Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئُونَ وَالنَّصَارَىٰ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Çeviriyazı:
inne-lleẕîne âmenû velleẕîne hâdû veṣṣâbiûne venneṣârâ men âmene billâhi velyevmi-l'âḫiri ve`amile ṣâliḥan felâ ḫavfün `aleyhim velâ hüm yaḥzenûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Diyanet İşleri:
Doğrusu inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanan, yararlı iş yapan kimselere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Fakat inananlarla Yahudi olanlardan, Sabilerden ve Hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanıp iyi işler işleyenlere ne bir korku vardır, ne de mahzun olur onlar.
Şaban Piriş:
İman edenler, Yahudiler, Sabiiler ve Hıristiyanlardan kimler Allah’a, ahiret gününe inanır ve salim amel yaparsa onlara korku yoktur ve üzülmeyeceklerdir.
Edip Yüksel:
İnananlar, Yahudiler, diğer dinlerden olanlar ve Hıristiyanlardan kim () ALLAH'a ve () ahiret gününe inanır ve () erdemli bir yaşam sürerse onlar için bir korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler de...
Ali Bulaç:
Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Suat Yıldırım:
İman edenler, Yahudiler, Sabiîler, Hıristiyanlar... Bunlar içinden her kim Allah'a ve âhiret gününe iman edip makbul ve güzel işler yaparsa, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. [2,62’deki açıklamaya bkz.]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Muhakkak o kimseler ki, imân ettiler, ve o kimseler ki, Yahudi bulundular ve Sabii´ler ile Nâsrani´ler bunlardan her kim Allah Teâlâ´ya ve Ahiret gününe imân etmiş ve sâlih amelde bulunmuş ise artık onların üzerine bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.
Bekir Sadak:
And olsun ki, «Allah ucten biridir» diyenler kafir olmustur
İbni Kesir:
Doğrusu
Adem Uğur:
İman edenler ile yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah´a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki, âmenû olanlar (Allâh´a ulaşmayı dileyenler), ve Yahudiler, Sâbiiler ve Nasrânilerden (Hristiyanlardan) kim Allâh´a ve âhir güne iman eder ve nefsini ıslah edici ameller (nefs tezkiyesi ) yaparsa onlara artık korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.
Celal Yıldırım:
Şüphesiz ki, (görünürde yalnız dilleriyle) imân edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Nasrânîler´den kim Allah´a ve Âhiret gününe inanır, iyi ve yararlı amelde bulunursa, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
Tefhim ul Kuran:
Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah´a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar
Fransızca:
Ceux qui ont cru, ceux qui se sont judaïsés, les Sabéens, et les Chrétiens, ceux parmi eux qui croient en Allah, au Jour dernier et qui accomplissent les bonnes oeuvres, pas de crainte sur eux, et ils ne seront point affligés.
İspanyolca:
Los creyentes, los judíos, los sabeos y los cristianos -quienes creen en Alá y en el último Día y obran bien- no tienen que temer y no estarán tristes.
İtalyanca:
Coloro che credono, i Giudei, i Sabei o i Nazareni e chiunque creda in Allah e nell'Ultimo Giorno e compia il bene, non avranno niente da temere e non saranno afflitti.
Almanca:
Gewiß, diejenigen, die den Iman bekundet haben, diejenigen, die Juden wurden, die Sabia und die Nazarener, wer von ihnen den Iman an ALLAH und den Jüngsten Tag verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan hat um sie gibt es weder Angst noch werden sie traurig sein.
Çince:
信道的人、犹太教徒、拜星教徒、基督教徒,凡确信真主和末日,并且行善的人,将来必定没有恐惧,也不忧愁。
Hollandaca:
Waarlijk zij die gelooven, en de Joden, en de Sabeïsten en de Christenen, wie hunner in God gelooven, in den jongsten dag, en weldoen, geen vrees zal over hen komen en nimmer zullen zij bedroefd worden.
Rusça:
Воистину, верующие, а также иудеи, сабии и христиане, которые уверовали в Аллаха и в Последний день и совершали праведные деяния, не познают страха и не будут опечалены.
Somalice:
Kuwa Xaqa Rumeeyey iyo kuwa Yuhuudoobay iyo Saabi'iinta iyo Nasaara Ciddii Rumeysa Eebe, Maalinta Dambe (Qiyaamada) oo fala camal fiican cabsi korkooda ma ahaato iyo Walbahaar (Midna).
Swahilice:
Hakika walio amini, na Mayahudi na Masabii na Wakristo, walio muamini Mwenyezi Mungu, na Siku ya mwisho, na wakatenda mema, basi hawatakuwa na khofu wala hawatahuzunika.
Uygurca:
مۆمىنلەردىن، يەھۇدىيلاردىن، پەرىشتىلەرگە ۋە يۇلتۇزلارغا چوقۇنغۇچىلاردىن، ناسارالاردىن اﷲ قا ۋە ئاخىرەت كۈنىگە ئىمان ئېيتقان ۋە ياخشى ئەمەل قىلغانلارغا (كەلگۈسىدىن) غەم قىلىش، (كەتكەنگە) قايغۇرۇش يوقتۇر
Japonca:
本当に(クルアーンを)信じる者,とユダヤ人,サ―ビア教徒,キリスト教徒で,アッラーと終末の日を信じて善い行いに励む者には,恐れもなく憂いもないであろう。
Arapça (Ürdün):
«إن الذين آمنوا والذين هادوا» هم اليهود مبتدأ «والصابئون» فرقة منهم «والنصارى» ويبدل من المبتدأ «من آمن» منهم «بالله واليوم الآخر وعمل صالحا فلا خوف عليهم ولا هم يحزنون» في الآخرة خبر المبتدأ ودال على خبر إن.
Hintçe:
इसमें तो शक ही नहीं कि मुसलमान हो या यहूदी हकीमाना ख्याल के पाबन्द हों ख्वाह नसरानी (गरज़ कुछ भी हो) जो ख़ुदा और रोज़े क़यामत पर ईमान लाएगा और अच्छे (अच्छे) काम करेगा उन पर अलबत्ता न तो कोई ख़ौफ़ होगा न वह लोग आज़ुर्दा ख़ातिर होंगे
Tayca:
แท้จริงบรรดาผู้ที่ศรัทธา และบรรดาผู้ที่เป็นยิว และพวกซอบิอูน และบรรดาผู้ที่เป็นคริสต์นั้น ผู้ใดที่ศรัทธาต่ออัลลอฮ์ และวันปรโลกและประกอบสิ่งที่ดีงามแล้ว ก็ไม่มีความกลัวใด ๆ แก่พวกเขา และทั้งพวกเขาก็จะไม่สียใจ
İbranice:
הן, אלה אשר האמינו (התמסרו,) ואלה אשר התייהדו, ו(כת) אצאבאין, והנוצרים, מי שהאמין מהם באלוהים וביום האחרון ועשה את הטוב, אין חשש לגורלם ולא ייעצבו
Hırvatça:
Oni koji su vjerovali, i oni koji su bili jevreji, te sabijci, i kršćani - oni koji su u Allaha i u ahiret vjerovali i dobra djela činili - ničega se oni uistinu neće bojati i ni za čim oni neće tugovati.
Rumence:
Cei care cred, evrei, sabeeni şi nazareeni, oricine crede în Dumnezeu şi în Ziua de Apoi şi face fapte bune, nu vor cunoaşte teamă şi nu vor fi mâhniţi.
Transliteration:
Inna allatheena amanoo waallatheena hadoo waalssabioona waalnnasara man amana biAllahi waalyawmi alakhiri waAAamila salihan fala khawfun AAalayhim wala hum yahzanoona
Türkçe:
Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.
Sahih International:
Indeed, those who have believed [in Prophet Muhammad] and those [before Him] who were Jews or Sabeans or Christians - those [among them] who believed in Allah and the Last Day and did righteousness - no fear will there be concerning them, nor will they grieve.
İngilizce:
Those who believe (in the Qur'an), those who follow the Jewish (scriptures), and the Sabians and the Christians,- any who believe in Allah and the Last Day, and work righteousness,- on them shall be no fear, nor shall they grieve.
Azerbaycanca:
Şübhəsiz ki, iman gətirənlərdən, yəhudilərdən, sabiilərdən və xaçpərəstlərdən Allaha və axirət gününə inanıb yaxşı iş görənlərin heç bir qorxusu yoxdur və onlar qəm-qüssə də görməzlər!
Süleyman Ateş:
İnananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlar(dan) Allah'a ve ahiret gününe inanan ve iyi işler yapanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Diyanet Vakfı:
İman edenler ile yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.
Erhan Aktaş:
Îmân Edenler, Yahûdiler, Sâbiîler(1) ve Nesârâ;(2) kim Allah’a ve Âhiret Günü’ne îmân etti(3) ve sâlihâtı(4) yaptı ise onlara korku yoktur ve üzülmeyeceklerdir de.
Kral Fahd:
İman edenler ile yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.
Hasan Basri Çantay:
Şüphe yok ki îman edenlerle Yahûdî olanlar (dan), Saabiîler (den), Nasrânîler (den) kim, Allaha ve âhiret gününe îman edib de iyi amel (ve hareket) de bulunursa artık onların üzerinde hiç bir korku yokdur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.
Muhammed Esed:
çünkü, (bu ilahi kelama) iman edenler ve Yahudi itikadına uyanlar ile Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allaha ve Ahiret Gününe inanıp, doğru ve yararlı fiillerde bulunanlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.
Gültekin Onan:
Gerçek şu ki, inananlarla yahudiler, sabiiler ve hristiyanlardan Tanrı´ya, ahiret gününe inananlar ve salih amellerde bulunanlar
Ali Fikri Yavuz:
Doğrusu dilleriyle imân eden münafıklarla Yahudî’lerden, Sabîîlerden (diğer bir Yahudi fırkasından) ve Hristiyanlardan kim Allah’a ve âhiret gününe iman edip de sâlih âmel işlerse, artık onlara korku yoktur ve onlar, mahzun da olacak değillerdir.
Portekizce:
Os fiéis, os judeus, os sabeus e os cristãos, que crêem em Deus, no Dia do Juízo Final e praticam o bem, não serãopresas do temor, nem se atribularão.
İsveççe:
De som tror [på denna Skrift] och de som bekänner den judiska tron och sabierna och de kristna - ja, [alla] som tror på Gud och den Yttersta dagen och som lever ett rättskaffens liv - skall förvisso få sin fulla lön av sin Herre och de skall inte känna fruktan och ingen sorg skall tynga dem.
Farsça:
یقیناً کسانی که [از روی ظاهر] به اسلام گرویده اند و یهودی ها و صابئان و نصاری [با مُتّصف بودن به عنوان اسلام یا یهودیت یا صابئیت یا نصرانیّتْ، اهل سعادت و نجات نیستند،] هر کدام [از این گروه ها در زمان هر پیامبری از روی یقین و اخلاص] به خدا و روز قیامت ایمان آورده و کار شایسته انجام داده باشند، نه بیمی بر آنان است و نه اندوهگین می شوند.
Kürtçe:
بەڕاستی ئەوانەی بڕوایان ھێناوە و ئەوانەی بوون بەجولەکە وە ئەستێرە پەرست یان فریشتە پەرستەکان وە شوێن کەوتوانی عیسی پێغەمبەر ھەر کەس لەوانە بڕوایان ھێنا بێت بەخوا و بە ڕۆژی دوایی و کردەوەی چاکی کردبێت ئەوە نە ھیچ مەترسیەکیان لەسەرە وە نەخەفەت بار ئەبن (لەڕۆژی دواییدا
Özbekçe:
Албатта, иймон келтирганлар, яҳудий бўлганлар, собиъунлар ва насоролардан ким Аллоҳга ва қиёмат кунига иймон келтирса ва яхши амал қилса, уларга хавф йўқ ва улар хафа ҳам бўлмаслар. (Ким бўлишидан қатъи назар–хоҳ мусулмон бўлсин, хоҳ яҳудий бўлсин, хоҳ Пайғамбаримиз (с. а. в) келишларидан олдин бутларга сиғинишни тарк этиб, ўз ҳолича, муайян бир динга эргашмасдан, ёлғиз Аллоҳга ибодат қилган собиъунлар тоифаси бўлсин, хоҳ насроний динидагилар бўлсин–Аллоҳга ва қиёмат кунига иймон келтириб, яхши амал қилиши керак. Ҳар диннинг муддати тугаб, уни бекор қилувчи дин келганда, янги динга ўтиш зарур. Муддати қиёмат кунигача тугамайдиган охирги ва мукаммал дин бўлмиш Ислом келганидан кейин ҳамма бунга ўтиши, Аллоҳга, Муҳаммадга (с. а. в.), Қуръонга ва иймон келтирилиши лозим бўлган яна бошқа нарсаларга иймон келтириши ҳамда яхши амаллар қилиши лозим.)
Malayca:
Sesungguhnya orang-orang yang beriman, dan orang-orang Yahudi, dan orang-orang Saabiein, dan orang-orang Nasrani - sesiapa sahaja di antara mereka yang beriman kepada Allah (dan segala RasulNya meliputi Nabi Muhammad s.a.w) dan (beriman kepada) hari akhirat serta beramal soleh, maka tidaklah ada kebimbangan (dari berlakunya kejadian yang tidak baik) terhadap mereka, dan mereka pula tidak akan berdukacita.
Arnavutça:
Ata që besojnë, madje Hebrenjt, të krishterët dhe Sabi’inët; - kushdo që beson Perëndinë (si është urdhëruar), jetën tjetër dhe punon vepra të mira, për ta nuk ka kurrfarë droje as mërzie.
Bulgarca:
Вярващите и юдеите, и сабеите, и християните - които [от тях] повярват в Аллах и в Сетния ден, и вършат праведни дела - наистина за тях не ще има страх и не ще скърбят.
Sırpça:
Они који су веровали, и они који су били Јевреји, и сабијци, и хришћани, они који су у Аллаха и у онај свет веровали и чинили добра дела – они уистину неће ничега да се боје и ни за чим они неће да тугују.
Çekçe:
Věru ti, kdož uvěřili, a ti, kdož vyznávají židovství, a sabejci a křesťané - vůbec ti, kdož uvěřili v Boha a v den poslední a dobré skutky konali, ti nemusí mít strach a nebudou zarmouceni.
Urduca:
(یقین جانو کہ یہاں اجارہ کسی کا بھی نہیں ہے) مسلمان ہو ں یا یہودی، صابی ہو ں یا عیسائی، جو بھی اللہ اور روز آخر پر ایمان لائے گا اور نیک عمل کرے گا بے شک اس کے لیے نہ کسی خوف کا مقام ہے نہ رنج کا
Tacikçe:
Албатта аз миёни онон, ки имон овардаанд ва яҳуд ва собион ва насоро, — ҳар кӣ ба Худо ва рӯзи қиёмат имон дошта бошад ва кори шоиста кунад, — биме бар ӯ нест ва ғамгин намешавад.
Tatarca:
Дөреслектә гамәлсез коры ышанучылар һәм яһүдиләр, һәм насаралар, һәм ай, кояшка яки йолдызларга табынучылар – алардан Аллаһуга һәм ахирәт көненә ышанып, Коръән өйрәтүе буенча изге гамәлләр кылганнарына ахирәттә ґәзаб куркынычы булмас һәм алар көенмәсләр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya orang-orang mukmin, orang-orang Yahudi, Shabiin dan orang-orang Nasrani, siapa saja (diantara mereka) yang benar-benar saleh, maka tidak ada kekhawatiran terhadap mereka dan tidak (pula) mereka bersedih hati.
Amharca:
እነዚያ ያመኑና እነዚያም አይሁዳውያን የኾኑ፣ ሳቢያኖችም፣ ክርስቲያኖችም (ከነርሱ) በአላህና በመጨረሻው ቀን ያመነና መልካምን ሥራ የሠራ ሰው በነርሱ ላይ ፍርሃት የለባቸውም፡፡ እነርሱም አያዝኑም፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக நம்பிக்கையாளர்கள், யூதர்கள், சாபியீன்கள், கிறித்தவர்கள் (இவர்களில்) எவர் அல்லாஹ்வையும், இறுதிநாளையும் நம்பிக்கை கொண்டு, நன்மை செய்தாரோ அவர்கள் மீது ஒரு பயமுமில்லை; அவர்கள் கவலைப்படவும் மாட்டார்கள்.
Korece:
믿음을 가진 신앙인들과 유 대인과 사비 사람들과 기독교인 들이 하나님과 내세를 믿고 선행 을 실천할 때 그들에게는 두려움 과 슬픔이 없노라
Vietnamca:
Quả thật, những người có đức tin và các cộng đồng người Do Thái, người Sabi-un(17) (Sabian) và người Thiên Chúa, ai trong số họ có đức tin nơi Allah, nơi cõi Đời Sau và hành thiện thì họ sẽ không phải lo sợ cũng sẽ không buồn phiền. (17) Sobi-un là danh từ mà người Ả-rập gọi chung cho tất cả những ai đã cải đạo sang tôn giáo khác, họ theo một số Thiên Sứ của Allah ở thời trước đây. Sheikh Islam Ibnu Taimiyah nói: “Sobi-un có hai nhóm, một nhóm có đức tin và thờ phượng Allah duy nhất, họ được nhắc ở câu 62 của chương Al-Baqarah và nhóm còn lại là nhóm đa thần, họ được nhắc ở câu 17 của chương Al-Hajj.”
Ayet Linkleri: