Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

8

Sûredeki Ayet No: 

34

Ayet No: 

1194

Sayfa No: 

181

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا لَهُمْ أَلَّا يُعَذِّبَهُمُ اللَّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُوا أَوْلِيَاءَهُ ۚ إِنْ أَوْلِيَاؤُهُ إِلَّا الْمُتَّقُونَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Çeviriyazı: 

vemâ lehüm ellâ yü`aẕẕibehümü-llâhü vehüm yeṣuddûne `ani-lmescidi-lḥarâmi vemâ kânû evliyâh. in evliyâühû ille-lmütteḳûne velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şimdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa Mescidi Haram'dan menediyorlar. Üstelik onun hizmetine ehil kişiler de değiller. Çünkü onun hizmetine ehil olanlar ancak müttakilerdir. Lâkin çoğu bunu bilmezler.

Diyanet İşleri: 

Yoksa Mescidi Haram'a girmekten menederlerken Allah onlara niçin azab etmesin? Hem de O'nun dostu değiller; O'nun dostları ancak karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat çoğu bunu bilmiyorlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ne diye Allah onları azaplandırmasın ki onlar, hizmetine layık olmadıkları halde halkı Mescidi Haram'dan menediyorlar, onun hizmetine layık olanlar, ancak çekinenlerdir, fakat çoğu bilmez bunu.

Şaban Piriş: 

Onlar Mescid-i Haram’dan (mü’minleri) men ederken, Allah onlara ne diye azap etmesin ki! Üstelik onlar Allah'ın evliyaları da değiller. Allah'ın evliyaları yalnızca muttakilerdir. Fakat onların çokları bunu bilmez.

Edip Yüksel: 

Başkalarını Kutsal Mescid'den menederlerken neden ALLAH'ın azabını haketmesinler? Oysa onlar onun koruyucuları değiller. Onun gerçek koruyucuları inananlardır; ancak çokları bunu bilmez.

Ali Bulaç: 

Onlar, Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azaplandırmasın? Onun (asıl) koruyucularıyalnızca korkup-sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.

Suat Yıldırım: 

Allah ne diye onları cezalandırmasın kionlar kendileri Mescid-i Haramı yönetmeye layık olmadıkları halde, üstelik orayı ziyaret etmek isteyen müminleri de geri çeviriyorlar?Oranın hizmet ve yönetimine asıl ehil olanlar, Allah'ı sayıp O’na şerik koşmaktan sakınanlardır. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve neleri vardır ki, Allah Teâlâ onları muazzep kılmasın? Ve onlar Mescid-i Haram´dan men ediyorlar. Halbuki O´nun mütevellileri değildirler. Onun mütevellileri muttakîlerden başka değildir. Velâkin onların bir çokları bilmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlar Mescid-i Haram'dan geri çevirip dururken, Allah onlara neden azap etmeyecekmiş? Onlar onun dostları/koruyucuları da değillerdir. Onun dostları/koruyucuları takva sahiplerinden başkası değildir. Ama onların çokları bunu bilmezler.

Bekir Sadak: 

Fitne kalmayip, yalniz Allah´in dini kalana kadar onlarla savasin. Eger vazgecerlerse bilsinler ki Allah onlarin islediklerini suphesiz gorur.

İbni Kesir: 

Allah onlara, niçin azab etmesin ki

Adem Uğur: 

Onlar Mescid-i Haram´ın mütevellîleri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellîleri takvâ sahiplerinden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlar, Mecsid-i Haram´dan men ediyorlarken (engel oluyorlarken) ve onlar, O´nun (Allah´ın) dostları değilken

Celal Yıldırım: 

(Sen ve İstiğfar eden mü´minler aralarında bulunmayınca) Allah onlara ne diye azâb etmeyecek ? Oysa onlar (mü´minleri) Mescid-i Harâm´a (girmekten) men´ediyorlar. (Bununla beraber) onlar O Mescid´in dostları ve lâyıkları da değillerdir. Onun dostları ve lâyıkları ancak muttaki (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlardır. Ama ne var ki, onların çoğu (bu gerçeği) bilmezler.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar, Mescid-i Haram´dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azablandırmasın? Onun (asıl) koruyucuları yalnızca korkup sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.

Fransızca: 

Qu'ont-ils donc pour qu'Allah ne les châtie pas, alors qu'ils repoussent (les croyants) de la Mosquée sacrée, quoiqu'ils n'en soient pas les gardiens, car ses gardiens ne sont que les pieux. Mais la plupart d'entre eux ne le savent pas.

İspanyolca: 

Y ¿por qué no va Alá a castigarles, si apartan de la Mezquita Sagrada? Ni tampoco son amigos de Él. Sólo son amigos Suyos los que Le temen, pero la mayoría no saben.

İtalyanca: 

Ma perché mai Allah non li dovrebbe punire? Impediscono [ai credenti l'accesso al]la Santa Moschea, anche se non ne sono affatto i custodi. Solo i timorati [di Allah] ne sono

Almanca: 

Und weshalb sollte ALLAH sie (ansonsten) nicht strafen, wo sie von Almasdschidil-haram abhalten?! Und sie waren niemals dessen Wali. Dessen Wali sind gewiß nur die Muttaqi. Doch viele von ihnen wissen es nicht.

Çince: 

他们阻止别人入禁寺的时候,真主怎能不惩治他们呢?他们不是禁寺的保护者,禁寺的保护者只能是敬畏的人,但他们大半不知道。

Hollandaca: 

Maar zij kunnen geene verontschuldiging aanvoeren, waarom God hen niet zou straffen, naardien zij de geloovigen hebben belet, den heiligen tempel te bezoeken, hoewel zij er de bewakers niet van zijn. De bewakers daarvan zijn alleen, die God vreezen; maar het grootste deel hunner weet het niet.

Rusça: 

Но как же Аллаху не подвергнуть их мучениям, если они не допускают мусульман к Заповедной мечети, не будучи Его угодниками? Его угодниками являются только богобоязненные, но большинство их не ведает об этом.

Somalice: 

Muxuusanse Eebe u Cadaabayn iyagoo ka Celin Dadka Masjidka Xurmada leh, mana aha Ehelkiisa, Ehelkiisu waxaan kuwa dhawrsada ahayn ma aha, Badan koodse ma Oga.

Swahilice: 

Lakini wana jambo gani hata Mwenyezi Mungu asiwaadhibu, na hali ya kuwa wanawazuilia watu Msikiti Mtakatifu? Wala wao hawakuwa ndio walinzi wake, bali walinzi wake hawakuwa ila wacha-Mngu tu. Lakini wengi katika wao hawajui.

Uygurca: 

ئۇلار (باشقىلارنىڭ) مەسجىدى ھەرەمغا كىرىشىنى توسۇۋاتسا، اﷲ ئۇلارغا نېمىشقا ئازاب قىلمىسۇن؟ ئۇلار مەسجىدى ھەرەمنىڭ ئىگىلىرى ئەمەس، مەسجىدى ھەرەمنىڭ ئىگىلىرى تەقۋادارلاردىن باشقىلار ئەمەستۇر، لېكىن (بۇنى) ئۇلارنىڭ تولىسى بىلمەيدۇ

Japonca: 

かれらは聖なるマスジドの管理者でもないのに,(アッラーのしもベを)そこに入れまいと妨げたことに対して,アッラーがかれらを処罰されずにおかない。(真の)管理者は(主に対し)義務を果たす者だけである。だがかれらの多くはそれが分らない。

Arapça (Ürdün): 

«ومالهم أ» ن «لا يعذبهم الله» بالسيف بعد خروجك والمستضعفين وعلى القول الأول هي ناسخة لما قبلها وقد عذَّبهم الله ببدر وغيره «وهم يصدُّون» يمنعون النبي صلى الله عليه وسلم والمسلمين «عن المسجد الحرام» أن يطوفوا به «وما كانوا أولياءه» كما زعموا «إن» ما «أولياؤه إلا المتقون ولكن أكثرهم لا يعلمون» أن لا ولاية لهم عليه.

Hintçe: 

और जब ये लोग लोगों को मस्जिदुल हराम (ख़ान ए काबा की इबादत) से रोकते है तो फिर उनके लिए कौन सी बात बाक़ी है कि उन पर अज़ाब न नाज़िल करे और ये लोग तो ख़ानाए काबा के मुतवल्ली भी नहीं (फिर क्यों रोकते है) इसके मुतवल्ली तो सिर्फ परहेज़गार लोग हैं मगर इन काफ़िरों में से बहुतेरे नहीं जानते

Tayca: 

และมีอะไร แก่พวกเขากระนั้นหรือที่อัลลอฮฺจะไม่ทรงลงโทษพวกเขาทั้งๆที่พวกเขาขัดขวาง มิให้เข้ามัศยิดิลฮะรอม และพวกเขาก็มิใช่เป็นผู้ปกครองมัศยิดนั้นด้วยบรรดาผู้ปกครองมัศยิดนั้นใช่ใครอื่นไม่นอกจากบรรดาผู้ยำเกรงเท่านั้นแต่ทว่าส่วนมากของพวกเขาไม่รู้”คือมีสิ่งใด

İbranice: 

אך למה שלא יעניש אותם אלוהים, בזמן שהם מונעים את (המאמינים מ) המסגד הקדוש, והם לא היו האחראים לו? האחראים לו באמת הם אלה היראים (את אלוהים,) אך רובם אינם יודעים

Hırvatça: 

A zaslužuju da ih Allah kazni kad brane drugima pristup Časnoj džamiji, a oni nisu njeni čuvari. Čuvari njeni treba da budu samo oni koji se Allaha boje, ali većina njih ne zna.

Rumence: 

Ce au? Oare Dumnezeu nu-i va osândi, de vreme ce ei îi îndepărtează pe credincioşi de la Moscheea sfântă, şi nu sunt păzitorii ei? Păzitorii ei sunt doar cei care se tem de El, însă cei mai mulţi dintre ei nu ştiu.

Transliteration: 

Wama lahum alla yuAAaththibahumu Allahu wahum yasuddoona AAani almasjidi alharami wama kanoo awliyaahu in awliyaohu illa almuttaqoona walakinna aktharahum la yaAAlamoona

Türkçe: 

Onlar Mescid-i Haram'dan geri çevirip dururken, Allah onlara neden azap etmeyecekmiş? Onlar onun dostları/koruyucuları da değillerdir. Onun dostları/koruyucuları takva sahiplerinden başkası değildir. Ama onların çokları bunu bilmezler.

Sahih International: 

But why should Allah not punish them while they obstruct [people] from al-Masjid al- Haram and they were not [fit to be] its guardians? Its [true] guardians are not but the righteous, but most of them do not know.

İngilizce: 

But what plea have they that Allah should not punish them, when they keep out (men) from the sacred Mosque - and they are not its guardians? No men can be its guardians except the righteous; but most of them do not understand.

Azerbaycanca: 

Lakin onlar (müşriklər) Məscidülhəramın sahibləri (və ya ona xidmət etməyə layiq) olmadıqları halda, (mö’minlərə onu təvaf etməyə) mane olduqda Allah nə üçün onlara əzab verməsin! Onun sahibləri (və ya Allahın dostları) yalnız Allahdan qorxub pis əməllərdən (küfrdən, şirkdən, bütpərəstlikdən) çəkinənlərdir. Lakin onların (müşriklərin) əksəriyyəti bunu bilməz!

Süleyman Ateş: 

Onlar, (inananları) Mescid-i haramdan geri çevirdikleri ve onun velisi, (bakıcısı, koruyucusu) olmadıkları halde neden Allah onlara azabetmesin? Onun velileri, (bakıcıları, koruyucuları) sadece (günahlardan) korunanlardır. Fakat çokları bilmezler.

Diyanet Vakfı: 

Onlar Mescid-i Haram'ın mütevellileri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellileri takva sahiplerinden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.

Erhan Aktaş: 

Onlar, Mescid-i Harâm’a girmeye engel oldukları halde ve onun velileri olmadıkları halde Allah neden onlara azâp etmesin? Oysa oranın evliyası(1) muttakîlerdir(2). Fakat onların çoğu bilmezler.

Kral Fahd: 

Onlar Mescid-i Haram'ın ehli ve bakıcıları olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın ehli takvâ sahiplerinden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.

Hasan Basri Çantay: 

(Sen içlerinden çıkdıkdan sonra) Allah onlara ne diye azâb etmeyecek? Onlar mescid-i haramdan, kendileri ona (onun hizmetine) ehil olmadıkları halde, men´edib duranlardır. O (hizmete) takvaaye erenlerden başkaları onun ehilleri değildir. Fakat onların pek çoğu (bunu) bilmezler.

Muhammed Esed: 

Fakat (şimdi), kendileri oranın (gerçek) sahipleri olmadıkları halde saldırmazlık örfü altında bulunan o Mescid-i Haramdan (inananları) alıkoymaları yüzünden Allahın onları cezalandırmaması için ne gibi bir güvenceleri var ellerinde? Allaha karşı sorumluluk bilinci içinde olanlardan başkası o evin bakıcısı olamaz: ne var ki, onların çoğu bunun farkında değil;

Gültekin Onan: 

Onlar Mescid-i Haram´dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken, Tanrı ne diye onları azablandırmasın? Onun (asıl) koruyucuları yalnızca korkup sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.

Ali Fikri Yavuz: 

Sen aralarından çıktıktan sonra, Allah’ın kendilerine azap etmemesi için ne imkânları var. Mescid-i Hârâm’ı tavâf etmekten mü’minleri menediyorlar, halbuki ona hizmet etmeye ehil de değiller

Portekizce: 

E por que Deus não há de castigá-los, sendo que impedem a entrada (dos fiéis) na Sagrada Mesquita, apesar de nãoserem os seus guardiões? Ninguém o é, a não ser os tementes; porém, a maioria deles o ignora.

İsveççe: 

Men vad kan de nu peka på [som orsak] för att Gud inte skulle straffa dem? De spärrar vägen till den heliga Moskén [för de troende], trots att de inte är dess [rättmätiga] beskyddare - inga andra än de gudfruktiga kan vara dess beskyddare, men de flesta av dem förstår inte detta.

Farsça: 

و چه چیزی مانع آنان است که خدا عذابشان نکند، در حالی که [مردم مؤمن را] از ورود به مسجدالحرام [و عبادت در آن] با آنکه متولّیان آن نیستند، بازمی دارند؛ متولّیانِ [شایسته و واقعیِ] این [مکان مقدس] فقط پرهیزکارانند، ولی بیشتر مشرکان نمی دانند [که تولیت آنجا شایسته آنان نیست.]

Kürtçe: 

خوا چۆن سزایان نادات؟! لە کاتێکدا ئەوان ڕێگری (موسوڵمانان) دەکەن لە چوون بۆ مزگەوتی بەڕێزو پیرۆزی (کەعبە) لەکاتێکدا ئەوان خۆشەویست و سەر پەرشتیاری ئەو (مزگەوتە) نین بەڕاستی سەر پەرشتیار و خۆشەویستی ئەو (مزگەوتە) خوا ناسان و پارێزکارانن بەڵام زۆربەیان نازانن

Özbekçe: 

Нега энди Аллоҳ уларни азобламас экан. Улар Масжидул Ҳаромдан тўсмоқдалар. Ҳолбуки, унинг валийлари эмаслар. Унинг валийлари тақводорлардан ўзга ҳеч ким эмас. Лекин кўплари билмайдилар.

Malayca: 

Dan mengapa mereka tidak patut diseksa oleh Allah, sedang mereka menyekat (orang-orang Islam) dari masjid Al-Haraam, padahal mereka bukanlah orang-orang yang berhak menguasainya (kerana mereka kafir musyrik)? Sebenarnya orang-orang yang berhak menguasainya hanyalah orang-orang yang bertaqwa, tetapi kebanyakan mereka tidak mengetahui.

Arnavutça: 

Ç’kanë ata, e (përse) të mos i dënojë Perëndia, sepse, ata e pengojnë vizitën në Mesxhidil-haram (Qabe), edhe pse ata nuk janë padronë (kujdestarë) të tij. Padronë të tij duhet të bëhen vetëm ata që i druajnë Perëndisë, por shumica e tyre nuk e dinë.

Bulgarca: 

Но как да не ги мъчи Аллах, щом възпират от Свещената джамия и не са нейни пазители? Пазителите й са само богобоязливите, ала повечето от тях не проумяват.

Sırpça: 

А заслужују да их Аллах казни када бране другима приступ Часном храму, а они нису његови чувари. Чувари његови треба да буду само они који се боје Аллаха, али већина њих не зна.

Çekçe: 

Proč však by je Bůh nepotrestal nyní, když odhánějí věřící od Mešity posvátné, ač nejsou ochránci jejími? Ochránci jejími jsou pouze bohabojní; avšak většina z nevěřících to neví.

Urduca: 

لیکن اب کیوں نہ وہ ان پر عذاب نازل کرے جبکہ وہ مسجد حرام کا راستہ روک رہے ہیں، حالانکہ وہ اس مسجد کے جائز متولی نہیں ہیں اس کے جائز متولی تو صرف اہلِ تقویٰ ہی ہو سکتے ہیں مگر اکثر لوگ اس بات کو نہیں جانتے

Tacikçe: 

Чаро Худо азобашон накунад, ҳол он ки мардумро аз Масҷидулҳаром бозмедоранд ва соҳибони он нестанд? Соҳибони он танҳо парҳезгоронанд, ва ле бештаринашон намедонанд!

Tatarca: 

Инде аларны ґәзаб кылудан Аллаһуны нәрсә тыяр? Чөнки алар мөэминнәрне Кәгъбәтулладан тыялар үзләре Кәгъбәгә лаек булмадылар, ул Кәгъбәгә тәкъва мөэминнәр генә лаектыр, ләкин күпләре белмиләр.

Endonezyaca: 

Kenapa Allah tidak mengazab mereka padahal mereka menghalangi orang untuk (mendatangi) Masjidilharam, dan mereka bukanlah orang-orang yang berhak menguasainya? Orang-orang yang berhak menguasai(nya) hanyalah orang-orang yang bertakwa. tetapi kebanyakan mereka tidak mengetahui.

Amharca: 

እነሱ ከተከበረው መስጊድ የሚከለክሉ ሲኾኑም አላህ (በሰይፍ) የማይቀጣቸው ለነሱ ምን አልላቸው (የቤቱ) ጠባቂዎችም አልነበሩም፡፡ ጠባቂዎቹ (ክሕደትን) ተጠንቃቂዎቹ እንጂ ሌሎቹ አይደሉም፡፡ ግን አብዛኛዎቻቸው አያውቁም፡፡

Tamilce: 

(இவ்விரு காரணங்கள் இல்லாதிருப்பின்) அல்லாஹ் அவர்களை தண்டிக்காமல் இருக்க அவர்களுக்கு வேறு என்ன காரணம் இருக்க முடியும்? அவர்களோ (நம்பிக்கையாளர்களை) புனிதமான மஸ்ஜிதை விட்டுத் தடுக்கிறார்கள். அவர்களோ அதன் பொறுப்பாளர்களாக இருக்கவில்லை. அதன் பொறுப்பாளர்கள் இல்லை, இறை அச்சமுள்ளவர்களே தவிர. எனினும், நிச்சயமாக அவர்களில் அதிகமானோர் (இதை) அறிய மாட்டார்கள்.

Korece: 

하람사원으로 사람들이 들어가는 것을 그들이 방해할 때 하 나님이 그들을 벌하지 아니한 것 을 그들이 구실로 하였단 말이뇨 의로운 사람들 외에는 어느 누구 도 보호자가 될 수 없나니 그들 대다수가 알지 못할 뿐이라

Vietnamca: 

Sao Allah không trừng phạt chúng (những kẻ đa thần) khi mà chúng ngăn cản (thiên hạ) vào Masjid Haram (Makkah). Chúng đâu phải là những người bảo quản Nó. Quả thật, chỉ những người ngoan đạo (sợ Allah) mới là những người bảo quản Nó. Tuy nhiên, đa số bọn chúng không biết (điều đó).