Arapça:
وَإِذَا مَا أُنزِلَتْ سُورَةٌ نَّظَرَ بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ هَلْ يَرَاكُم مِّنْ أَحَدٍ ثُمَّ انصَرَفُوا ۚ صَرَفَ اللَّهُ قُلُوبَهُم بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَّا يَفْقَهُونَ
Çeviriyazı:
veiẕâ mâ ünzilet sûratün neżara ba`ḍuhüm ilâ ba`ḍ. hel yerâküm min eḥadin ŝümme-nṣarafû. ṣarafe-llâhü ḳulûbehüm biennehüm ḳavmül lâ yefḳahûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Aleyhlerinde bir sûre indirilince, "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine göz ederler, sonra da sıvışır giderler. Allah onların kalblerini (imandan) çevirmiştir. Bu yüzden onlar anlayışsız bir kavimdirler.
Diyanet İşleri:
Bir sure inince, "Sizi bir kimse görüyor mu?" diye birbirlerine bakarlar, sonra dönüp giderler. Anlamaz bir güruh olmalarına karşılık Allah onların kalblerini imandan döndürmüştür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bir sure indiği zaman birbirlerine bakarlar, sizi bir gören var mı derler de sonra dönüp giderler. Allah gönüllerini döndürmüştür onların, çünkü onlar, anlamaz bir topluluktur.
Şaban Piriş:
Bir sûre inince, "Sizi bir kimse görüyor mu?" diye birbirlerine bakarlar, sonra dönüp giderler. Allah, anlayışsız bir topluluk oldukları için onların kalplerini (imandan) uzaklaştırmıştır.
Edip Yüksel:
Ne zaman bir sure inse, "Kimse sizi görüyor mu," diye bakışırlar. Sonra da dönüp giderler. Anlamaz bir topluluk olduklarından ALLAH kalplerini çevirmiştir.
Ali Bulaç:
Bir sûre indirildiğinde, bazısı bazısına bakar (ve): "Sizi bir kimse görüyor mu?" (der.) Sonra sırt çevirir giderler. Gerçekten onlar, kavramayan bir topluluk olmaları dolayısıyla, Allah onların kalplerini çevirmiştir.
Suat Yıldırım:
Aleyhlerinde bir sûre indirilince göz kırpıp alay ederek birbirlerine bakar,sonra “Acaba bizi gören biri var mı?” diye endişe ile bakınır, gören biri yoksa hemen sıvışır giderler.Anlamaz bir topluluk olduklarından, (onlar nasıl iman ve Kur'ân meclisinden uzaklaşıp gidiyorlarsa),Allah da onların kalplerini imandan uzaklaştırır. [74, 49 - 51; 70, 36-37; 61, 5]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve her ne zaman bir sûre indirilince bazıları bazılarına bakıverirler, sizi bir kimse görüyor mu diye endişede bulunurlar. Sonra da savuşup giderler. Allah Teâlâ onların kalplerini çevirmiştir. Çünkü onlar öyle bir kavimdirler ki, güzelce anlayamazlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bir sure indirildi mi "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine bakar, sonra da sıvışıp giderler. Allah, kalplerini yamultmuştur. Çünkü gereğince anlamayan bir topluluktur bunlar.
Bekir Sadak:
Dogrusu sizin Rabbiniz gokleri ve yeri alti gunde yaratip sonra arsa hukmeden, isi duzenleyen Allah´tir, izni olmadan kimse sefaat edemez. Iste Rabbiniz olan Allah budur. O´na kulluk edin. Nasihat dinlemez misiniz?
İbni Kesir:
Bir sure indiği zaman
Adem Uğur:
Bir sûre indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler. Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir.
İskender Ali Mihr:
Ve sure olarak bir şey indirildiği zaman: “Sizi gören bir kimse var mı?” diye onlar birbirlerine bakarlar sonra giderler. Allah, onların kalplerini, fıkıh etmeyen bir kavim olmaları sebebiyle çevirdi.
Celal Yıldırım:
Bir sûre inince, «sizi bir kimse görüyor mu ?» diye birbirlerine bakarlar, sonra da ayrılıp giderler. Allah onların kalblerini (imân ve irfandan) döndürmüştür. Çünkü onlar anlamaz bir topluluktur.
Tefhim ul Kuran:
Bir sure indirildiğinde, bazısı bazısına bakar (ve) : «Sizi bir kimse görüyor mu?» (der.) Sonra sırt çevirir giderler. Gerçekten onlar, kavramayan bir topluluk olmaları dolayısıyla, Allah onların kalblerini çevirmiştir.
Fransızca:
Et quand une Sourate est révélée, ils se regardent les uns les autres [et se disent]: "Quelqu'un vous voit-il ? " Puis ils se détournent. Qu'Allah détourne leurs coeurs, puisque ce sont des gens qui ne comprennent rien.
İspanyolca:
Y cuando se revela una sura, se miran unos a otros: «¿Os ve alguien?» Luego, se van. Alá ha desviado sus corazones, porque son gente que no entiende.
İtalyanca:
Quando scende una sura, si guardano tra loro [e dicono]: «Forse che qualcuno vi vede?» e poi si allontanano. Allontani Allah i cuori loro, ché in verità sono un popolo che non capisce.
Almanca:
Und wenn eine Sura hinabgesandt wurde, haben die einen mit den anderen Blicke gewechselt: "Sieht euch jemand?" Dann entfernten sie sich. ALLAH möge ihre Herzen (vom Iman) entfernen, weil sie gewiß Leute sind, die nicht begreifen.
Çince:
当降示一章经的时候,他们面面相觑(说):有人看见你们吗?然后,他们就溜走了。真主已改变他们的心,因为他们是不理解的民众。
Hollandaca:
En als eene Soera wordt nedergezonden, zien zij elkander aan, zeggende: ziet ons iemand? daarna wenden zij zich af, God zal hunne harten afwenden van de waarheid, omdat zij niet begrijpen.
Rusça:
Когда ниспосылается сура, они смотрят друг на друга: "Видит ли вас кто-нибудь?" А затем они отворачиваются. Аллах отвратил их сердца, потому что они - люди неразумеющие.
Somalice:
marka la soo Dejiyo Suurad way dayaan Munafiqiinta qaarkood waar waxayna isdhahaan ruuxna maydin arkaa markaasay gadoomaan, Eebe ha iilo Quluubtooda illeen waa kuwo aan wax kusayn.
Swahilice:
Na ikiteremka Sura hutazamana wao kwa wao, (kama kwamba wanasema:) Je! Yuko mtu anakuoneni? Kisha hugeukilia mbali. Mwenyezi amezigeuza nyoyo zao kwa kuwa hao ni watu wasio fahamu.
Uygurca:
(ئۇلار پەيغەمبەر ئەلەيھىسسالامنىڭ ھۇزۇرىدىكى چاغدا، ئۇلارنىڭ ئەيىبىنى ئاچىدىغان قۇرئاندىن) بىرەر سۈرە نازىل قىلىنسا، ئۇلار بىر - بىرىگە قارىشىپ: «سىلەرنى بىرەرسى كۆرۈپ قالارمۇ» دېيىشىپ تىكىۋېتىدۇ، ئۇلار (ھەقىقەتنى) چۈشەنمەس قەۋم بولغانلىقى ئۈچۈن، اﷲ قا ئۇلارنىڭ دىللىرىنى ئۆزگەرتىۋەتتى
Japonca:
かれらは1章〔スーラ〕が下る度に,互いに顧みて(目で言う)。「誰かが,あなたがたを見ているのか。」,やがてかれらは背き去る。かれらは悟らない民であるために,アッラーはその心を(真理から)背かせられたのである。
Arapça (Ürdün):
«وإذا ما أنزلت سورة» فيها ذكرهم وقرأها النبي صلى الله عليه وسلم «نظر بعضهم إلى بعض» يريدون الهرب يقولون «هل يراكم من أحد» إذا قمتم فإن لم يرهم أحد قاموا وإلا ثبتوا «ثم انصرفوا» على كفرهم «صرف الله قلوبهم» عن الهدى «بأنهم قوم لا يفقهون» الحق لعدم تدبرهم.
Hintçe:
और जब कोई सूरा नाज़िल किया गया तो उसमें से एक की तरफ एक देखने लगा (और ये कहकर कि) तुम को कोई मुसलमान देखता तो नहीं है फिर (अपने घर) पलट जाते हैं (ये लोग क्या पलटेगें गोया) ख़ुदा ने उनके दिलों को पलट दिया है इस सबब से कि ये बिल्कुल नासमझ लोग हैं
Tayca:
และเมื่อบทหนึ่งบทใดของอัล-กรุอานถูกประทานลงมา บางคนในหมู่พวกเขาต่างก็มองตาซึ่งกันและกัน (แล้วถามขึ้นว่า) “มีใครเห็นพวกท่านบ้างไหม” แล้วพวกเขาก็พากันหันเหออกจากแนวทางที่ถูกต้อง เพราะแท้จริงพวกเขาเป็นกลุ่มชนที่ไม่มีความเข้าใจอะไรเลย
İbranice:
וכאשר יורד פרק, מביטים זה אל זה (ואומרים) 'האם מישהו רואה אתכם'? ואחר כך יסתלקו, אלוהים ירחיק את לבבם (מן האמונה,) כי הם אנשים שאינם מבינים
Hırvatça:
A kad bude objavljena koja sura, samo se zagledaju: "Da li vas ko vidi?", i onda se udaljuju. Allah je srca njihova skrenuo, zato što su oni ljudi koji ne shvataju.
Rumence:
Ei se uită la alţii, atunci când o Sură este pogorâtă: “Vă vede cineva?” şi apoi întorc spatele. Dumnezeu să le întoarcă inimile, căci sunt un popor ce nu înţelege.
Transliteration:
Waitha ma onzilat sooratun nathara baAAduhum ila baAAdin hal yarakum min ahadin thumma insarafoo sarafa Allahu quloobahum biannahum qawmun la yafqahoona
Türkçe:
Bir sure indirildi mi "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine bakar, sonra da sıvışıp giderler. Allah, kalplerini yamultmuştur. Çünkü gereğince anlamayan bir topluluktur bunlar.
Sahih International:
And whenever a surah is revealed, they look at each other, [saying], "Does anyone see you?" and then they dismiss themselves. Allah has dismissed their hearts because they are a people who do not understand.
İngilizce:
Whenever there cometh down a Sura, they look at each other, (saying), "Doth anyone see you?" Then they turn aside: Allah hath turned their hearts (from the light); for they are a people that understand not.
Azerbaycanca:
(Münafiqlərin yaramaz işlərindən, qəbahətlərindən xəbər verən) bir surə nazil edildiyi zaman bir-birinə baxıb: “(Müsəlmanlardan) sizi görən varmı?” – deyə soruşur, (görən yoxdursa) dönüb aradan çıxırlar. Onlar (haqqı) anlamaz bir tayfa olduqları üçün Allah da ürəklərini (imandan, xeyirdən) döndərmişdir!
Süleyman Ateş:
Bir sure indirildiği zaman: "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirine bakar, sonra sıvışırlar. Anlamaz bir topluluk oldukları için Allah onların kalblerini çevirmiştir.
Diyanet Vakfı:
Bir sure indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler. Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir.
Erhan Aktaş:
Bir sûre indirildiği zaman: “Sizi gören var mı?” diye birbirlerine bakar, sonra da dönüp giderler. Allah, onların kalplerini çevirmiştir. Çünkü onlar, düşünmeyen bir halktır.
Kral Fahd:
Bir sûre indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler. Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir.
Hasan Basri Çantay:
(Aleyhlerinde) bir sûre indirilince birbirine bakarlar da «Sizi bir kimse görmüyor mu?» (diye de endîşe ederler) ve sonra (rüsvay olmakdan korkarak sıvışıb) giderler. Allah onların gönüllerini ters çevirmiş. Çünkü onlar öyle bir kavmdir ki ince anlamazlar.
Muhammed Esed:
(Öyle ki,) ne zaman bir sure indirilse, "Kalplerinizde olanı bilebilecek biri mi var?" (der gibi) birbirlerine bakıyor, sonra da dönüp gidiyorlar. (Oysa) Allah döndürmüştür onların kalplerini (haktan), çünkü onu kavrayamayacak bir topluluktur onlar.
Gültekin Onan:
Bir sure indirildiğinde bazısı bazısına bakar (ve): "
Ali Fikri Yavuz:
Münafıkların kabahatını anlatan bir Sûre indirildiği zaman, birbirlerine bakıp: “-Müminlerden sizi gören oluyor mu? “diye işaretleşirler. (Gören yoksa) hemen sıvışır giderler. Allah, onların kalblerini, imanı kabulden çevirmiştir: Çünkü onlar, gerçeği anlamayan kimselerdir.
Portekizce:
Quando uma Surata lhes é revelada, olham-se, entre si, e dizem: Acaso alguém vos observa? E logo se retiram. Deusdesviou seus corações, porque são gente insipiente.
İsveççe:
Och då en sura uppenbaras ser de på varandra [och frågar]: "Är det någon som ser oss?" - och så drar de sig undan. Gud har låtit deras hjärtan vända sig ifrån [trons ljus], eftersom de är människor som inte använder sitt förstånd.
Farsça:
و هنگامی که سوره ای نازل شود برخی از منافقان به برخی دیگر، نگاهِ [مرموزانه] می کنند [و به سبب نگرانی از برملا شدن نفاقشان می گویند:] آیا کسی شما را می بیند؟ سپس [به صورت مخفیانه از محضر پیامبر خدا] بازمی گردند، خدا دل هایشان را [از حق] گردانیده است؛ زیرا آنان گروهی هستند که [حقایق را] نمی فهمند.
Kürtçe:
وە کاتێک سورەتێک بنێردرێتە خوارەوە (ئەو دووڕوانە) دەڕوانن بۆ یەکتری (دەڵێن) ئایا ھیچ کەس دەتان بینێت؟ پاشان (بە دزیەوە) دەگەڕێنەوە خوا دڵیانی وەرگێڕا (لە بڕواھێنان) چونکە بەڕاستی ئەوانە کۆمەڵێکن ھیچ تێ ناگەن
Özbekçe:
Бирон сура нозил бўлган вақтда сизни биров кўрмадими, деб бир-бирларига назар соладилар-да, сўнгра бурилиб кетадилар. Улар фаҳмламайдиган қавм бўлганлари учун Аллоҳ қалбларини буриб қўйди.
Malayca:
Dan apabila diturunkan satu surah dari Al-Quran (mendedahkan keburukan orang- orang munafik itu) setengah mereka memandang kepada setengahnya yang lain sambil berkata: "Adakah sesiapa nampak kamu (kalau kita undur dari sini)?" Kemudian mereka berpaling pergi (dengan meninggalkan majlis Nabi); Allah memalingkan hati mereka (daripada iman), disebabkan mereka kaum yang tidak (mahu) mengerti.
Arnavutça:
E, kur të shpallet ndonjë sure (që i qorton hipokritët), ata shikojnë njëri-tjetrin (dhe thonë): “A po ju sheh ndokush?” pastaj kthehen. Perëndia i shmangë zemrat e tyre, sepse ata janë popull që nuk kuptojnë!
Bulgarca:
И когато се низпослава сура срещу лицемерите, те се споглеждат един друг: “Вижда ли ви някой?” После се отклоняват. Аллах отклонява сърцата им, защото са хора непроумяващи.
Sırpça:
А кад буде објављено које поглавље, само се загледају: „Да ли вас ко види?“ И онда се окрену и напусте. Аллах је скренуо њихова срца, зато што су они људи који не схватају.
Çekçe:
A sotva je seslána nějaká súra, tu dívají se jeden na druhého a říkají: 'Vidí nás někdo?' a pak odcházejí. Nechť Bůh odvrátí srdce jejich, neboť jsou to lidé, kteří nic nepochopí.
Urduca:
جب کوئی سورت نازل ہوتی ہے تو یہ لوگ آنکھوں ہی آنکھوں میں ایک دوسرے سے باتیں کرتے ہیں کہ کہیں کوئی تم کو دیکھ تو نہیں رہا ہے، پھر چپکے سے نکل بھاگتے ہیں اللہ نے ان کے دل پھیر دیے ہیں کیونکہ یہ ناسمجھ لوگ ہیں
Tacikçe:
Ва чун сурае нозил шавад, баъзе ба баъзе дигар нигоҳ мекунанд: «Оё касе шуморо мебинад?» Ва бозмегарданд. Худо дилҳояшонро аз имон мунсариф сохта (баргардонда), зеро мардуме нофаҳманд!
Tatarca:
Коръәннән бер сүрә иңгәндә алар бер-берсенә карашалар вә әйтешерләр: кем дә булса сезне күрмиме? Ягъни мөселманнар безнең аларга каршы булган эшебезне белмәгән иделәр дип, һаман куркып яшәмәктәләр. Соңра алар Коръәннән дүнделәр, Аллаһ аларның күңелләрен хактан кайтарды, һичнәрсә аңламый торган кавем булганнары өчен.
Endonezyaca:
Dan apabila diturunkan satu surat, sebagian mereka memandang kepada yang lain (sambil berkata): "Adakah seorang dari (orang-orang muslimin) yang melihat kamu?" Sesudah itu merekapun pergi. Allah telah memalingkan hati mereka disebabkan mereka adalah kaum yang tidak mengerti.
Amharca:
(እነሱን የምታነሳ) ምዕራፍም በተወረደች ጊዜ አንድ ሰው ያያችኋልን እያሉ ከፊሎቻቸው ወደ ከፊሉ ይመለከታሉ፡፡ ከዚያም (ተደብቀው) ይኼዳሉ፡፡ እነርሱ የማያውቁ ሕዝቦች በመኾናቸው አላህ ልቦቻቸውን አዞረ፡፡
Tamilce:
இன்னும், ஓர் அத்தியாயம் (புதிதாக) இறக்கப்பட்டால், அவர்களில் சிலர் சிலரை (விரைக்கப்) பார்க்கிறார்களா? “உங்களை யாரும் பார்க்கின்றனரா?” என்று (கேட்டு விட்டு) பின்னர், (அங்கிருந்து) திரும்பி சென்று விடுகிறார்கள். நிச்சயமாக அவர்கள் (சத்தியத்தை) அறிய முயற்சிக்காத மக்களாக இருக்கும் காரணத்தால், அல்லாஹ்(வும்) அவர்களுடைய உள்ளங்களை (நம்பிக்கை கொள்வதிலிருந்து) திருப்பி விட்டான்.
Korece:
말씀이 계시될 때마다 서로가 서로에게 쳐다보며 말하길 누 가 너희를 보고 있느뇨 라고 하 면서 사라지매 하나님께서는 그들 의 마음을 앗아랐으니 그들은 이 해하지 못하는 무리였기 때문이라
Vietnamca:
Bất cứ khi nào một chương Kinh được ban xuống thì chúng nhìn nhau, (nói): “Có ai nhìn thấy các người không?” và sau đó chúng quay đi. Allah đã gạt bỏ trái tim của chúng (khỏi chân lý) bởi vì chúng là đám người không hiểu.
Ayet Linkleri: