Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

62

Ayet No: 

1297

Sayfa No: 

197

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ لَكُمْ لِيُرْضُوكُمْ وَاللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَقُّ أَن يُرْضُوهُ إِن كَانُوا مُؤْمِنِينَ

Çeviriyazı: 

yaḥlifûne billâhi leküm liyürḍûküm. vellâhü verasûlühû eḥaḳḳu ey yürḍûhü in kânû mü'minîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gönlünüzü hoş etmek için gelir size yemin ederler. Bunlar eğer mümin iseler Allah'ı ve Resulünü razı etmeleri daha doğrudur.

Diyanet İşleri: 

Sizi hoşnut etmek için Allah'a yemin ederler. Eğer inanıyorlarsa Allah'ı ve Peygamberini hoşnut etmeleri daha gereklidir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sizi hoşnut etmek için gelirler de Allah'a andederler, halbuki inanmışsalar Allah'ı ve Resulünü hoşnut etmeleri daha doğrudur.

Şaban Piriş: 

Sizi razı etmek için Allah’a yemin ederler. Eğer mümin iseler Allah’ı ve Rasûlünü razı etmeleri daha gereklidir.

Edip Yüksel: 

Sizi hoşnud etmek için ALLAH'a yemin edip dururlar. Gerçekten inanıyorlarsa bilmelidirler ki ALLAH ve elçisi hoşnud edilmeye daha layıktır.

Ali Bulaç: 

Sizi hoşnut kılmak için Allah'a yemin ederler; oysa mü'min iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve elçisi daha layıktır.

Suat Yıldırım: 

Sizin yanınıza gelir, gönlünüzü hoş etmek için Allah'a yeminler ederler,Halbuki eğer bunlar mümin iseler, her şeyden önce Allah’ın ve Resûlünün rızasını düşünmeleri gerekirdi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Sizin için Allah Teâlâ´ya and içerler ki, sizi (kendilerinden) razı kılsınlar. Halbuki, kendisini razı kılmaya en haklı olan Allah Teâlâ ile Peygamberidir. Eğer mü´min kimseler iseler onların rızasını tahsile çalışsınlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sizin gönlünüzü hoş etmek için Allah'a yemin ederler. Eğer bunlar inanmış iseler Allah'ın ve resulünün hoşnutluğunu öne almaları daha uygun düşer.

Bekir Sadak: 

Ikiyuzlu erkek ve kadinlar da birbirlerindendir: Kotulugu emreder, iyilige engel olurlar

İbni Kesir: 

Sizi hoşnud etmek için Allah´a yemin ederler. Halbuki Allah ve Rasulü hoşnud etmeye daha layıktır. Eğer mü´min idiyseler.

Adem Uğur: 

Rızanızı almak için size (gelip) Allah´a and içerler. Eğer mümin iseler Allah ve Resûlünü razı etmeleri daha doğrudur.

İskender Ali Mihr: 

Sizi razı etmek için Allah´a yemin ederler ve eğer mü´minlerse (mü´min olsalardı), Allah ve resûlü, razı edilmeleri için daha çok hak sahibidir.

Celal Yıldırım: 

Onlar sizi hoşnut etmek için gelip Allah ile yemin ederler. Eğer (cidden) inanıyorlarsa, Allah ve Peygamberini hoşnut etmeleri daha doğru ve daha uygundur.

Tefhim ul Kuran: 

Sizi hoşnut kılmak için Allah´a yemin ederler

Fransızca: 

Ils vous jurent par Allah pour vous satisfaire. Alors qu'Allah - ainsi que Son messager - est plus en droit qu'ils Le satisfassent, s'ils sont vraiment croyants.

İspanyolca: 

Os juran por Alá por satisfaceros, pero Alá tiene más derecho, y Su Enviado también, a que Le satisfagan. Si es que son creyentes...

İtalyanca: 

Giurano [in nome di] Allah per compiacervi; ma se sono credenti, [sappiano] che Allah e il Suo Messaggero hanno maggior diritto di essere compiaciuti.

Almanca: 

Sie schwören euch bei ALLAH, damit sie euch zufriedenstellen, während ALLAH und Sein Gesandter doch berechtigter sind, zufriedengestellt zu werden, sollten sie Mumin sein.

Çince: 

他们以真主对你们盟誓,以便你们喜悦,如果他们真是信士,更应该使真主及其使者喜悦。

Hollandaca: 

Zij zweren u bij God, dat zij u zouden willen behagen; maar het zou beter zijn dat zij Gode en zijn apostel behaagden, indien zij ware geloovigen zouden zijn.

Rusça: 

Они клянутся Аллахом, чтобы угодить вам. Но для них было бы лучше, если только они являются верующими, угождать Аллаху и Его Посланнику.

Somalice: 

waxay idiinku dhaaran Eebe inay idin raalli galinayaan, Eebe iyo Rasuulkiisa yaa mudnaan badan inay raalli galiyaan hadday Mu'miniinyihiin.

Swahilice: 

Wanakuapieni Mwenyezi Mungu ili kukuridhisheni nyinyi, hali ya kuwa wanao stahiki zaidi kuridhishwa ni Mwenyezi Mungu na Mtume wake, lau kama wao ni Waumini.

Uygurca: 

ئۇلار سىلەرنى رازى قىلىش ئۈچۈن (پەيغەمبەرگە تېگىدىغان گەپنى قىلمىدۇق دەپ) اﷲ بىلەن قەسەم قىلىدۇ، ئەگەر ئۇلار راستلا مۆمىن بولىدىغان بولسا، اﷲ نى ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبىرىنى رازى قىلىشلىرى كېرەك ئىدى

Japonca: 

かれらはあなたがたを喜ばせるため,アッラーにかけて誓う。だがかれらが(真の)信者ならば,アッラーとその使徒の喜びを得るのが最も正しい。

Arapça (Ürdün): 

«يحلفون بالله لكم» أيها المؤمنين فيما بلغكم عنهم من أذى الرسول أنهم ما آذوه «ليرضوكم والله ورسوله أحقُّ أن يرضوه» بالطاعة «إن كانوا مؤمنين» حقا وتوحيد الضمير لتلازم الرضاءين أو خبر الله ورسوله محذوف.

Hintçe: 

(मुसलमानों) ये लोग तुम्हारे सामने ख़ुदा की क़समें खाते हैं ताकि तुम्हें राज़ी कर ले हालॉकि अगर ये लोग सच्चे ईमानदार है

Tayca: 

“พวกเขาสาบาน ด้วยอัลลอฮ์แก่พวกเจ้า เพื่อที่จะให้พวกเจ้าพอใจ และอัลลอฮ์และร่อซูลของพระองค์นั้นเป็นผู้สมควรยิ่งกว่าที่พวกเขาจะทำให้เขาพึงพอใจ หากพวกเขาเป็นผู้ศรัทธา

İbranice: 

הם (הצבועים) נשבעים לכם באלוהים לרצותכם, אך מוטב להם כי ירצו את אלוהים ואת שליחו אם בצדק הם מאמינים

Hırvatça: 

Zaklinju vam se Allahom da biste bili zadovoljni, a preče bi im bilo da Allah i Njegov Poslanik budu zadovoljni, ako su vjernici.

Rumence: 

Ei se jură pe Dumnezeu ca să vă facă plăcere, însă lui Dumnezeu şi trimisului Său li se cuvine mai mult decât să le facă ei plăcere, dacă sunt credincioşi.

Transliteration: 

Yahlifoona biAllahi lakum liyurdookum waAllahu warasooluhu ahaqqu an yurdoohu in kanoo mumineena

Türkçe: 

Sizin gönlünüzü hoş etmek için Allah'a yemin ederler. Eğer bunlar inanmış iseler Allah'ın ve resulünün hoşnutluğunu öne almaları daha uygun düşer.

Sahih International: 

They swear by Allah to you [Muslims] to satisfy you. But Allah and His Messenger are more worthy for them to satisfy, if they should be believers.

İngilizce: 

To you they swear by Allah. In order to please you: But it is more fitting that they should please Allah and His Messenger, if they are Believers.

Azerbaycanca: 

(Ey mö’minlər!) Onlar sizin razılığınızı qazanmaq üçün (münafiq olmadıqları barədə) Allaha and içirlər. Əgər onlar mö’mindirlərsə, (bilsinlər ki) Allahın və Onun Peyğəmbərinin razılığını qazanmaq daha vacibdir!

Süleyman Ateş: 

Gönlünüzü hoş etmek için size (gelip) Allah'a yemin ederler. Halbuki inanmış olsalardı, Allah'ı ve Resulünü hoşnud etmeleri daha uygundu.

Diyanet Vakfı: 

Rızanızı almak için size (gelip) Allah'a and içerler. Eğer mümin iseler Allah ve Resulünü razı etmeleri daha doğrudur.

Erhan Aktaş: 

Sizi hoşnut etmek için, Allah’a yemin ediyorlar. Oysaki gerçekten inanıyorlarsa, Allah ve Resûl’ü hoşnut edilmeye daha layıktır.

Kral Fahd: 

Rızanızı almak için size (gelip) Allah'a and içerler. Eğer mümin iseler Allah ve Rasûlünü razı etmeleri daha doğrudur.

Hasan Basri Çantay: 

Size (gelirler) gönlünüzü hoş etmek için Allaha andederler. Eğer bunlar mü´min iseler Allâhı ve Resulünü raazî etmeleri daha doğrudur.

Muhammed Esed: 

(O ikiyüzlüler) sizi hoşnut bırakmak için (iyi niyetle edip eyledikleri konusunda) yüzünüze karşı Allaha yemin ederler. Oysa, eğer gerçekten inanmış olsalardı, başka herkesten önce Allahı ve Onun Elçisini hoşnut etmeye çalışmaları gerekirdi!

Gültekin Onan: 

Sizi hoşnut kılmak için Tanrı´ya yemin ederler

Ali Fikri Yavuz: 

Ey müminler, münafıklar, rızânızı kazanmak için: “- Biz münafık değiliz, “ diye Allah’a yemin ederler. Eğer bunlar mümin iseler, daha önce Allah’ı ve Rasûlünü razı etmeleri daha doğrudur.

Portekizce: 

Juram-vos por Deus para comprazer-vos. Mas Deus e Seu Mensageiro têm mais direito de serem comprazidos, se soisfiéis.

İsveççe: 

De svär inför er vid Gud att de vill vara er till lags, men det är snarare Gud och Hans Sändebud som de bör vara till lags om de är troende.

Farsça: 

آنان برای شما [از روی حیله و تزویر برای معذور نشان دادن خود نسبت به کارهای ناهنجارشان] به خدا سوگند می خورند تا شما را راضی و خشنود سازند، در صورتی که اگر مؤمن بودند، شایسته تر آن بود که خدا و رسولش را خشنود کنند.

Kürtçe: 

(ناپاکان) بەخوا سوێندتان بۆ دەخۆن بۆ ئەوەی لێیان ڕازی بن وە خواو پێغەمبەرەکەی شایستە ترە بەوەی کەڕازی بکەن ئەگەر ئەوانە بڕوادارن

Özbekçe: 

Улар сизларни рози қилиш учун Аллоҳнинг номи ила қасам ичарлар. Агар мўмин бўлсалар, Аллоҳни ва Унинг Расулини рози қилмоқлари ҳақли эди.

Malayca: 

Mereka bersumpah kepada kamu dengan nama Allah untuk mendapat keredaan kamu, padahal Allah dan RasulNya jualah yang lebih berhak mereka mendapat keredaanNya, jika betul mereka orang-orang yang beriman.

Arnavutça: 

Ata ju betohen në Perëndinë për t’ju kënaqur juve, por Perëndia dh Pejgamberi i Tij, është më e drejtë me i kënaq, nëse janë besimtarë.

Bulgarca: 

Кълнат ви се в Аллах, за да ви угодят. Но Аллах, а и Неговият Пратеник, най-много заслужава на Него да угаждат, ако са вярващи.

Sırpça: 

Заклињу вам се Аллахом да бисте били задовољни, а прече би им било да Аллах и Његов Посланик буду њима задовољни, ако су верници.

Çekçe: 

A přísahají vám při Bohu, aby vás uspokojili, ale spíše Bůh a Jeho posel jsou hodni toho, aby byli uspokojeni, jsou-li tamti věřící.

Urduca: 

یہ لوگ تمہارے سامنے قسمیں کھاتے ہیں تاکہ تمہیں راضی کریں، حالانکہ اگر یہ مومن ہیں تو اللہ اور رسول اس کے زیادہ حق دار ہیں کہ یہ ان کو راضی کرنے کی فکر کریں

Tacikçe: 

Дар баробари шумо ба Худо савганд мехӯранд, то хушнудатон созанд ва ҳол он ки агар имон овардаанд, шоистатар аст, ки Худову расулашро хушнуд созанд.

Tatarca: 

Ул монафикълар Аллаһ исеме илә ант итәләр, сезне риза кылмак өчен, әгәр хак мөэмин булсалар Аллаһуны вә Аның расүлене риза кылмаклары хаклырактыр, ягъни Аллаһуга итагать итеп Аллаһуның ризалыгын алсыннар вә расүлгә итагать итеп рәсүлнең ризалыгын алсыннар!

Endonezyaca: 

Mereka bersumpah kepada kamu dengan (nama) Allah untuk mencari keridhaanmu, padahal Allah dan Rasul-Nya itulah yang lebih patut mereka cari keridhaannya jika mereka adalah orang-orang yang mukmin.

Amharca: 

አላህንና መልክተኛውን ሊያስወድዱ ተገቢያቸው ሲኾን እናንተን ያስወደዷችሁ ዘንድ በአላህ ይምሉላችኋል፡፡ ምእምናኖች ቢኾኑ (አላህንና መልክተኛውን ያስወድዱ)፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் உங்களைத் திருப்திப்படுத்துவதற்காக உங்களுக்காக அல்லாஹ் மீது சத்தியம் செய்கிறார்கள். அவர்கள் (உண்மையான) நம்பிக்கையாளர்களாக இருந்தால், அவர்கள் திருப்திப்படுத்துவதற்கு அல்லாஹ்வும், அவனுடைய தூதரும்தான் மிகவும் தகுதியுடையவர்கள்.

Korece: 

그들은 너희를 기쁘게 하려 하나님께 맹세하나 실로 그들이 믿는 신앙인들이라면 하나님과 선지자는 기쁨을 받아야 할 권한이 있노라

Vietnamca: 

(Hỡi những người có đức tin), chúng thề nhân danh Allah với các ngươi để làm hài lòng các ngươi trong khi (đáng lẽ ra) chúng phải làm hài lòng Allah và Thiên Sứ của Ngài nếu chúng đúng thật là những người có đức tin.