Arapça:
فَكُلُوا مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلَالًا طَيِّبًا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Çeviriyazı:
fekülû mimmâ ganimtüm ḥalâlen ṭayyibâ. vetteḳu-llâh. inne-llâhe gafûrur raḥîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve hoş olarak yiyin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. Muhakkak ki, Allah bağışlayıcıdır ve merhamet edicidir.
Diyanet İşleri:
Elde ettiğiniz ganimetleri temiz ve helal olarak yiyin; Allah'tan sakının, doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Artık elde ettiğiniz ganimeti helal ve temiz olarak yiyin ve çekinin Allah'tan. Şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahimdir.
Şaban Piriş:
Elde ettiğiniz ganimetleri temiz ve helal olarak yiyin; Allah’tan sakının/takvalı olun. Şüphesiz Allah, çokça bağışlayandır. Çokça merhamet edendir.
Edip Yüksel:
Artık ele geçirdiğiniz ganimetleri helal ve temiz olarak yiyebilirsiniz. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
Ali Bulaç:
Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin ve Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir."
Suat Yıldırım:
(Ama bundan böyle fidyeyi ve ganimeti size mübah kıldım) artık aldığınız ganimetleri helâl ve hoş olarak yiyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Gerçekten Allah gafurdur, rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık ganîmet olarak elde ettiğiniz şeyden helâl ve hoş olarak yeyin ve Allah Teâlâ´dan korkun. Şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Artık kazanç olarak elde ettiklerinizden/ elde ettiğiniz ganimetlerden helal ve temiz olarak yiyin; Allah'tan sakının! Allah çok affedici, çok merhametlidir.
Bekir Sadak:
Inanip hicret eden, Allah yolunda savasanlar ve muhacirleri barindirip onlara yardim edenler, iste onlar gercekten inanmis olanlardir. Onlara magfiret ve comertce verilmis riziklar vardir.
İbni Kesir:
Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yeyin. Allah´tan da sakının. Çünkü Allah
Adem Uğur:
Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin. Ve Allah´tan korkun. Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet edendir.
İskender Ali Mihr:
Artık ganimet olarak aldığınız şeylerden helâl ve temiz olarak yeyiniz! Ve Allah´a karşı takva sahibi olun. Muhakkak ki Allah
Celal Yıldırım:
Artık elde ettiğiniz ganimetlerden helâl ve temiz olarak yiyin. Allah´tan korkup (kötülüklerden) sakının. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Tefhim ul Kuran:
Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin ve Allah´tan korkup sakının. Hiç şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
Fransızca:
Mangez donc de ce qui vous est échu en butin, tant qu'il est licite et pur. Et craignez Allah, car Allah est Pardonneur et Miséricordieux.
İspanyolca:
¡Tomad del botín hecho lo lícito, lo bueno! ¡Y temed a Alá! Alá es indulgente, misericordioso.
İtalyanca:
Mangiate quanto vi è di lecito e puro per voi nel bottino che vi è toccato e temete Allah, Egli è perdonatore misericordioso.
Almanca:
So eignet euch von dem als gutes Halal an, was ihr an Beutegütern gemacht habt, und handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber! Gewiß, ALLAH ist allvergebend, allgnädig.
Çince:
你们可以吃自己所获得的合法而佳美的战利品,你们当敬畏真主。真主确是至赦的,确是至慈的。
Hollandaca:
Eet dus van hetgeen gij hebt verworven, van hetgeen geoorloofd en goed is; want God is barmhartig en genadig.
Rusça:
Вкушайте то, что вы захватили дозволенным и честным путем, и бойтесь Аллаха. Воистину, Аллах - Прощающий, Милосердный.
Somalice:
ee Cuna waxaad Qanimaysataan oo Xalaal Fiicana kana dhawrsada Eebe Illeen Ilaahay waa Dhaafe Naxariistee.
Swahilice:
Basi kuleni katika mlivyo teka, ni halali na vizuri, na mcheni Mwenyezi Mungu. Hakika Mwenyezi Mungu ni Mwenye kusamehe na Mwenye kurehemu.
Uygurca:
(ئى جىھاد قىلغۇچىلار جامائەسى!) غەنىيمەت ئالغان نەرسەڭلارنى ھالال ۋە پاك بىلىپ يەڭلار، اﷲ (نىڭ ئەمرىگە مۇخالىپەتچىلىك قىلىش) دىن قورقۇڭلار. اﷲ ھەقىقەتەن مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر، (بەندىلىرىگە) مېھرىباندۇر
Japonca:
だが(今は),あなたがたが得た戦利品を,合法でまた清い(もの)として受け,アッラーを畏れよ。本当にアッラーは寛容にして慈悲深くあられる。
Arapça (Ürdün):
«فكلوا مما غنمتم حلالا طيبا واتقوا الله إن الله غفور رحيم».
Hintçe:
उसकी सज़ा में तुम पर बड़ा अज़ाब नाज़िल होकर रहता तो (ख़ैर जो हुआ सो हुआ) अब तुमने जो माल ग़नीमत हासिल किया है उसे खाओ (और तुम्हारे लिए) हलाल तय्यब है और ख़ुदा से डरते रहो बेशक ख़ुदा बड़ा बख्शने वाला मेहरबान है
Tayca:
“ดังนั้น พวกเจ้าจงบริโภคสิ่งอนุมัติที่ดีจากสิ่งที่พวกเจ้าได้มาจากการทำศึก และพึงยำเกรงอัลลอฮฺเถิด แท้จริงอัลลอฮฺนั้นคือผู้ทรงอภัยโทษผู้ทรงเอ็นดูเมตตา
İbranice:
לכן אכלו מן השלל אשר לקחתם מן המורשה והטוב, וייראו את אלוהים, כי אלוהים הוא הסלחן והרחום
Hırvatça:
Sada jedite ono što ste zaplijenili kao dopušteno i lijepo i bojte se Allaha; Allah je, zaista, Onaj Koji oprašta grijehe i milostiv je.
Rumence:
Mâncaţi din trofee ceea ce este îngăduit şi bun. Temeţi-vă de Dumnezeu! Dumnezeu este Iertător, Milostiv.
Transliteration:
Fakuloo mimma ghanimtum halalan tayyiban waittaqoo Allaha inna Allaha ghafoorun raheemun
Türkçe:
Artık kazanç olarak elde ettiklerinizden/ elde ettiğiniz ganimetlerden helal ve temiz olarak yiyin; Allah'tan sakının! Allah çok affedici, çok merhametlidir.
Sahih International:
So consume what you have taken of war booty [as being] lawful and good, and fear Allah. Indeed, Allah is Forgiving and Merciful.
İngilizce:
But (now) enjoy what ye took in war, lawful and good: but fear Allah: for Allah is Oft-forgiving, Most Merciful.
Azerbaycanca:
Əldə etdiyiniz qənimətləri halal və təmiz olaraq (halallıq və nuşcanlıqla) yeyin. Allahdan qorxun. Həqiqətən, Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!
Süleyman Ateş:
Artık aldığınız ganimetten helal ve temiz olarak yeyin ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Diyanet Vakfı:
Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yeyin. Ve Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet edendir.
Erhan Aktaş:
Artık elde ettiğiniz ganimetten, helâl ve temiz olarak yiyin ve Allah için takvâlı olun. Allah, Çok Bağışlayıcı’dır, Rahmeti Kesintisiz’dir.
Kral Fahd:
Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin. Ve Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet edendir.
Hasan Basri Çantay:
Artık elde etdiğiniz ganîmetden halâl ve hoş olarak yeyin. Allahdan korkun. Şübhesiz ki Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.
Muhammed Esed:
O halde, savaşta ele geçirdiğiniz şeyler için (yalnız) helal olanları kullanın ve Allaha karşı sorumluluk bilinci taşıyın: (hem de şu gerçeği hep akılda tutarak) Allah çok esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır.
Gültekin Onan:
Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin ve Tanrı´dan korkup sakının. Şüphesiz Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir.
Ali Fikri Yavuz:
Artık elde ettiğiniz ganimetten halâl ve hoş olarak yeyin ve Allah’dan korkun. Gerçekten Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Portekizce:
Desfrutai, pois, de tudo quanto conseguis um lícito e temei a Deus, porque Deus é Indulgente, Misericordiosíssimo.
İsveççe:
Njut av det som är tillåtet och nyttigt av det byte ni har tagit i krig, men frukta Gud. Gud är ständigt förlåtande, barmhärtig.
Farsça:
آنچه از غنیمت [در میدان جنگ] گرفته اید، حلال و پاکیزه بخورید و از خدا پروا کنید؛ یقیناً خدا بسیار آمرزنده و مهربان است.
Kürtçe:
کەواتە بخۆن لەوەی کە بە غەنیمەت گرتان حەڵاڵ و پاکە وە لە خوا بترسن بەڕاستی خوا لێ بوردە و میھرەبانە
Özbekçe:
Бас, ўлжага олган нарсаларингиздан ҳалол-пок ҳолда енглар. Аллоҳга тақво қилинглар. Албатта, Аллоҳ мағфират қилгувчи ва раҳмли зотдир.
Malayca:
Maka makanlah dari apa yang kamu telah dapat (dalam peperangan) itu, sebagai benda yang halal lagi baik, serta bertaqwalah kepada Allah; sesungguhnya Allah Maha Pengampun, lagi Maha Mengasihani.
Arnavutça:
Hani ushqimet që keni zënë (në luftë), si gjë të lejueshme dhe të bukur, dhe druajuni Perëndisë. – Se, Perëndia, me të vërtetë, është falës dhe mëshirues.
Bulgarca:
затова яжте от придобитото във война - позволено, приятно, и бойте се от Аллах! Аллах е опрощаващ, милосърден.
Sırpça:
Сада трошите оно што сте запленили као допуштено и лепо, и бојте се Аллаха; Аллах је, заиста, Онај Који опрашта грехе и милостив је.
Çekçe:
Jezte z toho, co jste ukořistili, jen dovolené a výtečné a bojte se Boha, vždyť Bůh je odpouštějící, slitovný.
Urduca:
پس جو کچھ تم نے مال حاصل کیا ہے اسے کھاؤ کہ وہ حلال اور پاک ہے اور اللہ سے ڈرتے رہو یقیناً اللہ درگزر کرنے والا اور رحم فرمانے والا ہے
Tacikçe:
Аз он чӣ ба ғанимат гирифтаед, ки ҳалол асту покиза, бихӯрел. Ва аз Худо битарсед. Албатта Худо бахшандаву меҳрубон аст!
Tatarca:
Алган ганимәт малларыгыздан хәләл, пакь булганы хәлдә ашагыз! Вә Аллаһудан куркыгыз, Аңа карышудан сакланыгыз! Аллаһ ярлыкаучы вә рәхимле.
Endonezyaca:
Maka makanlah dari sebagian rampasan perang yang telah kamu ambil itu, sebagai makanan yang halal lagi baik, dan bertakwalah kepada Allah; sesungguhnya Allah Maha Pengampun lagi Maha Penyayang.
Amharca:
(ከጠላት) ከዘረፋችሁትም (ሀብት) የተፈቀደ መልካም ሲኾን ብሉ፡፡ አላህንም ፍሩ፡፡ አላህ መሓሪ አዛኝ ነውና፡፡
Tamilce:
ஆகவே, நீங்கள் எதை (போரில்) வென்று சொந்தமாக்கினீர்களோ அந்த ஆகுமான நல்லதை புசியுங்கள். இன்னும், அல்லாஹ்வை அஞ்சுங்கள். நிச்சயமாக, அல்லாஹ் மகா மன்னிப்பாளன், பெரும் கருணையாளன் ஆவான்.
Korece:
너희가 얻은 허락된 전리품 을 취할지니 이는 허락된 종은 것이라 하나님을 두려워하라 하나님은 관용과 자비로 충만하시니라
Vietnamca:
Tuy nhiên, (sự việc đã xong), giờ các ngươi hãy thụ hưởng những gì hợp pháp, tốt sạch mà các ngươi đã thu được từ chiến lợi phẩm. Quả thật, Allah là Đấng Tha Thứ, Đấng Nhân Từ.
Ayet Linkleri: