Arapça:
أَلَهُمْ أَرْجُلٌ يَمْشُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ أَيْدٍ يَبْطِشُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ أَعْيُنٌ يُبْصِرُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا ۗ قُلِ ادْعُوا شُرَكَاءَكُمْ ثُمَّ كِيدُونِ فَلَا تُنظِرُونِ
Çeviriyazı:
elehüm ercülüy yemşûne bihâ. em lehüm eydiy yebṭişûne bihâ. em lehüm a`yünüy yübṣirûne bihâ. em lehüm âẕânüy yesme`ûne bihâ. ḳuli-d`û şürakâeküm ŝümme kîdûni felâ tünżirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların yürüyecek ayakları, tutacak elleri, görecek gözleri veya işitecek kulakları mı var? De ki: "Haydi çağırın o ortaklarınızı, sonra bana istediğiniz tuzağı kurun ve elinizden gelirse göz açtırmayın."
Diyanet İşleri:
Onların yürüyecek ayakları mı var, yoksa tutacak elleri mi var, ya da görecek gözleri mi var, veya işitecek kulakları mı var? De ki: "Ortaklarınızı çağırın elinizden gelirse bana tuzak kurun, göz açtırmayın."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ayakları mı var ki yürüsünler, yahut elleri mi var ki tutsunlar, yoksa gözleri mi var ki görsünler, yahut da kulakları mı var ki duysunlar? De ki: Çağırın Tanrıya eş sandıklarınızı da sonra hep beraber bana düzen kurun, göz bile açtırmayın bakalım.
Şaban Piriş:
Onların yürüyebilecek ayakları mı var, yoksa kendisiyle tutacakları elleri mi, yoksa görebilecek gözleri mi, yoksa işitebilecek kulakları mı var? De ki: Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bana, tuzak kurun ve bana göz açtırmayın bakalım!
Edip Yüksel:
Üzerinde yürüyecekleri ayakları mı var? Tutmaları için elleri mi var? Görmeleri için gözleri mi var? İşitmeleri için kulakları mı var? De ki, "Ortaklarınızı çağırın ve benim için plan kurun. Hiç durmayın!"
Ali Bulaç:
Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: "Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın."
Suat Yıldırım:
Allah'tan başka dua ve ibadet ettiğiniz bütün putlar, sizin gibi kullardır.Onların tanrılığı hakkındaki iddianız yerinde ise, haydi bakalım onları çağırın da size cevap versinler bakalım!Nasıl icabet edecekler ki, onların yürüyecek ayakları mı var? Yoksa tutacak elleri mi var?Veya görecek gözleri mi var? Yahut işitecek kulakları mı var, neleri var?De ki: “Haydi bütün şeriklerinizi çağırın, sonra bana istediğiniz tuzağı kurun, haydi elinizden geliyorsa bir an bile göz açtırmayın!” {KM, Mezmurlar 115,2-8; İşaya 44,9-20}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar için kendileriyle yürüyecekleri ayakları mı, veya onlar için tutacakları elleri mi veya onlar için kendileriyle görecekleri gözleri mi veyahut onlar için kendisiyle işitecekleri kulakları mı var? De ki, haydi çağırınız şeriklerinizi, sonra bana yapacağınız hileyi yapınız, bana hiç mühlet vermeyiniz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ayakları mı var onların ki, onlarla yürüsünler; ellerimi mi var onların ki onlarla tutsunlar; gözleri mi var onların ki, onlarla görsünler; kulaklarımı var onların ki, onlarla işitsinler!? De ki: "Ortaklarınızı çağırıp bana tuzak kurun. Hadi, göz açtırmayın bana!"
Bekir Sadak:
seytan seni durtecek olursa Allah´a sigin, dogrusu O isitir ve bilir.
İbni Kesir:
Onların ayakları var mıdır ki onunla yürüsünler? Elleri var mıdır ki onunla tutsunlar? Gözleri var mıdır ki onunla görsünler? Kulakları var mıdır ki onunla işitsinler? De ki: Çağırın ortaklarınızı da, elinizden gelirse, bana tuzak kurun ve göz açtırmayın.
Adem Uğur:
Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları elleri mi var veya görecekleri gözleri mi var yahut işitecekleri kulakları mı var (neleri var)? De ki: "
İskender Ali Mihr:
Onların, onlarla yürüdükleri ayakları mı var? Veya onlarla tuttukları elleri mi var? Veya onlarla gördükleri gözleri mi var? Veya onlarla işittikleri kulakları mı var? Söyle (onlara) ortaklarını çağırsınlar, sonra bana tuzak kursunlar. Böylece göz açtırmayın (fırsat vermeyin).
Celal Yıldırım:
Onların yürüyecekleri ayakları mı var ? Tutacak elleri mi var ? Görecek gözleri mi var ? İşitecek kulakları mı var ? De ki: Haydi ortak koştuklarınızı çağırın, sonra da bana tuzak ve birtakım düzenler kurun, bir an bile gözaçtırmayın.
Tefhim ul Kuran:
Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: «Ortak koşmakta olduklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın.»
Fransızca:
Ont-ils des jambes pour marcher ? Ont-ils de mains pour frapper ? Ont-ils des yeux pour observer ? Ont-ils des oreilles pour entendre ? Dis : "Invoquez vos associés, et puis, rusez contre moi; et ne me donnez pas de répit.
İspanyolca:
¿Tienen pies para andar, manos para asir, ojos para ver, oídos para oír? Di: «¡Invocad a vuestros asociados y urdid algo contra mí! ¡No me hagáis esperar!
İtalyanca:
Hanno piedi per camminare, hanno mani per afferrare, hanno occhi per vedere, hanno orecchie per sentire? Di': «Chiamate questi associati, tramate pure contro di me e non datemi tregua:
Almanca:
Haben sie etwa Beine, mit denen sie gehen können, oder etwa Hände, mit denen sie zuschlagen können, oder etwa Augen, mit denen sie sehen können, oder etwa Ohren, mit denen sie hören können?! Sag: "Richtet nur Bittgebete an eure Partner, dann führt eure List gegen mich durch und gewährt mir dabei keine Zeit!
Çince:
他们有脚能行呢?还是有手能擒呢?还是有眼能见呢?还是有耳能听呢?你说:你们呼吁你们的配主,然后你们合力来谋害我,你们不用宽恕我。
Hollandaca:
Hebben zij voeten, om er mede te loopen? Of hebben zij handen, om iets aan te vatten? Of hebben zij oogen, om er mede te zien? Of hebben zij ooren, om er mede te hooren? Zeg: Roept uwe makkers; denkt eene list tegen mij uit en geeft mij geen uitstel. Ik vrees niets.
Rusça:
Есть ли у них ноги, на которых они ходят? Или у них есть руки, которыми они хватают? Или у них есть глаза, которыми они видят? Или у них есть уши, которыми они слышат? Скажи: "Призовите своих сотоварищей, а затем ухитритесь против меня и не предоставляйте мне отсрочки.
Somalice:
Ma waxay Leeyihiin lugo ay ku Socdaan, mise waxay Leeyihiin Gacmo ay wax ku qabtaan mise waxay Leeyihiin indho ay wax ku arkaan, mise waxay leeyihiin Dhago ay wax ku Maqlaan, waxaad Dahdaa u Yeedha Shurakadiinna ina Dhagra hana i sugina.
Swahilice:
Je, wao wanayo miguu ya kwendea? Au wanayo mikono ya kutetea? Au wanayo macho ya kuonea? Au wanayo masikio ya kusikizia? Sema: Iiteni hio miungu yenu ya ushirikina. Kisha nifanyieni mimi vitimbi, wala msinipe muhula.
Uygurca:
ئۇلار (يەنى بۇتلار) نىڭ ماڭىدىغان پۇتلىرى بارمۇ؟ ياكى تۇتىدىغان قوللىرى بارمۇ؟ ياكى كۆرىدىغان كۆزلىرى بارمۇ ۋە ئاڭلايدىغان قۇلاقلىرى بارمۇ؟ (ئى مۇھەممەد! ئۇلارغا) ئېيتقىنكى، «شېرىكلىرىڭلارنى (يەنى بۇتلىرىڭلارنى ماڭا قارشى) چاقىرىڭلار، ئاندىن (قولۇڭلاردىن كېلىشىچە) ماڭا زىيانكەشلىك قىلىڭلار، ئازراقمۇ مۆھلەت بەرمەڭلار (مەن اﷲ قا يۆلەنگەنلىكىم ئۈچۈن سىلەرگە پەرۋا قىلمايمەن)
Japonca:
それらは歩く足があるのか。持つ手があるのか。また見る目があるのか。聞く耳があるのか。言ってやるがいい。「あなたがたは(かれに配する)神々を呼ベ。直ぐわたしに向かって策謀してみよ。(隠?)(踏?)することはない。
Arapça (Ürdün):
«ألهم أرجل يمشون بها أم» بل أ «لهم أيد» جمع يد «يبطشون بها أم» بل أ «لهم آذان يسمعون بها» استفهام إنكاري، أي ليس لهم شيء من ذلك مما هو لكم فكيف تعبدوهم وأنتم حالا منهم «قل» لهم يا محمد «ادعوا شركاءكم» إلى هلاكي «ثم كيدون فلا تُنظرون» تمهلون فإني لا أبالي بكم.
Hintçe:
क्या उनके ऐसे पॉव भी हैं जिनसे चल सकें या उनके ऐसे हाथ भी हैं जिनसे (किसी चीज़ को) पकड़ सके या उनकी ऐसी ऑखे भी है जिनसे देख सकें या उनके ऐसे कान हैं जिनसे सुन सकें (ऐ रसूल उन लोगों से) कह दो कि तुम अपने बनाए हुए शरीको को बुलाओ फिर सब मिलकर मुझ पर दॉव चले फिर (मुझे) मोहलत न दो
Tayca:
“พวกมัน มีเท้าที่ใช้มันเดินกระนั้นหรือ ? หรือว่าพวกมันมีมีที่ใช้มันจัดการอย่างรุน แรง หรือว่าพวกมันมีตาที่ใช้มอง หรือว่าพวกมันมีหูที่ใช้มันฟัง จงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด) ว่า พวกท่านจงวิงวอนขอต่อบรรดาภาคี ของพวกเจ้าเถิดแล้วจงวางอุบาย แก่ฉันด้วย จงอย่าได้ประวิงเวลาให้แก่ฉันเลย”
İbranice:
האם יש להם רגליים כדי ללכת בהם? או ידיים יתפשו בהן בכוח? או יש להם עיניים לראות בהן? או יש להם אוזניים לשמוע בהן? אמור 'קראו לשותפיכם והתנכלו לי, ואל תתנו לי שום הזדמנות
Hırvatça:
Imaju li oni noge da na njima hodaju, ili ruke da njima prihvataju, imaju li oči da njima gledaju, ili uši da njima čuju? Reci: "Zovite božanstva svoja, pa protiv mene kakvo hoćete lukavstvo smislite, i ne odugovlačite."
Rumence:
Au picioare să meargă? Au mâini să apuce? Au ochi să vadă? Au urechi să audă? Spune: “Chemaţi-i pe cei pe care I-i alăturaţi! Uneltiţi împotrivă-mi! Nu mă lăsaţi să aştept!
Transliteration:
Alahum arjulun yamshoona biha am lahum aydin yabtishoona biha am lahum aAAyunun yubsiroona biha am lahum athanun yasmaAAoona biha quli odAAoo shurakaakum thumma keedooni fala tunthirooni
Türkçe:
Ayakları mı var onların ki, onlarla yürüsünler; ellerimi mi var onların ki onlarla tutsunlar; gözleri mi var onların ki, onlarla görsünler; kulaklarımı var onların ki, onlarla işitsinler!? De ki: "Ortaklarınızı çağırıp bana tuzak kurun. Hadi, göz açtırmayın bana!"
Sahih International:
Do they have feet by which they walk? Or do they have hands by which they strike? Or do they have eyes by which they see? Or do they have ears by which they hear? Say, [O Muhammad], "Call your 'partners' and then conspire against me and give me no respite.
İngilizce:
Have they feet to walk with? Or hands to lay hold with? Or eyes to see with? Or ears to hear with? Say: "Call your 'god-partners', scheme (your worst) against me, and give me no respite!
Azerbaycanca:
Məgər onların yeriyən ayaqları, ya tutan əlləri, ya görən gözləri, yaxud eşidən qulaqları var?! De: “Haydı, çağırın şəriklərinizi, mənim barəmdə istədiyiniz hiyləni qurun və mənə heç möhlət də verməyin!
Süleyman Ateş:
Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları elleri mi var, yoksa görecekleri gözleri mi var, yahut işitecekleri kulaklarımı var? De ki: "(Allah'a) ortak(koştuk)larınızı çağırın, sonra bana tuzak kurun, haydi (elinizden geliyorsa) hiç göz açtırmayın bana!"
Diyanet Vakfı:
Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları elleri mi var veya görecekleri gözleri mi var yahut işitecekleri kulakları mı var (neleri var)? De ki: "Ortaklarınızı çağırın, sonra bana (istediğiniz) tuzağı kurun ve bana göz bile açtırmayın!"
Erhan Aktaş:
Onların, kendileriyle yürüyecek ayakları mı var? Veya tutacak elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Ya da işitecek kulakları mı var? De ki: “Haydi çağırın ortaklarınızı, sonra göz açtırmaksızın bana tuzak kurun.”
Kral Fahd:
Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları elleri mi var veya görecekleri gözleri mi var yahut işitecekleri kulakları mı var (neleri var)? De ki: «Ortaklarınızı çağırın, sonra bana (istediğiniz) tuzağı kurun ve bana göz bile açtırmayın!»
Hasan Basri Çantay:
Onların yürüyecekleri ayakları mı, yoksa tutacakları elleri mi, yahud görecekleri gözleri mi, yoksa işidecekleri kulakları mı, (nesi) var? (Habîbim) de ki: «Çağırın ortaklarınızı, sonra bana (istediğiniz) tuzağı kurun da şöyle bir göz bile açdırmayın bana».
Muhammed Esed:
Yürüyecek ayakları mı var peki onların? Tutacak elleri mi? Görecek gözleri, işitecek kulakları mı var? De ki: "Haydi, Allaha ortak olarak gördüğünüz bütün o varlıkları çağırın, bana karşı elinizden geleni ardınıza koymayın ve böylece bana göz açtırmayın!
Gültekin Onan:
Üzerlerinde yürüyecekleri ayakları mı var? Tutmaları için elleri mi var? Görmeleri için gözleri mi var? İşitmeleri için kulakları mı var? De ki: "
Ali Fikri Yavuz:
O putların yürüyecek ayakları, yoksa tutacak elleri, yoksa görecek gözleri, yoksa işitecek kulakları mı vardır? De ki: “- Haydi, çağırın ortaklarınızı! Sonra bana istediğiniz hîleyi kurun da elinizden gelirse, bana göz açtırmayın.”
Portekizce:
Têm, acaso pés para andar, mão para castigar, olhos para ver, ou ouvidos para ouvir? Dize: Invocai vossos parceiros,conspirai contra mim e não me concedais folgança!
İsveççe:
Har de kanske fötter att gå med eller händer att slå med eller ögon att se med eller öron att höra med? Säg [Muhammad]: "Anropa dem som ni sätter vid Guds sida och smid era onda planer mot mig och låt mig inte få något andrum!
Farsça:
آیا آنها پاهایی دارند که با آن راه روند، یا دست هایی دارند که با آن بگیرند، یا چشم هایی دارند که با آن ببینند، یا گوش هایی دارند که با آن بشنوند؟! بگو: شریکان خود را [به کمک خویش] بخوانید، سپس [بر ضدِّ من هر توطئه و] نیرنگی [دارید] به کار گیرید و [برای نابودی من لحظه ای مرا [مهلت ندهید] تا برای شما ثابت شود که هیچ کاری در هیچ زمینه ای از غیر خدا بر نمی آید.]
Kürtçe:
ئایا ئەوانە (ھیچ نەبێ وەک خۆتان) قاچیان ھەیە کە پێی بڕۆن بەڕێدا یان دەستیان ھەیە کەدەستی پێ بوەشێنن یان چاویان ھەیە کەپێی ببینن یان گوێیان ھەیە کەپێی ببیستن (ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ: بانگی ھاوبەشەکانتان بکەن پاشان نەخشە وپیلانم بۆدانێن ومۆڵەتیشم مەدەن
Özbekçe:
Ёки уларнинг оёқлари бормики, юрсалар; ёки қўллари бормики, ушласалар; ёки кўзлари бормики, кўрсалар; ёки қулоқлари бормики, эшитсалар. Сен: «Шерикларингизни чақиринг-да, менга ҳеч муҳлат бермай, зиддимга ҳийла-найранг қилаверинг!
Malayca:
Adakah benda-benda (yang kamu sembah) itu mempunyai kaki yang mereka dapat berjalan dengannya, atau adakah mereka mempunyai tangan yang mereka dapat memegang (menyeksa) dengannya, atau adakah mereka mempunyai mata yang mereka dapat melihat dengannya, atau adakah mereka mempunyai telinga yang mereka dapat mendengar dengannya? Katakanlah (wahai Muhammad): "Panggilah benda-benda yang kamu jadikan sekutu Allah, kemudian kamu semua jalankan tipu daya terhadapku, serta jangan pula kamu bertangguh lagi.
Arnavutça:
A kanë ata këmbë të ecin me to, ose duar të kapin me to, a kanë sy të shohin me ta, ose veshë të dëgjojnë me ta? Thuaj: “Thirrni zotërat tuaj, e kundër meje trilloni çfarëdo dredhie e mos zvarrisni,
Bulgarca:
Нима те имат крака, с които ходят, или ръце, с които хващат, или очи, с които виждат, или уши, с които чуват? Кажи: “Призовете вашите съдружници, после ме надхитряйте и не ме изчаквайте!
Sırpça:
Имају ли они ноге да на њима ходају, или руке да њима прихватају, имају ли очи да њима гледају, или уши да њима чују? Реци: „Зовите своја божанства, па смислите против мене какво хоћете лукавство, и не одуговлачите.“
Çekçe:
Mají snad nohy, na nichž kráčí, či mají snad ruce, jimiž bojují, anebo oči, jimiž se dívají, či uši, jimiž naslouchají? Rci: 'Jen si vzývejte ty, jež k Bohu přidružujete, a pak strojte proti mně úklady a nenechte mne dlouho čekat!
Urduca:
کیا یہ پاؤں رکھتے ہیں کہ ان سے چلیں؟ کیا یہ ہاتھ رکھتے ہیں کہ ان سے پکڑیں؟ کیا یہ آنکھیں رکھتے ہیں کہ ان سے دیکھیں؟ کیا یہ کان رکھتے ہیں کہ ان سے سنیں؟ اے محمدؐ، ان سے کہو کہ "بلا لو اپنے ٹھیرائے ہوئے شریکوں کو پھر تم سب مل کر میرے خلاف تدبیریں کرو اور مجھے ہرگز مہلت نہ دو
Tacikçe:
Оё онҳоро поҳое ҳаст, ки бо он роҳ бираванд ё онҳоро дастҳое ҳаст, ки бо он ҳамла кунанд ё чашмҳое ҳаст, ки бо он бубинанд ё гушҳое ҳаст, ки бо он бишнаванд? Бигӯ: «Шариконатро бихонед ва бар зидди ман тадбир кунед ва маро мӯҳлат надиҳед.
Tatarca:
Әйә ул сынымнарның йөрергә аяклары бармы? Тотарга куллары бармы? Күрергә күзләре бармы? Һәм ишетергә колаклары бармы? Әлбәттә, берсе дә юк. Әйт: "Үзегезнең Аллаһуга тиңләштергән сынымнарыгызны чакырыгыз, аннары миңа һич миһләт – вакыт бирмичә хәйлә-мәкерләрегезне кылыгыз".
Endonezyaca:
Apakah berhala-berhala mempunyai kaki yang dengan itu ia dapat berjalan, atau mempunyai tangan yang dengan itu ia dapat memegang dengan keras, atau mempunyai mata yang dengan itu ia dapat melihat, atau mempunyai telinga yang dengan itu ia dapat mendengar? Katakanlah: "Panggillah berhala-berhalamu yang kamu jadikan sekutu Allah, kemudian lakukanlah tipu daya (untuk mencelakakan)-ku. tanpa memberi tangguh (kepada-ku)".
Amharca:
ለእነርሱ በእርሳቸው የሚኼዱባቸው እግሮች አሉዋቸውን ወይስ ለእነሱ በርሳቸው የሚጨብጡባቸው እጆች አሉዋቸውን ወይስ ለእነሱ በእርሳቸው የሚያዩባቸው ዓይኖች አሉዋቸውን ወይስ ለእነሱ በእርሳቸው የሚሰሙባቸው ጆሮዎች አሉዋቸውን «ያጋራችኋቸውን ጥሩ ከዚያም ተተናኮሉኝ፡፡ ጊዜም አትስጡኝ፤ (አልፈራችሁም)» በላቸው፡፡
Tamilce:
(சிலை வணங்கிகளே! நீங்கள் யாரை வணங்குகிறீர்களோ) அவர்கள் நடப்பதற்கு அவர்களுக்கு கால்கள் உள்ளனவா?; அல்லது, அவர்கள் பிடிப்பதற்கு அவர்களுக்கு கைகள் உள்ளனவா?; அல்லது, அவர்கள் பார்ப்பதற்கு அவர்களுக்குக் கண்கள் உள்ளனவா?; அல்லது, அவர்கள் செவியுறுவதற்கு அவர்களுக்கு காதுகள் உள்ளனவா?; (இவையெல்லாம் அவர்களுக்கு இருக்குமாயின் நீங்கள் வணங்கிய) உங்கள் தெய்வங்களிடம் பிரார்த்தித்து, பிறகு எனக்கு சூழ்ச்சி செய்யுங்கள். ஆக, எனக்கு அவகாசம் அளிக்காதீர்கள்” என்று (நபியே!) கூறுவீராக.
Korece:
그들에게도 걸을 수 있는 발이 있으며 접을 수 있는 손이 있으며 볼 수 있는 눈이 있으며 들을 수 있는 귀가 있느뇨 일러 가로되 너희가 숭배하는 우상을 불러 내게 대적하되 주저하지 말 라
Vietnamca:
Lẽ nào (những thứ được thờ phượng ngoài Allah) có chân biết đi, có tay biết cầm nắm, có mắt nhìn thấy, hoặc có tai có thể nghe được? Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói (với những kẻ đa thần): “Các người cứ hãy cầu nguyện những thứ mà các người đã tổ hợp (cùng với Allah), rồi các người hãy cùng nhau lên kế hoạch hãm hại Ta xem nào, đừng để Ta có thời gian nghĩ ngơi gì cả!”
Ayet Linkleri: