Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

11

Ayet No: 

800

Sayfa No: 

129

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ ثُمَّ انظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ

Çeviriyazı: 

ḳul sîrû fi-l'arḍi ŝümme-nżurû keyfe kâne `âḳibetü-lmükeẕẕibîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!".

Diyanet İşleri: 

De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra da, yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Gezin yeryüzünü de görün inkar edenlerin sonları ne olmuş.

Şaban Piriş: 

De ki: Yeryüzünde gezin de yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın!

Edip Yüksel: 

De: "Yeryüzünü dolaşın da yalanlayıcıların sonu nasıl olmuş bir bakın."

Ali Bulaç: 

De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir görün."

Suat Yıldırım: 

De ki: “Dünyayı gezin dolaşın, sonra da peygamberlere “yalancı” diyenlerin âkıbetlerinin nice olduğunu bir düşünün.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Yeryüzünde dolaşınız, sonra bakınız ki, tekzîp edenlerin akibeti nasıl olmuştur?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Şunu söyle: Dolaşın yeryüzünde de bakın nasıl olmuş gerçeği yalanlayanların sonu!

Bekir Sadak: 

«Ben Rabbime karsi gelirsem, buyuk gunun azabindan korkarim» de.

İbni Kesir: 

De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da sonra bir görün, yalanlayanların sonu nice olmuştur?

Adem Uğur: 

De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!

İskender Ali Mihr: 

De ki: “Yeryüzünde dolaşın. Sonra bakın, yalanlayanların akıbeti nasıl oldu.”

Celal Yıldırım: 

De ki: (Ey inkarcı sapıklar!) yeryüzünde gezip dolaşın da sonra (hakk´ı) yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün.

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir görün.»

Fransızca: 

Dis : "Parcourez la terre et regardez ce qu'il est advenu de ceux qui traitaient la vérité de mensonge".

İspanyolca: 

Di: «¡Id por la tierra y mirad cómo terminaron los desmentidores!».

İtalyanca: 

Di': «Viaggiate sulla terra e vedrete cosa ne è stato di coloro che tacciavano di menzogna».

Almanca: 

Sag: "Geht auf der Erde umher, dann seht, wie das Anschließende von den Leugnenden war."

Çince: 

你说:你们当在大地上旅行,然后观察否认使者的结局是怎样的。

Hollandaca: 

Zeg hun: Doorloopt de aarde en ziet wat het einde van hen was, die onze profeten van bedrog beschuldigden.

Rusça: 

Скажи: "Постранствуйте по земле и посмотрите, каким был конец тех, которые сочли ложью истину".

Somalice: 

Waxaad Dhahdaa ku Socda Dhulka oo Eega Siday Noqotay Cidhibtii Beeniyeyaasha Xaqa.

Swahilice: 

Sema: Tembeeni ulimwenguni, kisha mtazame ulikuwaje mwisho wa wanao kanusha.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد! بۇ مەسخىرە قىلغۇچىلارغا) ئېيتقىنكى، «زېمىندا سەير قىلىڭلار، ئاندىن پەيغەمبەرلىرىنى ئىنكار قىلغانلارنىڭ ئاقىۋېتىنىڭ قانداق بولغانلىقىنى كۆزدىن كەچۈرۈڭلار»

Japonca: 

言ってやるがいい。(ムハンマドよ。)「地上を旅して,真理を拒否した者の最後が,どうであったかを見なさい。」

Arapça (Ürdün): 

«قل» لهم «سيروا في الأرض ثم انظروا كيف كان عاقبة المكذبين» الرسل من هلاكهم بالعذاب ليعتبروا.

Hintçe: 

(ऐ रसूल उनसे) कहो कि ज़रुर रुए ज़मीन पर चल फिर कर देखो तो कि (अम्बिया के) झुठलाने वालो का क्या (बुरा) अन्जाम हुआ

Tayca: 

จงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด)ว่า พวกท่านจงเดิน ไปในแผ่นดินเถิด แล้วจงดูว่า ผลสุดท้ายของบรรดาผู้ปฏิเสธนั้นเป็นอย่างไรบ้าง ?

İbranice: 

אמור: 'סיירו בארץ ואז התבוננו איך היה סופם של המכחישים

Hırvatça: 

Reci: "Putujte po Zemlji, zatim pogledajte kako su završili oni koji su poslanike lažnim smatrali!"

Rumence: 

Spune: “Străbateţi pământul şi vedeţi cum a fost sfârşitul hulitorilor.”

Transliteration: 

Qul seeroo fee alardi thumma onthuroo kayfa kana AAaqibatu almukaththibeena

Türkçe: 

Şunu söyle: Dolaşın yeryüzünde de bakın nasıl olmuş gerçeği yalanlayanların sonu!

Sahih International: 

Say, "Travel through the land; then observe how was the end of the deniers."

İngilizce: 

Say: "Travel through the earth and see what was the end of those who rejected Truth."

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) De: “Yer üzünü dolaşın və sonra görün ki, (peyğəmbərlərə) yalançı deyənlərin aqibəti necə oldu?”

Süleyman Ateş: 

De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!"

Diyanet Vakfı: 

De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!

Erhan Aktaş: 

De ki: “Yeryüzünü dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu görün!”

Kral Fahd: 

De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «Yer (yüzün) de gezib dolaşın, sonra da bakın ki (peygamberleri) yalanlayanların sonu nice olmuşdur».

Muhammed Esed: 

De ki: "Yeryüzünde dolaşın ve hakikati yalanlayanların sonlarının ne olduğunu görün!"

Gültekin Onan: 

De ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

De ki: “-Yeryüzünde dolaşın da hele bir bakın

Portekizce: 

Dize-lhes: percorrei a terra e observai qual foi a sorte dos desmentidores.

İsveççe: 

Säg: "Gå ut i världen och se [spåren som visar] vad slutet blev för dem som gjorde sanningen till lögn."

Farsça: 

بگو: در زمین بگردید، سپس با تأمل بنگرید که فرجام تکذیب کنندگان چگونه بوده است؟

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ بڕۆن و بگەڕێن بە زەویدا پاشان سەرنج بدەن سەر ئەنجامی ئەوانەی بەڵگەکانی خوایان بەدرۆ دادەنا چۆن بووە

Özbekçe: 

Сен: «Ер юзида сайр қилингиз, сўнгра (Пайғамбарларни) ёлғончи қилувчиларнинг оқибати қандай бўлганига назар солингиз», деб айт.

Malayca: 

Katakanlah (wahai Muhammad): "Mengembaralah kamu di muka bumi, kemudian perhatikanlah bagaimana akibat buruk (yang menimpa) orang-orang yang mendustakan (Rasul-rasul) itu."

Arnavutça: 

Thuaj: “Udhëtoni nëpër botë e shihni çfarë ka qenë dënimi ndaj atyre që thonin – (pejgamberët) gënjejnë.

Bulgarca: 

Кажи: “Вървете по земята, после вижте какъв е краят на отричащите!”

Sırpça: 

Реци: „Путујте по Земљи, затим погледајте како су завршили они који су посланике сматрали лажним!“

Çekçe: 

Rci: 'Choďte po zemi a potom pohleďte, jaký byl konec těch, kdož posly za lháře prohlašovali!'

Urduca: 

اِن سے کہو، ذرا زمین میں چل پھر کر دیکھو جھٹلانے والوں کا کیا انجام ہوا ہے

Tacikçe: 

Бигӯ: «Дар рӯи замин бигардед ва бингаред, ки поёни кори дурӯғбарорандагон чӣ гуна будааст».

Tatarca: 

Әйт: "Җир өстендә йөрегез һәм яхшылап карагыз! Аллаһ вә расүлләр хакында ялган сөйләүчеләрнең хәле ничек тәмам булган?" – дип. (Мөшрикләр, Мухәммәд г-мне мәсхәрә кылып, төрлечә золым итеп тә кешеләрне исламга чакырудан туктата алмагач, патша итәбез, күп мал бирәбез, ташла бу эшеңне, диделәр). Аллаһу тәгалә аларга түбәндәге аять белән җавап бирде.

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Berjalanlah di muka bumi, kemudian perhatikanlah bagaimana kesudahan orang-orang yang mendustakan itu".

Amharca: 

«በምድር ላይ ኺዱ የአስተባባዮችም መጨረሻ እንዴት እንደነበረ ተመልከቱ» በላቸው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) கூறுவீராக: “நீங்கள் பூமியில் (பல பகுதிகளுக்கு) செல்லுங்கள். பிறகு, பொய்ப்பித்தவர்களின் முடிவு எவ்வாறு இருந்தது? என்று பாருங்கள்”

Korece: 

그들에게 이르되 세상을 여행하여 거짓말 하는 자들의 말로 가 어떠했는가를 보라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói (với những kẻ vô đức tin thường nhạo báng): “Các người hãy đi chu du khắp trái đất rồi nhìn xem những kẻ phủ nhận đó đã có kết cuộc như thế nào?!”