Arapça:
وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ
Çeviriyazı:
veżanne ennehü-lfirâḳ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
Diyanet İşleri:
Artık ayrılık vaktinin geldiğini sanır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve şüphe yok ki bu çağın, bir ayrılık çağı olduğunu anlayınca.
Şaban Piriş:
Anlar ki, bu bir ayrılış.
Edip Yüksel:
Bunun artık o ayrılık zamanı olduğunu anlar.
Ali Bulaç:
Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.
Suat Yıldırım:
Artık ayrılık vakti geldiğini kendisi de anlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onun şüphesiz bir ayrılış olduğunu sanmış bulunacaktır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sezinlemiştir ki odur ayrılık.
Bekir Sadak:
Sana yaziklar olsun, yaziklar!
İbni Kesir:
Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar.
Adem Uğur:
(Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.
İskender Ali Mihr:
Ve o (dünyadan) ayrılacağını (öleceğini) anlamıştır.
Celal Yıldırım:
Artık ayrılma vaktini anlar.
Tefhim ul Kuran:
Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu kavrayıp anlamıştır.
Fransızca:
et qu'il [l'agonisant] est convaincu que c'est la séparation (la mort),
İspanyolca:
crea llegado el momento de la separación
İtalyanca:
Ed egli concluderà che è prossima la dipartita,
Almanca:
Und er glaubte, daß es doch die Trennung ist,
Çince:
他确信那是离别。
Hollandaca:
Denkende, dat het oogenblik van zijn vertrek uit deze wereld is gekomen.
Rusça:
Он (умирающий) поймет, что наступило расставание.
Somalice:
Oo uu Yaqiinsado inuu Dhiman.
Swahilice:
Na mwenyewe akajua kwa hakika kuwa huko ndiko kufariki;
Uygurca:
(سەكراتتا ياتقان ئادەم) بۇنىڭ (دۇنيادىن) ئايرىلىش ئىكەنلىكىنى جەزمەن بىلىدۇ
Japonca:
かれは離別(の時)であることを悟るであろう。
Arapça (Ürdün):
«وظن» أيقن من بلغت نفسه ذلك «أنه الفراق» فراق الدنيا.
Hintçe:
और मरने वाले ने समझा कि अब (सबसे) जुदाई है
Tayca:
และเขามั่นใจว่า แท้จริงเขาต้องจากไป
İbranice:
וייווכח (הגוסס) כי זו היא ההיפרדות
Hırvatça:
i on se uvjeri da je to čas rastanka
Rumence:
Când omul îşi dă seama că desprinderea este aproape,
Transliteration:
Wathanna annahu alfiraqu
Türkçe:
Sezinlemiştir ki odur ayrılık.
Sahih International:
And the dying one is certain that it is the [time of] separation
İngilizce:
And he will conclude that it was (the Time) of Parting;
Azerbaycanca:
(Can üstə olan kimsə) ayrılıq dəminin gəlib çatdığını anlayacağı,
Süleyman Ateş:
Ve kendisi artık bunun, ayrılık zamanı olduğunu anlar,
Diyanet Vakfı:
(Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.
Erhan Aktaş:
Bunun ayrılık anı(1) olduğunu anlar.
Kral Fahd:
(Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.
Hasan Basri Çantay:
Ve (can çekişen) hakıykî bir ayrılış olduğunu anladı (anlayacak).
Muhammed Esed:
kendisi de bilir ki bu ayrılma vaktidir,
Gültekin Onan:
Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.
Ali Fikri Yavuz:
(Ruhu köprücük kemiklerine dayanmış olan bu kimse, artık dünyadan) gerçek olarak kendisi için ayrılış olduğunu anlamıştır.
Portekizce:
E concluirá que chegou o momento da separação;
İsveççe:
och han själv tänker att avskedets stund är inne
Farsça:
و [بیمار] یقین می کند [که با رسیدن جان به گلوگاه] زمان جدایی [از دنیا، ثروت، زن و فرزند] فرا رسیده است!
Kürtçe:
(ئەو کەسەی گیانی دەکێشرێت) دڵنیایە ئەوەی (تووشی بووە مردن و) جیابوونەوەیە
Özbekçe:
Ва, албатта, у фироқлигин билганда.
Malayca:
Dan ia sendiri yakin, bahawa sesungguhnya saat itu saat perpisahan;
Arnavutça:
dhe ai do të bindet se ai është çasti i ndarjes
Bulgarca:
и той се убеди, че [това] е раздялата,
Sırpça:
И он се увери да је то час смрти
Çekçe:
a ona si pomyslí, že toto je se světem rozluka,
Urduca:
اور آدمی سمجھ لے گا کہ یہ دنیا سے جدائی کا وقت ہے
Tacikçe:
Ва яқин кунад, ки замони ҷудоӣ фаро расида
Tatarca:
Инде бу кеше дөньядан аерылам, дип уйлар.
Endonezyaca:
dan dia yakin bahwa sesungguhnya itulah waktu perpisahan (dengan dunia),
Amharca:
(ሕመምተኛው) እርሱ (የሰፈረበት ነገር ከዚህ ዓለም) መልለየት መኾኑን ባረጋገጠም ጊዜ፡፡
Tamilce:
இன்னும், நிச்சயமாக இது (உலகை விட்டு போவதற்குரிய) பிரிவுதான் என்பதை அவன் அறிந்துகொண்டால்,
Korece:
그는 이별할 시간이라는 것 을 확신하고
Vietnamca:
(Người sắp chết) biết chắc rằng đó là (thời gian) chia lìa.
Ayet Linkleri: