Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

59

Sûredeki Ayet No: 

3

Ayet No: 

5129

Sayfa No: 

545

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَوْلَا أَن كَتَبَ اللَّهُ عَلَيْهِمُ الْجَلَاءَ لَعَذَّبَهُمْ فِي الدُّنْيَا ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابُ النَّارِ

Çeviriyazı: 

velevlâ en ketebe-llâhü `aleyhimü-lcelâe le`aẕẕebehüm fi-ddünyâ. velehüm fi-l'âḫirati `aẕâbü-nnâr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette, onları dünyada başka şekilde cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için ateş azabı vardır.

Diyanet İşleri: 

Allah onlara sürülmeyi yazmamış olsaydı, dünyada başka şekilde azap verecekti. Ahirette onlara ateş azabı vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve eğer Allah, onlara sürgünü takdir etmemiş olsaydı elbette onları dünyada azaplandırırdı; ve onlara, ahirette de ateşle azap var.

Şaban Piriş: 

Eğer Allah, onlara sürgünü yazmış olmasaydı, onları dünyada elbette cezalandırırdı. Ahirette onlara ateş azabı vardır.

Edip Yüksel: 

ALLAH onları ayrılmaya zorlamasaydı, bu dünyada cezalandıracaktı. Ahirette de onlara ateş azabı vardır.

Ali Bulaç: 

Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azaplandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır.

Suat Yıldırım: 

Eğer Allah onlar hakkında toplu sürgün cezası takdir etmeseydi, mutlaka onları dünyada cezalandırırdı. Âhirette de onlara ateş azabı vardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve eğer Allah, onların üzerine sürülmeyi yazmamış olsa idi, elbette onları yine dünyada muazzep ederdi ve onlar için ahirette ise ateş azabı vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Eğer Allah onlar üzerine sürgünü yazmamış olsaydı, onlara mutlaka dünyada azap ederdi. Âhirette de onlara ateş azabı vardır.

Bekir Sadak: 

Daha onceden Medine´yi yurt edinmis ve gonullerine imani yerlestirmis olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler

İbni Kesir: 

Şayet Allah, onlara sürülmeyi yazmamış olsaydı, dünyada onları azablandıracaktı ve onlar için ahirette de ateş azabı vardır.

Adem Uğur: 

Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada (başka şekilde) cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için cehennem azabı vardır.

İskender Ali Mihr: 

Ve eğer Allah, onların üzerine (topluca) sürgün yazmamış olsaydı, onlara mutlaka dünyada azap ederdi. Ve onlar için ahirette de ateşin azabı vardır.

Celal Yıldırım: 

Eğer Allah, haklarında sürülüp çıkarılmayı yazmamış olsaydı, şüphe yok ki, onları bu dünyada azaba uğratacaktı. Âhiret´te ise onlar için Cehennem azabı vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azablandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır.

Fransızca: 

Et si Allah n'avait pas prescrit contre eux l'expatriation, Il les aurait certainement châtiés ici-bas; et dans l'au-delà ils auront le châtiment du Feu.

İspanyolca: 

Si Alá no hubiera decretado su destierro, les habría castigado en la vida de acá. En la otra vida, no obstante, sufrirán el castigo del Fuego,

İtalyanca: 

E se Allah non avesse decretato il loro bando, li avrebbe certamente castigati in questa vita: nell'altra vita avranno il castigo del Fuoco,

Almanca: 

Und hätte ALLAH ihnen die Deportation nicht bestimmt, hätte ER sie doch im Diesseits gepeinigt. Und für sie ist im Jenseits die Peinigung des Feuers bestimmt.

Çince: 

假若真主没有判决他们应受放逐,他必在今世惩罚他们;他们在后世,将受火刑。

Hollandaca: 

En indien God hen niet tot verbanning had gedoemd, zou hij hen zeker hebben uitgeroeid; en in de volgende wereld zullen zij de marteling van het hellevuur ondergaan.

Rusça: 

Если бы Аллах не предписал им исход, то Он непременно наказал бы их в этом мире. А в Последней жизни им уготованы мучения в Огне.

Somalice: 

Haddaan Eebe xukumin inay baxaan waxaa lagu caddibi lahaa Adduunka, Aakhirana waxaa u sugnaaday cadaab naareed.

Swahilice: 

Na lau kuwa Mwenyezi Mungu asingeli waandikia kutoka, angeli waadhibu katika dunia. Na katika Akhera watapata adhabu ya Moto.

Uygurca: 

ئەگەر اﷲ ئۇلارنى سۈرگۈن بولۇشقا ھۆكۈم قىلمىغان بولسا ئىدى، ئەلۋەتتە ئۇلارنى دۇنيادا (ئۆلتۈرۈش) بىلەن ئازابلايتتى، ئۇلار ئاخىرەتتە دوزاخ ئازابىغا دۇچار بولىدۇ

Japonca: 

アッラーは,仮令かれらに対し,放逐と御決めにならなくても,必ず現世においてかれらを懲罰なされる。また,来世においては(必ず)火獄の懲罰がある。

Arapça (Ürdün): 

«ولولا أن كتب الله» قضى «عليهم الجلاء» الخروج من الوطن «لعذبهم في الدنيا» بالقتل والسبي كما فعل بقريظة من اليهود «ولهم في الآخرة عذاب النار».

Hintçe: 

और ख़ुदा ने उनकी किसमत में ज़िला वतनी न लिखा होता तो उन पर दुनिया में भी (दूसरी तरह) अज़ाब करता और आख़ेरत में तो उन पर जहन्नुम का अज़ाब है ही

Tayca: 

และหากมิใช่เพราะอัลลอฮฺได้ทรงกำหนดการเนรเทศแก่พวกเขาแล้ว แน่นอนพระองค์จะทรงลงโทษพวกเขาในโลกนี้ และสำหรับพวกเขาในปรโลกนั้นก็คือการลงโทษด้วยนรก

İbranice: 

ואילו אלוהים לא היה מגרש אותם, הוא היה מעניש אותם בעולם הזה, ובעולם הבא להם עונש הגיהינום. כל

Hırvatça: 

A da im Allah nije već bio propisao izgnanstvo, On bi ih drugoj patnji još na dunjaluku podvrgao! A njima na ahiretu pripada patnja u Vatri.

Rumence: 

Dacă Dumnezeu nu le-ar fi sortit surghiunul, i-ar fi osândit în Viaţa de Acum. În Viaţa de Apoi vor avea parte de osânda Focului.

Transliteration: 

Walawla an kataba Allahu AAalayhimu aljalaa laAAaththabahum fee alddunya walahum fee alakhirati AAathabu alnnari

Türkçe: 

Eğer Allah onlar üzerine sürgünü yazmamış olsaydı, onlara mutlaka dünyada azap ederdi. Âhirette de onlara ateş azabı vardır.

Sahih International: 

And if not that Allah had decreed for them evacuation, He would have punished them in [this] world, and for them in the Hereafter is the punishment of the Fire.

İngilizce: 

And had it not been that Allah had decreed banishment for them, He would certainly have punished them in this world: And in the Hereafter they shall (certainly) have the Punishment of the Fire.

Azerbaycanca: 

Əgər Allah onlara (yurdlarından çıxardılıb) sürgün olunmağı hökm etməsəydi, onları dünyada mütləq (başqa bir) əzaba düçar edərdi. Axirətdə isə onları cəhənnəm əzabı gözləyir!

Süleyman Ateş: 

Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, mutlaka onlara dünyada azabederdi. Ahirette de onlar için ateş azabı vardır.

Diyanet Vakfı: 

Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada (başka şekilde) cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için cehennem azabı vardır.

Erhan Aktaş: 

Eğer Allah, onlara sürgün takdirinde bulunmamış olsaydı, kesinlikle dünyada azâp verirdi. Onlara, âhirette ateşin azâbı vardır.

Kral Fahd: 

Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada (başka şekilde) cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için cehennem azabı vardır. 

Hasan Basri Çantay: 

Eğer Allah, onların üstüne (bu) sürgünü yazmamış olsaydı bile, hiç şübhesiz dünyâda kendilerini yine (başka suretde) şiddetle azâblandıracakdı. Âhiretde de onlar için ateş azâbı vardır.

Muhammed Esed: 

Allah onlar için sürülmeyi takdir etmemiş olsaydı, bu dünyada onları (daha büyük) bir azaba çarptırırdı; öteki dünyada ise onları ateşin azabı beklemektedir.

Gültekin Onan: 

Eğer Tanrı, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azablandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır.

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer Allah, onlara sürgünü hükmetmemiş olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azab edecekti. Ahirette ise, onlara ateş azabı var.

Portekizce: 

E se Deus não lhes tivesse decretado o seu banimento, tê-los-ia castigado nesse mundo, e no outro, sofreriam o tormentoinfernal.

İsveççe: 

Om Gud inte hade beslutat att de skulle förvisas skulle Han ha låtit [ytterligare] lidande drabba dem i denna värld. Men i det kommande livet [väntar dem] Eldens straff

Farsça: 

اگر خدا فرمان ترک وطن را بر آنان لازم و مقرّر نکرده بود، قطعاً در همین دنیا عذابشان می کرد و برای آنان در آخرت عذاب آتش است.

Kürtçe: 

ئەگەر خوا دەربەدەری لەسەر بڕیار نەدانایە (لەسەر ئەو جولەکانە) بێگومان لە دونیادا سزای دەدان، لە ڕۆژی دواییشدا بۆ ئەوان ھەیە سزای ئاگری دۆزەخ

Özbekçe: 

Мабодо Аллоҳ уларга кўчишни ёзмаганда ҳам бу дунёда уларни азоблар эди. Уларга охиратда дўзах азоби бордур. (Инсон охиратда бу дунёда қилган гуноҳ амалларига яраша жазо олиши муқаррар. Яҳудийларнинг кўчирилиши, улар учун нисбатан енгил азобдир.)

Malayca: 

Dan kalaulah tidak kerana Allah telah menetapkan pengusiran (yang demikian buruknya) terhadap mereka, tentulah Ia akan menyeksa mereka di dunia; dan mereka pula akan beroleh azab seksa neraka pada hari akhirat kelak.

Arnavutça: 

Sikur mos ta kishte caktuar Perëndia ndjekjen e tyre, Ai do t’i kishte dënuar në këtë jetë, por ata në jetën tjetër i pret dënimi në zjarr,

Bulgarca: 

И ако Аллах не им бе предписал отпращане, щеше да ги мъчи в земния живот, а в отвъдния за тях е мъчението на Огъня.

Sırpça: 

А да им Аллах није већ био прописао изгнанство, Он би их другој патњи још на овом свету подвргао! А њима на Будућем свету припада патња у Ватри.

Çekçe: 

Kdyby byl Bůh pro ně nepředepsal vyhnanství, byl by je věru potrestal v životě pozemském jiným způsobem; v životě budoucím pak je očekává trest ohnivý.

Urduca: 

اگر اللہ نے اُن کے حق میں جلا وطنی نہ لکھ دی ہوتی تو دنیا ہی میں وہ انہیں عذاب دے ڈالتا، اور آخرت میں تو ان کے لیے دوزخ کا عذاب ہے ہی

Tacikçe: 

Агар Худр тарки диёрро бар онҳо муқаррар накарда буд, дар дунё ба азоб гирифторашон мекард ва дар охираташон азоби оташ аст.

Tatarca: 

Әгәр Аллаһ ул яһүдләргә йортларыннан чыгарылуны тәкъдир кылмаган булса иде, әлбәттә аларны дөньяда ґәзаб кылыр иде, ахирәттә аларга ут ґәзабыдыр.

Endonezyaca: 

Dan jika tidaklah karena Allah telah menetapkan pengusiran terhadap mereka, benar-benar Allah mengazab mereka di dunia. Dan bagi mereka di akhirat azab neraka.

Amharca: 

በእነርሱም ላይ አላህ ከአገር መውጣትን ባልጻፈ ኖሮ በቅርቢቱ ዓለም በቀጣቸው ነበር፡፡ ለእነርሱም በመጨረሻይቱ (ዓለም) የእሳት ቅጣት አልላቸው፡፡

Tamilce: 

(அவர்களின் இல்லங்களில் இருந்து) வெளியேறுவதை அல்லாஹ் அவர்கள் மீது விதித்திருக்கவில்லை என்றால் இவ்வுலகிலேயே அவர்களை அவன் கண்டிப்பாக (கடுமையான தண்டனையால்) தண்டித்திருப்பான். இன்னும், அவர்களுக்கு மறுமையில் நரக தண்டனை உண்டு.

Korece: 

하나님께서 그들의 추방을 명 령하지 아니 했더라고 그분께서는 현세에서 그들에게 응벌을 내렸을 것이며 내세애서는 불지옥의 응벌 이 그들에게 있을 것이라

Vietnamca: 

Nếu Allah không qui định trục xuất chúng (khỏi nhà cửa của chúng) thì chắc chắn Ngài sẽ trừng phạt chúng trong thế giới trần gian này, và vào Thế Giới Đời Sau chúng sẽ phải chịu sự trừng phạt nơi Hỏa Ngục.