Arapça:
مُّذَبْذَبِينَ بَيْنَ ذَٰلِكَ لَا إِلَىٰ هَٰؤُلَاءِ وَلَا إِلَىٰ هَٰؤُلَاءِ ۚ وَمَن يُضْلِلِ اللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُ سَبِيلًا
Çeviriyazı:
müẕebẕebîne beyne ẕâlik. lâ ilâ hâülâi velâ ilâ hâülâ'. vemey yuḍlili-llâhü felen tecide lehû sebîlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Münafıklar, küfür ile iman arasında bocalamaktadırlar. Ne bu müminlere bağlanırlar, ne de şu kâfirlere. Allah kimi doğru yoldan saptırırsa, sen artık ona kurtuluş yolu bulamazsın.
Diyanet İşleri:
Doğrusu münafıklar Allah'ı aldatmağa çalışırlar, oysa O, onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, ne onlarla, ne de bunlarla olur, ikisi arasında bocalayarak Allah'ı pek az anarlar. Allah'ın saptırdığı kimseye yol bulamayacaksın.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlar, imanla küfür arasında bocalayıp dururlar, ne onlara mal olurlar, ne bunlara ve Allah, kimi doğru yolundan saptırdıysa onu yola getiremezsin artık.
Şaban Piriş:
(İman ile küfür) arasında tereddüttedirler, ne müminlere ne de kâfirlere (bağlıdırlar.) Allah, kimi saptırırsa ona asla (hidayetin) bir yolunu bulamazsın.
Edip Yüksel:
Arada bocalayıp dururlar; ne bunlara ne de onlara katılırlar. ALLAH'ın şaşırttığına bir yol bulamazsın.
Ali Bulaç:
Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.
Suat Yıldırım:
Onlar müminlerle kâfirler arasında bocalayıp dururlar: Ne onlara bağlanırlar, ne de bunlara. Her kimi de Allah şaşırtırsa sen ona hiçbir yol bulamazsın. [2,20]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onun arasında mütereddittirler. Ne onlara ne de bunlara mensup ve her kimi ki Allah Teâlâ saptırırsa artık ona elbette bir yol bulamazsın.
Yaşar Nuri Öztürk:
Arada bocalayıp dururlar. Ne şunlardan yanadırlar ne bunlardan yana. Allah'ın şaşırttığına sen asla yol sağlayamazsın.
Bekir Sadak:
sukreder ve inanirsaniz, Allah size nicin azabetsin? Allah sukrun karsiligini verir ve bilir.
İbni Kesir:
Ne onlarladırlar, ne de bunlarla. İkisi arasında bocalayıp dururlar. Allah´ ın saptırdığı kimseye yol bulamazsın.
Adem Uğur:
Bunların arasında bocalayıp durmaktalar, ne onlara (bağlanıyorlar) ne bunlara. Allah´ın şaşırttığı kimseye asla bir (çıkar) yol bulamazsın.
İskender Ali Mihr:
Onlar, bunların (küfürle îmânın) arasında bocalayıp duranlardır. Ne bunlarla ve ne de onlarla olurlar. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa, artık sen onun için asla bir yol bulamazsın (onları asla Allah´a ulaştıracak olan Sıratı Mustakîm´e ulaştıramazsın).
Celal Yıldırım:
Onlar (küfürle İmân) arasında bocalayıp dururlar
Tefhim ul Kuran:
Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.
Fransızca:
Ils sont indécis (entre les croyants et les mécréants) n'appartenant ni aux uns ni aux autres. Or, quiconque Allah égare, jamais tu ne trouveras de chemin pour lui.
İspanyolca:
Vacilantes, no se pronuncian por unos ni por otros. No encontrarás camino para aquél a quien Alá extravía.
İtalyanca:
si barcamenano tra gli uni e gli altri, senza essere né di questi né di quelli. Per chi è sviato da Allah non troverai via alcuna.
Almanca:
Sie schwanken dazwischen, weder (gehören sie) zu diesen noch zu den anderen. Und wen ALLAH irre gehen läßt, für den wirst du keinen Weg (zum Iman) finden.
Çince:
他们动摇于信道与不信道之间,既不归这等人,也不归那等人。 真主使谁 迷误,你绝不能替谁发现一条归正的道路。
Hollandaca:
Drijvende tusschen het eene en het andere, en noch tot dezen noch tot genen behoorende; en hij die door God afgeleid zal zijn, zal den waren weg niet vinden.
Rusça:
Они колеблются между этим (верой и неверием), но не принадлежат ни к тем, ни к другим. Для того, кого Аллах вводит в заблуждение, ты уже не найдешь дороги.
Somalice:
waxayna ku noqnoqon (wareeri) arrintaas dhexdeeda kuwaasina lama jiraan kuwaana lama jiraan, cidduu dhumiyey Eebe uma heshid Waddo (eid hanuunin).
Swahilice:
Wanayumba yumba baina ya huku na huko. Huku hawako na huko hawako. Na ambaye Mwenyezi Mungu amemwacha kupotea, kabisa hutompatia njia.
Uygurca:
مۇناپىقلار كۇفرى بىلەن ئىمان ئارىسىدا ئارىسالدى بولۇپ تۇرىدۇ، نە ئۇلارغا، نە بۇلارغا مەنسۈپ ئەمەس (يەنى مۆمىنلەرگىمۇ، كاپىرلارغىمۇ مەنسۈپ ئەمەس)، كىمنى اﷲ گۇمراھ قىلغان ئىكەن، ئۇنىڭغا ھەرگىزمۇ توغرا يول تاپالمايسەن
Japonca:
あれやこれやと心が動いて,こちらへでもなくまたあちらへでもない。本当にアッラーが迷うに任せられる者には,あなたはかれのために決して道を見いだしてやれない。
Arapça (Ürdün):
«مذبذبين» مترددين «بين ذلك» الكفر والإيمان «لا» منسوبين «إلى هؤلاء» أي الكفار «ولا إلى هؤلاء» أي المؤمنين «ومن يضللـ» ـه «الله فلن تجد له سبيلا» طريقا إلى الهدى.
Hintçe:
इस कुफ़्र व ईमान के बीच अधड़ में पड़े झूल रहे हैं न उन (मुसलमानों) की तरफ़ न उन काफ़िरों की तरफ़ और (ऐ रसूल) जिसे ख़ुदा गुमराही में छोड़ दे उसकी (हिदायत की) तुम हरगिज़ सबील नहीं कर सकते
Tayca:
โดยที่พวกเขาลังเลใจในระหว่างนั้น จะไปในทางพวกนี้ก็ไม่ไป จะไปทางพวกนี้ก็ไม่ไป และผู้ใดที่อัลลอฮฺให้หลงทางไปแล้ว เจ้าก็จะไม่พบทางใด ๆ สำหรับเขาเป็นอันขาด
İbranice:
מתנדנדים, ואינם משתייכים לאלה (המאמינים) או לאלה (הלא מאמינים.) וכל מי שאלוהים מתעה, לא תמצא לו שביל (לאמונה והדרכה)
Hırvatça:
Kolebaju se između ovoga i toga - vjerovanja i nevjerovanja, niti su sa ovima niti sa onima. A onome kome Allah da da je u zabludi nećeš naći puta ka Uputi.
Rumence:
Şovăind între aceasta şi aceea, ei nu-i urmează nici pe unii, nici pe alţii. Şi tu nu vei afla cale pentru cel pe care Dumnezeu îl rătăceşte.
Transliteration:
Muthabthabeena bayna thalika la ila haolai wala ila haolai waman yudlili Allahu falan tajida lahu sabeelan
Türkçe:
Arada bocalayıp dururlar.Ne şunlardan yanadırlar ne bunlardan yana. Allah'ın şaşırttığına sen asla yol sağlayamazsın.
Sahih International:
Wavering between them, [belonging] neither to the believers nor to the disbelievers. And whoever Allah leaves astray - never will you find for him a way.
İngilizce:
(They are) distracted in mind even in the midst of it,- being (sincerely) for neither one group nor for another whom Allah leaves straying,- never wilt thou find for him the way.
Azerbaycanca:
(Münafiqlər imanla küfr arasında) tərəddüd edib nə (tamamilə) bunlara (mö’minlərə), nə də onlara (kafirlərə) tərəf dönərlər. Allahın azdırdığı şəxs üçün heç bir yol (nicat yolu) tapa bilməzsən!
Süleyman Ateş:
Arada yalpalayıp dururlar. Ne bunlara (bağlanırlar), ne de onlara. Allah'ın şaşırttığı kimseye bir (çıkar) yol bulamazsın!
Diyanet Vakfı:
Bunların arasında bocalayıp durmaktalar, ne onlara (bağlanıyorlar) ne bunlara. Allah'ın şaşırttığı kimseye asla bir (çıkar) yol bulamazsın.
Erhan Aktaş:
Ne onlara ne bunlara, arada bocalayıp dururlar.(1) Allah, kimi doğru yoldan yoksun bırakırsa,(2) sen ona asla bir yol bulamazsın.
Kral Fahd:
(Mü'minler ile kâfirler arasında) gidip gelmekte (tereddüt etmekte) dirler.Ne (tam olarak) onlara, ne de (tam olarak) bunlara temayül ederler. Allah, kimi doğru yoldan saptırmışsa artık onun için (hakka giden) bir yolu asla bulamazsın.
Hasan Basri Çantay:
Onlar (küfr ile îman) arasında bucalayan bir süre kararsızlardır. Ne onlara, ne bunlara (mal olurlar). Allah kimi şaşırtırsa artık ona bir yol bulamazsın, asla.
Muhammed Esed:
bu taraftakilerle diğerleri arasında bocalayıp dururlar, ne o tarafa ne de bu tarafa (sadık) kalırlar. Allahın saptırdıkları için asla bir çıkış yolu bulamazsın.
Gültekin Onan:
Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Tanrı kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.
Ali Fikri Yavuz:
O münafıklar küfürle iman arasında tereddütdedirler: Ne mü’minlere, ne de kâfirlere bağlıdırlar. Allah kimi şaşırtırsa artık ona bir yol (kurtuluş) bulamazsın.
Portekizce:
(Eles estão) vacilantes, entre os dois grupos; nem estão com este, nem com aquele. Porém, jamais encontrarás sendaalguma, para aquele que Deus desviar (por tal merecerem).
İsveççe:
De vacklar [mellan olika ståndpunkter] och följer varken den ena eller den andra [gruppen]. Men den Gud låter gå vilse kan du aldrig leda på rätt väg.
Farsça:
منافقان میان کفر و ایمان متحیّر و سرگردانند، نه [با تمام وجود] با مؤمنانند و نا با کافران. و هر که را خدا [به کیفر اعمال زشتش] گمراه کند، هرگز برای او راهی [به سوی هدایت] نخواهی یافت.
Kürtçe:
دوودڵ ودڵەڕاوکێیانە لـە نێوان (کوفر وباوەڕ) دا نەلای بڕوادارانن وەنە لای بێ باوەڕانن وەھەر کەسێک خوا گومڕای بکات ئەوە ھەرگیز ڕێگەیەکی ڕاستی بۆ نادۆزێتەوە (بیگەیەنێت بەمەبەست)
Özbekçe:
Улар орада сарсондирлар. На анавиларга қўшила оларлар ва на манавиларга қўшила оларлар. Аллоҳ кимни йўлдан адаштирса, ҳаргиз унга йўл топа олмассан.
Malayca:
Mereka berkeadaan "muzabzab" (tidak mempunyai pendirian yang tetap) antara (iman dan kufur) itu; mereka tidak berpihak terus kepada golongan (kafir) dan tidak pula berpihak kepada golongan (yang beriman). Dan sesiapa yang disesatkan oleh Allah, maka engkau (wahai Muhammad) tidak sekali-kali akan mendapat jalan untuk menyelamatkannya.
Arnavutça:
Luhaten në mes dilemës – as nuk janë me këta (muslimanët), as me ata (mohuesit). Cilitdo që Perëndia ia humbë udhën, ti (o Muhammed!) nuk do të mundesh t’u gjesh rrugë atyre.
Bulgarca:
непостоянни са - ту към тези, ту към онези. А когото Аллах оставя в заблуда, ти не ще намериш път за него.
Sırpça:
Колебају се између веровања и неверовања, нити су са овима нити са онима. А ономе коме Аллах да па је у заблуди нећеш наћи пут ка Упути.
Çekçe:
váhajíce mezi obojím, nepřiklánějíce se ani k těm, ani k oněm. A komu dal Bůh zbloudit, tomu ty cestu nenajdeš!
Urduca:
کفر و ایمان کے درمیان ڈانوا ڈول ہیں نہ پورے اِس طرف ہیں نہ پورے اُس طرف جسے اللہ نے بھٹکا دیا ہو اس کے لیے تم کوئی راستہ نہیں پاسکتے
Tacikçe:
Саргаштагони миёни куфру имонанд: на бо инҳо ва на бо онҳо. Он кӣ Худо гумроҳаш кунад, ҳеҷ роҳе барои ӯ нахоҳӣ ёфт.
Tatarca:
Монафикълар мөэминнәр белән кәферләр арасында ике якның беренә була алмыйча хәйран калып йөрмәктәдер. (Аларны кәферләр дә, мөэминнәр дә яратмый, чөнки дөньяда иң яман кеше монафикътыр). Әгәр Аллаһ берәүне адаштырса, син аңа туры юлны һич тә тапмассың.
Endonezyaca:
Mereka dalam keadaan ragu-ragu antara yang demikian (iman atau kafir): tidak masuk kepada golongan ini (orang-orang beriman) dan tidak (pula) kepada golongan itu (orang-orang kafir), maka kamu sekali-kali tidak akan mendapat jalan (untuk memberi petunjuk) baginya.
Amharca:
በዚህ መካከል ወላዋዮች ኾነው (ያሳያሉ)፡፡ ወደእነዚህም ወደእነዚያም አይደሉም፡፡ አላህም ያሳሳተውን ሰው ለእርሱ (የቅንነት) መንገድን በፍፁም አታገኝለትም፡፡
Tamilce:
அவர்கள் அதற்கிடையில் (-ஈமானுக்கும் ஷிர்க்கிற்கும் இடையில்) தடுமாறியவர்களாக இருக்கிறார்கள். (முஸ்லிம்களாகிய) இவர்களுடனும் இல்லை, (காபிர்களாகிய) இவர்களுடனுமில்லை. எவரை அல்லாஹ் வழிகெடுப்பானோ அவருக்கு ஒரு (நல்ல) வழியையும் (நீர்) அறவே காண மாட்டீர்.
Korece:
그들은 불신과 믿음 사이에서 방황하니 이들에게도 아니요 저들에게도 아니라 하나님께서 이들을 방황케하면 그대는 그를 위한 길을 찾지 못하리라
Vietnamca:
Họ luôn ở trong tâm thái lưỡng lự và do dự, không biết đi theo bên này hay theo bên nọ. Người nào mà Allah đã làm cho y lầm lạc thì Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) sẽ không bao giờ tìm được cho y một con đường (đúng đắn).
Ayet Linkleri: