Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

12

Ayet No: 

801

Sayfa No: 

129

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُل لِّمَن مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ قُل لِّلَّهِ ۚ كَتَبَ عَلَىٰ نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ ۚ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ ۚ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Çeviriyazı: 

ḳul limem mâ fi-ssemâvâti vel'arḍ. ḳul lillâh. ketebe `alâ nefsihi-rraḥmeh. leyecme`anneküm ilâ yevmi-lḳiyâmeti lâ raybe fîh. elleẕîne ḫasirû enfüsehüm fehüm lâ yü'minûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır. Sizi, varlığında asla şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.

Diyanet İşleri: 

De ki: "göklerde ve yerde olanlar kimindir?", "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır; and olsun ki, sizi vukuu şüphe götürmeyen kıyamet gününde toplayacaktır. Kendilerine yazık ettiler; çünkü onlar inanmazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Kimindir ne varsa göklerde ve yeryüzünde? De ki: Allah'ın; rahmet etmeyi gerekli kıldı özüne. Kıyamet günü hepinizi de tapısında toplayacak ve hiç şüphe yok o günün geleceğinde. Kendilerine ziyan edenlerdir inanmayanlar.

Şaban Piriş: 

Yine de ki: Göklerde ve yerde olanlar kimindir? Allah’ındır! de. O, rahmet etmeyi kendi üzerine yazmıştır. Hakkında hiçbir şüphe bulunmayan kıyamet günü sizi elbette bir araya toplayacaktır. Kendilerini hüsrana sokanlar, işte onlar iman etmezler.

Edip Yüksel: 

De: "Göklerde ve yerde olanlar kimin?" "ALLAH'ın," de. Kendisine merhametli olmayı gerekli kıldı. Hakkında kuşku olmayan Diriliş Günü sizi toplayacak. Kişiliklerini yitirenler inanmıyanlardır.

Ali Bulaç: 

De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki: "Allah'ındır." O, rahmeti Kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.

Suat Yıldırım: 

De ki: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” “Allah'ındır” de. O, rahmet etmeyi Kendisine ilke edinmiştir.O, geleceğinde hiçbir şüphe olmayan kıyamet günü sizi bir araya toplayacaktır.Kendilerini en büyük ziyana uğratanlardır ki iman etmezler. Halbuki gecede ve gündüzde barınan her şey O’nundur. O her şeyi işitir ve bilir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Göklerde ve yerde olan şeyler kimindir?» De ki: «Allah Teâlâ´nındır. O kendi zâtı üzerine rahmeti yazmıştır. Elbette sizleri Kıyamet gününe toplayacaktır. Bunda şüphe yoktur.» O kimseler ki, nefislerine ziyankar olmuşlardır. İşte onlar imân etmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sor: "Kimindir gökler ve yer?" Cevap ver: "Allah'ındır." O Allah ki, rahmeti öz benliği üzerine yazmıştır. O sizi, varlığında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde bir araya mutlaka toplayacaktır. Benliklerini hüsrana yuvarlamış kişiler var ya, onlar iman etmezler.

Bekir Sadak: 

O gun kim azabdan alikonursa, suphesiz o kimse rahmete erismistir. Bu, apacik bir kurtulustur.

İbni Kesir: 

De ki: Göklerde ve yerde olanlar kimindir? Allah´ındır, de. O, rahmeti kendi üzerine yazmıştır. Andolsun ki

Adem Uğur: 

(Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. &quot

İskender Ali Mihr: 

De ki : “Semalarda ve yeryüzünde olan şeyler kimin?” “Hepsi Allah´ındır!” de. Allahû Tealâ, kendi üzerine rahmeti yazdı. Hakkında şüphe olmayan kıyâmet gününde, sizleri mutlaka toplayacak. O kimseler ki

Celal Yıldırım: 

De ki: Göklerde ve yerde olan kimindir? De ki: Allah´ındır. O, rahmeti kendine gerekli kılmıştır. And olsun ki, meydana geleceğinde hiç şüphe olmayan Kıyamet günü sizi bir araya getirip toplayacaktır. Kendilerine yazık edenler (var ya), işte onlar (Allah´a ve Kıyamete) inanmazlar.

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Göklerde ve yerde olanlar kimindir?» De ki: «Allah´ındır.» O, rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinden kuşku olmayan kıyamet gününde tartışmasız toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.

Fransızca: 

Dis : "A qui appartient ce qui est dans les cieux et la terre ? " Dis : "A Allah ! " Il S'est à Lui-même prescrit la miséricorde . Il vous rassemblera, certainement, au Jour de la Résurrection : il n'y a pas de doute là-dessus. Ceux qui font leur propre perte sont ceux qui ne croient pas.

İspanyolca: 

Di: «¿A quién pertenece lo que está en los cielos y en la tierra?» Di: «¡A Alá!», Él mismo Se ha prescrito la misericordia. Él os reunirá, ciertamente, para el día indubitable de la Resurrección. Quienes se hayan perdido, no creerán.

İtalyanca: 

Di': «A chi [appartiene] quello che c'è nei cieli e sulla terra? Rispondi: «Ad Allah!». Egli si è imposto la misericordia. Vi riunirà nel Giorno della Resurrezione, sul quale non v'è dubbio alcuno. Quelli che non credono preparano la loro stessa rovina.

Almanca: 

Sag: "Wem gehört das, was in den Himmeln und auf Erden ist?" Sag: "ALLAH!" ER hat Sich Selbst der Gnade verpflichtet. ER wird euch doch noch zu einem Tag der Auferstehung versammeln, an dem es keinerlei Zweifel gibt. Diejenigen, die sich selbst zum Scheitern gebracht haben, diese werden den Iman nicht verinnerlichen.

Çince: 

你说:天地万物是谁的?你说:是真主的。他曾以慈悯为自己的责任。他必在无疑的复活日集合你们。亏折自身的人,是不信道的。

Hollandaca: 

Zeg: Wien behoort wat hemel en aarde bevatten? Zeg: Aan God. Hij heeft zich zelven barmhartigheid voorgeschreven. Hij zal u zeker op den dag der opstanding verzamelen; daaraan is geen twijfel. Zij, die niet gelooven, verwoesten hunne eigene zielen.

Rusça: 

Скажи: "Кому принадлежит то, что на небесах и на земле?" Скажи: "Аллаху! Он предписал Себе милосердие. Он непременно соберет вас вместе в День воскресения, в котором нет сомнения. Те, которые потеряли самих себя, никогда не уверуют".

Somalice: 

Waxaad Dhahdaa yaa leh waxa ku Sugan Samooyinka iyo Dhulka, Dheh Eebe, wuxuuna Isasaaray Naxariis, wuxuuna idin kulmin Maalinta Qiyaame Shakina ma lch, kuwa Khasaariyey Naftoodase ma Rumaynayaan.

Swahilice: 

Sema: Ni vya nani viliomo katika mbingu na katika ardhi? Sema: Ni vya Mwenyezi Mungu. Yeye amejilazimisha nafsi yake kurehemu. Hakika atakukusanyeni Siku ya Kiyama isiyo kuwa na shaka. Walio jikhasiri wenyewe hawaamini.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) ئېيتقىنكى، «ئاسمانلاردىكى، زېمىندىكى مەۋجۇداتلار كىمنىڭ؟» (ئۇلارغا) ئېيتقىنكى، «اﷲ نىڭ»، اﷲ (ئېھسان قىلىش يۈزىسىدىن بەندىلىرىگە) رەھمەت قىلىشنى ئۆز ئۈستىگە ئالدى، ھېچقانداق گۇمان بولمىغان قىيامەت كۈنى اﷲ سىلەرنى ئەلۋەتتە يىغىدۇ. (كۇفرىنى ئىختىيار قىلىشى بىلەن) ئۆزىگە ئۆزى زىيان سالغانلار ئىمان ئېيتمايدۇ

Japonca: 

言ってやるがいい。「天と地にある凡てのものは,誰の有であるのか。」言ってやるがいい。「アッラーの有である。かれは慈悲を御自分の動となされる。審判の日には,必ずあなたがたを召集されよう。それに疑いの余地はないのである。」だが自分の魂を滅ぼしてしまった者は,信じないであろう。

Arapça (Ürdün): 

«قل لمن ما في السماوات والأرض قل لله» إن لم يقولوه لا جواب غيره «كتب على نفسه» قضى على نفسه «الرحمة» فضلا منه وفيه تلطف في دعائهم إلى الإيمان «لَيجمعنكم إلى يوم القيامة» ليجازيكم بأعمالكم «لا ريب» شك «فيه الذين خسروا أنفسهم» بتعريضها للعذاب مبتدأ خبره «فهم لا يؤمنون».

Hintçe: 

(ऐ रसूल उनसे) पूछो तो कि (भला) जो कुछ आसमान और ज़मीन में है किसका है (वह जवाब देगें) तुम ख़ुद कह दो कि ख़ास ख़ुदा का है उसने अपनी ज़ात पर मेहरबानी लाज़िम कर ली है वह तुम सब के सब को क़यामत के दिन जिसके आने मे कुछ शक़ नहीं ज़रुर जमा करेगा (मगर) जिन लोगों ने अपना आप नुक़सान किया वह तो (क़यामत पर) ईमान न लाएंगें

Tayca: 

จงกล่าวเถิด(มุฮัมมัด)ว่า สิ่งที่อยู่ในบรรดาชั้นฟ้าและแผ่นดินนั้นเป็นของใคร? จงกล่าวเถิด(มุฮัมมัด) ว่าเป็นของอัลลอฮ์ พระองค์ได้ทรงกำหนดการเอ็นดูเมตตาไว้บนตัวของพระองค์ แน่นอนพระองค์จะทรงรวบรวมพวกเจ้าไปสู่วันกิยามะฮ์ โดยที่ไม่มีการสงสัยใด ๆ ในวันนั้นบรรดาผู้ที่ทำให้ตัวของพวกเขาขาดทุนนั้น พวกเขาก็จะไม่ศรัทธา

İbranice: 

אמור':למיכלאשרבשמיםובארץ'?אמור 'לאלוהים! הוא כתב על עצמו הרחמים , והוא יאסוף אתכם ביום תחיית- המתים, שאין ספק בו. ואולם כל אלה שאיבדו את עצמם (בכפירתם באלוהים ובשליחו) לעולם לא יאמינו

Hırvatça: 

Upitaj: "Čije je sve ono što je na nebesima i na Zemlji?", i odgovori: "Allahovo!" On je sebi propisao da bude milostiv. On će vas na Kijametskom danu sakupiti, u to nema nikakve sumnje; oni koji su sebe upropastili, pa - oni ne vjeruju.

Rumence: 

Spune: “Ale cui sunt cele din ceruri şi de pe pământ?” Spune: “Ale lui Dumnezeu!” Dumnezeu şi-a scris sieşi milostivenia. El vă va strânge în Ziua Învierii asupra căreia nu este nici o îndoială. Cei care se pierd pe ei înşişi, sunt cei care nu cred.

Transliteration: 

Qul liman ma fee alssamawati waalardi qul lillahi kataba AAala nafsihi alrrahmata layajmaAAannakum ila yawmi alqiyamati la rayba feehi allatheena khasiroo anfusahum fahum la yuminoona

Türkçe: 

Sor: "Kimindir gökler ve yer?" Cevap ver: "Allah'ındır." O Allah ki, rahmeti öz benliği üzerine yazmıştır. O sizi, varlığında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde bir araya mutlaka toplayacaktır. Benliklerini hüsrana yuvarlamış kişiler var ya, onlar iman etmezler.

Sahih International: 

Say, "To whom belongs whatever is in the heavens and earth?" Say, "To Allah." He has decreed upon Himself mercy. He will surely assemble you for the Day of Resurrection, about which there is no doubt. Those who will lose themselves [that Day] do not believe.

İngilizce: 

Say: "To whom belongeth all that is in the heavens and on earth?" Say: "To Allah. He hath inscribed for Himself (the rule of) Mercy. That He will gather you together for the Day of Judgment, there is no doubt whatever. It is they who have lost their own souls, that will not believe.

Azerbaycanca: 

De: “Göylərdə və yerlərdə olanlar kimindir?” De: “Allahındır!” O Öz- Özünə rəhmli olmağı yazmışdır. (Bəndələrinə qarşı rəhmli olmağı Özü üçün əzəldən O Müəyyən etmişdir). Olacağına heç bir şübhə edilməyən qiyamət gününə sizi O toplayacaqdır. Özlərinə zərər vuranlar, əlbəttə, iman gətirməzlər!

Süleyman Ateş: 

De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi üstüne yazmış(acımayı kendisine prensip edinmiş)tir. Sizi elbette varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini ziyana sokanlar, inanmazlar.

Diyanet Vakfı: 

(Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. "Allah'ındır" de. O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı. Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar.

Erhan Aktaş: 

De ki: “Gökte ve yerde olan şeyler kimindir?” De ki: “Rahmeti Kendi üzerine yazan(1) Allah’ındır.” O, gerçekleşeceği kesin olan kıyamet gününde sizi mutlaka toplayacaktır. O kimseler ki kendi nefislerine hüsran(2) ettiler, işte onlar îmân etmezler.(3)

Kral Fahd: 

(Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. «Allah'ındır» de. O, rahmeti kendi nefsine farz kıldı. Sizi, varlığında şüphe olmayan Kıyâmet Günü'nde elbette toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar.

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «Göklerde ve yerde olan her şey kimin?» De ki: «Allahındır». O, rahmeti kendi üstüne yazmışdır. Hepinizi, hakkında hiç bir şübhe olmayan kıyamet gününe (götürüb) toplayacakdır. Nefislerini sen büyük ziyana uğratanlar (yok mu?). İşte îman etmeyecek olanlar onlardı..

Muhammed Esed: 

De ki: "Kime aittir göklerde ve yerde olan her şey?" De ki: "Rahmeti ve şefkati kendisine ilke edinen Allaha". O, (varlığı) her türlü şüphenin üstünde olan Kıyamet Günü hepinizi bir araya mutlaka toplayacaktır: ama kendilerine yazık edenler (var ya), işte (Ona) inanmayı reddedenler onlardır;

Gültekin Onan: 

6:11

Ali Fikri Yavuz: 

De ki: “- Göklerde ve yerde olan şeyler kimin?” (Eğer cevap verilmezse) de ki: Allah’ındır. O, kendi üstüne rahmeti yazdı. Muhakkak ki sizi kıyamet gününe (götürüp) toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Nefislerine ziyan edenler, işte onlar, iman etmezler.”

Portekizce: 

Dize: A quem pertence tudo quando existe nos céus e na terra? Responde. A Deus! Ele impôs a Si mesmo a clemência.Ele vos congregará no indubitável Dia da Ressurreição! Porém, os desventurados não crêem nisto.

İsveççe: 

Säg: "Vem tillhör allt det som är i himlarna och på jorden?" Säg: "[Allt tillhör] Gud, [Gud som] för Sig har stadfäst nådens och barmhärtighetens [lag]. Han skall samla er åter på Uppståndelsens dag - om vars [ankomst] det inte råder något tvivel. De som har förverkat sina själar är de som inte vill tro.

Farsça: 

بگو: مالکیّت و فرمانروایی آنچه در آسمان ها و زمین است در سیطره کیست؟ بگو: در سیطره خداست که رحمت را بر خود لازم و مقرّر کرده؛ یقیناً همه شما را در روز قیامت که تردیدی در آن نیست جمع خواهد کرد. فقط کسانی که سرمایه وجودشان را تباه کرده اند، ایمان نمی آورند.

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ ئایا ھی کێیە ئەوەی لە ئاسمانەکان و زەویدا یە بڵێ تەنھا بۆ خوایە کە بەزەیی و میھرەبانی پێویستی کردوە لەسەرخۆی سوێند بەخوا بێگومان کۆتان دەکاتەوە لە ڕۆژی دواییدا کە ھیچ گومان و دوودڵی تێدا نیە ئەوانەی خۆیان دۆڕاندووە ئەوە ئەوانن کە بڕوا ناھێنن

Özbekçe: 

Сен: «Осмонлар ва ердаги нарсалар кимники?» деб айт! «Аллоҳники», деб айт! У Ўзига Ўзи раҳматни ёзиб қўйган. Сизларни бўлишида шубҳа йўқ қиёмат куни албатта жамлайдир. Ўзига ўзи зиён келтирувчиларгина, ўшаларгина иймон келтирмаслар.

Malayca: 

Bertanyalah (wahai muhammad): "Hak milik siapakah segala yang ada di langit dan di bumi?" Katakanlah: "(Semuanya itu) adalah milik Allah. Ia telah menetapkan atas diriNya memberi rahmat. Demi sesungguhnya Ia akan menghimpunkan kamu pada hari kiamat yang tidak ada sebarang syak padanya". Orang-orang yang merugikan diri sendiri (dangan mensia-siakan pengurniaan Allah), maka mereka (dengan sebab yang tersebut) tidak beriman.

Arnavutça: 

Thuaj: “E kujt është tërë ajo, që gjendet në qiej dhe në Tokë?” Përgjigju: “E Perëndisë është!” Vetes ia ka përcaktuar mëshirën. Ai, padyshim, do t’ju tubojë në Ditën e Kijametit. Ata që vetveten e kanë shkatërruar, ata në të vërtetë nuk do të besojnë.

Bulgarca: 

Кажи: “На кого е онова на небесата и на земята?” Кажи: “На Аллах! Той отреди за Себе Си милостта. Непременно ще ви събере в Деня на възкресението, няма съмнение в това. Които погубиха душите си, те не вярват.

Sırpça: 

Упитај: „Чије је све оно што је на небесима и на Земљи?“ И одговори: „Аллахово!“ Он је Себи одредио да буде милостив. Он ће да вас сакупи на Судњем дану, у то нема никакве сумње. Они који су себе упропастили, па - они не верују.

Çekçe: 

Zeptej se: 'Komu náleží vše, co na nebesích je i na zemi?' Odpověz: 'Bohu! On Sobě milosrdenství jako povinnost předepsal a On shromáždí vás v den zmrtvýchvstání, o němž pochyby není. Ti, kteří sami sobě ztrátu způsobili, to jsou ti, kdož nevěří.'

Urduca: 

ان سے پوچھو، آسمانوں اور زمین میں جو کچھ ہے وہ کس کاہے؟کہو سب کچھ اللہ ہی کا ہے، اس نے رحم و کرم کا شیوہ اپنے اوپر لازم کر لیا ہے (اسی لیے وہ نافرمانیوں اور سرکشیوں پر تمہیں جلدی سے نہیں پکڑ لیتا)، قیامت کے روز وہ تم سب کو ضرور جمع کرے گا، یہ بالکل ایک غیر مشتبہ حقیقت ہے، مگر جن لوگوں نے اپنے آپ کو خود تباہی کے خطرے میں مبتلا کر لیا ہے وہ اسے نہیں مانتے

Tacikçe: 

Бигӯ: «Аз они кист он чӣ дар осмонҳову замин аст?» Бигӯ: «Аз они Худост! Бахшоишро бар худ муқаррар дошта, ҳамаи шуморо дар рӯзи қиёмат, ки дар он шубҳае нест, гирд меоварад. Онон, ки ба зиёни хеш кор кардаанд, имон намеоваранд.

Tatarca: 

Әйт: "Җирдәге вә күктәге нәрсәләр кемнеке? Һичкемнеке түгел фәкать – Аллаһу тәгаләнеке", – дип. Аллаһ үзе теләгән бәндәләренә рәхмәт кылуны үзенең өстенә йөкләде. Булачагында шикләнергә дә урыны юк – кыямәт көнендә, әлбәттә. Аллаһ һәммәгезне дә хөкем итәр өчен җыяр. Ахирәттә үзләрен мәңгелек хәсрәткә саласы кешеләр дөньяда чакларында Коръәнгә ышанмаслар, яки ышанып та гамәл кылмаслар.

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Kepunyaan siapakah apa yang ada di langit dan di bumi". Katakanlah: "Kepunyaan Allah". Dia telah menetapkan atas Diri-Nya kasih sayang. Dia sungguh akan menghimpun kamu pada hari kiamat yang tidak ada keraguan padanya. Orang-orang yang meragukan dirinya mereka itu tidak beriman.

Amharca: 

«በሰማያትና በምድር ያለው ሁሉ የማን ነው» በላቸው፡፡ (ሌላ መልስ የለምና) «የአላህ ነው» በል፡፡ «በነፍሱ ላይ እዝነትን ጻፈ፡፡ በትንሣኤ ቀን በእርሱ ጥርጥር የሌለበት ሲኾን በእርግጥ ይሰበስባችኋል፡፡ እነዚያ ነፍሶቻቸውን ያከሰሩ ናቸው፤ እነርሱም አያምኑም፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) கூறுவீராக: “வானங்களிலும் பூமியிலும் உள்ளவை யாருக்குரியன?” (நபியே நீர்) கூறுவீராக: “(அவை) அல்லாஹ்விற்குரியனவே!” கருணை புரிவதை (அவன்) தன் மீது கடமையாக்கினான். நிச்சயமாக உங்களை மறுமை நாளில் ஒன்று சேர்ப்பான். அதில் சந்தேகமேயில்லை. எவர்கள் தங்களுக்கு தாமே நஷ்டம் விளைவித்துக் கொண்டார்களோ அவர்கள் நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள்.

Korece: 

그들에게 이르되 천지의 모든 것이 누구에게 속하여 있느뇨 이르되 그것은 하나님의 것이며 그분 스스로를 자비함으로 두셨으며 심판의 날 너희들을 모이도록 하니 이는 의심할 바 없다 하여 라 그래도 그들의 영혼을 잃은 자들은 믿지 아니하려 하더라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy hỏi họ: “Vạn vật trong các tầng trời và trái đất nằm dưới quyền thống trị của ai?” Ngươi hãy nói: “(Tất cả nằm dưới quyền thống trị) của Allah” Ngài đã qui định cho chính Ngài lòng nhân từ. Rồi đây vào Ngày Phán Xét, TA chắc chắn sẽ triệu tập tất cả các ngươi lại, điều đó không có gì phải hoài nghi. Và những người gây thiệt cho bản thân (vào Ngày đó) không hề có đức tin.