Arapça:
قَالَ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا إِنَّا بِالَّذِي آمَنتُم بِهِ كَافِرُونَ
Çeviriyazı:
ḳâle-lleẕîne-stekberû innâ billeẕî âmentüm bihî kâfirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Büyüklük taslayanlar: "Biz, sizin inandığınızı inkâr edenleriz!" dediler.
Diyanet İşleri:
Büyüklük taslayanlar, "Sizin inandığınızı biz inkar ediyoruz" dediler ve dişi deveyi kesip devirdiler; Rablerinin buyruğuna baş kaldırdılar, "Ey Salih, eğer sen peygambersen bizi tehdit ettiğin azaba uğrat bakalım" dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O ululanmak isteyenler, o kibirliler, dediler ki: Hiç şüphe yok ki biz, sizin inandıklarınızı inkar ettik, kafir olduk.
Şaban Piriş:
Büyüklük taslayanlar ise: Biz de sizin iman ettiklerinize küfredenleriz, dediler.
Edip Yüksel:
Büyüklük taslayanlar, "Biz, sizin inandığınız şeyi inkar ediyoruz," dediler.
Ali Bulaç:
Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız."
Suat Yıldırım:
O kibirlenenler ise, “Doğrusu, biz sizin iman ettiğiniz şeyi inkâr ediyoruz.” dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Kendilerini büyük görenler ise dedi ki: «Biz muhakkak sizin o imân ettiğiniz şeye kâfirleriz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Kibre sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkâr edenleriz."
Bekir Sadak:
7:80
İbni Kesir:
Büyüklük taslayanlar dediler ki: Biz, doğrusu sizin iman ettiğinizi inkar edenleriz.
Adem Uğur:
Büyüklük taslayanlar dediler ki: "
İskender Ali Mihr:
Kibirlenenler şöyle dedi: “Muhakkak biz, sizin inandığınız şeyi inkâr edenleriz.”
Celal Yıldırım:
(76-77) Büyüklük taslayanlar, «biz sizin imân ettiğiniz şeyi inkâr ediyoruz» dediler ve o yüzden devenin bacaklarını kesip onu yere devirdiler de Rablarının buyruğuna baş kaldırıp tuğyan ettiler ve: «Ey Salih ! Eğer (cidden) peygamberlerden isen bizi tehdîd edip durduğun azabı haydi getir görelim» dediler.
Tefhim ul Kuran:
Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: «Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız.»
Fransızca:
Ceux qui s'enflaient d'orgueil dirent : "Nous, nous ne croyons certainement pas en ce que vous avez cru".
İspanyolca:
Los altivos dijeron: «Pues nosotros no creemos en lo que vosotros creéis».
İtalyanca:
Gli orgogliosi dissero: «Certamente neghiamo ciò in cui credete!».
Almanca:
Diejenigen, die sich in Arroganz erhoben haben, sagten: "Gewiß, wir betreiben Kufr dem gegenüber, woran ihr den Iman verinnerlicht habt."
Çince:
那些骄做的人说:我们绝不信你们所确信的。
Hollandaca:
Doch zij die door hoogmoed waren opgeblazen, zeiden: Waarlijk, wij gelooven niet aan datgene waarin gij gelooft.
Rusça:
Те, которые превозносились, сказали: "А мы отказываемся уверовать в то, во что уверовали вы".
Somalice:
Waxayna dheheen kuwii iskibriyey annagu waxaad Rumeeyseen waan ka Gaaloownay.
Swahilice:
Wakasema wale wanao jivuna: Sisi tunayakataa hayo mnayo yaamini.
Uygurca:
ھېلىقى تەكەببۇرلار: «سىلەر ئىشەنگەنگە بىز ھەرگىز ئىشەنمەيمىز» دېدى
Japonca:
高慢な者たちは言った。「わたしたちは,あなたがたが信じるものを認めない。」
Arapça (Ürdün):
«قال الذين استكبروا إنا بالذي آمنتم به كافرون».
Hintçe:
तब जिन लोगों को (अपनी दौलत दुनिया पर) घमन्ड था कहने लगे हम तो जिस पर तुम ईमान लाए हो उसे नहीं मानते
Tayca:
“บรรดาผู้ที่แสดงโอหังกล่าวว่า แท้จริงเราเป็นผู้ปฏิเสธศรัทธา ต่อสิ่งที่พวกท่านได้ศรัทธากัน”
İbranice:
אמרו המתייהרים 'אנו כופרים בכל אשר בו תאמינו
Hırvatça:
"A mi, doista, ne vjerujemo u to u što vi vjerujete", rekoše oni koji su bili oholi.
Rumence:
Cei care erau plini de trufie spuseră: “Noi nu credem în ceea ce voi credeţi.”
Transliteration:
Qala allatheena istakbaroo inna biallathee amantum bihi kafiroona
Türkçe:
Kibre sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkâr edenleriz."
Sahih International:
Said those who were arrogant, "Indeed we, in that which you have believed, are disbelievers."
İngilizce:
The Arrogant party said: "For our part, we reject what ye believe in."
Azerbaycanca:
(Təkəbbür üzündən iman gətirməyi) özlərinə ar bilənlər: “Sizin inandığınıza (Salehin peyğəmbərliyinə) biz inanmırıq!” – dedilər.
Süleyman Ateş:
Büyüklük taslayanlar: "Biz, sizin inandığınızı inkar edenleriz!" dediler.
Diyanet Vakfı:
Büyüklük taslayanlar dediler ki: "Biz de sizin inandığınızı inkar edenleriz."
Erhan Aktaş:
Büyüklük taslayan kimseler de dediler ki: “Biz de sizin îmân ettiğiniz şeyi kesin olarak küfredenleriz.(1)”
Kral Fahd:
Büyüklük taslayanlar dediler ki: «Biz de sizin inandığınızı inkâr edenleriz.»
Hasan Basri Çantay:
(Yine) o kibirlenen kimseler: «Biz, doğrusu o sizin îman etdiğinizi inkâr ile kâfir olanlarız» dedi (ler).
Muhammed Esed:
Büyüklük peşinde olanlarsa: "Bakın" dediler, "sizin o kadar emin olduğunuz şeyi biz asla doğru bulmuyoruz!"
Gültekin Onan:
Büyüklenenler (şöyle) dedi: "
Ali Fikri Yavuz:
O kibirlenerek iman etmiyenler, “ - Doğrusu biz, o sizin iman ettiğiniz şeyi inkâr eden kâfirleriz.” dediler.
Portekizce:
Mas os que se ensoberbeceram lhes disseram: Nós negamos o que credes.
İsveççe:
[Men] de högmodiga äldste sade: "Vi förnekar [sanningen i] det som ni tror på."
Farsça:
مستکبران گفتند: ما به آیینی که شما به آن ایمان آوردید، کافریم!
Kürtçe:
ئەوانەی خۆیان بەزل دەزانی ووتیان بەڕاستی ئێمە بێ باوەڕین بەوەی کەئێوە بڕواتان پێ ھێناوە
Özbekçe:
Мутакаббир бўлганлар: «Албатта, биз сиз иймон келтирганга кофирмиз», дедилар.
Malayca:
Orang-orang yang sombong takbur itu berkata: "Sesungguhnya kami tetap ingkar akan orang yang kamu beriman kepadanya".
Arnavutça:
Ata që madhëroheshin thanë: “Na nuk besojmë në atë që besoni ju”.
Bulgarca:
Онези, които се възгордяха, казаха: “Ние не вярваме в онова, в което вие повярвахте.”
Sırpça:
„А ми, заиста, не верујемо у то у шта ви верујете“, рекоше они који су били охоли.
Çekçe:
Řekli ti, kdož pyšní byli: 'My však nevěříme v to, v co vy věříte.'
Urduca:
اُن برائی کے مدعیوں نے کہا جس چیز کو تم نے مانا ہے ہم اس کے منکر ہیں"
Tacikçe:
Гарданкашон гуфтанд: «Мо ба касе, ки шумо имон овардаед, имон намеоварем».
Tatarca:
Тәкәбберләнеп иман китермәгәннәре әйттеләр: "Сез иман китергән нәрсәләрне без инкяр итүчеләрбез", – дип.
Endonezyaca:
Orang-orang yang menyombongkan diri berkata: "Sesungguhnya kami adalah orang yang tidak percaya kepada apa yang kamu imani itu".
Amharca:
እነዚያ የኮሩት፡- «እኛ በዚያ እናንተ በርሱ ባመናችሁበት ከሓዲዎች ነን» አሉ፡፡
Tamilce:
பெருமையடித்தவர்கள் கூறினார்கள்: “நீங்கள் நம்பிக்கை கொண்டதை நிச்சயமாக நாங்கள் நிராகரிப்பவர்கள் ஆவோம்.”
Korece:
거만한 자들은 우리는 당신 들이 믿는 것을 불신함이라 말하 더라
Vietnamca:
Những tên kiêu ngạo kia bảo: “Bọn ta phủ nhận điều mà các người đã tin.”
Ayet Linkleri: