Arapça:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ ۚ أَتُرِيدُونَ أَن تَجْعَلُوا لِلَّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا مُّبِينًا
Çeviriyazı:
yâ eyyühe-lleẕîne âmenû lâ tetteḫiẕü-lkâfirîne evliyâe min dûni-lmü'minîn. etürîdûne en tec`alû lillâhi `aleyküm sülṭânem mübînâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Diyanet İşleri:
Ey İnananlar! Müminleri bırakıp kafirleri dost edinmeyin. Allah'ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ey inananlar, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin. İster misiniz kendi aleyhinizde Allah'a apaçık bir delil veresiniz?
Şaban Piriş:
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri veli edinmeyin. (Böyle yaparak) Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Edip Yüksel:
İnananlar, inananları bırakıp inkarcıları dost edinmeyin. ALLAH'a, size karşı kullanacağı bir delil mi vermek istiyorsunuz!
Ali Bulaç:
Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?
Suat Yıldırım:
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri müttefik edinmeyin. Böyle yaparak, Allah'a, aleyhinizde kesin bir belge mi vermek istiyorsunuz? Göz göre göre, Allah’ın hışmını üzerinize çekmek mi istiyorsunuz? [3,28]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ey imân etmiş olanlar! Mü´minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyiniz. İstermisiniz ki, Allah için aleyhinize bir apaçık hüccet edinesiniz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz?
Bekir Sadak:
Allah, zulme ugrayan kimseden baskasininin, kotulugu sozle bile aciklamasini sevmez. Allah isitir ve bilir.
İbni Kesir:
Ey iman edenler
Adem Uğur:
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin
İskender Ali Mihr:
Ey âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah´a ulaştırmayı dileyenler)! Mü´minlerden başkasını, kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah´a apaçık bir delil kılmak mı istiyorsunuz?
Celal Yıldırım:
Ey imân edenler! Mü´minleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin, (onları başınıza geçirmeyin). Yoksa Allah´a kendi aleyhinizde açık bir belge mi vermek istiyorsunuz ?
Tefhim ul Kuran:
Ey iman edenler, mü´minleri bırakıp kâfirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah´a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?
Fransızca:
ô les croyants ! Ne prenez pas pour alliés les mécréants au lieu des croyants. Voudriez-vous donner à Allah une preuve évidente contre vous ?
İspanyolca:
¡Creyentes! No toméis a los infieles como amigos, en lugar de tomar a los creyentes. ¿Queréis dar a Alá un argumento manifiesto en contra vuestra?
İtalyanca:
O voi che credete! Non prendetevi per alleati i miscredenti invece che i credenti. Vorreste dare ad Allah un valido argomento con voi stessi?
Almanca:
Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Nehmt euch die Kafir nicht als Wali anstelle der Mumin, wollt ihr ALLAH gegen euch eine eindeutige Verfügung geben?!
Çince:
信道的人们啊!你们不要舍信道者而以不信道者为盟友, 你们欲为真主立一个不利于你们的明证吗?
Hollandaca:
O ware geloovigen! neemt de ongeloovigen niet tot uwe beschermers, in plaats der geloovigen. Wilt gij God eene onwraakbare getuigenis tegen u geven?
Rusça:
О те, которые уверовали! Не берите неверующих себе в помощники и друзья вместо верующих. Неужели вы хотите предоставить Аллаху очевидный довод против вас самих?
Somalice:
kuwa (Xaqa) rummeyow ha ka yeelanina Gaalada sokeeye Mu'miniinta ka sokow, Ma waxaad doonaysaan inaad isugu yeeshaan Eebe korkiinna xujo cad (inuu idin ciqaabo).
Swahilice:
Enyi mlio amini! Msiwafanye makafiri kuwa ndio marafiki badala ya Waumini. Je, mnataka Mwenyezi Mungu awe na hoja iliyo wazi juu yenu?
Uygurca:
ئى مۆمىنلەر! مۆمىنلەرنى (دوست تۇتۇشنى) قويۇپ، كاپىرلارنى دوست تۇتماڭلار، سىلەرنىڭ زىيىنىڭلارغا (يەنى مۇناپىق ئىكەنلىكىڭلارغا) اﷲ نىڭ روشەن پاكىتى بولۇشىنى خالامسىلەر؟
Japonca:
あなたがた信仰する者よ,信者の外に不信心な者を(親しい)友としてはならない。あなたがた自ら(不利な),はっきりとした証拠を,アッラーに差し出すことを望むのか。
Arapça (Ürdün):
«يا أيها الذين آمنوا لا تتخذوا الكافرين أولياء من دون المؤمنين أتريدون أن تجعلوا لله عليكم» بموالاتهم «سلطانا مبينا» برهانا بينا على نفاقكم.
Hintçe:
ऐ ईमान वालों मोमिनीन को छोड़कर काफ़िरों को (अपना) सरपरस्त न बनाओ क्या ये तुम चाहते हो कि ख़ुदा का सरीही इल्ज़ाम अपने सर क़ायम कर लो
Tayca:
ผู้ศรัทธาทั้งหลาย ! จงอย่าได้ยึดเอาบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาเป็นมิตรอื่นจากผู้ศรัทธาทั้งหลาย พวกเจ้าต้องการที่จะให้อัลลอฮฺมีหลักฐานอันชัดเจนจัดการแก่พวกเจ้ากระนั้นหรือ?
İbranice:
הוי אלה אשר האמינו! אל תיקחו את הכופרים לבעלי-ברית במקום המאמינים, התרצו לתת לאלוהים הוכחות בהירות נגדכם (שאינכם צודקים באמונתכם)
Hırvatça:
O vi koji vjerujete, ne uzimajte za zaštitnike i prijatelje nevjernike umjesto vjernika! Zar hoćete da pružite Allahu očigledan dokaz protiv sebe?!
Rumence:
O, voi cei ce credeţi! Nu vă luaţi oblăduitori tăgăduitori în locul credincioşilor. Chiar vreţi să-i daţi lui Dumnezeu o împuternicire desluşită asupra voastră?”
Transliteration:
Ya ayyuha allatheena amanoo la tattakhithoo alkafireena awliyaa min dooni almumineena atureedoona an tajAAaloo lillahi AAalaykum sultanan mubeenan
Türkçe:
Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz?
Sahih International:
O you who have believed, do not take the disbelievers as allies instead of the believers. Do you wish to give Allah against yourselves a clear case?
İngilizce:
O ye who believe! Take not for friends unbelievers rather than believers: Do ye wish to offer Allah an open proof against yourselves?
Azerbaycanca:
Ey iman gətirənlər! Mö’minləri qoyub kafirləri dost tutmayın! Məgər Allaha öz əleyhinizə açıq bir dəlilmi vermək istəyirsiniz?
Süleyman Ateş:
Ey inananlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dost tutmayın! Allah'a, aleyhinizde olacak açık bir delil vermek mi istiyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Erhan Aktaş:
Ey Îmân Edenler! Mü’minlerin yanı sıra Kâfirleri evliya edinmeyin. Allah’a, aleyhinize olacak apaçık bir sûltan(1) mı vermek istiyorsunuz?
Kral Fahd:
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Hasan Basri Çantay:
Ey îman edenler, mü´minleri bırakıb da kâfirleri dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allaha apaçık bir hüccet vermek ister misiniz?
Muhammed Esed:
Siz ey imana ermiş olanlar! Müminleri bırakıp hakikati inkar edenleri dost edinmeyin! Suçluluğunuz konusunda Allahın önüne açık bir kanıt mı koymak istiyorsunuz?
Gültekin Onan:
Ey inananlar, inançlıları bırakıp kafirleri veliler edinmeyin. Kendi aleyhinizde Tanrı´ya apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?
Ali Fikri Yavuz:
Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin (başlarınıza geçirmeyin.) Azabızınızı gerektiren açık bir hüccet Allah’a vermek ister misiniz?
Portekizce:
Ó fiéis, não tomeis aos incrédulos por confidentes, em vez dos que crêem. Desejais proporcionar a Deus provasevidentes contra vós?
İsveççe:
Troende! Välj inte förnekare snarare än era trosbröder till bundsförvanter. Eller vill ni ge Gud klara bevis [på att ni är hycklare]?
Farsça:
ای اهل ایمان! کافران را به جای مؤمنان، سرپرست و یار خود مگیرید. آیا می خواهید برای خدا بر ضد خودتان دلیلی آشکار [نسبت به عذابتان در دنیا و آخرت] قرار دهید؟!
Kürtçe:
ئەی ئەوانەی کە بڕواتان ھێناوە بێ بڕواکان مەکەنە دۆستی خۆتان لەبری ئیمانداران ئایا (بەم کارە) دەتانەوێت بیدەن بە خوا بەڵگەیەکی ڕوون لەدژی خۆتان؟
Özbekçe:
Эй иймон келтирганлар! Мўминларни қўйиб, кофирларни дўст тутманг. Аллоҳнинг ҳузурида ўз зиддингизга очиқ ҳужжат қилишни хоҳлайсизми?! (Мўминни қўйиб, кофирни дўст тутиш ҳам бир нави ҳужжатдирки, охиратда бу ҳужжат уларнинг зарарларига ишлайди ва Аллоҳ уларни шу ҳужжат асосида азоблайди.)
Malayca:
Wahai orang-orang yang beriman, janganlah kamu mengambil orang-orang kafir menjadi teman rapat dengan meninggalkan orang-orang yang beriman. Adakah kamu hendak mengadakan alasan yang terang nyata bagi Allah untuk (menyeksa) kamu?
Arnavutça:
O besimtarë! Mos merrni mohuesit për miq në vend të besimtarëve! A mos vallë doni t’i afroni Perëndisë dëshmi konkrete, kundër jush?
Bulgarca:
О, вярващи, не взимайте неверници за ближни вместо вярващите! Нима искате да дадете на Аллах явен довод срещу вас?
Sırpça:
О ви који верујете, не узимајте за заштитнике и пријатеље невернике уместо верника! Зар хоћете да пружите Аллаху очигледан доказ против себе?!
Çekçe:
Vy, kteří věříte! Neberte si nevěřící za přátele místo věřících! Chcete snad proti sobě dát Bohu oprávnění zjevné?
Urduca:
اے لوگو جو ایمان لائے ہو، مومنوں کو چھوڑ کر کافروں کو اپنا رفیق نہ بناؤ کیا تم چاہتے ہو کہ اللہ کو اپنے خلاف صریح حجت دے دو؟
Tacikçe:
Эй касоне, ки имон овардаед, ба ҷои мӯъминон кофиронро ба дӯстӣ магиред. Оё коре мекунед, ки барои Худо ба зиёни худ хуҷҷате ошкор эчод кунед?
Tatarca:
Ий мөэминнәр! Мөэминнәрдән башка кәферләрне дус тотмагыз, ягъни дусларыгыз мөэминнәр генә булсын! Әйә сез кәферләргә дус булуыгызны Аллаһ сезне ґәзаб кылсын өчен дәлил булуны телисезме? Ягъни кәферләргә дус булуыгыз алар белән бергә ґәзаб кылынуыгызга сәбәп булыр.
Endonezyaca:
Hai orang-orang yang beriman, janganlah kamu mengambil orang-orang kafir menjadi wali dengan meninggalkan orang-orang mukmin. Inginkah kamu mengadakan alasan yang nyata bagi Allah (untuk menyiksamu)?
Amharca:
እናንተ ያመናችሁ ሆይ! ከምእምናን ሌላ ከሓዲዎችን ወዳጆች አድርጋችሁ አትያዙ፤ ለአላህ በናንተ ላይ ግልጽ ማስረጃዎችን ልታደርጉ ትፈልጋላችሁን
Tamilce:
நம்பிக்கையாளர்களே! நம்பிக்கையாளர்கள் அன்றி நிராகரிப்பாளர்களை (உங்கள் காரியங்களுக்கு) பொறுப்பாளர்களாக ஆக்காதீர்கள். உங்களுக்கு எதிராக அல்லாஹ்விற்கு ஒரு தெளிவான சான்றை நீங்கள் ஆக்கிவிட நாடுகிறீர்களா?
Korece:
믿는 사람들이여 불신자들 을 반려자로 택하지 말라 너희는 너희 자신에 모순되는 명백한 예 증을 하나님께 원하고 있느뇨
Vietnamca:
Hỡi những người có đức tin, các ngươi chớ đừng nhận lấy những kẻ vô đức tin làm người bảo hộ thay vì những người có đức tin, chẳng lẽ các ngươi muốn Allah lấy đó làm cơ sở để trừng phạt các ngươi hay sao?!
Ayet Linkleri: