Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

87

Ayet No: 

1041

Sayfa No: 

161

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِن كَانَ طَائِفَةٌ مِّنكُمْ آمَنُوا بِالَّذِي أُرْسِلْتُ بِهِ وَطَائِفَةٌ لَّمْ يُؤْمِنُوا فَاصْبِرُوا حَتَّىٰ يَحْكُمَ اللَّهُ بَيْنَنَا ۚ وَهُوَ خَيْرُ الْحَاكِمِينَ

Çeviriyazı: 

vein kâne ṭâifetüm minküm âmenû billeẕî ürsiltü bihî veṭâifetül lem yü'minû faṣbirû ḥattâ yaḥküme-llâhü beynenâ. vehüve ḫayru-lḥâkimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Eğer içinizden bir grup benimle gönderilene inanır, bir grup da inanmazsa, Allah aramızda hükmedinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

Diyanet İşleri: 

İçinizde mademki benimle gönderilene inanan bir topluluk ve inanmayan bir topluluk var, o halde Allah'ın aramızda hükmünü bildirmesine kadar sabredin. Allah hükmedenlerin en iyisidir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sizin bir kısmınız, benimle gönderilene inanır, bir kısmınız inanmazsa Allah, aramızda hükmedinceye dek sabredin ve o, hükmedenlerin en hayırlısıdır.

Şaban Piriş: 

Eğer benimle gönderilene içinizden bir grup iman edip, bir grup da iman etmemiş ise, Allah aranızda hükmünü verinceye kadar sabredin. Hüküm verenlerin en hayırlısı O’dur.

Edip Yüksel: 

Madem ki sizden bir kısmı benimle gönderilen mesaja inanmış, bir kısmı da inanmamış bulunuyor, öyleyse ALLAH aramızda hükmedinceye kadar sabredin. O, hükmedenlerin en iyisidir.

Ali Bulaç: 

İçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiğim şeye inanmışken diğer bir grup inanmadığına göre, artık Allah, aramızda hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

Suat Yıldırım: 

“Eğer benimle gönderilen gerçeğe içinizden bir kısmı inanıyor, bir kısmınız inanmıyorsanız, eh ne diyeyim, o halde, aramızda Allah hükmünü verinceye kadar bekleyin! Zaten hüküm verenlerin en iyisi O'dur.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve eğer sizden bir tâife, kendisiyle göndermiş olduğum şeye inanmışlar ve bir tâife de inanmamışlar ise artık Allah Teâlâ aranızda hükmedinceye kadar siz sabrediniz. Ve o hakîmlerin en hayırlısıdır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İçinizden bir grup, benimle gönderilene inanmış, bir başka grup da inanmamışsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar sabırlı olun. O, yargıçların en hayırlısıdır.

Bekir Sadak: 

suayb´i yalanlayanlar, yurtlarinda sanki hic yasamamislar gibi oldular, izleri bile kalmadi. Mahvolanlar,suayb´i yalanlayanlar oldu.

İbni Kesir: 

Eğer içinizden bir kısmı benimle gönderilene inanmış, bir kısmı da inanmamışsa

Adem Uğur: 

Eğer içinizden bir gurup benimle gönderilene inanır, bir gurup da inanmazsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar bekleyin. O hakimlerin en iyisidir.

İskender Ali Mihr: 

Ve eğer içinizden bir kısmınız (bir grup), onunla gönderildiğim şeye inanır ve bir kısmınız (diğer bir grup) inanmazsa, o taktirde Allah, aramızda hüküm verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

Celal Yıldırım: 

İçinizden bir kısmı benimle gönderilen (ilâhî vahye) inanmış ve bir kısmı da inanmamışsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar sabredin. Allah hükmedenlerin en hayırlısıdır.

Tefhim ul Kuran: 

«İçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiğim şeye inanmışken diğer bir grup inanmadığına göre, artık Allah, aramızda hüküm verenlerin en hayırlısıdır.»

Fransızca: 

Si une partie d'entre vous a cru au message avec lequel j'ai été envoyé, et qu'une partie n'a pas cru, patientez donc jusqu'à ce qu'Allah juge parmi nous car Il est le Meilleur des juges."

İspanyolca: 

Y si algunos de vosotros creen en el mensaje que se me ha confiado y otros no, tened paciencia hasta que Alá decida entre nosotros. Él es el Mejor en decidir».

İtalyanca: 

Se una parte di voi crede nel messaggio con il quale sono stato inviato ed un'altra parte non crede, siate pazienti e sopportate fino a che Allah giu- dichi tra di noi! Egli è il migliore dei giudici».

Almanca: 

Und wenn eine Gruppe von euch den Iman daran verinnerlicht hat, womit ich entsandt wurde, und eine (andere) Gruppe den Iman nicht verinnerlicht hat, dann übt euch in Geduld, bis ALLAH zwischen uns richtet. Und ER ist Der Beste der Richtenden."

Çince: 

如果你们当中有一伙人确信我的使命,有一伙人不信它,那末,你们要忍耐,直到真主为我们判决。他是最公正的判决者。

Hollandaca: 

En indien een deel uwer gelooft in hetgeen waartoe ik werd gezonden, terwijl een ander dit verwerpt, wacht geduldig tot God tusschen ons richte; want hij is de beste rechter.

Rusça: 

Если одна часть из вас уверовала в то, с чем я послан, а другая не уверовала, то потерпите, пока Аллах не рассудит между нами, ибо Он - Наилучший из судей".

Somalice: 

Haddayse Koox idinka mida Rumaysay waxa laygu soo Diray Kooxna ayna Rumeynin Samra (Suga) inta Eebe ka kala Xugmin Dhexdeenna Isagaa Xaakim Khayr Roon ah.

Swahilice: 

Na kama liko kundi miongoni mwenu lililo amini haya niliyo tumwa, na kundi jengine halikuamini, basi subirini mpaka Mwenyezi Mungu ahukumu baina yetu. Naye ndiye Mbora wa wenye kuhukumu.

Uygurca: 

ئەگەر سىلەردىن بىر گۇرۇھ ئادەم مېنىڭ پەيغەمبەرلىكىمگە ئىشەنگەن، يەنە بىر گۇرۇھ ئادەم ئىشەنمىگەن بولسا، اﷲ بىزنىڭ ئارىمىزدا ھۆكۈم چىقارغۇچە سەۋر قىلىپ تۇرۇڭلار. اﷲ ھۆكۈم چىقارغۇچىلارنىڭ ئەڭ ياخشىسىدۇر»

Japonca: 

それからもしあなたがたの中に,わたしの遣わされた使命を信じる一団と,それを信じない一団とがある時は,アッラーがわたしたちの間を裁かれるまで待ちなさい。本当にかれは裁決に最も優れた御方であられる。」

Arapça (Ürdün): 

«وإن كان طائفةٌ منكم آمنوا بالذي أُرسلت به وطائفة لم يؤمنوا» به «فاصبروا» انتظروا «حتى يحكم الله بيننا» وبينكم بإنجاء المحق وإهلاك المبطل «وهو خير الحاكمين» أعدلهم.

Hintçe: 

और जिन बातों का मै पैग़ाम लेकर आया हूँ अगर तुममें से एक गिरोह ने उनको मान लिया और एक गिरोह ने नहीं माना तो (कुछ परवाह नहीं) तो तुम सब्र से बैठे (देखते) रहो यहाँ तक कि ख़ुदा (खुद) हमारे दरमियान फैसला कर दे, वह तो सबसे बेहतर फैसला करने वाला है

Tayca: 

“และถ้าหากว่ามีกลุ่มหนึ่งในหมู่พวกท่านศรัทธาต่อสิ่งที่ฉันถูกส่งให้นำสิ่งนั้นมา และอีกกลุ่มหนึ่งมิได้ศรัทธาแล้วก็จงอดทนไปเถิดจนกว่าอัลลอฮ์จะทรงชี้ขาดระหว่างเรา และพระองค์นั้นคือผู้ที่ดีเยี่ยมในหมู่ผู้ชี้ขาดทั้งหลาย”

İbranice: 

אם חלק מכם אכן מאמינים בשליחותי וחלק אינם מאמינים, חכו בסבלנותעד שאלוהים ישפוט בינינו, כי הוא הטוב בשופטים בצדק מוחלט

Hırvatça: 

I ako jedni od vas vjeruju u ono što je po meni poslano, a drugi ne vjeruju, pa pričekajte dok nam Allah ne presudi, a On je najbolji sudija!"

Rumence: 

Dacă o parte dintre voi crede în solia cu care am fost trimis, iar altă parte nu crede, atunci aveţi răbdare până când Dumnezeu va judeca între noi. El este Cel mai bun judecător.”

Transliteration: 

Wain kana taifatun minkum amanoo biallathee orsiltu bihi wataifatun lam yuminoo faisbiroo hatta yahkuma Allahu baynana wahuwa khayru alhakimeena

Türkçe: 

"İçinizden bir grup, benimle gönderilene inanmış, bir başka grup da inanmamışsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar sabırlı olun. O, yargıçların en hayırlısıdır.

Sahih International: 

And if there should be a group among you who has believed in that with which I have been sent and a group that has not believed, then be patient until Allah judges between us. And He is the best of judges."

İngilizce: 

And if there is a party among you who believes in the message with which I have been sent, and a party which does not believe, hold yourselves in patience until Allah doth decide between us: for He is the best to decide.

Azerbaycanca: 

Əgər sizin bir qisminiz mənimlə göndərilən (dini hökmlərə) inanmış, bir qisminiz isə inanmamışsa, Allah aramızda öz hökmünü verincəyə qədər səbr edin. Axı O, hökm verənlərin ən yaxşısıdır!”

Süleyman Ateş: 

Eğer içinizden bir kısmı benimle gönderilene inanmış, bir kısmı da inanmamış ise, Allah aramızda hükmedinceye kadar sabredin; O, hükmedenlerin en iyisidir!

Diyanet Vakfı: 

Eğer içinizden bir gurup benimle gönderilene inanır, bir gurup da inanmazsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar bekleyin. O hakimlerin en iyisidir.

Erhan Aktaş: 

“Mademki sizin bir kısmınız benimle gönderilene îmân etmiş, bir kısmınız da îmân etmemişse; o halde Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”

Kral Fahd: 

Eğer içinizden bir grup benimle gönderilene inanır, bir grup da inanmazsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar sabredin. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.

Hasan Basri Çantay: 

«Eğer içinizden bir kısmı benimle gönderilen şey´e (hakıykate) îman etmiş, bir kısmı da inanmamışsa, Allah aramızda hükmünü verinceye kadar, sabredin. O, haakimlerin en hayırlısıdır».

Muhammed Esed: 

"Madem ki, aranızda, getirdiğim habere inanan bir topluluk yanında bir de inanmayan bir topluluk var, öyleyse bu içinden çıkılması zor durumda sabredin, ta ki aramızda Allah hükmedinceye kadar: çünkü O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.

Gültekin Onan: 

7:86

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer içinizden bir kısmı, benimle gönderilen hakikate inanmış ve bir kısmı da inanmamış ise, Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”

Portekizce: 

E se entre vós há um grupo que crê na missão que me foi confiada e outro que a nega, aguarda, até que Deus julgue entrenós, porque Ele é o mais equânime dos juízes.

İsveççe: 

Och om det bland er finns de som tror på det budskap jag framför och andra som inte tror, ge er då till tåls till dess Gud dömer mellan oss; Han är den bäste domaren."

Farsça: 

و اگر گروهی از شما به آیینی که من به آن فرستاده شده ام، ایمان آوردند و گروهی ایمان نیاوردند، پس [شما مؤمنان] شکیبایی ورزید تا خدا میان ما داوری کند، که او بهترین داوران است.

Kürtçe: 

وە ئەگەر کۆمەڵێک لە ئێوە باوەڕیان ھێنا بێت بەو پەیامەی بەمندا نێردراوە، وە کۆمەڵێکی ترتان باوەڕیان نەھێنا بێت ئەوە ئارام بگرن ھەتا خوا بڕیار دەدات لەنێوانماندا وە ئەو (خوای گەورە) باشترینی بڕیاردەرانە

Özbekçe: 

Агар сиздан бир тоифа мен ила юборилган нарсага иймон келтирган ва бошқа тоифа иймон келтирмаган бўлса, бас, Аллоҳ орамизда ҳукм қилгунча сабр қилинглар. У ҳукм қилувчиларнинг яхшисидир», деди. (Аллоҳ таоло ушбу ояти карималарда аввало Шуайбни (а. с.) Мадянга Пайғамбар қилиб юборганини, кейин эса, у кишининг ўз қавмларига қилган пандларини келтирмоқда. Мадянликлар ҳам асли араблар бўлиб, уларнинг ерлари Ақаба қўлтиғидан Тури Синога қадар чўзилган. Шуайбнинг (а. с.) қавми кўпроқ амалий ширкка мубтало бўлганга ўхшайди. Чунки муомала ишларида Аллоҳнинг буйруғини адо этмай, бошқанинг амрини бажаришдан, ўлчов ва тарозудан уриб қолиб, бировларнинг ҳаққини ейишдан қайтаришлари шунга далолат қилмоқда. Бу ва бу каби, Аллоҳ йўриқларини четлаб, бошқа йўлга юриш Аллоҳ таоло ер юзини ислоҳ қилиб қўйганидан кейин уни бузишдан иборат эканига ишора этиб: «ва ер юзида унинг ислоҳидан кейин бузғунчилик қилманг», демоқдалар.)

Malayca: 

"Dan jika ada segolongan dari kamu beriman kepada wahyu (perintah-perintah Allah) yang aku telah diutuskan untuk menyampaikannya, dan segolongan lagi tidak beriman, maka sabarlah sehingga Allah menjalankan hukumNya di antara kita semua, dan Dia lah jua sebaik-baik hakim".

Arnavutça: 

Nëse, një grup i juaj beson në profetninë time, a një grup tjetër nuk beson, duroni, derisa Perëndia të gjykojë në mes nesh, se Ai është gjykatësi më i mirë!”

Bulgarca: 

И ако група от вас повярва в онова, с което бях изпратен, а група не повярва, потърпете, докато Аллах отсъди помежду ни! Той е Най-добрият съдник.”

Sırpça: 

И ако једни од вас верују у оно што је по мени послато, а други не верују, па причекајте док нам Аллах не пресуди, а Он је најбољи судија!“

Çekçe: 

Jestliže část z vás uvěřila v to, s čím jsem byl poslán, a druhá část nevěří, tedy buďte trpěliví až do chvíle, kdy Bůh mezi námi a jimi rozsoudí, vždyť On nejlepším je soudcem!'

Urduca: 

اگر تم میں سے ایک گروہ اس تعلیم پر جس کے ساتھ میں بھیجا گیا ہوں، ایمان لاتا ہے اور دوسرا ایمان نہیں لاتا، تو صبر کے ساتھ دیکھتے رہو یہاں تک کہ اللہ ہمارے درمیان فیصلہ کر دے، اور وہی سب سے بہتر فیصلہ کرنے والا ہے"

Tacikçe: 

Агар гурӯҳе аз шумо ба он чӣ ман аз ҷониби Худо ба он мабъус шудаам, имон овардаанд ва гурӯҳе ҳанӯз имон наовардаанд, сабр кунед, то Худо миёни мо ҳукм куиад, ки Ӯ беҳтарини доварон аст!»

Tatarca: 

Шөґәеб әйтте: "Сезләрдән мин китергән Аллаһ хөкемнәренә ышанучы таифә вә ышанмаучы таифә булса, сез, ышанучылар, сабыр итеп түзегез, хәтта Аллаһ арабызда хөкем иткәнгәчә! Ул хакимнәрнең иң хәерлесе.

Endonezyaca: 

Jika ada segolongan daripada kamu beriman kepada apa yang aku diutus untuk menyampaikannya dan ada (pula) segolongan yang tidak beriman, maka bersabarlah, hingga Allah menetapkan hukumnya di antara kita; dan Dia adalah Hakim yang sebaik-baiknya.

Amharca: 

«ከእናንተም በዚያ እኔ በእርሱ በተላክሁበት ያመኑ ጭፍሮችና ያላመኑ ጭፍሮችም ቢኖሩ በመካከላችን አላህ እስከሚፈርድ ታገሱ፡፡ እርሱም ከፈራጆች ሁሉ በላጭ ነው፡፡»

Tamilce: 

“உங்களில் ஒரு பிரிவினர் நான் எதைக் கொண்டு அனுப்பப்பட்டேனோ அதை நம்பிக்கை கொண்டவர்களாக இருந்து, (வேறு) ஒரு பிரிவினர் (அதை) நம்பிக்கை கொள்ளாதவர்களாக இருந்தால், - நமக்கு மத்தியில் அல்லாஹ் தீர்ப்பளிக்கின்ற வரை பொறுமையாக இருங்கள். தீர்ப்பளிப்பவர்களில் அவன் மிகச் சிறந்தவன்.”

Korece: 

내가 그것으로 이르렀을때 믿는 무리와 믿지 아니한 무리가 있었다면 기다리며 인내하라 하나님이 우리를 심판하시리니 그분은가장 훌륭한 재판관 이시라

Vietnamca: 

“Nếu như một nhóm trong các người đã tin tưởng vào điều mà Ta mang đến và nhóm còn lại không tin tưởng thì các người (những người vô đức tin) hãy kiên nhẫn cho đến khi Allah phân xử giữa chúng ta, bởi lẽ Ngài là vị Thẩm Phán Ưu Việt.”