Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

6

Sûredeki Ayet No: 

27

Ayet No: 

816

Sayfa No: 

130

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ وُقِفُوا عَلَى النَّارِ فَقَالُوا يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلَا نُكَذِّبَ بِآيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ

Çeviriyazı: 

velev terâ iẕ vuḳifû `ale-nnâri feḳâlû yâ leytenâ nüraddü velâ nükeẕẕibe biâyâti rabbinâ venekûne mine-lmü'minîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onların, ateşin üzerinde durduruldukları zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık" dediklerini bir görsen!

Diyanet İşleri: 

Onların, ateşin kenarına getirilip durdurulduklarında, "keşke dünyaya tekrar döndürülseydik, Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve inananlardan olsaydık" dediklerini bir görsen!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ateşin başında durduruldukları zaman bir görseydin onları. Keşke dünyaya tekrar döndürseler bizi de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak derler.

Şaban Piriş: 

Ateşin karşısında durdurulduklarında onların: Ah ne olurdu (dünyaya) yeniden gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamaz ve müminlerden oluruz, dediklerini bir görseydin.

Edip Yüksel: 

Ateşin başında durduruldukları vakit onların "Keşke geri döndürülseydik de Rabbimizin ayetlerini (vahiy ve mucizelerini) inkar etmeseydik ve inananlardan olsaydık," dediklerini bir görsen!

Ali Bulaç: 

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık."

Suat Yıldırım: 

Onlar ateşin karşısında durdurulup da “Ah n'olurdu, dünyaya bir geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini inkâr etmesek, müminlerden olsak!” dedikleri zaman bir görsen, neler olacak neler!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve (onları) ateşin üzerine durdurulup da: «Eyvah bize ne olurdu bir geriye çevrilseydik ki, Rabbimizin âyetlerini tekzîp etmeseydik ve mü´minlerden olsaydık» dedikleri zaman bir görecek olsan.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."

Bekir Sadak: 

Allah´a kavusmayi yalanlayanlar dogrusu kaybedenlerdir ki kiyamet saati onlara ansizin gelince, agirliklarini arkalarina yuklenerek, «Dunyada isledigimiz buyuk kusurlardan oturu yaziklar olsun bize» derler. Dikkat edin, yuklendikleri seyler ne kotudr!

İbni Kesir: 

Bir görsen

Adem Uğur: 

Onların ateşin karşısında durdurulup &quot

İskender Ali Mihr: 

Ateşin üzerinde durduruldukları zaman görsen. O zaman: “Keşke biz geri döndürülseydik, Rabbimizin âyetlerini yalanlamazdık mü´minlerden olurduk.” dediler.

Celal Yıldırım: 

Onları ateş üzerinde durdurulacakları zaman bir görsen, «Ah keşke biz geri çevrilsek de Rabbimizin âyetlerini bir daha yalanlamasak ve mü´minlerden olsak» derler.

Tefhim ul Kuran: 

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen

Fransızca: 

Si tu les voyais, quand ils seront placés devant le Feu. Ils diront alors : "Hélas ! Si nous pouvions être renvoyés (sur la terre), nous ne traiterions plus de mensonges les versets de notre Seigneur et nous serions du nombre des croyants".

İspanyolca: 

Si pudieras ver cuando, puestos de pie ante el Fuego, digan: «¡Ojalá se nos devolviera! No desmentiríamos los signos de nuestro Señor, sino que seríamos de los creyentes».

İtalyanca: 

Se li potessi vedere, quando saranno presentati al Fuoco! Diranno: «Piacesse al cielo che fossimo ricondotti sulla terra! Non smentiremmo più i segni del nostro Signore e saremmo tra i credenti».

Almanca: 

Und würdest du doch nur sehen, als sie dem Feuer vorstellig wurden und dann sagten: "Würden wir doch zurückgebracht, (würden wir) die Ayat unseres HERRN nicht verleugnen und mit den Mumin sein!"

Çince: 

当他们奉命站在火狱边上的时候,假若你看到他们的情状。于是,他们说:啊!但愿我们得复返人世,我们不再否认我们的主的迹象,而我们要做信士了。

Hollandaca: 

Indien gij hen zaagt, als zij in het vuur der hel zullen worden geplaatst, en zij zullen zeggen: Gave God dat wij in de wereld mochten worden teruggezonden; wij zouden dan de teekens van onzen Heer niet van bedrog beschuldigen, en wij zouden ware geloovigen worden.

Rusça: 

Если бы ты только увидел их, когда их остановят перед Огнем. Они скажут: "О, если бы нас вернули обратно! Мы не считали бы ложью знамения нашего Господа и стали бы верующими!"

Somalice: 

Haddaad aragto Marka la Joojin Gaalada Naarta Korkeeda oy Dhihi Shallaytee Maa nala Celiyo oo aanaan Beenin Aayaadka Eebahanno oo Noqonno Kuwa Rumeeyey (waxaad arki lahayd arrin Wayn).

Swahilice: 

Na unge ona watakapo simamishwa kwenye Moto, wakawa wanasema: Laiti tungeli rudishwa, wala hatutakanusha tena Ishara za Mola wetu Mlezi, na tutakuwa miongoni wa Waumini.

Uygurca: 

ئەگەر ئۇلارنى دوزاخ ئۈستىدە توختىتىلغان چاغدا كۆرسەڭ (دەھشەتلىك بىر ھالىنى كۆرەتتىڭ). ئۇلار: «كاشكى دۇنياغا قايتۇرۇلساق ئىدۇق، پەرۋەردىگارىمىزنىڭ ئايەتلىرىنى ئىنكار قىلمايتتۇق ۋە مۆمىنلەردىن بولاتتۇق» دەيدۇ

Japonca: 

あなたがもし,かれらが火獄の前に立たされる姿を見たらどうであろう。その時かれらは言う。「ああ,わたしたちがもし送り帰されるならば,決して主の印を拒否しないで,必ず信仰するでしょうに。」

Arapça (Ürdün): 

«ولو ترى» يا محمد «إذ وُقفوا» عرضوا «على النار فقالوا يا» للتنبيه «ليتنا نردُّ» إلى الدنيا «ولا نكذِّبُ بآيات ربنا ونكونُ من المؤمنين» برفع الفعلين إستئنافا ونصبهما في جواب التمني ورفع الأول ونصب الثاني وجواب لو رأيت أمرا عظيما.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) अगर तुम उन लोगों को उस वक्त देखते (तो ताज्जुब करते) जब जहन्नुम (के किनारे) पर लाकर खड़े किए जाओगे तो (उसे देखकर) कहेगें ऐ काश हम (दुनिया में) फिर (दुबारा) लौटा भी दिए जाते और अपने परवरदिगार की आयतों को न झुठलाते और हम मोमिनीन से होते (मगर उनकी आरज़ू पूरी न होगी)

Tayca: 

และหากเจ้าจะได้เห็น ขณะที่พวกเขาถูกให้หยุดยืนอยู่เบื้องหน้าไฟนรก แล้วพวกเขาได้กล่าวว่า โอ้! หวังว่าเราจะถูกนำกลับไป และเราก็จะไม่ปฏิเสธบรรดาโองการแห่งพระเจ้าของเราอีกและเราก็จะได้กลายเป็นผู้ที่อยู่ในหมู่ผู้ศรัทธา

İbranice: 

ולו תראה אותם כשיועמדו מול האש ויאמרו: 'לו רק היו מחזירים אותנו (אל חיי העולם) לא היינו מתכחשים לאותות ריבוננו, והיינו תמיד מהמאמינים

Hırvatça: 

A da ti je vidjeti kako će, kad pred Vatrom budu zadržani, reći: "Da nam je da vraćeni budemo, pa da ajete i znakove Gospodara našeg ne poričemo i da vjernici postanemo."

Rumence: 

O, de i-ai vedea!... Ei vor spune când vor fi ţinuţi înaintea Focului: “Vai! Dacă am fi duşi înapoi, nu am mai socoti minciuni semnele Domnului nostru şi am fi dintre credincioşi!”

Transliteration: 

Walaw tara ith wuqifoo AAala alnnari faqaloo ya laytana nuraddu wala nukaththiba biayati rabbina wanakoona mina almumineena

Türkçe: 

Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."

Sahih International: 

If you could but see when they are made to stand before the Fire and will say, "Oh, would that we could be returned [to life on earth] and not deny the signs of our Lord and be among the believers."

İngilizce: 

If thou couldst but see when they are confronted with the Fire! They will say: "Would that we were but sent back! Then would we not reject the signs of our Lord, but would be amongst those who believe!"

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Gətirilib od üstündə saxlandıqları zaman sən onların: “Kaş ki, biz dünyaya qaytarılıb Rəbbimizin ayələrini yalan hesab etməyəydik və mö’minlərdən olaydıq!” – demələrini görəydin!

Süleyman Ateş: 

Onların, ateşin başında durdurulmuş iken: "Ah ne olurdu keşke biz (dünyaya) geri döndürülseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık, inananlardan olsaydık!" dediklerini bir görsen!

Diyanet Vakfı: 

Onların ateşin karşısında durdurulup "Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen!..

Erhan Aktaş: 

Onların, ateşin karşısında durdurulduklarında: “Keşke geri döndürülsek de Rabb’imizin âyetlerini yalanlamasak ve Mü’minlerden olsak.” dediklerini bir görsen.

Kral Fahd: 

Ateşin karşısında durdurulduklarında, onların: "Ah ne olurdu, (dünyaya) geri gönderilseydik de Rabbımızın âyetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık" deyişlerini bir görsen!

Hasan Basri Çantay: 

Onlar ateşin karşısında durdurulub da: «Ah bize ne olurdu, (dünyâya) bir geri döndürülseydik, Rabbimizin âyetlerini yalan saymasaydık, îman edenlerden olsaydık» dedikleri zaman (onları) bir görsen!

Muhammed Esed: 

Ateşin önünde bekletilecekleri ve "Ah, keşke (hayata) geri döndürülseydik: O zaman Rabbimizin mesajlarını yalanlamaz ve müminler arasında olurduk!" diyecekleri zaman (onları) görseydin.

Gültekin Onan: 

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen. Derler ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Ateş karşısında durdurulup da şöyle söyledikleri zaman bir görsen: “- Ah ! Ne olurdu, biz dünyaya geri çevrilsek de Rabbimizin âyetlerini inkâr etmesek, müminlerden olsak!...”

Portekizce: 

Ah, se os vires quando se confrontarem com o fogo infernal! Dirão: Oxalá fôssemos devolvidos (à terra)! Então, nãodesmentiríamos os versículos de nosso Senhor e nos contaríamos entre os fiéis!

İsveççe: 

Om du kunde se dem när de ställs upp inför Elden och höra dem ropa: "Om vi ändå fick återvända [till livet]! Då skulle vi inte avvisa vår Herres budskap som lögn och vi skulle bli sanna troende!"

Farsça: 

اگر هنگامی که آنان را بر آتش [دوزخ] نگه داشته اند ببینی [حالتی ذلت بار و وضعی هول انگیز می بینی] می گویند: ای کاش به دنیا بازگردانده می شدیم، و در آنجا آیات پروردگارمان را تکذیب نمی کردیم، و از مؤمنان می شدیم.

Kürtçe: 

وە ئەگەر بیان بینیت کاتێک کە لەسەر قەراغی دۆزەخ وە ستێنراوون کە دەڵێن خۆزگە دەگەڕێنڕِاینەوە بۆ دونیا و بەڵگەکانی پەروەردگارمان بەدرۆ نەدەزانی وە لە بڕواداران ئەبووین

Özbekçe: 

Дўзах устида тўхтатилганларида: «Қани энди (у дунёга) қайтарилсак эди, Роббимизнинг оятларини ёлғонга чиқармас эдик ва мўминлардан бўлар эдик», дейишларини кўрсанг эди.

Malayca: 

Dan sungguh ngeri jika engkau melihat ketika mereka didirikan di tepi neraka (untuk menyaksikan azabnya yang tidak terperi), lalu mereka berkata: "Wahai kiranya kami dikembalikan ke dunia, dan kami tidak akan mendustakan lagi ayat- ayat keterangan Tuhan kami, dan menjadilah kami dari golongan yang beriman".

Arnavutça: 

Ah! Sikur t’i shohish ata kur të ballafaqohen para zjarrit, duke thënë: “Ah! Sikur të ktheheshim pas, mos t’i përgënjeshtronim dokumentet e Zotit tonë dhe të bëheshim besimtarë!”

Bulgarca: 

И ако ти би видял, когато бъдат изправени пред Огъня, как ще рекат: “О, ако бъдем върнати, не ще взимаме за лъжа знаменията на нашия Господ и ще сме от вярващите!”

Sırpça: 

А да ти је да видиш како ће, кад пред Ватром буду задржани, да кажу: „Да нам је да будемо враћени, па да не поричемо речи нашег Господара и да постанемо верници.“

Çekçe: 

Kéž bys je mohl vidět, až postaveni budou před oheň pekelný a zvolají: 'Kdybychom se mohli vrátit, věru bychom pak již neprohlašovali znamení Pána svého za lež a stali bychom se věru jedněmi z věřících!'

Urduca: 

کاش تم اس وقت ان کی حالت دیکھ سکتے جب وہ دوزخ کے کنارے کھڑے کیے جائیں گے اس وقت وہ کہیں گے کہ کاش کوئی صورت ایسی ہو کہ ہم دنیا میں پھر واپس بھیجے جائیں اور اپنے رب کی نشانیوں کو نہ جھٹلائیں اور ایمان لانے والوں میں شامل ہوں

Tacikçe: 

Агар онҳоро дар он рӯз, ки баробари оташ нигоҳашон доштаанд, бингарӣ, мегӯянд: «Эй кош, моро бозгардонанд, то оёти Парвардигорамонро дурӯғ нагӯем ва аз мӯъминон бошем!»

Tatarca: 

Әгәр аларның җәһәннәм уты эчендә тукталып, калганнарын күрсәң, бик әче хәсрәт белән әйтерләр: "Ий кәшки без дөньяга кире кайтарылсакчы, Раббыбызның аятьләрен инкяр итмәгән булсакмы һәм Коръән белән гамәл кылып камил мөэмин булган булсакмы", – дип.

Endonezyaca: 

Dan jika kamu (Muhammad) melihat ketika mereka dihadapkan ke neraka, lalu mereka berkata: "Kiranya kami dikembalikan (ke dunia) dan tidak mendustakan ayat-ayat Tuhan kami, serta menjadi orang-orang yang beriman", (tentulah kamu melihat suatu peristiwa yang mengharukan).

Amharca: 

በእሳትም ላይ በተቆሙ ጊዜ ምነው (ወደ ምድረ ዓለም) በተመለስን በጌታችንም አንቀጾች ባላስተባበልን ከምእምናንም በኾንን ዋ ምኞታችን! ባሉ ጊዜ ብታይ ኖሮ (የሚያሰደነግጥን ነገር ባየህ ነበር)፡፡

Tamilce: 

நரகத்தின் முன் அவர்கள் நிறுத்தப்படும் போது, (நபியே! நீர் அவர்களைப்) பார்த்தால், (அப்போது) அவர்கள் கூறுவார்கள்: “நாங்கள் (உலகத்திற்கு) திருப்பி அனுப்பப்பட வேண்டுமே! இன்னும், எங்கள் இறைவனின் வசனங்களை நாங்கள் பொய்ப்பிக்க மாட்டோமே; இன்னும், நம்பிக்கையாளர்களில் ஆகிவிடுவோமே!”

Korece: 

그들이 지옥의 불에 이르되 우리가 다시 세상으로 돌아갈 수 있다면 우리는 주님의 말씀을 거 역하지 아니하며 믿는자 가운데 있을텐데 라고 말하는 그들을 그 대는 보리라

Vietnamca: 

Nếu như Ngươi (Thiên Sứ) thấy được cảnh lúc họ (những người vô đức tin) bị bắt đứng trên lửa (của Hỏa Ngục), (Ngươi sẽ thấy) họ than: “Ước gì chúng mình được trở lại (cuộc sống trần gian), chúng mình sẽ không phủ nhận các lời mặc khải của Thượng Đế của chúng mình và chúng mình sẽ là những người có đức tin.”