Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

61

Ayet No: 

850

Sayfa No: 

135

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ ۖ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةً حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ

Çeviriyazı: 

vehüve-lḳâhiru fevḳa `ibâdihî veyürsilü `aleyküm ḥafeżah. ḥattâ iẕâ câe eḥadekümü-lmevtü teveffethü rusülünâ vehüm lâ yüferriṭûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O, kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular gönderir, sonunda sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun canını alırlar.

Diyanet İşleri: 

O, kulların üstünde yegane Hakim'dir, size koruyucular gönderir. Artık birinize ölüm gelince elçilerimiz, bir eksiklik yapmaksızın onun canını alırlar, sonra gerçek Mevlalarına döndürürler. Haberiniz olsun, hüküm O'nundur. O, hesap görenlerin en süratlisidir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Odur kullarından yüce tasarruf ve kudret sahibi ve size, amellerinizi hıfz ve kaydeden melekler göndermiştir. Nihayet birinizin ölümü geldi mi elçilerimiz, onu öldürürler ve onlar, artık ve eksik iş görmezler.

Şaban Piriş: 

Kulları üzerinde yegane galip odur. Size gözetleyiciler (melekler) gönderir. Sonunda birinize ölüm geldiği zaman, elçilerimiz hiçbir kusur etmeden onun canını alırlar.

Edip Yüksel: 

O, kulları üzerinde egemendir ve üzerinize koruyucu melekler gönderir. Sizden birine ölüm geldiği zaman elçilerimiz onun canını hiç vakit geçirmeden alırlar.

Ali Bulaç: 

O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler.' Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler.

Suat Yıldırım: 

O kullarının üstünde de tek hâkimdir. O üzerinize, hareketlerinizi kaydeden hafaza meleklerini gönderir.Nihayet sizden birine ölüm vakti geldiğinde elçilerimiz hiç geciktirmeksizin ve hiçbir işi aksatmaksızın onun ruhunu alırlar. [13,11; 82,10]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o kullarının üzerinde kahirdir. Ve sizin üzerinize hafaza meleklerini gönderir. Nihâyet sizden birinize ölüm gelince onun ruhunu Bizim gönderdiğimiz melekler kabzederler, ve onlar vazifelerinde kusur etmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet ölüm birinize geldiğinde, elçilerimiz onu vefat ettirirler. Ne vaktinden önce iş yaparlar onlar ne de vaktinden sonra.

Bekir Sadak: 

De ki: «Ustunuzden ve altinizdan size azap gondermege, sizi firka firka yapip kiminize kiminizin hincini tattirmaga Kadir olan O´dur.» Anlasinlar diye ayetleri nasil yerli yerince acikladigimiza bak.

İbni Kesir: 

O, kulları üzerinde yegane hakimdir. Ve size, koruyucular yollar. Nihayet herhangi birinize ölüm gelince

Adem Uğur: 

O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler.

İskender Ali Mihr: 

Ve O, kullarının üstünde kahhardır (kuvvet ve güç sahibidir).Ve üzerinize muhafaza edici (koruyucu) gönderir. Sizden birinize ölüm gelince, onu elçilerimiz vefat ettirir. Onlar (bunu yaparken) kusur etmezler.

Celal Yıldırım: 

Kulları üzerinde kudret ve saltanatiyle hep O üstündür. Size Hafeze (işlediklerinizi yazıp koruyan melekler) gönderir, sizden birinize ölüm geldiğinde, elçilerimiz onun canını alırlar ve onlar (görevlerinde) bir eksiklik yapmazlar.

Tefhim ul Kuran: 

O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun ´hayatına son verirler´. Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler.

Fransızca: 

Et Il est le Dominateur Suprême sur Ses serviteurs. Et Il envoie sur vous des gardiens . Et lorsque la mort atteint l'un de vous, Nos messagers (les Anges) enlèvent son âme sans aucune négligence.

İspanyolca: 

Él es Quien domina a Sus siervos. Envía sobre vosotros a custodios. Cuando, al fin, viene la muerte a uno de vosotros, Nuestros enviados le llaman, no se descuidan.

İtalyanca: 

Egli è Colui che domina i Suoi servi, e manda incontro a loro i custodi. E quando la morte si presenta a uno di voi, i Nostri angeli lo richiamano senza negligenza alcuna.

Almanca: 

Und ER ist Der Herrschende über Seine Diener. Und ER entsendet euch Bewahrende (Engel). Wenn dann der Tod den einen von euch ereilt, ziehen Unsere Entsandten (Engel) (seine Seele) ein, während sie nichts vernachlässigen.

Çince: 

他是宰制众仆的,他派遣许多天神来保护你们。待死亡降临你们中的任何人的时候,我的众天使,将使他死亡,他们毫不疏忽。

Hollandaca: 

Hij is de meester zijner dienaren, en hij zendt de beschermengelen, om over u te waken, tot op het oogenblik dat de dood u verrast: dan ontvangen onze gezanten den stervenden mensch, en zij zullen onze bevelen nakomen.

Rusça: 

Он - Одолевающий и находится над Своими рабами. Он посылает к вам хранителей. Когда же к кому-нибудь из вас приходит смерть, Наши посланцы забирают его душу, и они не делают упущений.

Somalice: 

Eebe waa kan ka Sarreeya Addoomadiisa, wuxuuna idiin soo Diraa ILaaliye markuu u Yimaaddo Midkiin Mawdku waxaa Oofsata «Disha» Malaa'igtanada mana Gabood Falaan.

Swahilice: 

Naye ndiye Mwenye nguvu za kushinda, aliye juu ya waja wake. Na hukupelekeeni waangalizi, mpaka mmoja wenu yakimjia mauti wajumbe wetu humfisha, nao hawafanyi taksiri.

Uygurca: 

اﷲ بەندىلىرىنىڭ ئۈستىدە قاھىردۇر (يەنى اﷲ بەندىلىرىنى تىزگىنلەپ تۇرغۇچىدۇر)، ئۇ سىلەرگە ساقلىغۇچى پەرىشتىلەرنى (يەنى قىلغان - ئەتكەننى خاتىرىلەپ تۇرىدىغان پەرىشتىلەرنى) ئەۋەتىدۇ، بېرىڭلارغا ئۆلۈم كەلسە، ئۇنى بىزنىڭ پەرىشتىلىرىمىز قەبزى روھ قىلىدۇ. ئۇلار (اﷲ نىڭ ئەمرىنى ئورۇنلاشتا) بىپەرۋالىق قىلمايدۇ

Japonca: 

かれは,しもべたちの上に権能をもつ方であられ,あなたがたに保護者(の天使)を遣される。死があなたがたの1人に臨む時,われが遣したもの(天使)たちは,それ(魂)を取り上げる。かれら(天使たち)は,(わが命令に)怠慢ではない。

Arapça (Ürdün): 

«وهو القاهر» مستعليا «فوق عباده ويرسل عليكم حفظة» ملائكة تحصي أعمالكم «حتى إذا جاء أحدكم الموت توفَّته» وفي قراءة توفاه «رسلنا» الملائكة الموكلون بقبض الأرواح «وهم لا يفرَّطون» يقصرون فيما يؤمرون به.

Hintçe: 

वह अपने बन्दों पर ग़ालिब है वह तुम लोगों पर निगेहबान (फ़रिश्ततें तैनात करके) भेजता है-यहाँ तक कि जब तुम में से किसी की मौत आए तो हमारे भेजे हुये फ़रिश्ते उसको (दुनिया से) उठा लेते हैं और वह (हमारे तामीले हुक्म में ज़रा भी) कोताही नहीं करते

Tayca: 

และพระองค์คือผู้ทรงชนะเหนือปวงบ่าวของพระองค์ และทรงส่งบรรดาผู้บันทึกความดีและความชั่ว มายังพวกเจ้าด้วย จนกระทั่งเมื่อความตายได้มายังคนใดในพวกเจ้าแล้ว บรรดาทูตของเรา ก็จะรับชีวิตของพวกเขาไป โดยที่พวกเขาจะไม่ทำให้บกพร่อง

İbranice: 

והוא המכניע את עבדיו, והוא שולח שומרים (מלאכים) לשמור את צעדיכם ומעשיכם, ובבוא המוות אל אחד מכם, יוציאו שליחינו את נשמתו, והם לא יזניחו את תפקידם

Hırvatça: 

On je iznad robova Svojih Svepotčinitelj i šalje vam čuvare; a kad nekom od vas smrt dođe, izaslanici Naši mu dušu uzmu; oni nikad propust ne prave.

Rumence: 

El este Biruitorul asupra robilor Săi. El vă trimite vouă paznici. Când moartea va veni la unul dintre voi, trimişii Noştri îi vor lua pe loc, căci nimeni nu le va scăpa.

Transliteration: 

Wahuwa alqahiru fawqa AAibadihi wayursilu AAalaykum hafathatan hatta itha jaa ahadakumu almawtu tawaffathu rusuluna wahum la yufarritoona

Türkçe: 

Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet ölüm birinize geldiğinde, elçilerimiz onu vefat ettirirler. Ne vaktinden önce iş yaparlar onlar ne de vaktinden sonra.

Sahih International: 

And He is the subjugator over His servants, and He sends over you guardian-angels until, when death comes to one of you, Our messengers take him, and they do not fail [in their duties].

İngilizce: 

He is the irresistible, (watching) from above over His worshippers, and He sets guardians over you. At length, when death approaches one of you, Our angels take his soul, and they never fail in their duty.

Azerbaycanca: 

(Allah) Öz bəndələri üzərində hakimi-mütləqdir. O sizə (yaxşı və pis əməllərinizi yazan, sizi Şeytandan qoruyan) gözətçi mələklər göndərir. Nəhayət, birinizin əcəli gəlib çatdıqda onun canını (göndərdiyimiz) mələklər alar. Onlar (öz vəzifələrində) heç bir əyər-əskikliyə yol verməzlər!

Süleyman Ateş: 

O, kulların üstünde tek hakimdir. Size koruyucu(melek)ler gönderir, nihayet birinize ölüm gelince elçilerimiz onun canını alırlar, onlar (bu hususta) hiç geri kalmazlar.

Diyanet Vakfı: 

O, kullarının üstünde yegane kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler.

Erhan Aktaş: 

O’dur kulları üzerinde kâhir(1) olan. Üzerinize gözeticiler gönderir. Sonra da sizden birine ölüm vakti geldiği zaman, Resûllerimiz(2) hiç zaman geçirmeden onun canını alırlar.

Kral Fahd: 

Kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler.

Hasan Basri Çantay: 

O, kullarının üzerine (yegâne) kahr-u galebe (ve tasarruf) saahibidir. Size bekçi (melek) ler yolluyor. Nihayet her hangi birinize ölüm geldi mi (o) elçilerimiz, onlar artık ve eksik bir şey yapmaksızın, onun ruhunu alırlar.

Muhammed Esed: 

Yalnız Odur kulları üzerinde hüküm sahibi olan. Ve O, birinize ölüm yaklaştığında elçilerimiz onun canını alıncaya kadar sizi gözetlemek için semavi güçler gönderir: ve bu güçler (hiç kimseyi) atlamazlar.

Gültekin Onan: 

O, kulları üzerinde kahhar olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun ´hayatına son verirler´. Onlar (bu işte ne eksik, ne fazla) kusur etmezler.

Ali Fikri Yavuz: 

Kulların üstünde galip O’dur ve üzerinize amellerinizi yazan Hafeze melekleri gönderir. Sonunda, sizden birinize ölüm geldiği vakit, gönderdiğimiz melekler (elçilerimiz) onun ruhunu alırlar ve onlar, (melekler) görevlerinde noksanlık etmezler.

Portekizce: 

Ele é o Soberano absoluto dos Seus servos, e vos envia anjos da guarda para que, se a morte chegar a algum de vós, osNossos mensageiros o recolham, sem negligenciarem o seu dever.

İsveççe: 

Han har den oinskränkta makten över Sina tjänare. Och Han sänder dem som vakar över er till den stund då döden [når er]. När döden kommer till någon av er tar Våra utsända emot hans själ - ingen går de förbi.

Farsça: 

و اوست که بر بندگانش چیره و غالب است، و همواره نگهبانانی [از فرشتگان] برای [حفاظتِ] شما [از حوادث و بلاها] می فرستد تا هنگامی که یکی از شما را مرگ در رسد [در این وقت] فرستادگان ما جانش را می گیرند؛ و آنان [در مأموریت خود] کوتاهی نمی کنند.

Kürtçe: 

ئەو (خوا) زاڵ و دەسە ڵاتدارە بەسەر بەندەکانیدا وە کۆمەڵە فریشتەیەکتان بۆ دەنێرێت (کە چاودێر و پارێزەر و نوسەری کردەوەکانتانن) تاکاتی مردنی یەکێکتان دێت نێرراوەکانمان گیانی دەکێشن کەھیچ سستی و کەمتەر خەمیەک ناکەن (لەکارەکانیاندا)

Özbekçe: 

У бандалари устидан ғолибдир. У устингизга ҳафазаларини юборур. Қачонки бирортангизга ўлим келса, элчиларимиз камчиликка йўл қўймаган ҳолда уни вафот эттирарлар.

Malayca: 

Dan Dia lah yang berkuasa atas sekalian hambaNya; dan Ia mengutuskan kepada kamu pengawal-pengawal (malaikat yang menjaga dan menulis segala yang kamu lakukan), sehingga apabila sampai ajal maut kepada salah seorang di antara kamu, lalu diambil (nyawanya) oleh utusan-utusan Kami (malaikat); sedang mereka pula (malaikat itu) tidak cuai (dalam menjalankan tugasnya).

Arnavutça: 

Ai sundon mbi robërit e vet dhe ju dërgon rojtarë; kur njërit nga ju i vie vdekja, të dërguarit tanë (engjëjt) e bëjnë të vdekur (ia marrin shpirtin), duke mos bërë kurrfarë lëshimi (pa përjashtim).

Bulgarca: 

Той е Всевластващия над Своите раби и ви изпраща [ангели-] пазители. А щом при някого от вас дойде смъртта, Нашите пратеници го прибират и нищо не пропускат.

Sırpça: 

Он је изнад робова Својих Свепотчинитељ и шаље вам чуваре; а кад неком од вас дође смрт, изасланици Наши му без оклевања узму душу.

Çekçe: 

On moc neomezenou má nad služebníky Svými a posílá strážce, aby nad vámi bděli, dokud nezastihne některého z vás smrt; a tehdy poslové Naši jej povolají a nikoho neopomenou.

Urduca: 

اپنے بندوں پر وہ پوری قدرت رکھتا ہے اور تم پر نگرانی کرنے والے مقرر کر کے بھیجتا ہے، یہاں تک کہ جب تم میں سے کسی کی موت کا وقت آ جاتا ہے تو اس کے بھیجے ہوئے فرشتے اس کی جان نکال لیتے ہیں اور اپنا فرض انجام دینے میں ذرا کوتاہی نہیں کرتے

Tacikçe: 

Ӯст ғолиб дар болои бандагонаш. Нигаҳбононе бар шумо мефиристад, то чун яке аз шуморо марг фаро расад, фиристодагони Мо бе ҳеҷ кӯтоҳиву гузаште ҷони ӯ бигиранд.

Tatarca: 

Ул – Аллаһ коллары өстеннән кадир вә сезгә сакчы фәрештәләрең күндерер, алар сезнең гамәлегезне язарлар. Инде берегезгә үлем килсә, без күндергән фәрештәләр аның рухын алыр фәрештәләр килгәч, һич миһләт бирелмәс күз йомып-ачарга вакыт калмас.

Endonezyaca: 

Dan Dialah yang mempunyai kekuasaan tertinggi di atas semua hamba-Nya, dan diutus-Nya kepadamu malaikat-malaikat penjaga, sehingga apabila datang kematian kepada salah seorang di antara kamu, ia diwafatkan oleh malaikat-malaikat Kami, dan malaikat-malaikat Kami itu tidak melalaikan kewajibannya.

Amharca: 

እርሱም ከባሮቹ በላይ ሲኾን ሁሉን አሸነፊ ነው፡፡ በናንተም ላይ ጠባቂዎችን (መላእክት) ይልካል፡፡ አንዳችሁንም ሞት በመጣበት ጊዜ (የሞት) መልእክተኞቻችን እነርሱ (ትእዛዛትን) የማያጓድሉ ሲኾኑ ይገድሉታል፡፡

Tamilce: 

அவன்தான் தன் அடியார்கள் மேல் ஆதிக்கமுள்ளவன். இன்னும், உங்கள் மீது (வானவ) காவலர்களையும் அவன் அனுப்புகிறான். இறுதியாக, உங்களில் ஒருவருக்கு மரணம் வந்தால், நம் (வானவத்) தூதர்கள் அவ(ருடைய உயி)ரை கைப்பற்றுகிறார்கள். அவர்கள் (தங்கள் பணியில்) குறைவு செய்யமாட்டார்கள்.

Korece: 

하나님은 가장 높이 계시며 그분의 모든 종복 위에 계심이라 그리하여 너희를 감시하는 천사를보내시니 죽음이 너희 중 누구에 게 임했을 때 천사가 그의 영혼을거두어 가나니 그들은 조금도 그 들의 의무를 소홀히 하지 아니 하니라

Vietnamca: 

Ngài là Đấng Thống Trị bên trên đám bầy tôi của Ngài và Ngài gởi đến các ngươi (hỡi nhân loại) các vị Thiên Thần ghi chép (mọi hành vi của các ngươi) cho đến khi ai đó trong các ngươi đối diện với cái chết (lúc y hết tuổi thọ) thì các Thiên Thần của TA sẽ bắt hồn y và Họ không bao giờ lơ là (trong nhiệm vụ).