Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

70

Sûredeki Ayet No: 

6

Ayet No: 

5381

Sayfa No: 

568

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا

Çeviriyazı: 

innehüm yeravnehû be`îdâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Çünkü onlar onu uzak görürler.

Diyanet İşleri: 

Doğrusu inkarcılar azabı uzak görüyorlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Şüphe yok ki onlar uzak görürler onu.

Şaban Piriş: 

Onlar bunu uzak görüyorlar.

Edip Yüksel: 

Onlar onu uzak görüyorlar.

Ali Bulaç: 

Çünkü, gerçekten onlar, bunu uzak görüyorlar.

Suat Yıldırım: 

Onlar, o günü çok uzakta zannediyorlar, ama Biz yakın olduğunu biliyoruz.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

70:5

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlar onu çok uzak görüyorlar.

Bekir Sadak: 

70:11

İbni Kesir: 

Doğrusu onlar

Adem Uğur: 

Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki onlar, onu (kâfirler için vuku bulacak azabı), uzak (bir ihtimal) olarak görüyorlar.

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz o kâfirler azabı uzak görürler.

Tefhim ul Kuran: 

Çünkü gerçekten onlar, bunu uzak görmektedirler.

Fransızca: 

Ils le (le châtiment) voient bien loin,

İspanyolca: 

Piensan que está lejos,

İtalyanca: 

Essi lo considerano come fosse lontano,

Almanca: 

Gewiß, sie sehen sie weit entfernt,

Çince: 

他们以为那刑罚是很远的,

Hollandaca: 

Want zij (de ongeloovigen) zien hunne straf ver verwijderd.

Rusça: 

Они считают его далеким.

Somalice: 

Gaaladu waxay Caddibaadda u arkaan inay fogtahay.

Swahilice: 

Hakika wao wanaiona iko mbali,

Uygurca: 

ئۇلار ئۇ ئازابنى يىراق دەپ قارايدۇ

Japonca: 

本当にかれらは,それ(日)を遠いと思う。

Arapça (Ürdün): 

«إنهم يرونه» أي العذاب «بعيدا» غير واقع.

Hintçe: 

वह (क़यामत) उनकी निगाह में बहुत दूर है

Tayca: 

แท้จริงพวกเขา (มุชริกีน)มองเห็นการลงโทษว่าเป็นเรื่องห่างไกล

İbranice: 

אכן, העונש נראה להם רחוק

Hırvatça: 

Oni, zaista, misle da je daleko - da se dogoditi neće,

Rumence: 

Ei o văd departe,

Transliteration: 

Innahum yarawnahu baAAeedan

Türkçe: 

Onlar onu çok uzak görüyorlar.

Sahih International: 

Indeed, they see it [as] distant,

İngilizce: 

They see the (Day) indeed as a far-off (event):

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, onlar (müşriklər) onu (o əzabı) uzaq görürlər (ona inanmırlar).

Süleyman Ateş: 

Onlar onu uzak görüyor(lar).

Diyanet Vakfı: 

Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar onu(1) uzak olarak görüyorlar.

Kral Fahd: 

Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar.

Hasan Basri Çantay: 

Filhakıyka onlar bunu (imkândan) uzak görürler,

Muhammed Esed: 

Bak, insanlar o (hesaba) uzak bir şey olarak bakıyorlar,

Gültekin Onan: 

Çünkü, gerçekten onlar, bunu uzak görüyorlar.

Ali Fikri Yavuz: 

Doğrusu onlar, onu uzak (imkânsız) görüyorlar.

Portekizce: 

Em verdade, eles o vêem muito remoto,

İsveççe: 

De ser [straffet] som något mycket avlägset,

Farsça: 

دشمنان و مخالفان، آن [عذاب] را دور می بینند

Kürtçe: 

بەڕاستی ئەو بێ بڕوایانە ئەو ڕۆژە بە دوور دەبینن

Özbekçe: 

Албатта, улар у(қиёмат)ни узоқ деб билурлар.

Malayca: 

Sebenarnya mereka memandang azab itu jauh (daripada berlaku),

Arnavutça: 

Ata, me të vërtetë, (dënimin) e mendojnë të largët (të pamundshëm),

Bulgarca: 

Те го виждат далечен.

Sırpça: 

Они, заиста, мисле да је Судњи дан далеко - да неће да се догоди,

Çekçe: 

Nevěřící daleko vidí ten den,

Urduca: 

یہ لوگ اُسے دور سمجھتے ہیں

Tacikçe: 

Онҳо он рӯзро дур мебинанд

Tatarca: 

Ул кәферләр кыямәтне ерак, яки булмас, дип уйлыйлар.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya mereka memandang siksaaan itu jauh (mustahil).

Amharca: 

እነርሱ (ያንን ቀን) ሩቅ አድርገው ያዩታል፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக இவர்கள் அதை தூரமாக பார்க்கிறார்கள்.

Korece: 

실로 그들은 그것이 멀리 있 다 생각하고 있노라

Vietnamca: 

Thật vậy, chúng thấy nó (sự trừng phạt của Ngày Sau) rất xa vời.