Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

5

Sûredeki Ayet No: 

70

Ayet No: 

739

Sayfa No: 

119

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا ۖ كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنفُسُهُمْ فَرِيقًا كَذَّبُوا وَفَرِيقًا يَقْتُلُونَ

Çeviriyazı: 

leḳad eḫaẕnâ mîŝâḳa benî isrâîle veerselnâ ileyhim rusülâ. küllemâ câehüm rasûlüm bimâ lâ tehvâ enfüsühüm ferîḳan keẕẕebû veferîḳay yaḳtülûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Andolsun biz, İsrailoğulları'ndan söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Fakat ne zaman onlara bir peygamber nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirmişse, bunlardan bir kısmını yalanlamışlar, bir kısmını da öldürmüşlerdir.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki İsrailoğullarından söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyle onlara her peygamber gelişte, bir kısmını yalanlarlar ve bir kısmını da öldürürlerdi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Andolsun ki İsrailoğullarından söz almıştık, peygamberler göndermiştik onlara. Fakat hangi peygamber onlara gelip canlarının istemediği bir şey getirdiyse o peygamberlerin bir kısmını yalanlamışlardı, bir kısmını öldürmüşlerdi.

Şaban Piriş: 

İsrailoğulları'ndan sağlam söz almış ve onlara rasûller göndermiştik. Onlara, nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyle bir elçi geldiğinde onların bir kısmını yalanlar ve bir kısmını da öldürürlerdi.

Edip Yüksel: 

İsrail oğullarından söz almış, onlara elçiler göndermiştik. Her ne zaman hoşlarına gitmeyen bir şeyle onlara bir elçi gittiyse bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürdüler.

Ali Bulaç: 

Andolsun, Biz İsrailoğulları’ndan kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.

Suat Yıldırım: 

Biz İsrailoğullarından bu iman esası üzere kesin sözlerini almış ve onlara resuller göndermiştik. Ne zaman bir elçi, kendilerine canlarının istemediği bir şey getirdiyse, onlar bazı resullere “yalancı” diyor, bazılarını ise öldürüyorlardı. [2,61]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Kasem olsun ki, Biz İsrailoğullarının misâkını aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Her ne vakit onların nefislerinin hevâsına uymayan bir hüküm ile onlara peygamber geldi ise, onlardan bir kısmını tekzîp ettiler, bir kısmını da öldürdüler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarının kesin sözlerini almış da onlara resuller göndermiştik. Ne zaman bir resul onlara nefislerinin hoşlanmadığı birşeyi getirdiyse bir kısmını yalanladılar; bir kısmını da öldürüyorlardı.

Bekir Sadak: 

Allah´a tevbe etmezler, O´ndan magfiret dilemezler mi? Oysa Allah Bagislayan´dir, merhamet edendir.

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilâhî hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.

İskender Ali Mihr: 

Andolsun ki Biz, İsrailoğulları´ndan mîsak aldık ve onlara resûller gönderdik. Onlara her resûl gelişinde,nefislerinin hevâlarına uymadığından dolayı, bir kısmını yalanladılar ve bir kısmını da öldürdüler.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki, İsrail oğullarından sağlam söz aldık ve kendilerine peygamberler gönderdik

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz İsrailoğullarından kesin söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir peygamber geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.

Fransızca: 

Certes, Nous avions déjà pris l'engagement des Enfants d'Israël, et Nous leur avions envoyé des messagers. Mais chaque fois qu'un Messager leur vient avec ce qu'ils ne désirent pas, ils en traitent certains de menteurs et ils en tuent d'autres.

İspanyolca: 

Concertamos un pacto con los Hijos de Israel y les mandamos enviados. Siempre T que un enviado venía a ellos con algo que no era de su gusto, le desmentían o le daban muerte.

İtalyanca: 

Accettammo il patto dei Figli di Israele e inviammo loro i messaggeri. Ogni volta che un messaggero recò loro qualcosa che i loro animi non desideravano, ne tacciarono di menzogna alcuni e ne uccisero altri.

Almanca: 

Gewiß, bereits haben WIR das Gelöbnis der Kinder Israils entgegengenommen und ihnen Gesandte entsandt. Jedesmal, wenn zu ihnen ein Gesandter nicht mit dem kam, wozu ihre Seelen geneigt haben, haben sie einen Teil (der Gesandten) der Lüge bezichtigt und einen Teil getötet.

Çince: 

我与以色列的后裔确已订约,并派遣许多使者去教化他们,每逢使者带来他们不喜爱的东西的时候,他们就否认一部分,杀害一部分。

Hollandaca: 

Wij hebben vroeger het verbond van de kinderen Israëls aangenomen en gezanten tot hen gezonden. Zoo dikwijls een apostel tot hen kwam, met dat wat hunne zielen niet begeerden, beschuldigden zij sommigen van hen van misleiding, en doodden eenigen van hen.

Rusça: 

Мы уже заключили завет с сынами Исраила (Израиля) и отправили к ним посланников. Каждый раз, когда посланники приносили им то, что им было не по душе, они нарекали лжецами одних и убивали других.

Somalice: 

Waxaan Qaadnay Ballanka Banii'israa'iil waxaana u Diray Xaggooda Rasuullo, Markastoos ula Yimaaddo Rasuul waxaan Naftoodu Jeelayn Koox way Beeniyaan Kooxna way Dilaan.

Swahilice: 

Tulifanya agano na Wana wa Israili, na tukawatumia Mitume. Kila alipo wajia Mtume kwa wasio yapenda nafsi zao wengine waliwakanusha na wengine wakawauwa.

Uygurca: 

بىز بەنى ئىسرائىلدىن ھەقىقەتەن چىن ئەھدە ئالدۇق. ئۇلارغا (دىننىڭ ئىشلىرىنى بايان قىلىپ بېرىش ئۈچۈن) پەيغەمبەرلەرنى ئەۋەتتۇق، ئۇلارغا ھەر قاچان بىرەر پەيغەمبەر ئۇلار ياقتۇرمايدىغان ئەھكامنى ئېلىپ كەلسە، (ئۇلار پەيغەمبەرلەرنىڭ) بىر بۆلۈكىنى يالغانچى قىلدى، بىر بۆلۈكىنى ئۆلتۈردى

Japonca: 

われは且つて,イスラエルの子孫と約束を結び,使徒たちをかれらに遣わした。ところが使徒が,かれらの好まないものを(宙?)す度に,かれらはある者を嘘付きと呼び,ある者を殺害した。

Arapça (Ürdün): 

«لقد أخذنا ميثاق بني إسرائيل» على الإيمان بالله ورسله «وأرسلنا إليهم رسلا كلما جاءهم رسول» منهم «بما لا تهوى أنفسهم» من الحق كذبوه «فريقا» منهم «كذَّبوا وفريقا» منهم «يقتلون» كزكريا ويحيى والتعبير به دون قتلوا حكاية للحال الماضية للفاصلة.

Hintçe: 

हमने बनी इसराईल से एहद व पैमान ले लिया था और उनके पास बहुत रसूल भी भेजे थे (इस पर भी) जब उनके पास कोई रसूल उनकी मर्ज़ी के ख़िलाफ़ हुक्म लेकर आया तो इन (कम्बख्त) लोगों ने किसी को झुठला दिया और किसी को क़त्ल ही कर डाला

Tayca: 

แท้จริงนั้นเราได้เอาสัญญาแก่วงศ์วานอิสราอีล และเราได้ส่งบรรดาร่อซูลมายังพวกเขา ทุกครั้งที่ร่อซูลคนใดนำสิ่งที่จิตใจของพวกเขาไม่ชอบมายังพวกเขาแล้ว กลุ่มหนึ่ง พวกเขาก็ปฏิเสธ และอีกกลุ่มหนึ่งพวกเขาก็ฆ่าเสีย

İbranice: 

אנו כרתנו ברית עם בני ישראל ושלחנו אליהם שליחים, וכל פעם שבא אליהם שליח וציווה עליהם את מה שאינו לפי תאוות נפשם, את חלקם הכחישו ואת החלק האחר הם השולחן הערוך הרגו

Hırvatça: 

Mi smo od sinova Israilovih zavjet uzeli i poslanike im slali. Kad god bi im koji poslanik donio ono što nije godilo dušama njihovim, jedne su u laž utjerivali a druge ubijali.

Rumence: 

Noi am încheiat legăminte cu fiii lui Israel şi le-am trimis profeţi. Ori de câte ori le-a venit un trimis cu ceea ce nu era pe plac sufletelor lor, pe unii trimişi i-au socotit mincinoşi, pe alţii i-au ucis.

Transliteration: 

Laqad akhathna meethaqa banee israeela waarsalna ilayhim rusulan kullama jaahum rasoolun bima la tahwa anfusuhum fareeqan kaththaboo wafareeqan yaqtuloona

Türkçe: 

Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarının kesin sözlerini almış da onlara resuller göndermiştik. Ne zaman bir resul onlara nefislerinin hoşlanmadığı birşeyi getirdiyse bir kısmını yalanladılar; bir kısmını da öldürüyorlardı.

Sahih International: 

We had already taken the covenant of the Children of Israel and had sent to them messengers. Whenever there came to them a messenger with what their souls did not desire, a party [of messengers] they denied, and another party they killed.

İngilizce: 

We took the covenant of the Children of Israel and sent them messengers, every time, there came to them a messenger with what they themselves desired not - some (of these) they called impostors, and some they (go so far as to) slay.

Azerbaycanca: 

Biz İsrail oğullarından əhd almış, onlara peyğəmbərlər göndərmişdik. Hər dəfə bir peyğəmbər onlara ürəklərinə yatmayan bir hökm gətirdikdə (həmin peyğəmbərlərin) bir qismini yalançı hesab edər, bir qismini də öldürərdilər.

Süleyman Ateş: 

Andolsun, biz İsrail oğullarından söz almış ve onlara elçiler göndermiştik. Ne zaman bir elçi onlara canlarının istemediği bir şey getirdiyse (gelen elçilerin) bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürüyorlardı.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilahi hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.

Erhan Aktaş: 

Elbette İsrâîloğullarından söz aldık ve onlara Resûller gönderdik. Ne zaman kendi hevâlarına(1) uymayan bir resûl geldiyse, bir kısmını yalanlıyor ve bir kısmını da öldürüyorlardı.

Kral Fahd: 

Andolsun ki İsrâiloğullarından söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilâhî hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki biz İsrâîl oğullarından sapasağlam te´minât almış, onlara peygamberler göndermişizdir. Ne zaman bir peygamber, kendilerine canlarının hoşlanmayacağı bir şey´i getirdiyse bir takımını yalana çıkardılar, bir takımını da öldürdüler.

Muhammed Esed: 

Gerçek şu ki, biz İsrailoğullarından kesin bir taahhüt almış ve onlara elçiler göndermiştik: (ama) ne zaman bir elçi, onlara hoşlanmadıkları bir şey getirdiyse (isyan ettiler:) o (elçi)lerin bir kısmını yalanladılar, diğerlerini de öldürdüler;

Gültekin Onan: 

Andolsun, biz İsrailoğullarından misak almış ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefslerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.

Ali Fikri Yavuz: 

Andolsun ki, biz, Allah’a ve Peygamberine iman hususunda, İsraîl Oğullarından kuvvetli söz almış ve kendilerine Peygamberler göndermiştik. Ne zaman bir peygamber, nefislerinin istemediği bir hükmü kendilerine getirdi ise, o peygamberlerin bir kısmını yalanladılar ve bir kısmını da öldürüyorlardı.

Portekizce: 

Havíamos aceito o compromisso dos israelitas, e lhes enviamos os mensageiros. Mas, cada vez que um mensageiro lhesanunciava algo que não satisfazia os seus interesses, desmentiam uns e assassinavam outros.

İsveççe: 

VI SLÖT Vårt förbund med Israels barn och Vi sände sändebud till dem. Var gång ett sändebud kom till dem med [budskap] som inte föll dem i smaken [vände de honom ryggen] - några kallade de lögnare och andra slår de ihjäl.

Farsça: 

البته ما از بنی اسرائیل [بر اطاعت از خدا و پیروی از موسی] پیمان گرفتیم و پیامبرانی به سوی ایشان فرستادیم؛ هرگاه پیامبری احکام و قوانینی که دلخواهشان نبود برای آنان می آورد، گروهی را تکذیب کرده و گروهی را می کشتند!!

Kürtçe: 

سوێند بەخوا پەیمانی بەھێزمان وەرگرت لە بەنو ئیسرائیل و چەند پێغەمبەرێکمان نارد بۆیان ھەر جارێک پێغەمبەرێکیان بۆ بھاتایه بە ھەر فەرمانێ کە بەدڵیان نەبوایە دەستەیەکیان بەدرۆزن دائەنان وە دەستەیەکیشیان دەکوشتن

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, Биз Бани Исроилдан мийсоқ–аҳднома олдик ва уларга Пайғамбарлар юбордик. Ҳар қачон уларнинг ҳавои нафсларига тўғри келмайдиган нарса келтирган Пайғамбарни: бир гуруҳларини ёлғончи дедилар, бир гуруҳларини ўлдирдилар.

Malayca: 

Demi sesungguhnya! Kami telah mengambil perjanjian setia dari Bani Israil dan Kami telah utuskan kepada mereka beberapa orang Rasul. (Tetapi) tiap-tiap kali datang - seorang Rasul kepada mereka dengan membawa apa yang tidak disukai oleh hawa nafsu mereka, mereka dustakan sebahagian dari Rasul-rasul itu, dan mereka bunuh yang sebahagian lagi.

Arnavutça: 

Na kemi marrë premtimin nga bijt e Izraelit (për besim) dhe ju kemi dërguar pejgamberë. Por, sa herë që ju ka ardhur atyre ndonjë pejgamber me atë (dispozitë), që s’jua donte shpirti i tyre, disa nga ata (pejgamberë) i konsideronin për gënjeshtarë e disa prej tyre i mbytnin.

Bulgarca: 

Приехме обета от синовете на Исраил и им изпратихме пратеници. Всеки път, щом пратеник им донесеше онова, което душите им не желаеха, те отричаха едни, а други убиват.

Sırpça: 

Ми смо од Израиљевих синова узели завет и слали смо им посланике. Кад год би им који посланик донео оно што није годило њиховим душама, једне су у лаж угонили а друге убијали.

Çekçe: 

A věru jsme kdysi uzavřeli úmluvu s dítkami Izraele a vyslali jsme k nim posly. Kdykoliv však k nim přišli poslové s něčím, čeho si duše jejich nepřály, část z nich prohlásili za lháře a část zabili.

Urduca: 

ہم نے بنی اسرائیل سے پختہ عہد لیا اور اُن کی طرف بہت سے رسول بھیجے، مگر جب کبھی ان کے پاس کوئی رسول اُن کی خواہشات نفس کے خلاف کچھ لے کر آیا تو کسی کو انہوں نے جھٹلایا اور کسی کو قتل کر دیا

Tacikçe: 

Мо аз банӣ-Исроил паймон гирифтем ва паёмбароне барояшон фиристодем. Ҳар гоҳ ки паёмбаре чизе мегуфт, ки бо хоҳиши дилашон мувофиқ набуд, гурӯҳеро дурӯғ мебароварданд ва гурӯҳеро мекуштанд.

Tatarca: 

Тәхкыйк бәни Исраилдән Тәүрат белән гамәл кылырсыз дип ґәһед алдык һәм аларга рәсүлләр күндердек. Һәркайчан аларга расүл килсә аларның күңелләре яратмый торган Аллаһуның гадел хөкемнәре белән, алар рәсүлләрнең бәгъзеләрен ялганга тоттылар, бәгъзесен үтерделәр. (Яхъя вә Зәкәряне).

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Kami telah mengambil perjanjian dari Bani Israil, dan telah Kami utus kepada mereka rasul-rasul. Tetapi setiap datang seorang rasul kepada mereka dengan membawa apa yang yang tidak diingini oleh hawa nafsu mereka, (maka) sebagian dari rasul-rasul itu mereka dustakan dan sebagian yang lain mereka bunuh.

Amharca: 

የእስራኤልን ልጆች የጠበቀ ቃል ኪዳን በእርግጥ ያዝንባቸው፡፡ ወደእነሱም መልክተኞችን ላክን፡፡ ነፍሶቻቸው በማትወደው ነገር መልእክተኛ በመጣላቸው ቁጥር ከፊሉን አስተባበሉ፤ ከፊሉንም ይገድላሉ፡፡

Tamilce: 

திட்டமாக இஸ்ரவேலர்களின் உறுதிமொழியை நாம் வாங்கினோம். இன்னும், அவர்களிடம் (பல) தூதர்களை அனுப்பினோம். அவர்களுடைய மனம் விரும்பாதவற்றை இறைத் தூதர் ஒருவர் அவர்களிடம் கொண்டு வந்தபோதெல்லாம் அவர்கள் (நமது தூதர்களில்) சிலரை பொய்ப்பித்தனர், இன்னும், சிலரை கொன்றார்கள்.

Korece: 

하나님이 이스라엘 자손들과성약을 하사 그들에게 선지자를 보냈으나 선지자가 그들에게 올때마다 그들의 무리는 거역했고 그 들 가운데의 무리는 부정했고 그 들 가운데 무리는 살해하였더라

Vietnamca: 

Quả thật, TA đã nhận lấy giao ước trịnh trọng của dân Israel và TA đã cử phái các vị Thiên Sứ đến với họ. Tuy nhiên, cứ mỗi lần vị Thiên Sứ (của TA) đến gặp họ với những điều không phù hợp với ý muốn của họ thì họ phủ nhận một số (các vị Thiên Sứ) và giết chết một số khác.