Arapça:
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
Çeviriyazı:
feelhemehâ fücûrahâ vetaḳvâhâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,
Diyanet İşleri:
Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki:
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken ona kötülüğünü de, çekinmesini de ilham etmiştir.
Şaban Piriş:
Sonra da ona kötülüğü ve korunmayı ilham edene.
Edip Yüksel:
Sonra da ona kötülüğünü ve erdemliliğini bildirene andolsun ki;
Ali Bulaç:
Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).
Suat Yıldırım:
Ona hem kötülük, hem de ondan sakınma yolu ilham eden hakkı için ki:Nefsini maddî ve manevî kirlerden arındıran, felaha erer. [90,10; 76,3]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sonra da ona günahını ve takvâsını ilham etmiş olana (andolsun ki),
Yaşar Nuri Öztürk:
Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki,
Bekir Sadak:
Onu yalanladilar ve deveyi bogazladilar. Bunun uzerine Rableri, suclarindan dolayi onlarin uzerine katmerli azap indirdi
İbni Kesir:
Sonra da ona, hem kötülüğü hem de takvayı ilham edene,
Adem Uğur:
Sonra da ona iyilik ve kötülükleri ilham edene yemin ederim ki,
İskender Ali Mihr:
Sonra ona (nefse) fücurunu ve takvasını ilham etti.
Celal Yıldırım:
Sonra da ona fenalıklarını ve (bunlardan) sakınmasını ilham edene yemîn olsun ki,
Tefhim ul Kuran:
Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).
Fransızca:
et lui a alors inspiré son immoralité, de même que sa piété !
İspanyolca:
instruyéndole sobre su propensión al pecado y su temor de Dios!
İtalyanca:
ispirandole empietà e devozione.
Almanca:
dann ihr sowohl Taqwa-Losigkeit als auch Taqwa eingab,
Çince:
并启示他善恶者发誓,
Hollandaca:
En haar het vermogen van onderscheiding ingaf, en de macht, tusschen zonde en godsvrucht te kiezen.
Rusça:
и внушил ей порочность и богобоязненность!
Somalice:
Una tusiyay Jidka xun iyo ka Eebe kayaabiddaba.
Swahilice:
Kisha akaifahamisha uovu wake na wema wake,
Uygurca:
روھ بىلەن ۋە ئۇنى چىرايلىق قىلىپ ياراتقان، ئۇنىڭغا ياخشى - يامانلىقنى بىلدۈرگەن زات بىلەن قەسەمكى،
Japonca:
邪悪と信心に就いて,それ(魂)に示唆した御方において(誓う)。
Arapça (Ürdün):
«فألهمها فجورها وتقواها» بيَّن لها طريق الخير والشر وأخر التقوى رعاية لرؤوس الآي وجواب القسم:
Hintçe:
फिर उसकी बदकारी और परहेज़गारी को उसे समझा दिया
Tayca:
แล้วพระองค์ทรงดลใจมันให้รู้ทางชั่วของมันและทางสำรวมของมัน
İbranice:
והדריך אותה להבחין בין טוב לרע
Hırvatça:
pa je nadahnu da zna šta je razvrat a šta bogobojaznost;
Rumence:
Ferice de cel care şi-l mântuie!
Transliteration:
Faalhamaha fujooraha wataqwaha
Türkçe:
Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki,
Sahih International:
And inspired it [with discernment of] its wickedness and its righteousness,
İngilizce:
And its enlightenment as to its wrong and its right;-
Azerbaycanca:
Sonra da ona günahlarını və pis əməllərdən çəkinməsini (xeyir və şəri) öyrədənə ki,
Süleyman Ateş:
Ona bozukluğunu ve korunmasını (isyanını ve ita'atini) ilham edene andolsun ki:
Diyanet Vakfı:
Sonra da ona iyilik ve kötülükleri ilham edene yemin ederim ki,
Erhan Aktaş:
Sonra ona fucûrunu(1) ve takvâsını(2) ilham(3) etti.(4)
Kral Fahd:
iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki,
Hasan Basri Çantay:
sonra da ona hem kötülüğü, hem (ondan) sakınmayı ilham edene ki,
Muhammed Esed:
ve nasıl ahlaki zaaflarla olduğu kadar Allah´a karşı sorumluluk bilinciyle de donatıldığını!
Gültekin Onan:
Sonra ona fücurunu ve takvasını ilham edene (andolsun).
Ali Fikri Yavuz:
Sonra da o nefse, isyanını ve itaatını öğretene ki,
Portekizce:
E lhe imprimiu o discernimento entre o que é certo e o que é errado,
İsveççe:
och nedlagt i henne både syndfullhet och gudsfruktan.
Farsça:
پس بزه کاری و پرهیزکاری اش را به او الهام کرد.
Kürtçe:
ئەمجا ڕێگای چەوت وخراپ وچاك وخواپەرستیشی پیشاندا
Özbekçe:
Бас, у(нафс)га фужурини ва тақвосини билдирди.
Malayca:
Serta mengilhamkannya (untuk mengenal) jalan yang membawanya kepada kejahatan, dan yang membawanya kepada bertaqwa; -
Arnavutça:
e ua ka shpjeguar të mirën e të keqen, -
Bulgarca:
и на нея е посочил [що е] нечестивост и богобоязливост!
Sırpça:
па је надахнуо да разликује грехе од богобојазности;
Çekçe:
a vdechl jí hříšnost i bohabojnost!
Urduca:
پھر اُس کی بدی اور اُس کی پرہیز گاری اس پر الہام کر دی
Tacikçe:
сипас бадиҳову парҳезгориҳояшро ба ӯ илҳом карда,
Tatarca:
Өйрәтте Аллаһ ул нәфескә явызлыкны һәм өйрәтте тәкъвалекне, яхшылыкны.
Endonezyaca:
maka Allah mengilhamkan kepada jiwa itu (jalan) kefasikan dan ketakwaannya.
Amharca:
አመጽዋንና ፍርሃትዋንም ባሳወቃት (አምላክ እምላለሁ)፡፡
Tamilce:
ஆக, அவன் அதன் தீமையையும் அதன் நன்மையையும் அதற்கு அறிவித்தான்.
Korece:
선과 악이 무엇인가를 이해하 도록 하셨나니
Vietnamca:
Ngài đã làm cho nó có ý thức và cảm nhận được điều ác và điều thiện.
Ayet Linkleri: