Arapça:
وَإِن تَدْعُوهُمْ إِلَى الْهُدَىٰ لَا يَتَّبِعُوكُمْ ۚ سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ أَدَعَوْتُمُوهُمْ أَمْ أَنتُمْ صَامِتُونَ
Çeviriyazı:
vein ted`ûhüm ile-lhüdâ lâ yettebi`ûküm. sevâün `aleyküm ede`avtümûhüm em entüm ṣâmitûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer siz onları doğru yola çağırsanız, size uymazlar. Onları ha çağırmışsınız, ha çağırmayıp susmuşsunuz, hiç fark etmez.
Diyanet İşleri:
Onları doğru yola çağırırsanız, size uymazlar; çağırmanız da, susmanız da onlar için birdir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onları doğru yola çağırırsanız size uymazlar. İster çağırın onları, ister susun, sizce ikisi de bir.
Şaban Piriş:
Onları doğru yola çağırsanız, size uymazlar. Onları çağırsanız da sussanız da sizin için birdir.
Edip Yüksel:
Onları doğruya çağırsanız size uymazlar. Onları ha çağırmışsınız, ha sessiz kalmışsınız, sizin için birdir.
Ali Bulaç:
Onları hidayete çağırırsanız size uymazlar. Onları çağırırsanız da, suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir.
Suat Yıldırım:
O'na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar?Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler.Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar.Şayet siz onları doğru yola çağıracak olursanız size uymazlar.O müşrikleri siz ha hakka çağır mışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır. [22,73-74; 37,95; 37,93; 21,58]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve eğer onları doğru yola davet etseniz size tâbi olmazlar. Siz onları davet etseniz de veya sükut eder olsanız da, sizin üzerinize müsavîdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onları, iyiye ve güzele çağırsanız sizi izlemezler. Ha onlara dua etmişsiniz ha sus-pus oturmuşsunuz; sizin için aynıdır.
Bekir Sadak:
Onlari dogru yola cagirirsaniz duymazlar. Sana baktiklarini gorursun, oysa gormezler.
İbni Kesir:
Onları doğru yola çağırsanız da, size uymazlar. Çağırmanız da, susmanız da onlar için birdir.
Adem Uğur:
Onları doğru yola çağırırsanız size uymazlar
İskender Ali Mihr:
Ve eğer onları hidayete (Allah´a ulaşmaya) çağırırsanız size tâbî olmazlar. Onları davet mi ettiniz yoksa siz sessiz mi kaldınız? Sizin için birdir (sizin durumunuz aynıdır, farketmez).
Celal Yıldırım:
Onları doğru yola çağıracak olursanız size uymazlar. Onları ha çağırmışsınız, ha susup ses çıkarmamışsınız, sizin aleyhinize (olan tutumları) aynıdır, değişmez.
Tefhim ul Kuran:
Onları hidayete çağırırsanız size uymazlar. Onları çağırsanız da, suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir.
Fransızca:
Si vous les appelez vers le chemin droit, ils ne vous suivront pas. Le résultat pour vous est le même, que vous les appeliez ou que vous gardiez le silence.
İspanyolca:
Si les llamáis a la Dirección, no os siguen. Les da lo mismo que les llaméis o no.
İtalyanca:
Se li invitate alla retta via, non vi seguiranno. Sia che li invitiate o che tacciate per voi è lo stesso.
Almanca:
Auch dann solltet ihr sie um Rechtleitung bitten, entsprechen sie euch nicht. Für euch bleibt es gleich, ob ihr sie bittet oder ob ihr schweigt.
Çince:
如果你们叫他们来遵循正道,他们不会顺从你们。无论你祈铸他们或保守缄默,这在你们是一样的。
Hollandaca:
En indien gij hen tot de ware richting uitnoodigt, zullen zij u niet volgen: het zal u gelijk zijn, of gij hen uitnoodigt, of dat gij rustig blijft.
Rusça:
Если вы призовете их на прямой путь, они не последуют за вами. Для вас все равно, будете вы их призывать или будете молчать.
Somalice:
Haddaad ugu Yeedho Hanuunkana idima raacaan waana isku mid haddaad u Yeedhaan iyo haddaad ka Aamustaanba.
Swahilice:
Na mkiwaita kwenye uwongofu, hawakufuateni. Ni mamoja kwenu ikiwa mtawaita au mkinyamaza.
Uygurca:
ئۇلارنى توغرا يولغا چاقىرساڭلار، ئۇلار سىلەرگە ئەگەشمەيدۇ. مەيلى ئۇلارنى دەۋەت قىلىڭلار، ياكى جىم تۇرۇڭلار، بۇ ئۇلار ئۈچۈن بەرىبىر ئوخشاش (يەنى سىلەر قايسى ھالەتتە بولماڭلار، ئۇلار سىلەرنىڭ دەۋىتىڭلارغا جاۋاب قايتۇرۇشقا قادىر ئەمەستۇر)
Japonca:
仮令あなたがたが導きのため,それらに呼びかけても,あなたに従わないであろう。あなたかたがそれらに呼びかけてもまた黙っていても,あなたがたにとっては同じことである。
Arapça (Ürdün):
«وإن تدعوهم» أي الأصنام «إلى الهدى لا يتبعوكم» بالتخفيف والتشديد «سواء عليكم أدعوتموهم» إليه «أم أنتم صامتون» عن دعائهم لا يتبعوه لعدم سماعهم.
Hintçe:
और अगर तुम उन्हें हिदायत की तरफ बुलाओंगे भी तो ये तुम्हारी पैरवी नहीं करने के तुम्हारे वास्ते बराबर है ख्वाह (चाहे) तुम उनको बुलाओ या तुम चुपचाप बैठे रहो
Tayca:
“และหากพวกเจ้าเชิญชวนพวกเขา ไปสู่คำแนะนำที่ถูกต้อง พวกเขาก็จะไม่ปฏิบัติตาม พวกเจ้า ย่อมมีผลเท่ากันแก่พวกเจ้า พวกเจ้าจะเชิญชวนพวกเขา หรือพวกเจ้าจะนิ่งเฉยอยู่ก็ตาม”
İbranice:
ואם תקראו להם לבוא אל דרך הישר, לא ילכו אחריכם. גם אם תקראו להם או אם אתם שקטים
Hırvatça:
A ako ih zamolite da vas na Pravi put upute, neće vam se odazvati; isto vam je pozivali ih ili šutjeli.
Rumence:
Dacă îi chemi spre adevărata Cale, ei nu te vor urma. Tot una-i pentru voi, de-i chemaţi, ori de nu-i chemaţi.
Transliteration:
Wain tadAAoohum ila alhuda la yattabiAAookum sawaon AAalaykum adaAAawtumoohum am antum samitoona
Türkçe:
Onları, iyiye ve güzele çağırsanız sizi izlemezler. Ha onlara dua etmişsiniz ha sus-pus oturmuşsunuz; sizin için aynıdır.
Sahih International:
And if you [believers] invite them to guidance, they will not follow you. It is all the same for you whether you invite them or you are silent.
İngilizce:
If ye call them to guidance, they will not obey: For you it is the same whether ye call them or ye hold your peace!
Azerbaycanca:
Siz onları (müşrikləri və ya bütləri) doğru yola də’vət etsəniz, sizə tabe olmazlar. İstər onları də’vət edin, istər susun – birdir (onlar üçün heç bir əhəmiyyəti yoxdur).
Süleyman Ateş:
Onları doğru yola çağırsanız size uymazlar. Ha onları çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, sizin için birdir.
Diyanet Vakfı:
Onları doğru yola çağırırsanız size uymazlar; onları çağırsanız da, sukut etseniz de sizin için birdir.
Erhan Aktaş:
Onları gerçeği kabul etmeye davet etseniz, size tâbi olmazlar. Onları davet etseniz de etmeseniz de size karşı tutumları değişmez.
Kral Fahd:
Onları doğru yola çağırırsanız size uymazlar; onları çağırsanız da, sukut etseniz de sizin için birdir.
Hasan Basri Çantay:
Eğer bunları (putları) doğru yolu göstermiye çağırırsanız size uymazlar. Onları (müşrikleri) ha da´vet etmişsiniz, ha (etmeyib) susmuşsunuz, size karşı (durumları) birdir.
Muhammed Esed:
Yol göstermeleri için yakarsanız size cevap verecek durumda olmayan varlıklara mı? Onlara ister yakarın, ister karşılarında susun, sizin için fark eden bir şey olmaz.
Gültekin Onan:
Onları hidayete çağırırsanız size uymazlar. Onları çağırsanız da, suskun da dursanız size karşı (tutumları) birdir.
Ali Fikri Yavuz:
Eğer o putları (veya müşrikleri) doğru yola çağırırsanız, size uymazlar. İster onları dâvet edin, ister sükût edin birdir.
Portekizce:
Se os convocardes para a Orientação, não vos ouvirão, pois tanto se lhes dará se os convocardes ou permanecerdesmudos.
İsveççe:
och som, om ni kallar dem till [Guds] vägledning, inte följer er? Vare sig ni anropar dem eller inte blir följden för er densamma.
Farsça:
و اگر آن شریکان را به سوی هدایت بخوانید، از شما پیروی نمی کنند، برای شما یکسان است که آنان را بخوانید یا خاموش باشید [در هر صورت چیزی از آنان نصیب شما نمی شود.]
Kürtçe:
وە ئەگەر ئێوە ئەوان (بتەکان) بانگ بکەن بۆ ڕێی ڕاست شوێنتان ناکەون بۆ ئێوە یەکسانە چ بانگیان بکەن یان بێ دەنگ بن (سوودتان پێ ناگەیەنن)
Özbekçe:
Агар уларни ҳидоятга даъват қилсангиз, сизга эргашмаслар. Уларни даъват қиласизми ёки жим турувчи бўласизми, сиз учун барибир.
Malayca:
Dan jika kamu (hai kaum musyrik) menyeru benda-benda itu untuk memperoleh petunjuk (daripadanya), mereka tidak dapat menurut (menyampaikan hajat) kamu; sama sahaja bagi kamu, sama ada kamu menyerunya atau mendiamkan diri.
Arnavutça:
Nëse i thirrni ata (mohuesit) në rrugë të drejtë, nuk do t’u ndjekin ju: njësoj e keni – i thirrët apo nuk i thirrët.
Bulgarca:
И ако ги зовете към правия път, не ви следват. Едно и също е за вас дали ще ги зовете, или ще мълчите.
Sırpça:
А ако их замолите да вас на Прави пут упуте, неће вам се одазвати; исто вам је позивали их или ћутали.
Çekçe:
Jestliže je vyzvete ke správné cestě, nebudou vás následovat; a jest pro vás lhostejné, zda je k tomu vyzýváte, či zda mlčíte.
Urduca:
اگر تم انہیں سیدھی راہ پر آنے کی دعوت دو تو وہ تمہارے پیچھے نہ آئیں، تم خواہ انہیں پکارو یا خاموش رہو، دونوں صورتوں میں تمہارے لیے یکساں ہی رہے
Tacikçe:
Агар онҳоро ба роҳи ҳидоят бихонӣ, ба шумо пайравӣ нахоҳанд кард. Бароятон яксон аст, чӣ даъваташон кунед ва чӣ хомуш бошед.
Tatarca:
Әгәр мөшрикләрне һидият – туры юлга өндәсәгез, алар сезгә һич иярмәсләр, сезгә барыбердер, аларны һидәяткә өндәсәгез дә, яки дәшмичә тик торсагыз да сезгә иярмәсләр.
Endonezyaca:
Dan jika kamu (hai orang-orang musyrik) menyerunya (berhala) untuk memberi petunjuk kepadamu, tidaklah berhala-berhala itu dapat memperkenankan seruanmu; sama saja (hasilnya) buat kamu menyeru mereka ataupun kamu herdiam diri.
Amharca:
(ጣዖቶቹን) ወደ ቅን መንገድ ብትጠሩዋቸውም አይከተሉዋችሁም፡፡ ብትጠሩዋቸው ወይም እናንተ ዝምተኞችም ብትኾኑ በእናንተ ላይ እኩል ነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், நீங்கள் அவர்களை (-அந்த சிலைகளை) நேர்வழிக்கு அழைத்தால் அவர்கள் உங்களை பின்பற்ற மாட்டார்கள். நீங்கள் அவர்களை அழைத்தாலும் அல்லது நீங்கள் வாய்மூடியவர்களாக இருந்தாலும் (அவ்விரண்டும்) உங்களுக்கு சமம்தான். (உங்கள் முயற்சிகள் அனைத்தும் வீணானவை ஆகும். ஏனெனில், நீங்கள் அழைப்பவை பார்க்காது, செவியுறாது.)
Korece:
너희가 그것들로부터 복을 구하나 그것들은 대답하지 못하니 그것들을 위한 너희 기원도 그리 고 침묵도 효용이 없노라
Vietnamca:
Nếu các ngươi (những kẻ thờ phượng các thần linh ngoài Allah) có gọi chúng đến với nguồn chỉ đạo thì chúng cũng không theo các ngươi, dù các ngươi có gọi chúng hay các ngươi im lặng thì cũng bằng thừa mà thôi.
Ayet Linkleri: