Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

57

Ayet No: 

846

Sayfa No: 

134

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُلْ إِنِّي عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّي وَكَذَّبْتُم بِهِ ۚ مَا عِندِي مَا تَسْتَعْجِلُونَ بِهِ ۚ إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ ۖ يَقُصُّ الْحَقَّ ۖ وَهُوَ خَيْرُ الْفَاصِلِينَ

Çeviriyazı: 

ḳul innî `alâ beyyinetim mir rabbî vekeẕẕebtüm bih. mâ `indî mâ testa`cilûne bih. ini-lḥukmü illâ lillâh. yeḳuṣṣu-lḥaḳḳa vehüve ḫayru-lfâṣilîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki: "Ben Rabbimden apaçık bir delile dayanmaktayım, siz ise onu yalanladınız. O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir, hüküm ancak Allah'a aittir, gerçeği O anlatır ve O, hakkı bâtıldan ayırdedenlerin en hayırlısıdır".

Diyanet İşleri: 

De ki: "Ben Rabbim'den bir belgeye dayanmaktayım, halbuki siz onu yalanladınız; acele istediğiniz de elimde değildir. Hüküm ancak Allah'ındır. O, hükmedenlerin en iyisi olarak gerçeği anlatır."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Ben, sizin yalan saydığınız apaçık, bellibeyan deliline uydum Rabbimin. Çabucak gelmesini istediğiniz azap da benim elimde değil. Hüküm, ancak Allah'ın, doğruyu haber veren odur ve odur ayırt edenlerin en hayırlısı.

Şaban Piriş: 

Ve yine de ki: Ben, Rabbimden gelen apaçık bir belge üzerindeyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin çabucak gelmesini istediğiniz şey benim yanımda değildir. Hüküm yalnız Allah’a aittir. O, hakkı anlatır. O, (hakkı batıldan) ayırt edenlerin en hayırlısıdır.

Edip Yüksel: 

De: "Ben Rabbimden bir delile dayanmaktayım. Siz ise onu yalanladınız. Ona meydan okuyarak istediğiniz şeyi getirmek benim elimde değil. Hüküm, ancak ve ancak ALLAH'ın. Gerçeği anlatıyor. O, en iyi ayırandır.

Ali Bulaç: 

De ki: "Ben, gerçekten Rabbimden kesin bir belge üzerindeyim, siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele ettiğiniz (azap) yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O, doğru haberi verir ve O, ayırt edenlerin en hayırlısıdır."

Suat Yıldırım: 

De ki: “Ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanmaktayım. Siz ise, onu yalan saydınız.Gelmesi için acele ettiğiniz azap da benim elimde değildir. Azabı çabuklaştırmak veya ertelemek hakkındaki hüküm, ancak Allah'ındır.O doğru haber verir. O doğruyu eğriden ayırt edenlerin, hükmedenlerin en hayırlısıdır.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Ben şüphesiz Rabbimden bir beyyine üzerindeyim. Siz ise O´nu tekzîp ettiniz. Sizin alelacele istediğiniz şey benim yanımda değil, hüküm ise ancak Allah´ındır. Hakkı o beyan eder ve o ayırdedenlerin en hayırlısıdır.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur."

Bekir Sadak: 

(61-62) O, kullarin ustunde yegane Hakim´dir, size koruyucular gonderir. Artik birinize olum gelince elcilerimiz, bir eksiklik yapmaksizin onun canini alirlar, sonra gercek Mevlalarina dondururler. Haberiniz olsun, hukum O´nundur. O, hesap gorenlerin en sratlisidir.

İbni Kesir: 

De ki: Ben, şüphesiz Rabbımdan bir hüccet üzereyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin acale istediğiniz şey yanımda değildir. Hüküm

Adem Uğur: 

De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir. Hüküm ancak Allah´ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

İskender Ali Mihr: 

De ki: “Muhakkak ki ben, Rabbimden bir beyyine (delil) üzerindeyim, ve siz onu yalanladınız. Acele ettiğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm ancak Allah´ındır. O, hakkı anlatır. Ve O (hakkı bâtıldan), fasıl fasıl ayıranların en hayırlısıdır.”

Celal Yıldırım: 

De ki: Şüphesiz ki ben, Rabbimden (hakkı ve gerçeği yansıtan) açık belge üzereyim ve siz onu yalan saydınız

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Ben, gerçekten Rabbimden kesin bir belge üzerindeyim, siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele ettiğiniz (azab) da yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah´ındır. O doğru haberi verir ve O ayırd edenlerin en hayırlısıdır.»

Fransızca: 

Dis : "Je m'appuie sur une preuve évidente de la part de mon Seigneur, et vous avez traité cela de mensonge. Ce (le châtiment) que vous voulez hâter ne dépend pas de moi. Le jugement n'appartient qu'à Allah : Il tranche en toute vérité et Il est le meilleur des juges.

İspanyolca: 

Di: «Me baso en una prueba clara venida de mi Señor y vosotros lo desmentís. Yo no tengo lo que pedís con tanto apremio. La decisión pertenece sólo a Alá: Él cuenta la verdad y Él es el Mejor en fallar».

İtalyanca: 

Di': «Mi baso su una prova chiara da parte del mio Signore - e voi la tacciate di menzogna - non ho in mio potere quello che volete affrettare: il giudizio appartiene solo ad Allah. Egli espone la verità ed è il migliore dei giudici.

Almanca: 

Sag: "Ich folge doch einem klaren Zeichen von meinem HERRN, während ihr Ihn verleugnet habt. Doch ich verfüge nicht über das, was ihr übereilt haben wollt. Denn die Entscheidung (darüber) unterliegt nur ALLAH. ER spricht dieWahrheit und ER ist Der Beste der Richtenden."

Çince: 

你说:我确是依据从我的主降示的明证的,而你们却否认它。我不能主持你们要求早日实现的刑罚。一切判决,只归真主;他依理而判决,他是最公正的判决者。

Hollandaca: 

Zeg: ik houd mij aan de verklaring, die ik van mijnen Heer heb ontvangen: doch gij hebt logens nopens hem uitgedacht. Wat gij wilt dat verhaast zal worden, is niet in mijne macht; het oordeel behoort alleen aan God. Hij zal de waarheid doen kennen, en hij is de beste beslisser.

Rusça: 

Скажи: "Я руководствуюсь ясным доказательством от моего Господа, а вы считаете это ложью. Я не владею тем, что вы торопите. Решение принимает только Аллах. Он изрекает истину и является Наилучшим из судий".

Somalice: 

Waxaad Dhahdaa waxaan ku Sugnahay Xujo Eebahay waadna Beeniseen Xaqaas, agtayda ma aha waxaad Dadajisanaysaan, Xukunkana Eebaa iska leh, Xaquuna Xukumi, waana kuu Xukunkiisu Khayr Leeyahay.

Swahilice: 

Sema: Mimi nipo kwenye sharia iliyo wazi itokayo kwa Mola wangu Mlezi, nanyi mnaikanusha. Mimi sinacho hicho mnacho kihimiza. Hapana hukumu ila ya Mwenyezi Mungu. Yeye anasimulia yaliyo kweli; naye ni Mbora wa kuhukumu kuliko wote.

Uygurca: 

ئېيتقىنكى، «ھەقىقەتەن مەن پەرۋەردىگارىم تەرىپىدىن نازىل بولغان روشەن دەلىلگە (يەنى قۇرئانغا ۋە ۋەھىگە) ئاساسلىنىمەن، ھالبۇكى، سىلەر ئۇنى ئىنكار قىلدىڭلار، سىلەر بالدۇر يۈز بېرىشىنى تەلەپ قىلغان ئازاب مېنىڭ ئىگىدارچىلىقىدا ئەمەس، بارچە ھۆكۈم اﷲ قا خاس، اﷲ ھەق ھۆكۈم قىلىدۇ، اﷲ ھۆكۈم قىلغۇچىلارنىڭ ياخشىسىدۇر»

Japonca: 

言ってやるがいい。「わたしは主からの明証の上に(立つ者で)あるが,あなたがたはそれを虚偽であるとした。あなたがたが急ぐこと(懲罰)は,わたしに出来ることではない。裁決はアッラーにだけ属する。かれは真実を説かれ,最も優れた裁決者であられる。」

Arapça (Ürdün): 

«قل إني على بيِّنة» بيان «من ربي و» قد «كذَّبتم به» بربي حيث أشركتم «ما عندي ما تستعجلون به» من العذاب «إن» ما «الحكم» في ذلك وغيره «إلا لله يقضي» القضاء «الحق وهو خير الفاصلين» الحاكمين، وفي قراءة يقصُّ أي يقول.

Hintçe: 

तुम कह दो कि मै तो अपने परवरदिगार की तरफ से एक रौशन दलील पर हूं और तुमने उसे झुठला दिया (तो) तुम जिस की जल्दी करते हो (अज़ाब) वह कुछ मेरे पास (एख्तियार में) तो है नहीं हुकूमत तो बस ज़रुर ख़ुदा ही के लिए है वह तो (हक़) बयान करता है और वह तमाम फैसला करने वालों से बेहतर है

Tayca: 

จงกล่าวเถิด(มุฮัมมัด) แท้จริงฉันอยู่บนหลักฐานอันชัดเจน จากพระเจ้าของฉัน ในขณะเดียวกันพวกเจ้าก็ปฏิเสธหลักฐานนั้น ที่ฉันนั้นไม่มีสิ่งที่พวกเจ้าเร่งรีบดอก แท้จริงการชี้ขาดนั้นมิใช่สิทธิของใครอื่น นอกจากเป็นสิทธิของอัลลอฮ์เท่านั้น โดยที่พระองค์จะทรงแจ้งความจริง และพรองค์เป็นผู้ที่เยี่ยมที่สุดในบรรดาผู้ชี้ขาด

İbranice: 

אמור, 'אני בוודאות מובהקת מריבוני, ואולם אתם התכחשתם לו. לא בידי הדבר (העונש) אשר תבקשו לזרזו, והמשפט הוא בידי אלוהים לבדו, הפוסק בצדק, והוא הטוב שבפוסקים

Hırvatça: 

Reci: "Ja sam zaista na jasnoj uputi moga Gospodara, a vi je poričete. Nije u mojoj vlasti ono što vi požurujete; pita se samo Allah, On sudi po pravdi i On je Sudija najbolji."

Rumence: 

Spune: “Eu mă sprijin pe o dovadă vădită de la Domnul meu, pe când voi o socotiţi minciună. Ceea ce voi căutaţi degrabă nu se află la mine. Judecata este numai a lui Dumnezeu. El va face cunoscut Adevărul, căci El este prea-bunul Cumpănitor.”

Transliteration: 

Qul innee AAala bayyinatin min rabbee wakaththabtum bihi ma AAindee ma tastaAAjiloona bihi ini alhukmu illa lillahi yaqussu alhaqqa wahuwa khayru alfasileena

Türkçe: 

De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur."

Sahih International: 

Say, "Indeed, I am on clear evidence from my Lord, and you have denied it. I do not have that for which you are impatient. The decision is only for Allah. He relates the truth, and He is the best of deciders."

İngilizce: 

Say: "For me, I (work) on a clear sign from my Lord, but ye reject Him. What ye would see hastened, is not in my power. The command rests with none but Allah: He declares the truth, and He is the best of judges."

Azerbaycanca: 

De: “Mən Rəbbimdən açıq-aydın bir dəlilə (Qur’ana) istinad edirəm. Siz isə onu yalan hesab etdiniz. Sizin tələm-tələsik istədiyiniz (ilahi əzab) məndə (mənim əlimdə) deyildir. Hökm ancaq Allahındır. Haqqı yalnız O bəyan edər. O (haqla batili) ayırd edənlərin ən yaxşısıdır!”

Süleyman Ateş: 

De ki: "Ben, Rabbimden (gelen) açık bir delil üzerindeyim. Siz ise onu yalanladınız. Acele istediğiniz (azab) da benim yanımda değildir. Hüküm vermek, yalnız Allah'a aittir. (O) gerçeği anlatır ve O, (davayı çözüp) ayırdedenlerin en iyisidir."

Diyanet Vakfı: 

De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir. Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

Erhan Aktaş: 

De ki: “Ben, Rabb’imden açık bir kanıt üzerindeyim. Siz onu yalanladınız. Acelece istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm ancak Allah’a aittir. Zira O, hakkı anlatır. Ve O, ayırt edenlerin en hayırlısıdır.”

Kral Fahd: 

De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir. Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «Şübhesiz ben Rabbinden apaçık bir hüccetin (tam) üstündeyim. Siz ise onu yalan saydınız. Sizin çarçabık (gelmesini) istemekde olduğunuz (azâb) benim yanımda değildir. Hüküm de Allahdan başkasının değildir ki doğruyu O haber verir ve O, ayırd edenlerin en hayırlısıdır».

Muhammed Esed: 

De ki: "Bakın, ben Rabbimden gelen açık bir kanıta dayanmaktayım; ve (bu şekilde) siz Onu yalanlamış oluyorsunuz! (Bilgisizliğiniz yüzünden) bu kadar şiddetle arzuladığınız şey benim elimde değil: Hüküm ancak Allaha aittir. O hakikati ilan edecektir, çünkü (hak ile batıl arasında) en iyi hüküm veren Odur."

Gültekin Onan: 

6:56

Ali Fikri Yavuz: 

De ki: “- Ben, Rabbimden açık bir hüccet (Kur’ân) üzereyim. Siz ise, onu yalanladınız. Acele istediğiniz azab benim elimde değil. Azabı çabuklaştırmak veya geciktirme hususunda hüküm ancak Allah’ındır. O, hakkı anlatır ve O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

Portekizce: 

Dize (ainda): Atenho-me à Evidência emanada do meu Senhor, não obstante vós a terdes desmentido. Porém, o quepretendeis que seja apressado não está em meu poder; sabei que o juízo só cabe a Deus, Que dita a verdade, porque é omelhor dos juízes.

İsveççe: 

Säg: "Jag stöder mig på ett klart vittnesbörd från min Herre - och detta [vittnesbörd] avvisar ni! Jag har inte makt över det som ni så otåligt begär att jag skall påskynda; det är Gud ensam som dömer och Han skall meddela [oss] sanningen; ingen kan som Han skilja [sanningen från lögnen]."

Farsça: 

بگو: من بر دلیل روشنی [مانند قرآن] از سوی پروردگارم هستم و حال آنکه شما آن را تکذیب کردید، عذابی که به آن شتاب دارید در اختیار من نیست. فرمان و حکم فقط به دست خداست، همواره حق را بیان می کند و او بهترین داوران و جداکنندگان [حق از باطل] است.

Kürtçe: 

بڵێ بێگومان من لەسەر بەڵگەیەکی ئاشکرام کە لەلایەن پەروەردگارمەوەیە کەچی ئێوە بڕواتان پێ نەھێنا ئەو (سزای) ئێوە پەلەی ھاتنی دەکەن بە دەست من نیە فەرمان ڕەوایی تەنھا بۆ خوایە حەق و ڕاستی باسی دەکات وە ئەو چاکترینی بڕیاردەر و جیاکەرەوەیە

Özbekçe: 

«Албатта, мен Роббимдан берилган аниқ ҳужжатга эгаман. Сизлар уни ёлғонга чиқардингиз. Сиз шошилтираётган нарса менда йўқ. Ҳукм фақат Аллоҳнинг ўзига хосдир. У ҳақни аниқлайди. У ажрим қилувчиларнинг энг яхшиси», деб айт. (Пайғамбаримиз (с. а. в.) даъватларини, эътиқодларини, амалларини «очиқ ҳужжатлар» асосида олиб бормоқдалар. Бу очиқ ҳужжатлар ердан чиққани йўқ, балки осмондан тушган. Мушрик-кофирларнинг эса, ҳеч қандай ҳужжатлари йўқ. Бўлиши ҳам мумкин эмас. Чунки улар Роббиларини ёлғонга чиқариб қўйганлар. Мушриклар шошилтираётган нарса эса–талаб қилинган мўъжиза келгандан сўнг азобни тушириш. Бу иш Пайғамбарнинг илкидаги иш эмас. Унинг имкони ҳам йўқ, вазифасига ҳам кирмайди.)

Malayca: 

Katakanlah: "Sesungguhnya aku tetap berada di atas (kebenaran yang berdasarkan) bukti-bukti yang nyata (Al-Quran) dari Tuhanku; sedang kamu mendustakannya. Tidak ada padaku apa yang kamu minta disegerakan (dari azab seksa); hanya Allah jualah yang menetapkan hukum; Ia menerangkan kebenaran, dan Dia lah sebaik-baik yang memberi keputusan".

Arnavutça: 

Thuaj: “Unë kam (ardhur) me argument të dukshëm nga Zot’i im, e ju e përgënjeshtruat atë. Atë që kërkoni ju (dënimin), nuk është në pushtetin tim; pushteti i takon vetëm Perëndisë. Ai e tregon të vërtetën dhe Ai e bënë dallimin në mes të vërtetës dhe të pavërtetës.

Bulgarca: 

Кажи: “Аз имам ясен знак от своя Господ, а вие Го взехте за лъжа. Не е у мен това, за което бързате. Единствено Аллах отсъжда. Той отрежда правдата. Той е Най-добрият съдник.”

Sırpça: 

Реци: „Ја сам заиста на јасној упути мог Господара, а ви је поричете. Није у мојој власти оно што ви пожурујете; пита се само Аллах, Он суди по правди и Он је Судија најбољи.“

Çekçe: 

Rci: 'Opírám se o důkazy jasné od Pána svého, zatímco vy to prohlašujete za lež. Není v moci mé to, co chcete uspíšit, vždyť rozhodnutí jen Bohu náleží: On podle pravdy rozhoduje a On nejlepší je z rozhodčích.'

Urduca: 

کہو، میں اپنے رب کی طرف سے ایک دلیل روشن پر قائم ہوں اور تم نے اسے جھٹلا دیا ہے، اب میرے اختیار میں وہ چیز ہے نہیں جس کے لیے تم جلدی مچا رہے ہو، فیصلہ کا سارا اختیار اللہ کو ہے، وہی امر حق بیان کرتا ہے اور وہی بہترین فیصلہ کرنے والا ہے

Tacikçe: 

Бигӯ: «Ман аз Парвардигорам далеле равшан дорам ва шумо он далелро дурӯғ мехонед. Он кӣ ба ин шитоб металабед, ба дасти ман нест. Ҳукм танҳо ҳукми Худост. Хақиқатро баён мекунад ва Ӯ беҳтарини доварон (ҳукмкунандагон) аст».

Tatarca: 

Әйт: "Мин Раббымнан күрсәтелгән дәлилләр белән генә эш кылам, ләкин сез ул хак булган дәлилләрне ялган дисез, сез таләп иткән ґәзаб минем ихтыярымда түгел. Һәлак итүче ґәзаб белән хөкем итү Аллаһудан башка затның көчендә түгел, Аллаһ хакны бәян кыла вә ул хакны батылдан аеручыларның хәерлесе.

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Sesungguhnya aku berada di atas hujjah yang nyata (Al Quran) dari Tuhanku, sedang kamu mendustakannya. Tidak ada padaku apa (azab) yang kamu minta supaya disegerakan kedatangannya. Menetapkan hukum itu hanyalah hak Allah. Dia menerangkan yang sebenarnya dan Dia Pemberi keputusan yang paling baik".

Amharca: 

«እኔ ከጌታዬ በኾነች ግልጽ ማስረጃ ላይ ነኝ፡፡ በእርሱም አስተባበላችሁ፡፡ በርሱ የምትቻኮሉበት ቅጣት እኔ ዘንድ አይደለም፡፡ ፍርዱ ለአላህ ብቻ ነው፡፡ እውነትን ይፈርዳል፡፡ እርሱም ከፈራጆች ሁሉ በላጭ ነው» በላቸው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) கூறுவீராக: “நிச்சயமாக நான் என் இறைவனின் (தெளிவான) ஓர் அத்தாட்சியின் மீதிருக்கிறேன். அவனை (நீங்கள்) பொய்ப்பித்தீர்கள். நீங்கள் அவசரப்படுவது என்னிடம் இல்லை. (எவருக்கும்) அதிகாரம் இல்லை அல்லாஹ்வுக்கே தவிர. (அவன்) உண்மையை விவரிக்கிறான். இன்னும், தீர்ப்பாளர்களில் அவன் மிக மேலானவன்.’’

Korece: 

일러가로되 실로 내가 주님 의 말씀으로 임하나 너희들이 그 것을 거역하였노라 너희가 서두 름이 내게 있지 아니하니 심판하 심은 오로지 하나님께 있노라 그 분께서 진리를 말씀하시니 그분만이 가장 훌륭한 심판자이시라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói (với những người đa thần): “Ta quả thật đang ở trên bằng chứng rõ ràng từ Thượng Đế của Ta còn các người thì đã phủ nhận nó. Cái (hình phạt) mà các người hối thúc không nằm ở nơi Ta, mọi quyết định đều chỉ thuộc về một mình Allah, Ngài nói sự thật (và phán quyết trên sự thật) và Ngài là Đấng phân biệt (giữa điều chân lý và ngụy tạo) tốt nhất."