
bienne rabbeke evḥâ lehâ.
Arapça:
بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا
Türkçe:
Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.
Diyanet Vakfı:
Rabbinin ona bildirmesiyle.
İngilizce:
For that thy Lord will have given her inspiration.
Fransızca:
selon ce que ton Seigneur lui aura révélé [ordonné].
Almanca:
daß dein HERR ihr Wahy zuteil werden ließ.
Rusça:
потому что Господь твой внушит ей это.
Açıklama:

yevmeiẕiy yaṣdüru-nnâsü eştâtel liyürav a`mâlehüm.
Arapça:
يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْا أَعْمَالَهُمْ
Türkçe:
O gün insanlar, yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.
Diyanet Vakfı:
O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler.
İngilizce:
On that Day will men proceed in companies sorted out, to be shown the deeds that they (had done).
Fransızca:
Ce jour-là, les gens sortiront séparément pour que leur soient montrées leurs oeuvres.
Almanca:
An diesem Tag kommen die Menschen zerstreut hervor, damit ihnen ihre Taten gezeigt werden.
Rusça:
В тот день люди выйдут толпами, чтобы узреть свои деяния.
Açıklama:

femey ya`mel miŝḳâle ẕerratin ḫayray yerah.
Arapça:
فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ
Türkçe:
Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.
Diyanet Vakfı:
Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
İngilizce:
Then shall anyone who has done an atom's weight of good, see it!
Fransızca:
Quiconque fait un bien fût-ce du poids d'un atome, le verra,
Almanca:
Also, wer das Gewicht eines Stäubchens Gutes tut, der wird es sehen.
Rusça:
Тот, кто сделал добро весом в мельчайшую частицу, увидит его.
Açıklama:

vemey ya`mel miŝḳâle ẕerratin şerray yerah.
Arapça:
وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Türkçe:
Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.
Diyanet Vakfı:
Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.
İngilizce:
And anyone who has done an atom's weight of evil, shall see it.
Fransızca:
et quiconque fait un mal fût-ce du poids d'un atome, le verra.
Almanca:
Und wer das Gewicht eines Stäubchens Böses tut, der wird es sehen.
Rusça:
И тот, кто сделал зло весом в мельчайшую частицу, увидит его.
Açıklama:

vel`âdiyâti ḍabḥâ.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا
Türkçe:
Yemin olsun soluyuşlarıyla ses çıkararak koşanlara/nefes nefese saldıranlara,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O harıl harıl (savaşa) koşanlara,
Diyanet Vakfı:
Harıl harıl koşanlara,
İngilizce:
By the (Steeds) that run, with panting (breath),
Fransızca:
Par les coursiers qui halètent,
Almanca:
Bei den schnaubenden Rennenden,
Rusça:
Клянусь скачущими, запыхаясь!
Açıklama:

felmûriyâti ḳadḥâ.
Arapça:
فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا
Türkçe:
Çakıp çakıp ateş çıkaranlara,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaranlara,
Diyanet Vakfı:
(Nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara,
İngilizce:
And strike sparks of fire,
Fransızca:
qui font jaillir des étincelles,
Almanca:
dann den Funken-Schlagenden,
Rusça:
Клянусь высекающими искры!
Açıklama:

felmügîrâti ṣubḥâ.
Arapça:
فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا
Türkçe:
Sabahleyin akın edenlere/baskın yapıp toprak fethedenlere,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sabahleyin akın edenlere,
Diyanet Vakfı:
(Ansızın) sabah baskını yapanlara,
İngilizce:
And push home the charge in the morning,
Fransızca:
qui attaquent au matin.
Almanca:
dann den am Morgen Anstürmenden,
Rusça:
Клянусь нападающими на заре,
Açıklama:

feeŝerne bihî naḳ`â.
Arapça:
فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا
Türkçe:
Derken, onunla toz duman çıkaranlara,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Tozu dumana karıştıranlara,
Diyanet Vakfı:
Orada tozu dumana katanlara,
İngilizce:
And raise the dust in clouds the while,
Fransızca:
et font ainsi voler la poussière,
Almanca:
dann wirbelten sie damit Staub auf,
Rusça:
которые оставляют его (врага) в пыли
Açıklama:

fevesaṭne bihî cem`â.
Arapça:
فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا
Türkçe:
Derken, onunla bir topluluğun ortasına dalanlara ki,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derken bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederim ki,
Diyanet Vakfı:
Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki,
İngilizce:
And penetrate forthwith into the midst (of the foe) en masse;-
Fransızca:
et pénètrent au centre de la troupe ennemie.
Almanca:
dann drangen sie damit in die Mitte der Versammlung ein!
Rusça:
и врываются с ним (со всадником) в гущу.
Açıklama:

inne-l'insâne lirabbihî lekenûd.
Arapça:
إِنَّ الْإِنسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ
Türkçe:
İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.
İngilizce:
Truly man is, to his Lord, ungrateful;
Fransızca:
L'homme est, certes, ingrat envers son Seigneur;
Almanca:
Gewiß, der Mensch ist seinem HERRN gegenüber doch undankbar.
Rusça:
Воистину, человек неблагодарен своему Господу,
Açıklama:
Sayfalar
