle beraber gelir.

İngilizce:

And there will come forth every soul: with each will be an (angel) to drive, and an (angel) to bear witness.

Fransızca:

Alors chaque âme viendra accompagnée d'un conducteur et d'un témoin

Almanca:

Und jede Seele kam, mit ihr ein Führer und ein Zeuge.

Rusça:

И каждая душа явится вместе с погонщиком и свидетелем.

Açıklama:
 
00:00

leḳad künte fî gafletim min hâẕâ fekeşefnâ `anke giṭâeke febeṣaruke-lyevme ḥadîd.

Arapça:

لَّقَدْ كُنتَ فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَٰذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ

Türkçe:

Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik. Bugün gözün keskin mi keskin.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Allah ona) "Andolsun sen bundan gaflet içinde idin. Şimdi senden gaflet perdesini kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir." der.

Diyanet Vakfı:

Andolsun sen bundan gaflette idin; derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir (denir).

İngilizce:

(It will be said:) "Thou wast heedless of this; now have We removed thy veil, and sharp is thy sight this Day!"

Fransızca:

"Tu restais indifférent à cela. Et bien, Nous ôtons ton voile; ta vue est perçante aujourd'hui.

Almanca:

Gewiß, bereits warst du doch demgegenüber achtlos, dann nahmen wir von dir deine Bedeckung weg, dann ist dein Sehen heute scharf.

Rusça:

Ты был беспечен к этому, но Мы сорвали с тебя твое покрывало, и острым является сегодня твой взор.

Açıklama:
 
00:00

veḳâle ḳarînühû hâẕâ mâ ledeyye `atîd.

Arapça:

وَقَالَ قَرِينُهُ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ

Türkçe:

Yoldaşı şöyle der: "İşte yanımdaki, hazır!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Beraberindeki melek "işte yanımdaki hazır" der.

Diyanet Vakfı:

Yanındaki arkadaşı: "İşte yanımdaki hazır" dedi.

İngilizce:

And his Companion will say: "Here is (his Record) ready with me!"

Fransızca:

Et son compagnon dira : "Voilà ce qui est avec moi, tout prêt". .

Almanca:

Und sein (enger) Begleiter sagte: "Das ist was bei mir vorhanden ist."

Rusça:

Его товарищ (ангел) скажет: "Вот то, что подготовлено у меня".

Açıklama:
 
00:00

elḳiyâ fî cehenneme külle keffârin `anîd.

Arapça:

أَلْقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ

Türkçe:

Siz, ikiniz! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Allah iki meleğe buyurur ki:) "Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü!

Diyanet Vakfı:

(İki meleğe şu emir verilir:) "Haydi ikiniz her inatçı kafiri, cehenneme atın!"

İngilizce:

(The sentence will be:) "Throw, throw into Hell every contumacious Rejecter (of Allah)!-

Fransızca:

"Vous deux, jetez dans l'Enfer tout mécréant endurci et rebelle ,

Almanca:

"Werft ihr beide in Dschahannam jeden äußerst sturen Kufr-Betreibenden,

Rusça:

Вдвоем бросайте в Геенну каждого упрямого неверующего,

Açıklama:
 
00:00

mennâ`il lilḫayri mü`tedim mürîbün.

Arapça:

مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ

Türkçe:

Durmadan hayrı engelleyeni, azgını, işkilciyi...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İyiliklere (sürekli) engel olan, saldırgan, şüpheciyi.

Diyanet Vakfı:

"Hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi"

İngilizce:

Who forbade what was good, transgressed all bounds, cast doubts and suspicions;

Fransızca:

acharné à empêcher le bien, transgresseur, douteur,

Almanca:

der äußerst das Gute verhindernd, übertretend und zweifel-hegend war,

Rusça:

который отказывал в добре, совершал преступления и терзался сомнениями,

Açıklama:
 
00:00

elleẕî ce`ale me`a-llâhi ilâhen âḫara feelḳiyâhü fi-l`aẕâbi-şşedîd.

Arapça:

الَّذِي جَعَلَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّدِيدِ

Türkçe:

O ki, Allah'ın yanına başka bir ilah koydu. Artık atın onu, o şiddetli azabın içine!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O ki Allah'ın yanında başka ilâh edinmiştir. Haydi ikiniz birlikte onu şiddetli azaba atın."

Diyanet Vakfı:

"O ki Allah ile beraber başka ilah edindi, bundan dolayı onu şiddetli azaba birlikte atın!"

İngilizce:

Who set up another god beside Allah: Throw him into a severe penalty.

Fransızca:

celui qui plaçait à côté d'Allah une autre divinité. Jetez-le donc dans le dur châtiment".

Almanca:

derjenige, der neben ALLAH eine andere Gottheit beigesellte, so werft beide ihn in die harte Peinigung.

Rusça:

который признавал наряду с Аллахом другого бога. Бросайте их в тяжкие мучения!"

Açıklama:
 
00:00

ḳâle ḳarînühû rabbenâ mâ aṭgaytühû velâkin kâne fî ḍalâlim be`îd.

Arapça:

۞ قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَٰكِن كَانَ فِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ

Türkçe:

Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yanındaki arkadaşı (şeytan) der ki: "Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi".

Diyanet Vakfı:

Müşrikin arkadaşı (şeytan) der ki: Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi.

İngilizce:

His Companion will say: "Our Lord! I did not make him transgress, but he was (himself) far astray."

Fransızca:

Son camarade (le Diable) dira : "Seigneur, ce n'est pas moi qui l'ai fait transgresser; mais il était déjà dans un profond égarement".

Almanca:

Sein (enger) Begleiter sagte: "Unser HERR! Ich ließ ihn nicht übertreten, sondern er war im weiten Irregehen."

Rusça:

Его товарищ (дьявол) скажет: "Господь наш! Я не сбивал его с пути. Он сам находился в глубоком заблуждении".

Açıklama:
 
00:00

ḳâle lâ taḫteṣimû ledeyye veḳad ḳaddemtü ileyküm bilve`îd.

Arapça:

قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُم بِالْوَعِيدِ

Türkçe:

Allah buyurdu: "Huzurumda çekişmeyin! Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah buyurur ki: "Huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce uyarıcı göndermiştim."

Diyanet Vakfı:

O esnada (Allah) buyurur: Huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce uyarı göndermiştim!

İngilizce:

He will say: "Dispute not with each other in My Presence: I had already in advance sent you Warning.

Fransızca:

Alors [Allah] dira : "Ne vous disputez pas devant moi ! Alors que Je vous ai déjà fait part de la menace.

Almanca:

ER sagte: "Streitet nicht vor Mir, wo ICH euch bereits die Androhung vorausschickte.

Rusça:

Он скажет: "Не препирайтесь предо Мной. Я предупреждал вас заранее.

Açıklama:
 
00:00

mâ yübeddelü-lḳavlü ledeyye vemâ ene biżallâmil lil`abîd.

Arapça:

مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَا أَنَا بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ

Türkçe:

"Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Benim huzurumda söz değiştirilmez. Ve ben kullara asla zulmedici değilim.

Diyanet Vakfı:

Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim.

İngilizce:

The Word changes not before Me, and I do not the least injustice to My Servants.

Fransızca:

Chez moi, la parole ne change pas; et Je n'opprime nullement les serviteurs".

Almanca:

Das Gesagte wird bei Mir nie geändert. Und ICH bin kein Unrecht-Zufügender den Dienern gegenüber."

Rusça:

Мое Слово неизменно, и Я не поступаю несправедливо с рабами".

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 26 beslemesine abone olun.