Arapça:
وَكَذَٰلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِنِينَ
Çeviriyazı:
vekeẕâlike nürî ibrâhîme melekûte-ssemâvâti vel'arḍi veliyekûne mine-lmûḳinîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
Diyanet İşleri:
Yakinen bilenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin hükümranlığını şöylece gösteriyorduk:
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz, gerçek ve şüphesiz bilgiye sahip olması için İbrahim'e, göklerdeki ve yeryüzündeki kudret ve saltanatı, tasarruf ve hikmeti böylece göstermedeydik.
Şaban Piriş:
İbrahim’e kesin iman edenlerden olması için, göklerin ve yerin mülkünü göstermiştik.
Edip Yüksel:
Kesin bir inanca sahip olması için, İbrahim'e göklerin ve yerin yönetimini şöylece gösterdik:
Ali Bulaç:
Böylece İbrahim'e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.
Suat Yıldırım:
Biz İbrâhim'e (şirkin çirkinliğini gösterdiğimiz gibi) imanında yakîne, kesinliğe ulaşması için göklerin ve yerin muhteşem hükümranlığını da öylece gösteriyorduk. [3,190-191; 7,185; 10,101; 23,88; 34,9; 36,83]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve İbrahim´e şöylece göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, yakinen bilip inananlardan oluversin.
Yaşar Nuri Öztürk:
Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek inananlardan olsun.
Bekir Sadak:
Milleti onunla tartismaya giristi. «Beni dogru yola eristirmisken, Allah hakkinda benimle mi tartisiyorsunuz? O´na ortak kostuklarinizdan korkmuyorum, meger ki Rabbim bir seyi dilemis ola. Rabbim ilimce her seyi kusatmistir
İbni Kesir:
İşte böylece yakınen bilenlerden olması için Biz, İbrahim´e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk.
Adem Uğur:
Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim´e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.
İskender Ali Mihr:
Ve böylece Biz, İbrâhîm´e onun mûkınîn (yakîn hasıl edenlerden) olması için yerin ve göklerin (semaların) melekûtunu gösteriyoruz (gösteriyorduk).
Celal Yıldırım:
İşte böylece biz İbrahim´e kesin bilgi edinenlerden olsun diye göklerin ve yerin melekûtunu (yaratılışındaki düzen, denge, plân ve bazı kanunların işleyişini) gösteriyorduk.
Tefhim ul Kuran:
İşte böyle İbrahim´e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, yakîn sahiplerinden olsun.
Fransızca:
Ainsi avons-Nous montré à Abraham le royaume des cieux et de la terre, afin qu'il fût de ceux qui croient avec conviction.
İspanyolca:
Y así mostramos a Abraham el reino de los cielos y de la tierra, para que fuera de los convencidos.
İtalyanca:
Così mostrammo ad Abramo il regno dei cieli e della terra, affinché fosse tra coloro che credono con fermezza.
Almanca:
Und solcherart zeigten WIR Ibrahim die Zeichen der Himmel und der Erde und damit er zu denjenigen gehört, die über Gewißheit verfügen.
Çince:
我这样使易卜拉欣看见天地的国权,以便他成为坚信的人。
Hollandaca:
En zoo deden wij Abraham het koninkrijk van hemel en aarde zien, opdat hij een mocht worden van hen, die oprecht gelooven.
Rusça:
Так Мы показали Ибрахиму (Аврааму) царство небес и земли, дабы он стал одним из убежденных.
Somalice:
Saasaan u Tusinnay Ibraahim Xukunka Samooyinka iyo Dhulka inuu ka Mid Noqdo kuwa Yaqiiniya (Xaqa).
Swahilice:
Na kadhaalika tulimwonyesha Ibrahim ufalme wa mbingu na ardhi, na ili awe miongoni mwa wenye yakini.
Uygurca:
ئىبراھىمنىڭ (تەۋھىد بارىسىدا) قەتئىي ئىشەنگۈچىلەردىن بولۇشى ئۈچۈن، (ئۇنىڭغا ئاتىسى بىلەن قەۋمنىڭ گۇمراھلىقىنى كۆرسەتكىنىمىزدەك) بىز ئىبراھىمغا ئاسمانلارنىڭ، زېمىننىڭ ئاجايىپلىرىنى كۆرسەتتۇق
Japonca:
われはこのように,天と地の王国をイブラーヒームに示し,かれを全く迷いのない信者にしようとしたのである。
Arapça (Ürdün):
«وكذلك» كما أريناه إضلال أبيه وقومه «نري إبراهيم ملكوت» ملك «السماوات والأرض» ليستدل به على وحدانيتنا «وليكون من الموقنين» بها وجملة وكذلك وما بعدها اعتراض وعطف على قال.
Hintçe:
और (जिस तरह हमने इबराहीम को दिखाया था कि बुत क़ाबिले परसतिश (पूजने के क़ाबिल) नहीं) उसी तरह हम इबराहीम को सारे आसमान और ज़मीन की सल्तनत का (इन्तज़ाम) दिखाते रहे ताकि वह (हमारी वहदानियत का) यक़ीन करने वालों से हो जाएं
Tayca:
และในทำนองนั้นแหละ เราจะให้อิบรอฮีมเห็นอำนาจอันยิ่งใหญ่ ในบรรดาชั้นฟ้า และแผ่นดินและเพื่อเขาจะได้เป็นผู้หนึ่งในหมู่ผู้เชื่อมั่นทั้งหลาย
İbranice:
והראינו לאברהם את מלכות השמים והארץ למען יהיה מן הבטוחים באמונתם
Hırvatça:
I Mi pokazasmo Ibrahimu carstvo nebesa i Zemlje da bi postao od onih što čvrsto vjeruju.
Rumence:
Astfel i-am arătat lui Abraham împărăţia cerurilor şi a pământului ca să fie dintre cei care cred cu tărie.
Transliteration:
Wakathalika nuree ibraheema malakoota alssamawati waalardi waliyakoona mina almooqineena
Türkçe:
Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek inananlardan olsun.
Sahih International:
And thus did We show Abraham the realm of the heavens and the earth that he would be among the certain [in faith]
İngilizce:
So also did We show Abraham the power and the laws of the heavens and the earth, that he might (with understanding) have certitude.
Azerbaycanca:
Beləcə, İbrahimə göylərin və yerin mülkünü (səltənətini, oradakı qəribəlikləri və gözəllikləri, onların Allah qüdrəti ilə yaradılmasını) göstərdik ki, tam qənaətlə inananlardan olsun!
Süleyman Ateş:
Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu (büyük ve harikulade muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
Diyanet Vakfı:
Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk.
Erhan Aktaş:
Böylece, göklerin ve yerin melekûtunu(1) İbrâhîm’e gösteriyorduk ki kesin îmân edenlerden olsun.
Kral Fahd:
Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.
Hasan Basri Çantay:
Biz İbrâhîme (hakıykatı nasıl öğretdiysek, istidlalde bulunması ve) kesin ilme erenlerden olması için göklerin ve yerin büyük mülkünü de öylece gösteriyorduk.
Muhammed Esed:
Böylece Biz İbrahime, (Allahın) gökler ve yer üzerindeki güçlü hükümranlığı ile ilgili (ilk) kavrayışı kazandırdık, ki kalben mutmain olan kimselerden olsun.
Gültekin Onan:
Böylece İbrahim´e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk.
Ali Fikri Yavuz:
Biz, İbrahim’e atasının ve kavminin sapıklığını gösterdiğimiz gibi, göklerin ve yerin acâibini ve güzelliklerini gösteriyorduk ki, tevhîd hususunda yakîn sahibi olsun.
Portekizce:
E foi como mostramos a Abraão o reino dos céus e da terra, para que se contasse entre os persuadidos.
İsveççe:
Vi visade nu Abraham [Vårt] herravälde över himlarna och jorden, för att han skulle bli fullt övertygad.
Farsça:
و این گونه فرمانروایی و مالکیّت و ربوبیّت خود را بر آسمان ها و زمین به ابراهیم نشان می دهیم تا از یقین کنندگان شود.
Kürtçe:
بەو شێوەیە نیشانی ئیبراھیم ماندا دەسەڵات و خاوەنێتی (خوا بۆ) ئاسمانەکان و زەوی بۆ ئەوەی لەڕیزی باوەڕدارە ڕاستەقینەکاندا بێت
Özbekçe:
Худди шундай қилиб, Иброҳимга аниқ ишонувчилардан бўлиши учун осмонлару ернинг мулкларини кўрсатамиз. (Яъни, Иброҳимга худди отаси ва унинг қавми очиқ-ойдин адашувда эканлигини соф қалби ва онги ила кўрсатганимиздек, унга ушбу соф қалб ва онг ила осмонлару ердаги мулкларни, улардаги сиру асрорларни ҳам кўрсатамиз.)
Malayca:
Dan demikianlah Kami perlihatkan kepada Nabi Ibrahim kebesaran dan kekuasaan (Kami) di langit dan di bumi, dan supaya menjadilah ia dari orang-orang yang percaya dengan sepenuh-penuh yakin.
Arnavutça:
Dhe Na ia treguam Ibrahimit perandorinë e qiejve dhe të Tokës për t’u bërë nga ata që besojnë vendoshmërisht.
Bulgarca:
И така показваме на Ибрахим владението на небесата и на земята, за да е от убедените.
Sırpça:
Ми показасмо Авраму царство небеса и Земље да би постао од оних који чврсто верују.
Çekçe:
A takto jsme ukázali Abrahamovi království nebeská i pozemská, aby se stal jedním z pevně přesvědčených.
Urduca:
ابراہیمؑ کو ہم اِسی طرح زمین اور آسمانوں کا نظام سلطنت دکھاتے تھے اور اس لیے دکھاتے تھے کہ وہ یقین کرنے والوں میں سے ہو جائے
Tacikçe:
Ба ин тарз ба Иброҳим корхонаи осмонҳову заминро нишон додем, то аз аҳли яқин гардад.
Tatarca:
Әнә шулай Ибраһимга кауменең эшен күрсәткәнебез кеби, Җир вә Күкләрдә булган нәрсәләрне – могҗизаларны аңа күрсәттек, Аллаһу тәгаләнең бөтен эшләренә якыннан – шиксез ышанучылардан булсын өчен.
Endonezyaca:
Dan demikianlah Kami perlihatkan kepada Ibrahim tanda-tanda keagungan (Kami yang terdapat) di langit dan bumi dan (Kami memperlihatkannya) agar dia termasuk orang yang yakin.
Amharca:
እንደዚሁም ኢብራሂምን (እንዲያውቅና) ከአረጋጋጮቹም ይኾን ዘንድ የሰማያትንና የምድርን መለኮት አሳየነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், (நேர்வழியையும் வழிகேட்டையும் அவருக்கு நாம் காண்பித்து கொடுத்த) இவ்வாறுதான், வானங்கள்; மற்றும், பூமியின் பேராட்சியை இப்ராஹீமுக்கு காண்பித்தோம். ஏனெனில், (அவர் அல்லாஹ்வின் வல்லமையை அறிந்து கொள்வதற்காக.) இன்னும், அவர் உறுதியான நம்பிக்கை உடையவர்களில் ஆகுவதற்காக.
Korece:
그리하여 하나님온 아브라함 에게 권능과 하늘과 땅의 법칙을 보여 주었으니 이는 그로 하여금 확고한 신앙을 갖는자 가운데 있 도록 함이라
Vietnamca:
Tương tự (như việc cho Ibrahim thấy sự lầm lạc của cha Y và người dân), TA cho Ibrahim thấy thêm việc chi phối các tầng trời và trái đất (để Y nhận thức được quyền năng vô biên của Allah) và để cho Y trở thành một người có đức tin kiên định.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: