Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

118

Ayet No: 

1072

Sayfa No: 

164

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Çeviriyazı: 

feveḳa`a-lḥaḳḳu vebeṭale mâ kânû ya`melûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Artık hakikat ortaya çıkmış ve onların bütün yaptıkları boşa gitmişti.

Diyanet İşleri: 

Hak tahakkuk etti, onların yaptıkları boşa gitti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Böylece de hak üstün oldu, yerine geldi ve yaptıkları şeyler, mahvolup gitti.

Şaban Piriş: 

Böylece her şey ortaya çıktı. Onların yaptıkları boşa çıktı.

Edip Yüksel: 

Böylece, gerçek gerçekleşti ve yaptıkları boşa çıktı.

Ali Bulaç: 

Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı.

Suat Yıldırım: 

Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları boşa gitti.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık hak tezahür etmiş, onların yapar oldukları ise bâtıl olup gitmişti.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi.

Bekir Sadak: 

(123-12) 4 Firavun: «Ben size izin vermeden mi O´na inandiniz? Dogrusu bu, halki sehirden cikarmak icin duzdugunuz bir hiledir, fakat siz goreceksiniz. And olsun ki, ellerinizi ayaklarinizi caprazlama kesecegim, sonra da hepinizi asacagim» dedi.

İbni Kesir: 

Böylece hak yerini buldu ve onların yapmakta oldukları şeyler de boşa gitti.

Adem Uğur: 

Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.

İskender Ali Mihr: 

Böylece hak (gerçek) vuku buldu (ortaya çıktı). Ve onların yapmış oldukları şeyler bâtıl oldu (yok oldu).

Celal Yıldırım: 

Böylece hak (bütün açıklığıyla) gerçekleşti

Tefhim ul Kuran: 

Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı.

Fransızca: 

Ainsi la vérité se manifesta et ce qu'ils firent fût vain.

İspanyolca: 

Y se cumplió la Verdad y resultó inútil lo que habían hecho.

İtalyanca: 

Così si affermò la verità e vanificò quello che avevano fatto.

Almanca: 

Dann war die Wahrheit erkennbar. Und annulliert wurde, was sie zu tun pflegten.

Çince: 

于是,真理昭著,而他们所演的魔术变成无用的。

Hollandaca: 

Daardoor was de waarheid bevestigd, en dus wat zij gemaakt hadden ijdel geworden.

Rusça: 

Истина подтвердилась, и тщетным оказалось то, что они совершали.

Somalice: 

Waxaana Sugnaaday Xaqii waxaana Buray waxay Falayeen.

Swahilice: 

Kweli ikathibiti na yakabat'ilika waliyo kuwa wakiyatenda.

Uygurca: 

ھەقىقەت ئاشكارا بولدى، ئۇلارنىڭ كۆرسەتكەن سېھىرلىرى بەربات بولدى

Japonca: 

こうして真理が現われ,かれらの行ったことは虚しくなり,

Arapça (Ürdün): 

«فوقع الحق» ثبت وظهر «وبطل ما كانوا يعملون» من السحر.

Hintçe: 

अल किस्सा हक़ बात तो जम के बैठी और उनकी सारी कारस्तानी मटियामेट हो गई

Tayca: 

“และความจริง ก็ได้เกิดขึ้น และสิ่งที่พวกเขากระทำ กันขึ้นก็ตกไป”

İbranice: 

אז נתגלה הצדק והתבטל כל אשר עושים

Hırvatça: 

I tako istina na vidjelo izbi i pokaza se da je bilo lažno ono što su oni priredili,

Rumence: 

Astfel Adevărul a biruit, iar ceea ce făcură ei zădărnicie a fost.

Transliteration: 

FawaqaAAa alhaqqu wabatala ma kanoo yaAAmaloona

Türkçe: 

Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi.

Sahih International: 

So the truth was established, and abolished was what they were doing.

İngilizce: 

Thus truth was confirmed, and all that they did was made of no effect.

Azerbaycanca: 

Artıq haqq zahir, olanların uydurub düzəltdikləri yalanlar isə batil oldu.

Süleyman Ateş: 

Gerçek ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları batıl oldu.

Diyanet Vakfı: 

Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.

Erhan Aktaş: 

Böylece, hakikat(1) ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları bâtıl(2) oldu.

Kral Fahd: 

Böylece hak (gerçek) ortaya çıktı ve onların yapmış oldukları şeyler ise, bâtıl oldu (yok olup gitti.)

Hasan Basri Çantay: 

İşte, bu suretle hak yerini buldu, onların yapmakda oldukları şeyler de bir hiç olub gitdi.

Muhammed Esed: 

Böylece gerçek kendini göstermiş, berikilerin bütün o yapıp becerdiklerinin boş olduğu ortaya çıkmış oldu.

Gültekin Onan: 

Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı.

Ali Fikri Yavuz: 

Artık hak meydana çıktı ve onların bütün yaptıkları boşa gitti.

Portekizce: 

E a verdade prevaleceu, e se esvaneceu tudo o que haviam fingido.

İsveççe: 

Och sanningen segrade och det blev uppenbart att [deras] trolldom inte var annat än konster och knep.

Farsça: 

پس حق ثابت شد و آنچه را همواره جادوگران [به عنوان سِحر] انجام می دادند، باطل و پوچ گشت.

Kürtçe: 

ئیتر ڕاستی دەرکەوت و ڕوون بوویەوە ئەوانیش ھەرچی (سیحر) یان کرد بوو پووچەڵ بوویەوە

Özbekçe: 

Бас, ҳақ қарор топди ва уларнинг қилаётганлари ботил бўлди.

Malayca: 

Maka sabitlah kebenaran (mukjizat Nabi Musa), dan batalah (sihir) yang mereka telah lakukan.

Arnavutça: 

Dhe, kështu, doli në shesh e vërteta dhe dështoi ajo që vepruan ata.

Bulgarca: 

И се установи правдата, и се провали онова, което направиха.

Sırpça: 

И тако је истина на видело изашла и показало се да је било лажно оно што су они приредили,

Çekçe: 

A vyjevila se pravda a ukázalo se nicotným vše, co oni dělali.

Urduca: 

اس طرح جو حق تھا وہ حق ثابت ہوا اور جو کچھ اُنہوں نے بنا رکھا تھا وہ باطل ہو کر رہ گیا

Tacikçe: 

Пас ҳақ ба субут расид ва корҳои онон ботил шуд.

Tatarca: 

Хаклык өскә чыгып аларның сихергә таянып эшләгән ялган эшләре батыл булды – юкка чыкты.

Endonezyaca: 

Karena itu nyatalah yang benar dan batallah yang selalu mereka kerjakan.

Amharca: 

እውነቱም ተገለጸ፡፡ ይሠሩት የነበሩትም (ድግምት) ተበላሸ፡፡

Tamilce: 

ஆக, உண்மை (உறுதியாக) நிகழ்ந்தது. அவர்கள் செய்து கொண்டிருந்த (சூனியமான)து பொய்ப்பித்து விட்டது (-செயலற்றதாக ஆகிவிட்டது).

Korece: 

그렇게하여 진리가 입중되 고 그들이 하던 모든 일들이 공 허하게 되었더라

Vietnamca: 

Sự thật đã được thiết lập, mọi thứ mà họ đã làm giả trở nên vô hiệu.