Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

75

Ayet No: 

1310

Sayfa No: 

199

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ وَمِنْهُم مَّنْ عَاهَدَ اللَّهَ لَئِنْ آتَانَا مِن فَضْلِهِ لَنَصَّدَّقَنَّ وَلَنَكُونَنَّ مِنَ الصَّالِحِينَ

Çeviriyazı: 

veminhüm men `âhede-llâhe lein âtânâ min faḍlihî leneṣṣaddeḳanne velenekûnenne mine-ṣṣâliḥîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yine onlardan kimi de Allah'a şöyle ahdetmişlerdi: "Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse biz de elbette zekâtı veririz ve kesinlikle salihlerden oluruz." diye söz vermişlerdi.

Diyanet İşleri: 

Aralarında: "Allah bize bol nimetinden verecek olursa, and olsun ki sadaka vereceğiz ve iyilerden olacağız" diye O'na and verenler vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlardan, bize lutfuyla, keremiyle ihsanda bulunursa biz de yoksullara tasadduk ederiz ve mutlaka iyi kişilerden oluruz diye Allah'la ahdedenler de var.

Şaban Piriş: 

İçlerinde; "Allah bize bol nimetinden verirse, kesinlikle sadaka vereceğiz ve doğru kimselerden olacağız" diye O’na söz verenler vardır.

Edip Yüksel: 

Hatta bazıları, "Bize lütfundan verirse, paramızı yardım için harcayacağız ve dürüst insanlardan olacağız," diye ALLAH'a söz verdiler

Ali Bulaç: 

Onlardan kimi de: "Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız" diye Allah'a ahdetmiştir.

Suat Yıldırım: 

Onlardan kimi de Allah'a şöyle kesin söz vermişlerdi:“Eğer Allah bize lütfundan verirse, biz de mutlaka zekât ve teberrûda bulunacak ve elbette iyi insanlardan olacağız.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlardan bazıları da Allah Teâlâ´ya ahdetmişti ki: «Eğer fazlından bize verir ise elbette tasaddukta bulunacağız ve elbette sâlih kimselerden olacağız.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

İçlerinden bazıları da Allah'a şöyle ant içti: "Eğer Allah, lütfundan bize verirse, elbette sadaka dağıtacağız ve elbette iyilik ve barış için çalışanlardan olacağız."

Bekir Sadak: 

Onlarin ister bagislanmasini dile, ister dileme, birdir. Onlara yetmis defa bagislanma dilesen Allah onlari bagislamayacaktir. Bu, Allah´i ve peygamberini inkar etmelerinden oturudur. Allah fasik toplulugu dogru yola eristirmez.*

İbni Kesir: 

İçlerinden kimi de: Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse

Adem Uğur: 

Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah´a and içti.

İskender Ali Mihr: 

Onlardan (bazı) kimseler: “Eğer (Allah), Kendi fazlından bize verirse, elbette mutlaka sadaka veririz ve mutlaka salihlerden oluruz.” diye, Allah´a ahd verdiler.

Celal Yıldırım: 

Onlardan kimi de, «eğer Allah bize kendi geniş nimetinden verirse, herhalde zekât ve sadaka verir ve sâlihler (iyi-yararlı kişiler)den oluruz» diyerek Allah´a karşı .söz vermişlerdi.

Tefhim ul Kuran: 

Onlardan kimi de: «Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız» diye Allah´a ahdetmişti.

Fransızca: 

Et parmi eux il en est qui avaient pris l'engagement envers Allah : "S'il nous donne de Sa grâce, nous payerons, certes, la Zakat, et serons du nombre des gens de bien".

İspanyolca: 

Algunos de ellos han concertado una alianza con Alá: «Si nos da algo de Su favor, sí que daremos limosna, sí que seremos de los justos».

İtalyanca: 

Qualcuno di loro si è assunto un impegno di fronte ad Allah: «Se ci darà della Sua grazia, saremo certamente generosi e saremo gente del bene».

Almanca: 

Und manche von ihnen versprachen ALLAH: "Ließe ER uns von Seiner Gunst zuteil werden, so würden wir gewiß spenden und doch von den gottgefällig Guttuenden sein!"

Çince: 

他们中有些人,与真主缔约:如果真主把部分恩惠赏赐我们,我们一定施舍,一定成为善人。

Hollandaca: 

Er zijn sommigen van hen die een verbond met God hebben aangegaan, zeggende: Waarlijk, indien hij ons van zijnen overvloed geeft, zullen wij aalmoezen schenken en rechtvaardigen worden.

Rusça: 

Среди них есть такие, которые обещали Аллаху: "Если Он одарит нас из Своих щедрот, то мы непременно станем раздавать милостыню и будем одними из праведников".

Somalice: 

waxaa ka mid ah kuwo la ballamay Eebe hadduu wax ka siiyo fadligiisa inuu sadaqaysto noqdana kuwa suuban.

Swahilice: 

Na miongoni mwao wapo walio muahidi Mwenyezi Mungu kwa kusema: Akitupa katika fadhila yake hapana shaka tutatoa sadaka, na tutakuwa katika watendao mema.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ئىچىدىكى بەزىلەر: «ئەگەر اﷲ بىزگە ئۆز پەزلىدىن ئاتا قىلسا (يەنى رىزقىمىزنى كەڭ قىلسا) ئەلۋەتتە سەدىقە بېرەتتۇق، ئەلۋەتتە ياخشىلاردىن بولاتتۇق» دەپ اﷲ قا ئەھدە قىلدى

Japonca: 

かれらの中アッラーと約束を結んだ者は(言った)。「もしかれが,わたしたちに恩恵を与えれば,わたしたちは必ず施しをなし,必ず正しい者の仲間になるでしょう。」

Arapça (Ürdün): 

«ومنهم من عاهد الله لئن آتانا من فضله لنصًّدقن» فيه إدغام التاء في الأصل في الصاد «ولنكونن من الصالحين» وهو ثعلبة بن حاطب سأل النبي صلى الله عليه وسلم أن يدعو له أن يرزقه الله مالا ويؤدي منه كل ذي حق حقه فدعا له فوسع عليه فانقطع عن الجمعة والجماعة ومنع الزكاة كما قال تعالى.

Hintçe: 

और इन (मुनाफेक़ीन) में से बाज़ ऐसे भी हैं जो ख़ुदा से क़ौल क़रार कर चुके थे कि अगर हमें अपने फज़ल (व करम) से (कुछ माल) देगा तो हम ज़रूर ख़ैरात किया करेगें और नेकोकार बन्दे हो जाऎंगे

Tayca: 

“และในหมู่พวกเขานั้นมีผู้ที่ได้สัญญาแก่อัลลอฮ์ว่า ถ้าหากพระองค์ได้ทรงประทานแก่พวกเรา ซึ่งส่วนหนึ่งจากความกรุณาของพระองค์แล้วไซร้ แน่นอนเหลือเกิน พวกเราจะบริจาคทานและแน่นอนพวกเราจะได้เป็นผู้อยู่ในหมู่คนดี”

İbranice: 

ויש כאלה מביניהם שהתחייבו לאלוהים, 'אם הוא ייתן לנו מחסדו, ניתן צדקה ונהיה מן הישרים

Hırvatça: 

Ima ih koji su se obavezali Allahu: "Ako nam iz obilja Svoga dadne, udjeljivat ćemo, zaista, zekat i sadaku i bit ćemo, doista, dobri."

Rumence: 

Mulţi dintre ei fac legământ cu Dumnezeu: “Dacă El ne dăruie din harul Său, noi vom da milostenie şi vom fi printre cei drepţi.”

Transliteration: 

Waminhum man AAahada Allaha lain atana min fadlihi lanassaddaqanna walanakoonanna mina alssaliheena

Türkçe: 

İçlerinden bazıları da Allah'a şöyle ant içti: "Eğer Allah, lütfundan bize verirse, elbette sadaka dağıtacağız ve elbette iyilik ve barış için çalışanlardan olacağız."

Sahih International: 

And among them are those who made a covenant with Allah, [saying], "If He should give us from His bounty, we will surely spend in charity, and we will surely be among the righteous."

İngilizce: 

Amongst them are men who made a covenant with Allah, that if He bestowed on them of His bounty, they would give (largely) in charity, and be truly amongst those who are righteous.

Azerbaycanca: 

(Münafiqlərin) bə’zisi də Allahla belə əhd etmişdir: “Əgər Allah bizə Öz ne’mətindən (mal-dövlət) bəxş etsə, biz mütləq sədəqə (həmin malın zəkatını) verəcək və sözsüz ki, əməlisalehlərdən olacağıq”.

Süleyman Ateş: 

Kimileri de: "Eğer Allah, lutfundan bize verirse elbette sadaka vereceğiz ve yararlı insanlardan olacağız!" diye Allah'a and içtiler.

Diyanet Vakfı: 

Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz salihlerden olacağız! diye Allah'a and içti.

Erhan Aktaş: 

Onlardan kimi de “Eğer lütfundan bize verirse, ant olsun sadaka vereceğiz ve ant olsun sâlihlerden(1) olacağız.” diye Allah’a söz vermişlerdi.

Kral Fahd: 

Onlardan kimi de, «Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız!» diye Allah'a and içti.

Hasan Basri Çantay: 

İçlerinden kimi de Allaha (şöyle) ahdetmişdi: «eğer bize lütf-ü, kereminden ihsan ederse, andolsun, zekâtını vereceğiz, muhakkak saalihlerden olacağız».

Muhammed Esed: 

Ve onlar arasında, "Doğrusu, eğer Allah bize cömertliğinden (bir şeyler) bahşederse, kuşkusuz biz de hayır için harcar (sadaka verir) ve hiç kuşkusuz dürüst ve erdemli kimselerden oluruz!" diye Allaha yemin edenler var.

Gültekin Onan: 

Onlardan kimi de: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Onlardan kimi de Allah’a şöyle kesin söz (ahd) vermişti: Eğer (Allah) bize lütuf ve kereminden ihsan ederse, muhakkak zekâtını vereceğiz, gerçekten sâlihlerden olacağız.

Portekizce: 

Entre eles há alguns que prometeram a Deus, dizendo: Se Ele nos conceder Sua graça, faremos caridade e noscontaremos entre os virtuosos.

İsveççe: 

Och det finns sådana bland dem som ger Gud detta löfte: "Om Han skänker oss något av Sitt goda skall vi sannerligen ge till de fattiga och vi skall leva ett rättskaffens liv."

Farsça: 

از منافقان کسانی هستند که با خدا پیمان بستند، چنانچه خدا از فضل و احسانش به ما عطا کند، یقیناً صدقه خواهیم داد و از شایستگان خواهیم شد.

Kürtçe: 

وە لەناپاکان کەسانێک ھەن کەپەیمانیان داوە بەخوا سوێند بەخوا ئەگەر خوا لە فەزڵ و بەھرەی خۆی پێمان ببەخشێت ئەوە بێگومان خێر وچاکە دەکەین وە بێگومان لە چاکەکاران دەبین

Özbekçe: 

Улардан: «Агар У зот Ўз фазлидан берса, албатта, садақа қиламиз ва, албатта, аҳли солиҳлардан бўламиз», деб Аллоҳга аҳд берувчилар бор.

Malayca: 

Dan di antara mereka ada yang membuat janji dengan Allah dengan berkata: "Sesungguhnya jika Allah memberi kepada kami dari limpah kurniaNya, tentulah kami akan bersedekah, dan tentulah kami akan menjadi dari orang-orang yang soleh"

Arnavutça: 

Ka nga ta që janë obliguar te Perëndia duke thënë: “Nëse Ai na jep nga dhuntitë e Tij, me të vërtetë do të japim lëmoshë dhe me të vërtetë, do të bëhemi njerëz të mirë!”

Bulgarca: 

Някои от тях дадоха обет пред Аллах: “Ако Той ни дари от Своята благодат, непременно ще даваме милостиня и ще бъдем от праведниците.”

Sırpça: 

Има их који су се обавезали Аллаху: „Ако нам из Свога обиља подари, удељиваћемо, заиста, обавезну и добровољну милостињу и бићемо, заиста, добри.“

Çekçe: 

A jsou mezi nimi někteří, kdož uzavřeli s Bohem úmluvu: 'Dá-li nám On něco ze své štědrosti, rozdáme to jako almužnu a budeme patřit mezi bezúhonné.'

Urduca: 

ان میں سے بعض ایسے بھی ہیں جنہوں نے اللہ سے عہد کیا تھا کہ اگر اس نے اپنے فضل سے ہم کو نوازا تو ہم خیرات کریں گے اور صالح بن کر رہیں گے

Tacikçe: 

Баъзе аз онҳо бо Худо паймон бастанд, ки агар аз фазли худ моле насибамон кунад, закот медиҳем ва дар зумраи солеҳон медароем.

Tatarca: 

Ул монафикълардан: "Әгәр Аллаһ үзенең юмартлыгыннан безгә байлык бирсә, садака бирер идек һәм, әлбәттә, изгеләрдән булыр идек", – дип Аллаһуга ґәһед кылучылары бар.

Endonezyaca: 

Dan diantara mereka ada orang yang telah berikrar kepada Allah: "Sesungguhnya jika Allah memberikan sebahagian karunia-Nya kepada kami, pastilah kami akan bersedekah dan pastilah kami termasuk orang-orang yang saleh.

Amharca: 

ከእነሱም «አላህን ከችሮታው ቢሰጠን በእርግጥ እንመጸውታለን ከመልካሞቹም በእርግጥ እንኾናለን» ሲል ቃል የተጋባ አልለ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், “அல்லாஹ் தன் அருளிலிருந்து எங்களுக்குக் கொடுத்தால் நிச்சயமாக நாம் தர்மம் செய்வோம்; இன்னும், நிச்சயமாக நாம் நல்லவர்களில் ஆகிவிடுவோம்” என்று அல்லாஹ்விடம் உடன்படிக்கை செய்தவர்களும் அவர்களில் உண்டு.

Korece: 

그들 가운데는 하나님께서 저희에게 은혜를 베풀어 주신다면이슬람세를 바치고 참된 인간이 될 것입니다 라고 하나님과 성약 한 무리가 있었더라

Vietnamca: 

Trong bọn chúng có kẻ đã giao ước với Allah: “Nếu Ngài ban cho bầy tôi thiên lộc thì chắc chắc bầy tôi sẽ chi dùng nó (cho con đường chính nghĩa của Allah) và chắc chắn bầy tôi sẽ là những người đức hạnh.”