Arapça:
وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ وُقِفُوا عَلَىٰ رَبِّهِمْ ۚ قَالَ أَلَيْسَ هَٰذَا بِالْحَقِّ ۚ قَالُوا بَلَىٰ وَرَبِّنَا ۚ قَالَ فَذُوقُوا الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
Çeviriyazı:
velev terâ iẕ vuḳifû `alâ rabbihim. ḳâle eleyse hâẕâ bilḥaḳḳ. ḳâlû belâ verabbinâ. ḳâle feẕûḳu-l`aẕâbe bimâ küntüm tekfürûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: "Bu, bir gerçek değil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!" der.
Diyanet İşleri:
Onları, Rablerinin huzuruna çıkarıldıkları zaman bir görsen! Allah: "Bu gerçek değil mi?" der; onlar, "Evet, Rabbimiz hakkı için gerçektir" derler. Allah da "Öyleyse inkar etmenizden ötürü azabı tadın" der.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Rablerinin tapısında durduruldukları vakit onları bir görseydin. Rableri, bu gerçek değil mi der, Rabbimize andolsun derler, evet, gerçek. Rableri de öyleyse kafirliğiniz yüzünden tadın azabı der.
Şaban Piriş:
Rab’lerinin karşısında durdurulduklarını ve (Allah’ın): Bu gerçek değil miymiş? dediğinde onların: Rabbimize andolsun ki kesinlikle gerçekmiş, dediklerini ve (Allah’ın da onlara): Küfretmeniz sebebiyle azabı tadın, dediği anı bir görsen!
Edip Yüksel:
Rablerinin huzurunda durdurulmuş halde onları bir görsen! "Bu doğru değil mi," diyecek. "Evet, Rabbimize and olsun doğru," diyecekler. "İnkar etmenizden ötürü azabı tadın," diyecek
Ali Bulaç:
Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen: (Allah:) "Bu, gerçek değil mi?" dedi. Onlar: "Evet, Rabbimiz hakkı için" dediler. (Allah:) "Öyleyse inkar edegeldikleriniz nedeniyle azabı tadın" dedi.
Suat Yıldırım:
Hem onları Rab'lerinin huzuruna getirilip hesap meydanında durduruldukları zaman bir görsen! Hak Teâlâ: “Nasıl, diyecek, şu gördüğünüz diriliş gerçek değil miymiş?” Onlar da: “Evet, Rabbimiz hakkı için gerçekmiş!” diyecekler. Allah Teâlâ buyuracak: “Öyle ise, kâfirliğinizden ötürü şimdi tadın azabı!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve (onları) görecek olsan Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman! Buyuracak ki: «Şu hak değil miymiş?» onlar da: «Evet. Rabbimize and olsun ki» diyecekler. (Cenâb-ı Hak da) «O halde azabı tadınız, küfreder olduğunuz şeyler sebebiyle,» diye buyurmuş olacaktır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Rableri huzurunda durdurulduklarını bir görsen! Sordu: "Gerçek değil miymiş bu?" Dediler: "Rabbimize yemin olsun ki, gerçekmiş." Dedi: "O halde, küfre sapmış olmanızdan dolayı tadın azabı."
Bekir Sadak:
Senden once nice peygamberler yalanlandi ve kendilerine yardimimiz gelene kadar yalanlanmalarina ve sikistirilmaya katlandilar. Allah´in sozlerini degistirebilecek yoktur
İbni Kesir:
Bir görseydin eğer
Adem Uğur:
Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah: Bu (yeniden dirilme olayı), hak değil miymiş? diyecek. Onlar da "
İskender Ali Mihr:
Ve Rab´lerinin huzurunda durduruldukları zaman görsen.(Allahû Tealâ) “Bu hak değil mi?” dedi. “Evet, Rabbimize andolsun.” dediler. Allahû Tealâ: “O halde inkâr ettiğinizden dolayı azabı tadın.” dedi.
Celal Yıldırım:
Onları, Rabbin karşısına çıkarılıp (hesap alanında) durdurulacakları zaman bir görsen, şu (gördüğünüz dirilme) hak değil mi..? Diyecek. Evet, Rabbimize and olsun ki haktır, diyecekler. O halde inkâr ettiğinize karşılık azabı tadın, buyuracak.
Tefhim ul Kuran:
Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen: (Allah:) «Bu, gerçek değil mi?» dedi. Onlar
Fransızca:
Si tu les voyais, quand ils comparaîtront devant leur Seigneur. Il leur dira : "Cela n'est-il pas la vérité ? " Ils diront : "Mais si ! Par notre Seigneur ! " Et, il dira : "Goûtez alors au châtiment pour n'avoir pas cru".
İspanyolca:
Si pudieras ver cuando, puestos de pie ante su Señor... Dirá: «¿No es esto la Verdad?» Dirán: «¡Claro qué sí, por nuestro Señor!» Dirá: «¡Gustad, pues, el castigo por no haber creído!»
İtalyanca:
Se li vedessi quando saranno condotti al loro Signore. Egli dirà: «Non è questa la verità?» Diranno: «Sì, per il nostro Signore!» Dirà: «Gustate il castigo per la vostra miscredenza».
Almanca:
Und würdest du doch sehen, als sie ihrem HERRN vorstellig wurden! ER sagte: "Ist dies nicht dieWahrheit?!" Sie sagten: "Doch mit Sicherheit, bei unserem HERRN!" ER sagte: "Dann erfahrt die Peinigung für das, was ihr an Kufr zu betreiben pflegtet."
Çince:
当他们奉命站在他们的主那里的时候,假若你看见他们的情状。真主将说:难道这不是真实的吗?他们将说:不然,以我们的主发誓!他将说:你们尝试刑罚吧,因为你们从前不信它。
Hollandaca:
Maar indien gij kondet zien, als zij voor hunnen Heer zullen worden geplaatst! Hij zal tot hen zeggen: Was dit niet de waarheid? Zij zullen antwoorden: Ja, bij onzen Heer! God zal zeggen; Onderga dus de straf, omdat gij niet hebt geloofd.
Rusça:
Если бы ты только увидел их, когда их остановят перед их Господом. Он скажет: "Разве это не истина?" Они скажут: "Конечно, клянемся нашим Господом!" Он скажет: "Вкусите же мучения за то, что вы были неверующими!"
Somalice:
Haddaad Aragto Marka la hor Joojiyo Eebahood oo ku Dhaho Miyuuna kan Xaq ahayn, oy Dhahaan waa Xaq Eebaan ku Dhaaranaye oo uu ku dhaho Dhadhamiya Cadaabka Gaalnimadiinna Darteed (Waxaad arki arrin wayn).
Swahilice:
Na lau ungeli ona watavyo simamishwa mbele ya Mola wao Mlezi, akawaambia: Je, si kweli haya? Na wao watasema: Kwani? Tunaapa kwa Mola Mlezi wetu ni kweli. Yeye atasema: Basi onjeni adhabu kwa sababu ya vile mlivyo kuwa mnakataa.
Uygurca:
ئەگەر ئۇلارنى پەرۋەردىگارىنىڭ ئالدىدا توختىتىلغان چاغدا كۆرسەڭ (غايەت چوڭ ئىشنى كۆرۈسەن). اﷲ ئۇلارغا: «بۇ (ئۆلگەندىن كېيىن تىرىلىش) راست ئەمەسمىكەن؟» دەيدۇ. ئۇلار: «پەرۋەردىگارىمىز بىلەن قەسەمكى، راست ئىكەن» دەيدۇ. اﷲ: «كاپىر بولغانلىقىڭلار ئۈچۈن ئازابنى تېتىڭلار» دەيدۇ
Japonca:
あなたがもし,かれらが主と向かい合って立たされる時を見たらどうであろう。その時(主は)仰せられるであろう。「これは真実ではないか。」かれらは言う。「そうです。主にかけて(誓って)。」かれは仰せられよう。「あなたがたは,信仰を拒否したために懲罰を味わいなさい。」
Arapça (Ürdün):
«ولو ترى إذ وقفوا» عرضوا «على ربِّهم» لرأيت أمرا عظيما «قال» لهم على لسان الملائكة توبيخا «أليس هذا» البعث والحساب «بالحق قالوا بلى وربِّنا» إنه لحق «قال فذوقوا العذاب بما كنتم تكفرون» به في الدنيا.
Hintçe:
और (ऐ रसूल) अगर तुम उनको उस वक्त देखते (तो ताज्जुब करते) जब वे लोग ख़ुदा के सामने खड़े किए जाएंगें और ख़ुदा उनसे पूछेगा कि क्या ये (क़यामत का दिन) अब भी सही नहीं है वह (जवाब में) कहेगें कि (दुनिया में) इससे इन्कार करते थे
Tayca:
และหากกล่าวเจ้าจะได้เห็น ขณะที่พวกเขาถูกให้ยืนอยู่เบื้องหน้าพระเจ้าของพวกเขา โดยที่พระองค์ได้ทรงกล่าวว่า นี่ มิใช่ความจริงดอกหรือ? พวกเขาตอบว่า ใช่ขอรับ พวกข้าพระองค์ขอสาบานด้วยพระเจ้าของพวกข้าพระองค์ พระองค์ตรัสว่า พวกจ้าจงลิ้มรสการลงโทษกันเถิด เนื่องจากการที่พวกเจ้าปฏิเสธศรัทธา
İbranice:
אם תראה אותם עומדים (ביום הדין) לפני ריבונם, כשהוא אומר להם 'האם אין זה הצדק'? והם אומרים, 'כן, בריבוננו'! אז אלוהים יגיד להם 'טעמו מן העונש במה שהייתם כופרים
Hırvatça:
A da ti je vidjeti kako će, kada pred Gospodarem svojim budu zaustavljeni i kad ih On upita: "Zar ovo nije istina?", odgovoriti: "Jeste, tako nam Gospodara našeg!", a i kako će On reći: "E, pa iskusite onda patnju zbog toga što niste vjerovali!"
Rumence:
O, de i-ai vedea, când vor fi ţinuţi înaintea Domnului lor şi El le va spune: “Oare nu acesta este Adevărul?” Ei vor spune: “Ba da, pe Domnul nostru!” El va spune: “Gustaţi osânda a ceea ce tăgăduiaţi!”
Transliteration:
Walaw tara ith wuqifoo AAala rabbihim qala alaysa hatha bialhaqqi qaloo bala warabbina qala fathooqoo alAAathaba bima kuntum takfuroona
Türkçe:
Rableri huzurunda durdurulduklarını bir görsen! Sordu: "Gerçek değil miymiş bu?" Dediler: "Rabbimize yemin olsun ki, gerçekmiş." Dedi: "O halde, küfre sapmış olmanızdan dolayı tadın azabı."
Sahih International:
If you could but see when they will be made to stand before their Lord. He will say, "Is this not the truth?" They will say, "Yes, by our Lord." He will [then] say, "So taste the punishment because you used to disbelieve."
İngilizce:
If thou couldst but see when they are confronted with their Lord! He will say: "Is not this the truth?" They will say: "Yea, by our Lord!" He will say: "Taste ye then the penalty, because ye rejected Faith."
Azerbaycanca:
Sən onları (sorğu-sual üçün) Rəbbinin hüzurunda saxlandıqları zaman görəydin! Allah onlara (mələklər vasitəsilə) belə buyuracaq: “Bu, (öləndən sonra dirilmək, sorğu-sual) haqq deyilmi? Onlar: ”Bəli, Rəbbimizə and olsun (ki, bu, haqdır!)” – deyə cavab verəcəklər. (Allah) buyuracaq: “Elə isə etdiyiniz küfrlərə görə dadın əzabı!”.
Süleyman Ateş:
Onları Rablerinin huzurunda durdurulmuş iken bir görsen: (Allah) "Bu gerçek değil miymiş?" dedi. Dediler ki, "Evet Rabbimiz hakkı için gerçektir!" "Öyle ise inkar ettiğinizden dolayı azabı tadın!" dedi.
Diyanet Vakfı:
Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah: Bu (yeniden dirilme olayı), hak değil miymiş? diyecek. Onlar da "Rabbimize andolsun ki evet!" diyecekler. Allah da, Öyle ise inkar ettiğinizden dolayı azabı tadın! diyecek.
Erhan Aktaş:
Rabb’lerinin huzurunda durdurulduklarında, onları bir görsen! Allah, “Bu, gerçek değil miymiş?” dedi. Onlar: “Rabb’imize ant olsun ki gerçekmiş.” dediler. “ O halde kâfirliğinizden(1) dolayı azâbı tadın.” dedi.
Kral Fahd:
Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah: «Bu (yeniden dirilme olayı), hak değil miymiş?» diyecek. Onlar da «Rabbimize andolsun ki evet!» diyecekler. Allah da, «Öyle ise inkâr ettiğinizden dolayı azabı tadın!» diyecek.
Hasan Basri Çantay:
Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman sen (onları) bir görsen! (O vakit Allah) «Şu (âlem) hak değil miymiş?» demiş, onlar da «Rabbimize andolsun, evet» demişlerdir (diyeceklerdir). «Öyle ise, dedi (diyecek), küfür (ve inkâr) edegeldiğiniz şeyler yüzünden tadın azabı»!
Muhammed Esed:
Ama sen (onları) Rablerinin huzuruna çıkarılacakları (ve) Onun, "Bu, hakikat değil mi?" diye soracağı zaman görsen. Onlar, "Evet, Rabbimiz hakkı için öyle!" diye cevap verecekler. (Bunun üzerine,) Allah, "Tadın öyleyse" diyecek, "hakikati reddetmenizden doğan bu azabı!"
Gültekin Onan:
Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen. (Tanrı:) "
Ali Fikri Yavuz:
Sen, onların Rablerine arzedildiklerini (hesaba çekildiklerini) göreydin! Allah, onlara şöyle buyuracak: “- Öldükten sonra diriliş ve bu hesap, hak değil mi imiş?” Onlar da: “- Evet, Rabbimize yemin ederiz ki, bu hak’dır.” diyeceklerdir. Allah: “- O halde dünyada yaptığınız küfürlerin cezasını (azabını) tadın.” buyuracaktır.
Portekizce:
Se os vires quando comparecerem ante seu Senho! Ele lhes dirá: Não é esta a verdade? Dirão: Sim, por nosso Senhor!Então, Ele lhes dirá: Provai, pois, o castigo, por vossa incredulidade!
İsveççe:
Om du kunde se dem när de förs fram inför sin Herre [och] Han säger: "Är inte detta den sanna verkligheten?" [och då] svarar de: "Jo, vid vår Herre! Så är det!" [Då] skall Han säga: "Smaka nu straffet för ert förnekande av sanningen!"
Farsça:
و اگر ببینی هنگامی که در پیشگاه پروردگارشان بازداشته شوند [وضعی شگفت انگیز می بینی] ، خدا می فرماید: آیا این [برانگیخته شدن و زنده گشتن پس از مرگ] حق نیست؟ می گویند: سوگند به پروردگارمان حق است. [خدا] می فرماید: پس به کیفر آنکه کفر می ورزیدید، این عذاب را بچشید.
Kürtçe:
وەئەگەر ئەوانە دەبینی ئەوکاتەی کەلە حزووری پەروەردگاریاندا وەستێنراوون (پەروەردگار) دەفەرموێت ئایا ئەمە ڕاست نیە؟ ئەڵێن: بەڵێ ڕاستە سوێند بە پەروەردگارمان دەفەرموێت دەی بچەژن ئەو سزایە بە ھۆی ئەوەی کەبڕواتان نەھێناوە (ئینکارتان دەکرد)
Özbekçe:
Аллоҳнинг ҳузурида тўхтатилганларида, У: «Мана шу ҳақ эмасми?!» деганида, «Роббимизга қасамки ҳақдир», деганларини, У: «Бас, куфр келтирганингиз учун азобини чекинг», дейишини кўрсанг эди.
Malayca:
Dan sungguh ngeri jika engkau melihat ketika mereka dihadapkan kepada Tuhan mereka, lalu Allah berfirman: "Bukankah hari kiamat ini suatu perkara yang benar? Mereka menjawab: "Benar, demi Tuhan kami!" Allah berfirman lagi: "Oleh itu, rasalah azab seksa neraka dengan sebab kamu telah kufur ingkar".
Arnavutça:
Ah! Sikur t’i shohësh ata kur të dalin para Zotit, Ai do t’ju thotë: “A nuk është e vërtetë kjo?” Ata do të përgjigjen: “Po, është e vërtetë, për Zotin tonë!” Perëndia do t’ju thotë: “E pra, tani, shijoni dënimin, sepse nuk keni besuar!”
Bulgarca:
И ако би видял, когато бъдат изправени пред техния Господ, как Той ще каже: “Не е ли истина това?” Ще кажат: “Да, кълнем се в своя Господ!” Ще каже: “Вкусете тогава мъчението, че не повярвахте!”
Sırpça:
А да ти је видети како ће, када пред својим Господарем буду заустављени и кад их Он упита: „Зар ово није истина?“ Одговорити: „Јесте, тако нам Господара нашег!“ А и како ће Он рећи: „Искусите онда патњу због тога што нисте веровали!“
Çekçe:
Kéž bys je mohl vidět, až budou před Pána svého postaveni a ten jim řekne: 'Zdaž toto pravda není?' I odvětí: 'Ó ano, při Pánu našem!' A řekne Pán: 'Ochutnejte tedy trest za to, že jste nevěřící byli!'
Urduca:
کاش وہ منظر تم دیکھ سکو جب یہ اپنے رب کے سامنے کھڑے کیے جائیں گے اس وقت ان کا رب ان سے پوچھے گا "کیا یہ حقیقت نہیں ہے؟" یہ کہیں گے "ہاں اے ہمارے رب! یہ حقیقت ہی ہے" وہ فرمائے گا "اچھا! تو اب اپنے انکار حقیقت کی پاداش میں عذاب کا مزا چکھو"
Tacikçe:
Ва агар бубинӣ он ҳангомро, ки дар баробари Парвардигорашон истодаанд. Худо мегӯяд: «Оё ин ба ҳақ набувад?» Гӯянд: «Оре, савганд ба Парвардигорамон!» Гӯяд,: «Ба ҷазои он, ки кофир будаед, азоби Худоро бичашед!»
Tatarca:
Әгәр Аллаһу хозурында хөкем ителү өчен басып торганнарын күрсәң, шул вакытта Аллаһ әйтер: "Әйә! Үлгәннән соң терелү хак булмадымы?" – дип. Алар әйттеләр: "Бәлки, ий Раббыбыз, үлгәннән соң терелү хак булды", – дип. Инде аларга Аллаһ әйтер: "Алай булгач Коръәнне вә үлгәннән соң терелүне инкяр итүегез сәбәпле җәһәннәм ґәзабы татыгыз", – дип.
Endonezyaca:
Dan seandainya kamu melihat ketika mereka dihadapkan kepada Tuhannya (tentulah kamu melihat peristiwa yang mengharukan). Berfirman Allah: "Bukankah (kebangkitan ini benar?" Mereka menjawab: "Sungguh benar, demi Tuhan kami". Berfirman Allah: "Karena itu rasakanlah azab ini, disebabkan kamu mengingkari(nya)".
Amharca:
በጌታቸውም ላይ (ለምርመራ) በተቆሙ ጊዜ ብታይ ኖሮ (አስደንጋጭን ነገር ባየህ ነበር)፡፡ «ይህ እውነት አይደለምን» ይላቸዋል፡፡ «በጌታችን ይኹንብን እውነት ነው» ይላሉ፡፡ «ትክዱት በነበራችሁት ምክንያት ቅጣቱን ቅመሱ» ይላቸዋል፡፡
Tamilce:
இன்னும், (அவர்கள்) தங்கள் இறைவனுக்கு முன் நிறுத்தப்படும்போது நீர் (அவர்களைப்) பார்த்தால், (அப்போது இறைவன், விசாரணை நாளாகிய) இது உண்மை இல்லையா? என்று கூறுவான். அவர்கள், “எங்கள் இறைவன் மீது சத்தியமாக! ஏனில்லை (உண்மைதான்)’’ எனக் கூறுவர். “ஆகவே, நீங்கள் நிராகரித்துக் கொண்டிருந்த காரணத்தால் இந்த தண்டனையை சுவையுங்கள்’’ என்று (இறைவன்) கூறுவான்.
Korece:
그들이 주님 앞에서니 이것 이진리가 아니더뇨 라고 주님께서말씀하시니 그렇습니다 우리의 주님이시여 라고 그들이 대답하매 너희는 벌을 받게 되리라 너희가 믿음을 거절했노라 하심을 그대가보리라
Vietnamca:
Nếu như Ngươi (Thiên Sứ) thấy cảnh (những người vô đức tin) bị bắt đứng trình diện trước Thượng Đế của họ (thì Ngươi sẽ thấy tình trạng tồi tệ của họ) khi (Allah) bảo họ: “Lẽ nào điều này (sự Phục Sinh) không phải là sự thật?” Họ đáp: “Thưa Thượng Đế của bầy tôi, nó là sự thật.” (Allah) phán: “Vậy thì các ngươi hãy nếm lấy hình phạt bởi những gì mà các ngươi đã từng phủ nhận.”
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: