Arapça:
وَعَلَى الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا كُلَّ ذِي ظُفُرٍ ۖ وَمِنَ الْبَقَرِ وَالْغَنَمِ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ شُحُومَهُمَا إِلَّا مَا حَمَلَتْ ظُهُورُهُمَا أَوِ الْحَوَايَا أَوْ مَا اخْتَلَطَ بِعَظْمٍ ۚ ذَٰلِكَ جَزَيْنَاهُم بِبَغْيِهِمْ ۖ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ
Çeviriyazı:
ve`ale-lleẕîne hâdû ḥarramnâ külle ẕî żufür. vemine-lbeḳari velganemi ḥarramnâ `aleyhim şüḥûmehümâ illâ mâ ḥamelet żuhûruhümâ evi-lḥavâyâ ev me-ḫteleṭa bi`ażm. ẕâlike cezeynâhüm bibagyihim. veinnâ leṣâdiḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında, yahut bağırsaklarında bulunan, ya da kemiğe karışan yağlar dışında, sığır ve koyunun da, yağlarını onlara haram ettik. Saldırganlıkları yüzünden onları böyle cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.
Diyanet İşleri:
Yahudilere tırnaklı her hayvanı haram kıldık. Onlara sığır ve davarın sırt, bağırsak ve kemik yağları hariç, iç yağlarını da haram kıldık. Aşırı gitmelerinden ötürü onları bu şekilde cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru sözlüyüzdür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz, Yahudilere, tırnakları bulunan bütün hayvanları ve sırtlarına yapışmış, yahut kemiklerine sıvanmış, yahut da bağırsaklarına karışmış olan yağlardan başka sığır ve koyunun tekmil yağlarını haram etmiştik. Bu da, isyanlarından dolayı onlara verdiğimiz ceza yüzündendi ve şüphe yok ki biz, sözümüzde doğruyuz.
Şaban Piriş:
Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık; sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Yalnız sırtlarında veya bağırsaklarında bulunan ya da kemiğe karışanlar bundan müstesnadır. Böylece, azgınlıkları sebebiyle onları cezalandırdık. Şüphe yok ki biz elbette sâdıklarız.
Edip Yüksel:
Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun da yağlarını haram ettik; ancak sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları, veya kemiklerine karışmış olanlar hariç. Aşırı gitmelerinden ötürü onları böyle cezalandırdık. Biz doğru sözlüyüz.
Ali Bulaç:
Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.
Suat Yıldırım:
Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun içyağlarını da haram kıldık. Yalnız sırtlarında yahut bağırsaklarında bulunan veya kemiğe karışan yağları haram kılmadık. Haddi aşmalarından ötürü onları bu şekilde cezalandırdık. Şüphe yok ki Biz hep doğru söyleriz. [3,93; 4,160] {KM, Levililer 3,3.17; 11,3-8; Tesniye 14,7.15}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve Yahudiler üzerine her tırnaklı olanı haram kıldık ve onlara sığırdan ve koyundan (çıkarılan) iç yağlarını da haram kıldık. Ancak bunların sırtlarına veya bağırsaklarına yapışkan olan veya bir kemikle karışan yağlar müstesna. Bunu onlara haddi tecavüz ettiklerı için bir ceza olarak yaptık. Ve şüphe yok ki Biz elbette sâdıklarız.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette sözünde duranlarız.
Bekir Sadak:
De ki: «Gelin size Rabbinizin haram kildigi seyleri soyleyeyim: O´na hicbir seyi ortak kosmayin, anaya babaya iyilik yapin, yoksulluk korkusuyla cocuklarinizi oldurmeyin sizin ve onlarin rizkini veren Biziz, «Gizli ve acik kotuluklere yaklasmayin, Allah´Ùn haram kÙldÙÙ cana haksÙz yere kÙymayÙn. Allah bunlarÙ size d_nesiniz diye buyurmaktadÙr.»
İbni Kesir:
Yahudi olanlara da bütün tırnaklıları haram kıldık. Sığır ve koyunun iç yağlarını da üzerlerine haram kıldık. Bunlardan sırtlarına ve bağırsaklarına yapışan ve kemiğe karışan müstesnadır. Biz, onları zulümlerinden dolayı cezaya çarptırdık. Biz, elbette sadıklarızdır.
Adem Uğur:
Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezâdır. Biz elbette doğru söyleyeniz.
İskender Ali Mihr:
Ve yahudi olanlara
Celal Yıldırım:
Yahudî (dininden) olanlara da (Tevrat´da) her tırnaklı olan hayvanı haram kıldık. Sığır ve koyunların da sırtlarında veya bağırsaklarında veya kemiğe karışık bulunan yağlar dışında iç yağlarını haram kıldık. Bu, aşırı gidip ilâhî sınırları aşmalarından, insan haklarına el uzatmalarından dolayı onlara verdiğimiz bir cezadır ve elbette biz doğrularızdır.
Tefhim ul Kuran:
Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. ´Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları´ nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.
Fransızca:
Aux Juifs, Nous avons interdit toute bête à ongle unique . Des bovins et des ovins, Nous leurs avons interdit les graisses, sauf ce que portent leur dos, leurs entrailles, ou ce qui est mêlé à l'os. Ainsi les avons-Nous punis pour leur rébellion. Et Nous sommes bien véridiques.
İspanyolca:
A los judíos les prohibimos toda bestia ungulada y la grasa de ganado bovino y de ganado menor, excepto la que tengan en los lomos o en las entrañas o la mezclada con los huesos. Así les retribuimos por su rebeldía. Decimos, sí, la verdad.
İtalyanca:
Ai giudei abbiamo vietato tutti gli animali ungolati. Vietammo loro il grasso dei bovini e degli ovini, a parte quello del dorso, delle viscere o quello frammisto a ossa. Così li compensammo della loro ribellione. In verità Noi siamo veridici.
Almanca:
Und denjenigen, die Juden wurden, erklärten WIR für haram alle (Tiere), die Krallen haben. Auch von den Kühen und den Schafen erklärten WIR ihnen für haram das Fett außer dem, was ihre Rücken und die Eingeweide tragen, und dem, was an den Knochen hängt. Dies haben WIR ihnen für ihre Übertretung vergolten. Und gewiß, WIR sind doch wahrhaftig.
Çince:
我只禁戒犹太教徒吃-切有爪的禽兽,又禁戒他们吃牛羊的脂油,惟牛羊脊上或肠上或骨间的脂油除外。这是我因为他们的不义而加于他们的惩罚,我确是诚实的。
Hollandaca:
Den Joden hebben wij ieder dier verboden, dat eene ongespleten hoef heeft, en wij verboden hun het vet van ossen en schapen, behalve het vet dat zich op hunne schouders en ingewanden en datgene wat zich aan de beenderen bevindt. Dat is om hen voor hunne onrechtvaardigheden te straffen; en waarlijk wij spreken de waarheid.
Rusça:
Иудеям Мы запретили всех животных с нераздвоенными копытами. Мы запретили им сало коров и овец, кроме того, что находится на спинном хребте и внутренностях или смешалось с костями. Так Мы наказали их за их бесчинства. Воистину, Мы правдивы.
Somalice:
Kuwa Yuhuudda ah waxaan ka reebnay wax kastoo Ciddi leh, Lo'da iyo Adhigana waxaan ka reebnay Baruurtooda, waxay Dhabarka ku qaadaan (Baruurta Dhabarka) mooyee, ama Uur ku Jirta ama wixii ku Dheehan Laf, saasaana ku Abaal marinay Dulmigooda Dartiis, Runbaana Sheegaynaa.
Swahilice:
Na wale walio fuata dini ya Kiyahudi tumewaharimishia kila mwenye kucha. Na katika ng'ombe na kondoo na mbuzi tumewaharimishia shahamu yao, isipo kuwa ile iliyo beba migongo yao au matumbo yao, au iliyo gandamana na mifupa. Tuliwalipa hivyo kwa sababu ya uasi wao. Na bila ya shaka Sisi ndio wasema kweli.
Uygurca:
يەھۇدىيلارغا توم تۇياقلىق (يەنى تۆگە، تۆگىقۇشقا ئوخشاش ئاچا تۇياقلىق بولماي توم تۇياقلىق بولغان) ھايۋانلارنىڭ ھەممىسىنى ھارام قىلدۇق، ئۇلارغا كالا، قويلارنىڭ دۈمبىسىدىكى ياكى ئۈچەيلىرىدىكى ياكى سۆڭىكىگە چاپلىشىقلىق ياغلىرىدىن باشقا ياغلىرىنى ھارام قىلدۇق، بۇ ئۇلارنىڭ (پەيغەمبەرلەرنى ئۆلتۈرۈش، جازانە قىلىش، كىشىلەرنىڭ مال - مۈلكىنى ناھەق يەۋېلىش قاتارلىق) زۇلۇملىرى تۈپەيلىدىن، ئۇلارغا بەرگەن جازايىمىزدۇر، بىز ئەلۋەتتە (بەرگەن خەۋەرلىرىمىزدە) راستچىلمىز
Japonca:
ユダヤの(法に従う)者には,われは凡ての爪のある動物を禁じ,また牛と羊は,その脂を禁じた。只背と内臓に付着し,または骨に連なった脂は,別である。これは,かれらの不正行為に対する応報で,われは本当に真実である。
Arapça (Ürdün):
«وعلى الذين هادوا» أي اليهود «حرَّمنا كل ذي ظفر» وهو ما لم تفرق أصابعه كالإبل والنعام «ومن البقر والغنم حرمنا عليهم شحومهما» الثروب وشحم الكلي «إلا ما حملت ظهورهما» أي ما علق بها منه «أو» حملته «الحوايا» الأمعاء جمع حاوياء أو حاوية «أو ما اختلط بعظم» منه وهو شحم الإلية فإنه أحل لهم «ذلك» التحريم «جزيناهم» به «ببغيهم» بسبب ظلمهم بما سبق في سورة النساء «وإنا لصادقون» في أخبارنا ومواعيدنا.
Hintçe:
और हमने यहूदियों पर तमाम नाख़ूनदार जानवर हराम कर दिये थे और गाय और बकरी दोनों की चरबियां भी उन पर हराम कर दी थी मगर जो चरबी उनकी दोनों पीठ या आतों पर लगी हो या हडड्ी से मिली हुई हो (वह हलाल थी) ये हमने उन्हें उनकी सरक़शी की सज़ा दी थी और उसमें तो शक ही नहीं कि हम ज़रूर सच्चे हैं
Tayca:
และแก่บรรดาผู้เป็นยิวนั้น เราได้ห้ามสัตว์ทุกชนิดที่นิ้วตีนไม่แยกจากกัน และจากวัวและแกะนั้น เราได้ห้ามแก่พวกเขา ซึ่งไขมันของมัน นอกจากไขมันที่หลังของมัน หรือลำไส้ได้อุ้มไว้ หรือที่ปะปนอยู่ที่กระดูกนั่นแหละ เราได้ลงโทษพวกเขา เนื่องด้วยความอธรรมของพวกเขา และแท้จริงเรานั้นเป็นผู้พูดจริง
İbranice:
ועל אלה אשר התייהדו אסרנו למאכל כל בעל טפרים, ומן הבקר והצאן אסרנו עליהם את החלב (סוג של שומן) חוץ מן הנישא על גבם, או על המעיים, או הצמוד לעצם. איסור זה הוא עונש על חטאיהם, ואנו דוברי הצדק
Hırvatça:
Jevrejima smo sve životinje koje imaju kopita ili kandže zabranili, a od goveda i brava njihov loj, osim onog s leđa ili s crijeva, ili onog pomiješanog s kostima. Time smo ih zbog zuluma njihova kaznili; i Mi, zaista, govorimo istinu.
Rumence:
Noi, evreilor, le-am oprit toate cele cu copita nedespicată, precum le-am oprit grăsimea vacilor şi a oilor în afară de cea de pe spate, de pe măruntaie ori cea amestecată pe oase. Astfel, Noi i-am pedepsit pentru nesupunerea lor. Noi spunem adevărul!
Transliteration:
WaAAala allatheena hadoo harramna kulla thee thufurin wamina albaqari waalghanami harramna AAalayhim shuhoomahuma illa ma hamalat thuhooruhuma awi alhawaya aw ma ikhtalata biAAathmin thalika jazaynahum bibaghyihim wainna lasadiqoona
Türkçe:
Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette sözünde duranlarız.
Sahih International:
And to those who are Jews We prohibited every animal of uncloven hoof; and of the cattle and the sheep We prohibited to them their fat, except what adheres to their backs or the entrails or what is joined with bone. [By] that We repaid them for their injustice. And indeed, We are truthful.
İngilizce:
For those who followed the Jewish Law, We forbade every (animal) with undivided hoof, and We forbade them that fat of the ox and the sheep, except what adheres to their backs or their entrails, or is mixed up with a bone: this in recompense for their wilful disobedience: for We are true (in Our ordinances).
Azerbaycanca:
Yəhudilərə dırnaqlı heyvanların hamısını haram etdik. İnək və qoyunun bellərinə və ya bağırsaqlarına yapışan, yaxud sümüklərinə qarışan yağlar müstəsna olmaqla, onların piylərini də yəhudilərə haram buyurduq. Həddi aşdıqlarına görə onları belə cəzalandırdıq. Şübhəsiz ki, Biz sözündə doğru olanlarıq!
Süleyman Ateş:
yahudilere bütün tırnaklı(hayvan)ları haram ettik. Sığır ve koyunun da, yağlarını onlara haram kıldık, yalnız (hayvanların) sırtlarının, yahut bağırsaklarının taşıdığı, ya da kemiğe karışan yağlarını haram etmedik. Aşırılıkları yüzünden onları böyle cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.
Diyanet Vakfı:
Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezadır. Biz elbette doğru söyleyeniz.
Erhan Aktaş:
Yahudilere bütün tırnaklı(1) hayvanları hâram ettik; onlara, sığır ve koyunun iç yağlarını da hâram ettik. Sırtlarında taşıdıkları, bağırsaklarına ve kemiklerine karışan yağlar hariç. Bu, azgınlıkları nedeniyle onlara verdiğimiz cezadır. Kuşkusuz Biz, doğru olanlarız.
Kral Fahd:
Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezâdır. Biz elbette doğru söyleyeniz.
Hasan Basri Çantay:
Biz, Yahudilere bütün tırnaklı (hayvan) ları haram etdik. Sığır ve koyunun iç yağlarını da üzerlerine haram kıldık. Bunların sırtlarına veya barsaklarına yapışan, yahud kemiğe karışan (yağlar bu hükümden) müstesnadır. Bu (fahrîmi) onlara, zulümlerinden dolayı, ceza olarak yapdık. Biz elbette doğrucularız.
Muhammed Esed:
Biz (yalnızca) yahudi itikadını benimseyenlere bütün tırnaklı hayvanları yasakladık; ve onlara koyun ve ineğin iç yağlarını da yasakladık, (hayvanların) sırt tarafındaki veya bağırsaklarındaki yağlar ile kemiğin içindekiler hariç: böylece işledikleri zulümler yüzünden onları cezalandırdık; zira, unutmayın, Biz sözümüzde dururuz!
Gültekin Onan:
Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. ´Azgınlık ve hakka tecavüde bulunmaları´ nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.
Ali Fikri Yavuz:
Biz, Yahudî’lere tırnaklı hayvanların hepsini haram ettik. Sığır ve koyunun iç yağlarını da kendilerine haram yaptık. Bunların sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan, yahut kemiklerine karışan yağlar müstesnadır. Bu haramı onlara, zulümlerinden dolayı ceza olarak yaptık. Şüphe yok ki biz, her hususta sadıkız.
Portekizce:
Quanto àqueles que seguiram a lei judaica, vedamos-lhes os animais solípedes e, dos bovinos e ovinos, vedamos-lhesas gorduras, exceto as que estão no lombo, nas entranhas ou as aderentes aos ossos. Isso foi em castigo por sua iniqüidade,porque somos Veracíssimos.
İsveççe:
Vi förbjöd dem som bekände den judiska tron [köttet av] alla djur försedda med klor; Vi förbjöd dem också fett av nötboskap och får, utom det som finns i ryggar och inälvor eller är blandat med benen. Så straffade Vi dem för den orätt de begick. Detta som Vi säger är sanningen!
Farsça:
و هر حیوان ناخن دار، و پیه گاو و گوسفند را بر یهودیان حرام کردیم مگر چربی هایی که بر پشت یا روده های آنان است یا آنچه آمیخته و مخلوط با استخوان است؛ این [تحریم] را به سبب ستم کردنشان به آنان کیفر دادیم، و یقیناً ما راستگوییم.
Kürtçe:
تەنھا لەسەر ئەوانەی بوونە جولەکە حەراممان کرد ھەموو چڕنوکدارێک (باڵدار بێت یا ئاژەڵ) وە لە (گۆشتی) ڕەشەوڵاخ و مەڕو بزنیش پیو و بەزەکانیمان لێ حەرام کردن مەگەر ئەوەی کەبەسەر پشتیانەوە بێت یا ئەوەی بەڕیخۆڵەکانیانەوە بێت یا تێکەڵ بووبێت و لکا بێت بەئێسکەوە بەھۆی سەرکەشیانەوە ئەو تۆڵە و سزامان دان وە بێگومان ئێمە ڕاست گۆین
Özbekçe:
Ва яҳудий бўлганларга барча (бутун) туёқлиларни ҳаром қилдик. Мол ва қўйдан эса, уларга ёғларини ҳаром қилдик. Магар орқа ва ичакларидаги ёки суякка аралашган ёғлари (ҳалолдир). Бу (ҳаром қилиш) зулмлари учун уларга берган жазоимиздир. Албатта, Биз ростгўймиз. (Демак, бу оятда зикр қилинган нарсалар фақат яҳудийларга хос бўлиб, улар қилган зулм эвазига Аллоҳ таоло томонидан жазо бўлиб келди. Бошқа қавмларга эса ҳалол. Оятда биз «(бутун) туёқли» деб таржима қилганимиз сўз, туёғи иккига ёки кўпга бўлинмаган ҳайвонлар, деган маънодадир. Бундай ҳайвонлар туя, туяқуш, ўрдак ва шунга ўхшаш оёғидаги туёғи бутун (битта) бўлган ҳайвонлардир. Ана шундай ҳайвонларни Аллоҳ таоло яҳудийларга ҳаром қилган. Шунингдек, мол ва қўйларнинг оятда истисно қилинганидан бошқа ёғларини ҳам ҳаром қилган.)
Malayca:
Dan Kami haramkan atas orang-orang Yahudi segala binatang yang berkuku, dan dari lembu dan kambing pula Kami haramkan kepada mereka lemaknya, kecuali (lemak) yang ada pada belakangnya atau yang menyelaputi perkakas dalam perutnya, atau yang bercampur dengan tulang. Demikianlah Kami balas mereka dengan sebab kederhakaan mereka; dan sesungguhnya Kamilah yang benar.
Arnavutça:
Na ua kei ndaluar Hebrenjve të gjitha shtazët që kanë thonj (kthetra), ndërsa nga lopët e delet, për ta kemi ndaluar dhjamin e brendshëm të tyre, me përjashtim të dhjamit të shpinës, ose të atij dhjami që është puqë me zorrët, ose atë që është përzier me eshtra. Me këtë, Na i kemi ndëshkuar ata, për shkak të zullumit të tyre, se, Ne, padyshim, themi të vërtetën.
Bulgarca:
А на юдеите възбранихме всичко, което има цели копита и нокти. И от кравите, и от овцете възбранихме за тях тлъстините, освен онова, което носят гърбовете им или вътрешностите, или примесеното с кост. Това им въздадохме за тяхното потисничество. Ние сме
Sırpça:
Јеврејима смо све животиње које имају копита или канџе забранили, а од говеда и брава њихов лој, осим оног са леђа или са црева, или оног помешаног са костима. Тиме смо их због њихове неправде казнили; и Ми, заиста, говоримо истину.
Çekçe:
Těm, kdož vyznávají víru židovskou, jsme zakázali všechna zvířata mající drápy; a ze skotu a ovcí jsme jim zakázali tuk kromě toho, jejž mají v hřbetech či ve vnitřnostech nebo jenž smíšen je s kostmi. Takto jsme je odměnili za jejich vzpurnost - a My za
Urduca:
اور جن لوگوں نے یہودیت اختیار کی ان پر ہم نے سب ناخن والے جانور حرام کر دیے تھے، اور گائے اور بکری کی چربی بھی بجز اُس کے جو اُن کی پیٹھ یا اُن کی آنتوں سے لگی ہوئی ہو یا ہڈی سے لگی رہ جائے یہ ہم نے ان کی سرکشی کی سزا اُنہیں دی تھی اور یہ جو کچھ ہم کہہ رہے ہیں بالکل سچ کہہ رہے ہیں
Tacikçe:
Ва бар яҳуд ҳаром кардем ҳар ҳайвони соҳибнохунеро ва аз гову гӯсфанд чарбуи он дуро ҷуз он чӣ бар пушти онҳост ё бар чарби рудаи онҳост ё ба устухонашон часпида бошад. Ба сабаби ситамкорияшон инчунин ҷазояшон додем ва Мо ростгӯёнем!
Tatarca:
Дәхи яһүдләргә һәрбер тырнаклы хайванны хәрам кылдык, янә сыер вә куй майларын аларга хәрам кылдык, мәгәр сыер белән куйның арка майларын, эчәкләре өстендәге майларны вә сөякләренә аралашкан майны аларга хәләл иттек, бу хөкемебез аларга җәза булды явызлыклары өчен вә Без тәхкыйк сүзебездә вә хөкемебездә туры торучыбыз.
Endonezyaca:
Dan kepada orang-orang Yahudi, Kami haramkan segala binatang yang berkuku dan dari sapi dan domba, Kami haramkan atas mereka lemak dari kedua binatang itu, selain lemak yang melekat di punggung keduanya atau yang di perut besar dan usus atau yang bercampur dengan tulang. Demikianlah Kami hukum mereka disebabkan kedurhakaan mereka; dan sesungguhnya Kami adalah Maha Benar.
Amharca:
በእነዚያም አይሁዳውያን በኾኑት ላይ ባለ ጥፍርን ሁሉ እርም አደረግን፡፡ ከከብት፣ ከፍየልና ከበግም ሞራዎቻቸውን ጀርባዎቻቸው ወይም አንጀቶቻቸው የተሸከሙት ወይም በአጥንት የተቀላቀለው (ስብ) ሲቀር በነርሱ ላይ እርም አደረግን፡፡ ይህንን በአመጻቸው ምክንያት ቀጣናቸው፡፡ እኛ እውነተኞች ነን፡፡
Tamilce:
இன்னும், (நபியே!) பிளவுபடாத குளம்புகளை உடைய பிராணிகள் (ஒட்டகம், தீக்கோழி, வாத்து போன்றவை) எல்லாவற்றையும் யூதர்கள் மீது தடை செய்தோம். மாடு இன்னும் ஆட்டிலும் அந்த இரண்டின் கொழுப்புகளை அவர்கள் மீது தடை செய்தோம். அந்த இரண்டின் முதுகுகள் சுமந்துள்ள; அல்லது, சிறு குடல்கள் சுமந்துள்ள; அல்லது எலும்புடன் கலந்துள்ளதைத் தவிர (அந்த கொழுப்புகளை அவர்கள் சாப்பிடலாம்). அ(தன் காரணமாவ)து அவர்களுடைய அழிச்சாட்டியத்தினால் அவர்களுக்கு நாம் (தகுந்த) கூலி கொடுத்தோம். இன்னும், நிச்சயமாக நாம் உண்மையாளர்களே.
Korece:
유대의 율법을 따르는 이들에게 금기하사 굽이 갈라지지 아 니한 모든 짐승은 먹지 말라 하고 소와 양의 지방질도 금기하되 등 에 붙어 있는 것과 장에 붙어 있 는 것과 뼈와 섞여있는 것은 제외 했노라 이것은 그들이 저지른 대 가에 대한 보상이거늘 하나님의 말씀은 진리라 하였노라
Vietnamca:
Đối với những người Do Thái, TA đã cấm ăn tất cả động vật có móng (liền nhau như lạc đà, đà điểu) và TA cấm họ dùng mỡ bò, mỡ cừu và dê ngoại trừ mỡ dính ở lưng hoặc ở ruột hoặc mỡ dính ở xương. Đó là hình phạt TA dành cho họ bởi hành vi sai trái mà họ đã làm. Quả thật, TA luôn nói sự thật.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: