Arapça:
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ هَدَى اللَّهُ ۖ فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ ۗ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا ۖ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْعَالَمِينَ
Çeviriyazı:
ülâike-lleẕîne hede-llâhü febihüdâhümu-ḳtedih. ḳul lâ es'elüküm `aleyhi ecrâ. in hüve illâ ẕikrâ lil`âlemîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunlar, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların hidayetine uy. De ki: "Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece bütün âlemlere bir öğüttür.
Diyanet İşleri:
İşte bunlar Allah'ın doğru yola eriştirdikleridir, onların yoluna uy, "Sizden buna karşılık bir ücret istemem, bu sadece herkes için bir hatırlatmadır" de.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlar, Allah'ın doğru yola sevkettiği kimselerdir, sen de onların yoluna uy. De ki: Ben, yaptığıma karşılık sizden bir ücret istemiyorum, bu, ancak alemlere bir öğüt.
Şaban Piriş:
Onlar, Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen onların yoluna tabi ol ve “Ben, sizden bir ücret istemiyorum” de. “Bu sadece, alemlere bir uyarı/öğüttür."
Edip Yüksel:
Bunlar, ALLAH'ın doğru yola ulaştırdıklarıdır. Onların yoluna uy. De ki: "Ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu, sadece tüm halklara bir mesajdır."
Ali Bulaç:
İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki: "Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), alemlere bir 'öğüt ve hatırlatmadan' başkası değildir."
Suat Yıldırım:
İşte onlar Allah'ın hidâyet verdiği kimselerdir. Sen de onların yolundan yürü ve de ki: “Ben risaleti tebliğden dolayı sizden bir ücret beklemiyorum. O, bütün milletler için bir öğütten, irşaddan ibarettir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
İşte onlar, Allah Teâlâ´nın hidâyet ettiği zâtlardır. Sen de onların bu tarik-i hidayetini takip et. De ki: «Sizden bunun üzerine bir ücret istemem, o âlemler için bir mev´izeden başka değildir.»
Yaşar Nuri Öztürk:
İşte böyleleri, Allah'ın yol gösterdiği kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve şöyle söyle: "Ben şu yaptığıma karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O sadece âlemlere bir öğüttür."
Bekir Sadak:
Taneyi ve cekirdegi yaran suphesiz Allah´tir
İbni Kesir:
İşte bunlar
Adem Uğur:
İşte o peygamberler Allah´ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy. De ki: Ben buna (peygamberlik görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur´an) âlemler için ancak bir öğüttür.
İskender Ali Mihr:
İşte onlar, Allah´ın hidayete erdirdiği kimselerdir. Öyleyse onların hidayetine tâbî ol! “Ben, ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O ancak âlemler için bir zikirdir.” de.
Celal Yıldırım:
İşte bunlar Allah´ın doğru yola eriştirdiği kimselerdir
Tefhim ul Kuran:
İşte Allah´ın hidayet verdikleri bunlardır
Fransızca:
Voilà ceux qu'Allah a guidés : suis donc leur direction. Dis : "Je ne vous demande pas pour cela de salaire". Ce n'est qu'un rappel à l'intention de tout l'univers.
İspanyolca:
A éstos ha dirigido Alá. ¡Sigue, pues, su Dirección! Di: «No os pido salario a cambio. No es más que una Amonestación dirigida a todo el mundo».
İtalyanca:
Essi sono coloro che Allah ha guidato: attieniti alla loro guida. Di': «Non vi chiedo compenso per questo. Non è che un monito rivolto al creato».
Almanca:
Diese sind diejenigen, die ALLAH rechtleitete, so folge ihrer Rechtleitung! Sag: "Ich erbitte von euch dafür keinen Lohn." Es ist doch nur eine Ermahnung für die Geschöpfe.
Çince:
这等人,是真主引导的人,你应当效法他们走正道。你说:我不为这部经典而向你们索取报酬,这部经典是全世界的教训。
Hollandaca:
Dit zijn de personen, die door God werden geleid; volg daarom hunne richting. Zeg tot de bewoners van Mekka: Ik vraag van u geene belooning voor het prediken van den Koran; het is slechts eene waarschuwing aan alle schepselen.
Rusça:
Это - те, кого Аллах повел прямым путем. Следуй же их прямым путем. Скажи: "Я не прошу у вас вознаграждения за него. Это не что иное, как Напоминание для миров".
Somalice:
Kuwuas (Nabiyada) waeye kuwu Eebe hasiuusniyey ee Hanuunkouda kit dayo. waxaadssa Dhahdaa ldirna warsananyc LJjuuro, eewaauunwaanada caalsmka
Swahilice:
Hao ndio ambao Mwenyezi Mungu amewahidi. Basi fuata hidaya yao. Sema: Mimi sikuombeni ujira. Haya hayakuwa ila ni mawaidha kwa walimwengu wote.
Uygurca:
ئەنە شۇلار (يەنى مەزكۇر پەيغەمبەرلەر) اﷲ ھىدايەت قىلغان كىشىلەردۇر، ئۇلارنىڭ يولىغا ئەگەشكىن، (ئى مۇھەممەد! قەۋمىڭگە) ئېيتقىنكى، «قۇرئاننى تەبلىغ قىلغانلىقىمغا سىلەردىن ھېچقانداق ھەق تەلەپ قىلمايمەن، قۇرئان پەقەت پۈتۈن جاھان ئەھلى ئۈچۈن ۋەز - نەسىھەتتۇر»
Japonca:
これらの者は,アッラーが導かれた者であるから,かれらの導きに従いなさい。言ってやるがいい。「わたしはこのために,どんな報酬もあなたがたに求めない。これは只諸民族に対して(アッラーの真意を)思い起させるだけである。」
Arapça (Ürdün):
«أولئك الذين هدى» هم «الله فبهداهم» طريقهم من التوحيد والصبر «اقتده» بهاء السكت وقفا ووصلا وفي قراءة بحذفها وصلا «قل» لأهل مكة «لا أسألكم عليه» أي القرآن «أجرا» تعطونيه «إن هو» ما القرآن «إلا ذكرى» عظة «للعالمين» الإنس والجن.
Hintçe:
(ये अगले पैग़म्बर) वह लोग थे जिनकी ख़ुदा ने हिदायत की पस तुम भी उनकी हिदायत की पैरवी करो (ऐ रसूल उन से) कहो कि मै तुम से इस (रिसालत) की मज़दूरी कुछ नहीं चाहता सारे जहाँन के लिए सिर्फ नसीहत है
Tayca:
ชนเหล่านี้ คือผู้ที่อัลลอฮ์ได้ทรงแนะนำของพวกเขา เจ้า จงเจริญรอยตามเถิด จงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด) ว่าฉันจะไม่ขอต่อพวกท่านซึ่งค่าจ้างใด ๆ ในการให้ ศรัทธาต่ออัลกุรอาน อัลกุรอานนั้น มิใช่อะไรอื่นนอกจากคำตักเตือนสำหรับประชาชาติทั้งหลายเท่านั้น
İbranice:
אלה (הנביאים) אשר הדריך אלוהים, על כן תהיה לך דרכם למופת. אמור, 'אין אני דורש מכם גמול (על שליחותי ) אלא היא הזכרה לכול העולמים
Hırvatça:
Njih je Allah uputio, i zato slijedi njihov put. Reci: "Ja od vas ne tražim nagradu za Kur'an, on je samo pouka svjetovima."
Rumence:
Aceştia sunt cei pe care Dumnezeu i-a călăuzit şi tu condu-te după călăuzirea lor. Spune: “Eu nu vă cer răsplată, căci aceasta este o amintire pentru lumi.”
Transliteration:
Olaika allatheena hada Allahu fabihudahumu iqtadih qul la asalukum AAalayhi ajran in huwa illa thikra lilAAalameena
Türkçe:
İşte böyleleri, Allah'ın yol gösterdiği kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve şöyle söyle: "Ben şu yaptığıma karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O sadece âlemlere bir öğüttür."
Sahih International:
Those are the ones whom Allah has guided, so from their guidance take an example. Say, "I ask of you for this message no payment. It is not but a reminder for the worlds."
İngilizce:
Those were the (prophets) who received Allah's guidance: Copy the guidance they received; Say: "No reward for this do I ask of you: This is no less than a message for the nations."
Azerbaycanca:
Onlar (adları çəkilən peyğəmbərlər) Allahın doğru yola yönəltdiyi kimsələrdir. Sən də onların haqq yolunu tutub get. De: “Mən bunun (islam dinin təbliği) müqabilində sizdən bir əvəz istəmirəm. Bu (Qur’an) aləmlər (bütün bəşəriyyət) üçün yalnız bir moizədir (öyüd-nəsihətdir)”.
Süleyman Ateş:
İşte onlar, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Onların yoluna uy ve de ki: "Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece alemlere bir öğüttür."
Diyanet Vakfı:
İşte o peygamberler Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy. De ki: Ben buna (peygamberlik görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur'an) alemler için ancak bir öğüttür.
Erhan Aktaş:
İşte bunlar, Allah’ın hidâyet ettikleridir. Onların yoluna uy. De ki: “Ben, buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu ancak, âlemler için bir öğüttür.”
Kral Fahd:
Bunlar, Allah'ın hidâyet ettiği kimselerdir. Bu itibarla, sen de onların yoluna tâbi ol ve "Ben, (sizi davet ettiğim bu Kitaba) karşılık olarak sizden bir ücret istemiyorum. Zira bu Kitap, âlemler (in irşadı) için uyarıdan başka bir şey değildir" de.
Hasan Basri Çantay:
Onlar (o peygamberler) Allahın hidâyet etdiği kimselerdir. O halde sen de onların gitdiği doğru yolu tutub ona uy. De ki: «Ben buna karşı (bu risâlet vazifesini ifâ etmeme mukaabil) sizden hiç bir ücret istemiyorum. O (Kur´an), âlemler için öğüdden başka bir şey değildir».
Muhammed Esed:
Allahın doğru yola ulaştırdığı insanlara. Öyleyse onların rehberliğine uy (ve) de ki: "Sizden bu (hakikat bilgisi) için hiçbir karşılık istemiyorum. Unutmayın ki o bütün insanlığa bir öğütten ibarettir!"
Gültekin Onan:
İşte Tanrı´nın hidayet verdikleri bunlardır
Ali Fikri Yavuz:
O Peygamberler, Allah’ın hidayetine eriştirdiği kimselerdir. Sen de onların gittiği yoldan yürü. (Onların tevhid yolunda bulun.) De ki: “-sizi bu tevhide (Kur’an’a) çağırmama sizden bir ücret istemem. O Kur’an, âlemler için (insan ve cinleri irşad için) ancak bir öğüddür.
Portekizce:
São aqueles que Deus iluminou. Toma, pois, seu exemplo. Dize-lhes: Não vos exijo recompensa alguma, por isto. Ele (oAlcorão) não é mais do que uma mensagem para a humanidade.
İsveççe:
åt dem som Gud vägledde. Följ deras exempel [Muhammad] och säg: "Jag begär inte ersättning av er för detta [budskap]; det är ingenting mindre än en påminnelse till alla folk."
Farsça:
آنان [که در آیات گذشته به عنوان پیامبران از ایشان یاد شد] کسانی هستند که خدا هدایتشان کرد، پس به هدایت آنان اقتدا کن، [و به قوم خود] بگو: در برابر رسالتم پاداشی از شما نمی خواهم، این [قرآن] جز تذکّر و پندی برای جهانیان نیست.
Kürtçe:
ئەوانە (ئەو پێغەمبەرانەی باسکران) کەسانێک بوون خوا ڕێنمونی کردن دەی پەیڕەوی ڕێگە وڕێبازی ئەوان بکە (ئەی موحەممەد ﷺ) (ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ داوای ھیچ کرێ و پاداشتێکتان لێناکەم لەسەری ئەم قورئانە تەنھا ئامۆژگاری یە بۆ ھەموو جیھانیان
Özbekçe:
Ана ўшалар Аллоҳ ҳидоят қилган зотлардир. Бас, уларнинг ҳидоятига эргаш. «Мен сизлардан бунинг учун ҳақ сўрамайман. У оламлар учун эслатмадан иборат, холос», деб айт. (Зикр қилинган Пайғамбарлар (а. с.) Аллоҳ ҳидоят қилган зотлардир. Аллоҳдан келган ҳидоят эса, доимо эргашиш зарур бўлган нарсадир. Пайғамбаримиз (с. а. в.) иқтидо қилишлари лозим ҳидоят ҳам шу ҳидоятдир. Кишилар даъват қилинадиган ҳидоят ҳам шу.)
Malayca:
Mereka (Nabi-nabi) itulah, orang-orang yang telah diberi petunjuk oleh Allah, maka turutlah olehmu (wahai Muhammad) akan petunjuk mereka; Katakanlah: "Aku tidak meminta upah kepada kamu mengenai petunjuk (Al-Quran yang aku sampaikan) itu. Al-Quran itu tidak lain hanyalah peringatan bagi penduduk alam seluruhnya.
Arnavutça:
Këta janë ata (pejgamberët e përmendur), të cilët Perëndia i ka udhëzuar në rrugën e drejtë, andaj edhe Ti (o Muhammed!) ndiqe rrugën e tyre. Thuaj: “Unë nuk kërkoj nga ju për Shpaljen e Kur’anit, kurrfarë shpërblimi. Se, ai është vetëm këshillë për gjithë njerëzimin”.
Bulgarca:
[Пророците-] те са онези, които Аллах напъти. Следвай техния прав път! Кажи: “Не искам от вас отплата за това. То е само напомняне за народите.”
Sırpça:
Њих је Аллах упутио, и зато следи њихов пут. Реци: „Ја од вас не тражим награду за Кур'ан, он је само поука световима.“
Çekçe:
A toto jsou ti, jež Bůh správně vedl - jdi tedy po správné cestě jejich! Rci: 'Nežádám za to od vás odměnu žádnou, vždyť toto je pouze připomenutí lidstvu veškerému!'
Urduca:
اے محمدؐ! وہی لوگ اللہ کی طرف سے ہدایت یافتہ تھے، انہی کے راستہ پر تم چلو، اور کہہ دو کہ میں (اس تبلیغ و ہدایت کے) کام پر تم سے کسی اجر کا طالب نہیں ہوں، یہ تو ایک عام نصیحت ہے تمام دنیا والوں کے لیے
Tacikçe:
Инҳо касоне ҳастанд, ки Худо ҳидояташон кардааст пас ба равиши онҳо пайравӣ кун. Бигӯ; «Дар баробари он ҳеҷ музде аз шумо наметалабам, ин китоб ҷуз панде барои мардуми ҷаҳон пест».
Tatarca:
Ул пәйгамбәрләрне Аллаһ һидәяткә салды, аларның һидәятенә ияр! Коръән хөкемнәрен өйрәткән өчен сездән дөнья малын сорамыйм, диген! Ул – Коръән бөтен дөнья кешеләре өчен вәгазьдән башка нәрсә түгел. (Коръән, Аллаһудан дөнья малын кәсеп итәр өчен һәм мәетләргә укыр өчен бирелмәде. Бәлки ахирәтнең мәңгелек тормышына әзерләнергә юл күрсәтер өчен тере кешеләргә бирелде.)
Endonezyaca:
Mereka itulah orang-orang yang telah diberi petunjuk oleh Allah, maka ikutilah petunjuk mereka. Katakanlah: "Aku tidak meminta upah kepadamu dalam menyampaikan (Al-Quran)". Al-Quran itu tidak lain hanyalah peringatan untuk seluruh ummat.
Amharca:
እነዚህ (ነቢያት)፤ እነዚያ አላህ የመራቸው ናቸው፡፡ በመንገዳቸውም ተከተል፡፡ «በእርሱ (በቁርአን) ላይ ምንም ዋጋ አልጠይቃችሁም፡፡ እርሱ ለዓለማት ግሣጼ እንጅ ሌላ አይደለም» በላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) அவர்கள் எத்தகையோர் என்றால் அல்லாஹ் அவர்களை நேர்வழி நடத்தினான். ஆகவே, அவர்களுடைய நேர்வழியையே - அதையே நீர் பின்பற்றுவீராக. “இதற்காக உங்களிடம் ஒரு கூலியையும் நான் கேட்க மாட்டேன். இ(ந்த வேதமான)து இல்லை, அகிலத்தார்களுக்கு ஒரு நல்லுபதேசமாகவே தவிர’’ என்று கூறுவீராக.
Korece:
이들은 하나님의 인도하심 을 받은 예언자들이니 그들의 인 도함을 따르라 일러 가로되 내가 그것으로 인하여 어떤 보상을 너 희에게 구하지 아니함이라 그것은백성을 일깨워 주는 것에 불과하 니라
Vietnamca:
Đó là những người đã được Allah ban cho sự chỉ đạo, cho nên, các ngươi hãy noi theo sự chỉ đạo của họ. Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói: “Ta không hề yêu cầu các người trả tiền thù lao cho Ta về (Qur’an). Quả thật, Nó là Thông Điệp Nhắc Nhở dành cho thiên hạ (loài người và loài Jinn).”
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: