Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

72

Sûredeki Ayet No: 

14

Ayet No: 

5461

Sayfa No: 

573

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ ۖ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُولَٰئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا

Çeviriyazı: 

veennâ minne-lmüslimûne veminne-lḳâsiṭûn. femen esleme feülâike teḥarrav raşedâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve biz, bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yolu arayanlardır.

Diyanet İşleri: 

İçimizde, kendini Allah'a vermiş olanlar da, yazık edenler de vardır. Kendini Allah'a veren kimseler, işte onlar, doğru yolu arayanlar, ona layık olanlardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve gerçekten de bizden, Müslüman olanlar da var, gerçekten sapıp zulmedenler de; artık kimler Müslüman olursa onlardır doğruluk yolunu arayıp bulanlar.

Şaban Piriş: 

Bizden müslüman olanlar da var, (hak yoldan) sapmış olanlarımız da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yola yönelenlerdir.

Edip Yüksel: 

"Aramızdan müslümanlar da var uzlaşmacılar da vardır." Kim teslim olursa, işte gerçeği araştıranlar onlardır.

Ali Bulaç: 

Ve elbette bizden Müslüman olanlar da var, zulmedenler de. İşte (Allah'a) teslim olanlar, artık onlar 'gerçeği ve doğruyu' araştırıp-bulanlardır.

Suat Yıldırım: 

“Bizden Allah'a itaat edenlerin yanında, hak yoldan sapan kâfirler de var. Allah’a itaat ve teslimiyet gösterenler, doğru yolu arayanlardır.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Ve muhakkak ki, bizden müslümanlar da vardır ve bizden mütecavizler de vardır, artık kimler İslâmiyet´e nâil olmuşlar ise, işte onlar doğru yolu araştırmışlardır.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Nihayet, bizden Allah'a teslim olanlar da var, haksızlığa sapıp çizgiden çıkanlar da var. Allah'a teslim olanlar, işte onlar, doğruyu ve hayrı aramışlardır.

Bekir Sadak: 

De ki: «Ben sadece Rabbime yalvaririm ve O´na kimseyi ortak kosmam.»

İbni Kesir: 

İçimizden teslim olanlar da vardır, kendilerine yazık edenler de. Kim teslim olursa

Adem Uğur: 

İçimizde, (Allah´a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır.

İskender Ali Mihr: 

Ve gerçekten bizden, (Allah´a) teslim olanlar da var ve bizden kasitun (kalpleri kasiyet bağlamış) olanlar da var. Artık kim (Allah´a) teslim olmuşsa (ruhunu teslim etmişse) işte onlar, irşad olmayı (nefsin ve iradenin teslimini) arayanlardır (dileyenlerdir).

Celal Yıldırım: 

Hakikat içimizde (Allah´a) teslimiyet gösterenler de var, kendine yazık eden haksızlar da var. İslâm´ı kabul edenler, doğru yolu arayıp seçenlerdir.

Tefhim ul Kuran: 

«Ve elbette bizden Müslüman olanlar da var, zulmedenler de. İşte (Allah´a) teslim olanlar, artık onlar ´gerçeği ve doğruyu´ araştırıp bulanlardır.»

Fransızca: 

Il y a parmi nous les Musulmans, et il y en a les injustes [qui ont dévié]. Et ceux qui se sont convertis à l'Islam sont ceux qui ont cherché la droiture.

İspanyolca: 

Y: 'Entre nosotros los hay que se someten a Alá y los hay que se apartan. Los que se someten a Alá han elegido la rectitud.

İtalyanca: 

[Ora] tra noi ci sono i musulmani e i ribelli. I musulmani sono quelli che hanno scelto la Retta via.

Almanca: 

"Und gewiß, unter uns sind Muslime und unter uns sind Ungerechte, und wer den Islam praktizierte, diese suchten das Vernünftige.

Çince: 

我们中有顺服的,有乖张的。凡顺服的,都是有志於正道的。

Hollandaca: 

Er zijn sommige Moslems onder ons, en er zijn anderen onder ons, die van de rechtvaardigheid afdwalen. En zij die den Islam omhelzen, zoeken de ware leiding op ernstige wijze.

Rusça: 

Среди нас есть мусульмане и уклонившиеся. Те, которые стали мусульманами, последовали прямым путем.

Somalice: 

Waxaa naga mida Muslimiin iyo Kuwo xadgudbay, Ruusiise islaama waa mid ku dadaalay hanuun.

Swahilice: 

Na hakika wamo katika sisi Waislamu, na wamo kati yetu wanao acha haki. Basi walio silimu, hao ndio walio tafuta uwongofu.

Uygurca: 

بىزدىن مۇسۇلمانلار ۋە ھەق يولدىن چىققۇچىلارمۇ بار، مۇسۇلمان بولغانلار توغرا يولنى ئىزدىگەن بولىدۇ

Japonca: 

わたしたちの中には,(アッラーに)服従,帰依する者もあり,また正道から逸れる者もいる。服従,帰依した者は正しい道に志向を定める。

Arapça (Ürdün): 

«وأنا منا المسلمون ومنا القاسطون» الجائرون بكفرهم «فمن أسلم فأولئك تحروْا رشدا» قصدوا هداية.

Hintçe: 

और ये कि हम में से कुछ लोग तो फ़रमाबरदार हैं और कुछ लोग नाफ़रमान तो जो लोग फ़रमाबरदार हैं तो वह सीधे रास्ते पर चलें और रहें

Tayca: 

และแท้จริงในหมู่พวกเรามีผู้ที่เป็นมุสลิม และในหมู่พวกเรามีผู้อธรรม ดังนั้นผู้ใดนอบน้อม ชนเหล่านั้นพวกเขาได้มุ่งสู่แนวทางที่ถูกต้อง

İbranice: 

בינינו השדים יש מוסלמים, ויש בינינו גם סוטים. המוסלמים מחפשים תמיד את דרך הישר

Hırvatça: 

i ima nas muslimana, a ima nas i zalutalih, oni koji islam prihvate ono što je ispravno odabrali su,

Rumence: 

Şi printre noi sunt supuşi, şi printre noi sunt răzvrătiţi. Cei care s-au supus au ales Calea cea bună,

Transliteration: 

Waanna minna almuslimoona waminna alqasitoona faman aslama faolaika taharraw rashadan

Türkçe: 

"Nihayet, bizden Allah'a teslim olanlar da var, haksızlığa sapıp çizgiden çıkanlar da var. Allah'a teslim olanlar, işte onlar, doğruyu ve hayrı aramışlardır.

Sahih International: 

And among us are Muslims [in submission to Allah], and among us are the unjust. And whoever has become Muslim - those have sought out the right course.

İngilizce: 

Amongst us are some that submit their wills (to Allah), and some that swerve from justice. Now those who submit their wills - they have sought out (the path) of right conduct:

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, aramızda (Allaha və Onun Peyğəmbəri Muhəmməd əleyhissəlama iman gətirən) müsəlmanlar da var, (haqq yoldan) çıxanlar da. Müsəlman olanlar haqq yolu axtarıb tapanlardır.

Süleyman Ateş: 

Ve biz, bizden müslümanlar da var ve bizden doğru yoldan sapanlar da var. Kimler müslüman olursa işte onlar doğru yolu aramışlardır.

Diyanet Vakfı: 

İçimizde, (Allah'a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır.

Erhan Aktaş: 

“Bizden, Allah’a teslim olanlar da var, asilik edip kendilerine haksızlık yapanlar da. Allah’a teslim olanlar, gerçeği arayanlardır.”

Kral Fahd: 

İçimizde, (Allah’a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır.

Hasan Basri Çantay: 

«Gerçek kimimiz müslümanlar, kimimiz ise zulmedenlerdir. Müslüman olan kişiler (yok mu?) işte onlar doğru yolu ara (yıb bul) muşlardır».

Muhammed Esed: 

Ama içimizde kendilerini Allah´a teslim edenler bulun(duğu doğrud)ur, tıpkı kendilerini zulme kaptıranlar bulunduğu gibi. Kendilerini Allah´a teslim edenler doğru ile eğriyi ayırd etme bilincine ulaşanlardır;

Gültekin Onan: 

72:10

Ali Fikri Yavuz: 

Gerçekten bizim içimizde (Kur’an’a ve Peygambere iman eden) müslümanlar da var, bizden (iman etmiyen) zalimler de var. Müslüman olanlar, işte onlar hidayeti arayanlardır

Portekizce: 

E, entre nós, há submissos, como os também há desencaminhados. Quanto àqueles que se submetem (à vontade de Deus), buscam a verdadeira conduta.

İsveççe: 

Bland oss finns [nu] de som har underkastat sig Guds vilja och de som går det ondas väg. De som har underkastat sig Guds vilja är de som sökte kunskap om rätt och orätt;

Farsça: 

و اینکه گروهی از ما تسلیم [فرمان ها و احکام] خدایند، و برخی منحرف اند، پس کسانی که تسلیم شدند در صدد یافتن حقیقت و راه مستقیم اند،

Kürtçe: 

وە بێگومان ئێمە ھەندێکمان موسوڵمانین وھەندێکمان ستەمکار، ئەمجا ئەوانەی موسوڵمان بوون ئەوە ئەوانە ڕێگای ڕاستیان دۆزیوەتەوە

Özbekçe: 

Ва, албатта, биздан мусулмонлар ва биздан адашганлар бор. Кимлар Исломга кирса, бас, улар ҳақ йўлни танлабдилар.

Malayca: 

`Dan bahawa sesungguhnya (dengan datangnya Al-Quran, nyatalah) ada di antara kita golongan yang berugama Islam, dan ada pula golongan yang (kufur derhaka dengan) menyeleweng dari jalan yang benar; maka sesiapa yang menurut Islam (dengan beriman dan taat), maka merekalah golongan yang bersungguh-sungguh mencari dan menurut jalan yang benar,

Arnavutça: 

dhe ka prej nesh muslimanë, e ka prej nesh edhe mëkatarë, e kush e ka përqafuar islamizmin, e ka zgjedhur rrugën e drejtë,

Bulgarca: 

Сред нас има отдали се на Аллах [мюсюлмани], но сред нас има и отклонили се [неверници]. Онези, които са се отдали на Аллах - те са избрали правия път.

Sırpça: 

и има нас муслимана, а има нас и залуталих, они који прихвате ислам одабрали су оно што је исправно,

Çekçe: 

A jsou mezi námi ti, kdož do vůle Boží se odevzdali, a jiní, kteří nespravedliví jsou. A ten, kdo do vůle Boží se odevzdal, ten ubírá se cestou správnou.

Urduca: 

اور یہ کہ "ہم میں سے کچھ مسلم (اللہ کے اطاعت گزار) ہیں اور کچھ حق سے منحرف تو جنہوں نے اسلام (اطاعت کا راستہ) اختیار کر لیا انہوں نے نجات کی راہ ڈھونڈ لی

Tacikçe: 

Ва баъзе аз мо мусалмонанд ва баъзе аз ҳак, дур. Ва онон, ки ислом овардаанд, дар ҷустуҷӯи роҳи рост будаанд.

Tatarca: 

Тәхкыйк бездә мөселманнар бар һәм туры юлдан читкә чыгып адашканнар да бар бездә. Коръән белән гамәл кылып мөселман булган кешеләр туры юлны таптылар.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya di antara kami ada orang-orang yang taat dan ada (pula) orang-orang yang menyimpang dari kebenaran. Barangsiapa yang yang taat, maka mereka itu benar-benar telah memilih jalan yang lurus.

Amharca: 

«እኛም ከእኛ ውስጥ ሙስሊሞች አልሉ፡፡ ከእኛም ውስጥ በዳዮች አልሉ፡፡ የሰለሙም ሰዎች እነዚያ ቅንን መንገድ መረጡ፡፡»

Tamilce: 

இன்னும், நிச்சயமாக நாங்கள் எங்களில் முஸ்லிம்களும் உள்ளனர். இன்னும், எங்களில் (அல்லாஹ்வை நிராகரிக்கின்ற) அநியாயக்காரர்களும் உள்ளனர். ஆக, எவர் இஸ்லாமை ஏற்றாரோ அத்தகையவர்கள்தான் நேர்வழியை நன்கு ஆராய்ந்து தேடிப் பெற்றார்கள்.

Korece: 

우리 중에 하나님께 귀의하 는 자 있고 이탈하는 자 있나니 귀의하는 자 누구든 올바른 길을 추구하노라

Vietnamca: 

“Quả thật, trong số chúng ta có những người Muslim (phục tùng Allah) và trong chúng ta cũng có những người lầm lạc. Vì vậy, những ai thần phục (Allah) thì họ đã tìm thấy con đường đúng đắn.”

Rubu tag: 

Hizb tag: