Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

45

Ayet No: 

1280

Sayfa No: 

194

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّمَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ فَهُمْ فِي رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُونَ

Çeviriyazı: 

innemâ yeste'ẕinüke-lleẕîne lâ yü'minûne billâhi velyevmi-l'âḫiri vertâbet ḳulûbühüm fehüm fî raybihim yeteraddedûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onların kalbleri hep işkillidir. Bundan dolayı şüphe içinde bocalayıp dururlar.

Diyanet İşleri: 

Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Senden ancak Allah'a ve son güne inanmayıp yürekleri şüpheye düşenler ve şüpheleri içinde tereddüde düşüp bocalayanlar izin isterler.

Şaban Piriş: 

Ancak Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.

Edip Yüksel: 

Ancak ALLAH'a ve ahiret gününe inanmıyanlar senden izin ister. Kalpleri kuşku ile doludur. Onlar kuşkuları içinde bocalamaktadırlar.

Ali Bulaç: 

Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.

Suat Yıldırım: 

Senden katılmamak için izin isteyenler sadece Allah'ı ve âhireti tasdik etmeyenler, kalpleri şüphe ile çalkalanıp şüpheleri içinde bocalayıp duranlardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Senden ancak o kimseler (cihada iştirak etmemek için) izin isterler ki, Allah Teâlâ´ya ve ahiret gününe inanmazlar ve onların kalpleri şekke düşmüştür. Artık onlar o şekk (ve şüphelerinde) mütereddit bulunur dururlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler.

Bekir Sadak: 

Sana bir iyilik gelince onlarin fenasina gider

İbni Kesir: 

Senden

Adem Uğur: 

Ancak Allah´a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.

İskender Ali Mihr: 

Senden sadece Allah´a ve ahiret gününe inanmayanlar ve kalpleri şüpheye düşmüş olanlar izin isterler. Artık onlar, kendi şüpheleri içinde tereddüt ederler (bocalarlar).

Celal Yıldırım: 

Senden ancak Allah´a ve Âhiret gününe imân etmiyenler

Tefhim ul Kuran: 

Senden, yalnızca Allah´a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya kapılıp da kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.

Fransızca: 

Ne te demandent permission que ceux qui ne croient pas en Allah et au Jour dernier, et dont les coeurs sont emplis de doute. Ils ne font qu'hésiter dans leur incertitude.

İspanyolca: 

Sólo te piden dispensa quienes no creen en Alá y en el último Día, aquéllos cuyos corazones están llenos de dudas y que, por dudar, vacilan.

İtalyanca: 

Soltanto coloro che non credono in Allah e nell'Ultimo Giorno ti chiedono dispensa: i loro cuori sono dubbiosi e restano sospesi nei loro dubbi.

Almanca: 

Dich um Erlaubnis (zurückzubleiben) bitten nur diejenigen, die keinen Iman an ALLAH und an den Jüngsten Tag verinnerlicht haben und deren Herzen voller Zweifel sind, so daß sie durch ihren Zweifel hin- und herschwanken.

Çince: 

只有不信真主和末日,而且心中怀疑的人才向你请假,他们在自己的怀疑中犹豫不决。

Hollandaca: 

Waarlijk, zij alleen zullen u verlof vragen, die niet in God en den jongsten dag gelooven en wier harten nopens het geloof twijfelen; terwijl zij in hunnen twijfel heen en weder worden geslingerd.

Rusça: 

У тебя просят дозволения остаться дома только те, которые не веруют в Аллаха и в Последний день, сердца которых испытывают сомнение. И по причине своего сомнения они пребывают в замешательстве.

Somalice: 

waxaase ku idin waydiin kuwaan rumaynin Eebe iyo maalinta dambe ayna shakiday quluubtoodu, waxayna ku noqnoqon (ku wareersanyihiin) shakigooda.

Swahilice: 

Wasio muamini Mwenyezi Mungu na Siku ya Mwisho na nyoyo zao zikatia shaka, hao tu ndio wanao kutaka ruhusa. Basi hao wanataradadi katika shaka zao.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد) سەندىن پەقەت اﷲ قا ۋە ئاخىرەت كۈنىگە ئىشەنمەيدىغانلار، دىللىرىدا (اﷲ نىڭ بىرلىكىگە ۋە سېنىڭ پەيغەمبەرلىكىڭگە) گۇمانى بارلار رۇخسەت سورايدۇ، ئۇلار ئۆز گۇمانىدا تېڭىرقاپ يۈرىدۇ

Japonca: 

アッラーと終末の日とを信じない者だけ,あなたに(免れようと)求める。かれらは心に疑っており,それでかれらは疑いの中にさ迷っている。

Arapça (Ürdün): 

«إنما يستأذنك» في التخلُّف «الذين لا يؤمنون بالله واليوم الآخر وارتابت» شكت «قلوبهم» في الدين «فهم في ريبهم يترددون» يتحيرون.

Hintçe: 

(पीछे रह जाने की) इजाज़त तो बस वही लोग मॉगेंगे जो ख़ुदा और रोजे आख़िरत पर ईमान नहीं रखते और उनके दिल (तरह तरह) के शक़ कर रहे है तो वह अपने शक़ में डावॉडोल हो रहे हैं

Tayca: 

“แท้จริงที่จะขออนุมัติต่อเจ้านั้นคือบรรดาผู้ที่ไม่ศรัทธาต่ออัลลอฮ์ และวันปรโลกและหัวใจของพวกเขาสงสัยเท่านั้น แล้วในการสงสัยของพวกเขานั้นเอง พวกเขาจึงลังเลใจ”

İbranice: 

שואלים את רשותך, רק אלה אשר אינם מאמינים באלוהים וביום האחרון ויש חשד בלבבם, והם מבולבלים בחשדם

Hırvatça: 

Od tebe će tražiti dozvolu samo oni koji ne vjeruju u Allaha i ahiret, i čija se srca kolebaju, pa su u sumnji svojoj neodlučni.

Rumence: 

Doar cei care nu cred în Dumnezeu şi în Ziua de Apoi îţi cer îngăduinţa să nu lupte. Inimile lor sunt şovăitoare şi în şovăiala lor nu iau nici o hotărâre.

Transliteration: 

Innama yastathinuka allatheena la yuminoona biAllahi waalyawmi alakhiri wairtabat quloobuhum fahum fee raybihim yataraddadoona

Türkçe: 

Ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler.

Sahih International: 

Only those would ask permission of you who do not believe in Allah and the Last Day and whose hearts have doubted, and they, in their doubt, are hesitating.

İngilizce: 

Only those ask thee for exemption who believe not in Allah and the Last Day, and whose hearts are in doubt, so that they are tossed in their doubts to and fro.

Azerbaycanca: 

Səndən (cihada çıxmamaq üçün) izin istəyənlər ancaq Allaha, axirət gününə iman gətirməyənlər və ürəkləri şəkk-şübhəyə düşənlərdir. Onlar öz şübhələrində tərəddüd edib durarlar.

Süleyman Ateş: 

Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duranlar, (geri kalmak için) senden izin isterler.

Diyanet Vakfı: 

Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.

Erhan Aktaş: 

Doğrusu, senden, ancak Allah’a ve âhiret gününe îmân etmeyenler ve kalpleri kuşkuya düşüp, kuşku içinde bocalayanlar sefere çıkmamak için izin isterler.

Kral Fahd: 

Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.

Hasan Basri Çantay: 

Senden ancak Allaha ve âhiret gününe inanmaz, kalbleri şek ve şübheye düşüb de kendilerini o şübhelerinin içinde şaşırıb bocalar kimseler izin isterler.

Muhammed Esed: 

Yalnızca, Allaha ve Ahiret Gününe (yürekten) inanmayanlar senden bağışıklık isterler; ve bir de kendilerini şüphe ve tereddüdün eline kaptırıp da kararsızlık içinde bir o yana bir bu yana gidip gelenler.

Gültekin Onan: 

Senden, yalnızca Tanrı´ya ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.

Ali Fikri Yavuz: 

Senden ancak izin istiyenler, Allah’a ve âhiret gününe iman etmiyenler, kalbleri şüpheye düşenlerdir. Onlar, şüpheleri içinde bocalayıp dururlar.

Portekizce: 

Pedir-te-ão isenção só aqueles que não crêem em Deus, nem no Dia do Juízo Final, cujos corações estão em dúvida e,em sua dúvida, vacilam.

İsveççe: 

Inga utom de som inte tror på Gud och den Yttersta dagen och är osäkra i sitt inre och vacklar mellan olika ståndpunkter, ber dig om befrielse.

Farsça: 

فقط کسانی از تو اجازه ترک جهاد می خواهند که به خدا و روز قیامت ایمان ندارند و دل هایشان [در انجام فرمان های حق] دچار تردید است و همواره در تردیدشان سرگردانند.

Kürtçe: 

بەڕاستی ئەوانە مۆڵەتت لێ وەردەگرن (کە نەیەن بۆ جیھاد کردن) کە بڕوایان نیە بەخوا و بە ڕۆژی دوایی و دڵەکانیان لە گومان و دوو دڵیدایە بۆیە ئەوانە لە گومان و دوودڵی خۆیاندا سەرگەردانن

Özbekçe: 

Албатта фақат Аллоҳга ва охират кунига ишонмайдиганлар ва қалблари шубҳага тўлганларгина сендан изн сўрарлар. Бас, улар шубҳаларида иккиланаверадилар.

Malayca: 

Sesungguhnya yang akan meminta izin kepadamu hanyalah orang-orang yang tidak beriman kepada Allah dan hari akhirat, dan yang hati mereka (sangat) ragu-ragu. Oleh itu mereka sentiasa bingung teragak-agak dalam keraguannya.

Arnavutça: 

Nga ti do të kërkojnë leje, vetëm ata që nuk besojnë në Perëndinë dhe Ditën e Kijametit dhe zemrat e atyre që dyshojnë. Ata, luhaten në dyshimin e vet.

Bulgarca: 

А те молят за разрешение само онези, които не вярват в Аллах и в Сетния ден, и се съмняват сърцата им, и в своето съмнение се колебаят.

Sırpça: 

Од тебе ће да траже дозволу само они који не верују у Аллаха и Будући свет, и чија се срца колебају, па су неодлучни у својој сумњи.

Çekçe: 

Však žádají tě o dovolení vyhnout se boji jenom ti, kdož nevěří v Boha a v den soudný; jejich srdce jsou naplněna pochybností a jsou v pochybnostech svých zmítáni.

Urduca: 

ایسی درخواستیں تو صرف وہی لوگ کرتے ہیں جو اللہ اور روز آخر پر ایمان نہیں رکھتے، جن کے دلوں میں شک ہے اور وہ اپنے شک ہی میں متردد ہو رہے ہیں

Tacikçe: 

Касоне, ки ба Худо ва рӯзи қиёмат имон надоранд ва дилҳояшонро шак фаро гирифтааст ва ин шак онҳоро ба ҳайронӣ афканда ас, т, аз ту рухсат мехоҳанд,

Tatarca: 

Аллаһуга вә ахирәт көненә ышанмаган кешеләр сугыштан калырга синнән рөхсәт сорарлар һәм күңелләреңдә шик булган кешеләр үзләренең шикләнүләре белән хәйран калып йөрерләр.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya yang akan meminta izin kepadamu, hanyalah orang-orang yang tidak beriman kepada Allah dan hari kemudian, dan hati mereka ragu-ragu, karena itu mereka selalu bimbang dalam keraguannya.

Amharca: 

ፈቃድን የሚጠይቁህ እነዚያ በአላህና በመጨረሻው ቀን የማያምኑት ልቦቻቸውም የተጠራጠሩት ብቻ ናቸው፡፡ እነሱም በጥርጣሬያቸው ውስጥ ይዋልላሉ፡፡

Tamilce: 

உம்மிடம் அனுமதி கோருவதெல்லாம், அல்லாஹ்வையும் இறுதி நாளையும் நம்பிக்கை கொள்ளாதவர்கள்தான். இன்னும், அவர்களுடைய உள்ளங்கள் சந்தேகித்தன. ஆகவே, அவர்கள் தங்கள் சந்தேகத்தில் தடுமாறுகிறார்கள்.

Korece: 

그러나 하나님과 내세를 믿 지 아니한 자들은 그대에게 허락 하여 줄 것을 요구하매 그들의 마음은 의심으로 가득차 있어 그들 은 의심 속에서 방황하고 있노라

Vietnamca: 

Quả thật, chỉ những kẻ không có đức tin nơi Allah và Đời Sau mới đến xin phép Ngươi được miễn tham chiến, bởi vì trái tim của chúng vẫn luôn hoài nghi nên chúng cứ do dự, băn khoăn suy tính.