Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

58

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

5112

Sayfa No: 

543

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوَىٰ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَإِذَا جَاءُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللَّهُ وَيَقُولُونَ فِي أَنفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللَّهُ بِمَا نَقُولُ ۚ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا ۖ فَبِئْسَ الْمَصِيرُ

Çeviriyazı: 

elem tera ile-lleẕîne nühû `ani-nnecvâ ŝümme ye`ûdûne limâ nühû `anhü veyetenâcevne bil'iŝmi vel`udvâv vema`ṣiyeti-rrasûl. veiẕâ câûke ḥayyevke bimâ lem yüḥayyike bihi-llâhü veyeḳûlûne fî enfüsihim levlâ yü`aẕẕibüne-llâhü bimâ neḳûl. ḥasbühüm cehennem. yaṣlevnehâ. febi'se-lmeṣîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeyi yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de "bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüş yeridir orası!

Diyanet İşleri: 

Gizli toplantıdan menedilen, sonra menolundukları şeyi yapmaya kalkışarak günah işlemek, düşmanlık etmek ve Peygambere karşı gelmek konusunda gizli gizli konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde, Allah'ın seni selamlamadığı bir şekilde seni selamlarlar; içlerinden, "Gerçekten peygamber olsaydı Allah'ın bizi, söylediklerimizden ötürü, cezalandırması gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya girerler, ne kötü dönüştür!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bakmaz mısın gizli ve fısıltıyla konuşmadan vazgeçmeleri emredilenlere, sonradan gene vazgeçmeleri emredilen şeye dönerler ve suça ve düşmanlığa ve Peygambere isyana ait şeyleri gizlice konuşurlar ve senin yanına gelince de Allah'ın, sana verdiği selamdan başka bir tarzda selam verirler sana ve birbirlerine de şu söylediklerimiz yüzünden derler, Allah'ın bizi azaplandırması gerekmez miydi? Cehennem yeter onlara, oraya atılıp yanacaklardır ve gerçekten de orası, dönülüp gidilecek ne de kötü yerdir.

Şaban Piriş: 

Gizli konuşmaktan yasaklanıp da sonra yine de yasaklandıkları şeye dönenleri görmez misin? Günah, düşmanlık ve Rasûle isyan hususunda gizlice fısıldaşıyorlar. Senin yanına geldiklerinde seni Allah’ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? Onlara Cehennem yeter. Oraya atılacaklar. Ne kötü dönüş yeri!

Edip Yüksel: 

Gizli toplantılar yapmaktan menedildikleri halde hâlâ menedildikleri işte israr edenler dikkatini çekmedi mi? Onlar günah işlemek, düşmanlıkta bulunmak ve elçiye itaatsizlik etmek amacıyla kulis yapıyorlar. Sana geldiklerinde, ALLAH'ın seni selamlamadığı bir biçimde selamlıyorlar. Kendi aralarında, "Söylediklerimizden ötürü ALLAH bizi cezalandırsa ya!" derler. Cehennem onlara yeter. Orada yanarlar; ne kötü bir duraktır orası.

Ali Bulaç: 

'Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men' edilip sonra men' edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah'ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.

Suat Yıldırım: 

Böyle kulis yapmaları men edilmişken, kendilerine yasaklanan bir işi tekrar yapıp günah, zulüm, Peygambere isyan hususunda kulis yapan, fısıldaşan kimseleri görmüyor musun?Senin yanına vardıklarında, sana Allah'ın öğrettiği selâmdan başka bir şekilde selâm verirler.Kendi içlerinden de: “Allah bizi bu söylediklerimizden dolayı cezalandırsa ya!” diye alay ederler. Onların hakkından ancak cehennem gelir! Muhakkak onlar oraya girecekler. Orası gidilecek ne fena yerdir!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bakmaz mısın o kimselere ki gizlice konuşmadan nehyedilmişlerdir, sonra da nehyedilmiş oldukları şeye dönüverirler ve günah ile ve adavet ile ve Peygambere isyan ile fısıldaşırlar ve sana geldikleri zaman da seni Allah´ın selâmlamadığı bir şey ile selâmladılar ve kendi içlerinde de derler ki, «Allah bizi söylediğimiz şey ile muazzep etmeli değil mi?». Onlara cehennem kâfidir, ona yaslanacaklardır. Artık ne fena bir dönüş yeri.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Görmedin mi şu fısıldaşmaktan yasaklananları ki, biraz sonra, yasaklanmış oldukları şeye dönüyorlar ve günah, düşmanlık, peygambere isyan konusunda fısıldaşıyorlar. Sana geldiklerinde, seni Allah'ın selamlamadığı biçimde selamlıyorlar. Kendi içlerinde ise şöyle diyorlar: "Söylediğimiz şey yüzünden Allah bize azap etse ya!" Cehennem yeter onlara. Girecekler oraya. Ne kötü dönüş yeridir o!

Bekir Sadak: 

Allah´in gazabettigi milleti dost edinen munafiklari gormedin mi? Onlar ne sizdendir ne de onlardan, bile bile, yalan yere yemin etmektedirler.

İbni Kesir: 

Gizli gizli konuşmaktan men´edildikleri halde, men´edildikleri şeyi yapmaya kalkışanlarla günah işlemek, düşmanlık etmek ve Peygambere karşı gelmek konusunda gizlice konuşanları görmedin mi? Sana geldikleri zaman, seni Allah´ın selamladığı bir şeyle selamlarlar. Kendi aralarında da: Söylediklerimiz yüzünden Allah´ın bize azab etmesi gerekmez miydi? derler. Onlara cehennem yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir.

Adem Uğur: 

Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber´e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah´ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah´ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!

İskender Ali Mihr: 

Gizli konuşmaktan nehyedilenleri (men edilenleri) görmedin mi? Sonra nehyedildikleri şeye dönüyorlar. Aralarında günah, düşmanlık ve resûle isyan konularında gizli gizli konuşuyorlar. Ve sana geldikleri zaman, Allah´ın selâmlamadığı bir şekilde seni selâmladılar. Ve kendi aralarında: “Öyle ise (o gerçekten peygamber ise) Allah, söylediklerimizden dolayı bize azap etmeli değil mi?” diyorlar. Onlara cehennem yeter. Ona yaslanacaklar (atılacaklar). İşte o varılacak yer ne kötü.

Celal Yıldırım: 

Görmedin mi, gizli toplantıdan men´edilmelerinden sonra men´edildlkleri şeye dönüyorlar

Tefhim ul Kuran: 

´Gizli toplantıların (kulis) fısıldaşmaları´ndan men edilip sonra men edildikleri şeye dönenleri

Fransızca: 

Ne vois-tu pas ceux à qui les conversations secrètes ont été interdites ? Puis, ils retournent à ce qui leur a été interdit, et se concertent pour pécher, transgresser et désobéir au Messager. Et quand ils viennent à toi, ils te saluent d'une façon dont Allah ne t'a pas salué, et disent en eux-mêmes : "Pourquoi Allah ne nous châtie pas pour ce que nous disons ? " L'Enfer leur suffira, où ils brûleront. Et quelle mauvaise destination !

İspanyolca: 

¿No ves a aquéllos a quienes se ha prohibido celebrar conciliábulos, que se obstinan en lo prohibido y los celebran, haciéndose culpables de pecado, de violación de la ley y de desobediencia al Enviado? Cuando vienen a ti, te saludan de manera distinta a como Alá te saluda y dicen para sí: «¿Cómo es que Alá no nos castiga por lo que decimos?» Les bastará con la gehena, en la que arderán. ¡Qué mal fin...!

İtalyanca: 

Non hai visto coloro ai quali sono stati vietati i conciliaboli? Hanno ricominciato [a fare] quel che era stato loro vietato e tengono conciliaboli peccaminosi, ostili e di disobbedienza nei confronti dell'Inviato. Quando vengono a te, ti salutano in un modo in cui Allah non ti ha salutato e dicono in cuor loro: «Perché Allah non ci castiga per quello che diciamo?». Basterà loro l'Inferno in cui saranno precipitati. Qual tristo avvenire!

Almanca: 

Sahst du etwa nicht diejenigen, denen die heimliche Unterredung verboten wurde, dann sie dennoch zu dem zurückkehren, was ihnen verboten wurde, und unterhalten sich heimlich über das Verfehlen, das Übertreten und das Widersprechen des Gesandten?! Und wenn sie zu dir kommen, begrüßen sie dich mit dem, womit ALLAH dich nicht grüßte, und sagen in ihrem Innern: "Würde ALLAH uns doch peinigen für das, was wir sagen!" Ihnen genügt Dschahannam, sie werden darin hineingeworfen. Also erbärmlich ist dasWerden.

Çince: 

难道你没有看见不许密谈而违禁密谈的人吗?他们密谈的,是关於罪恶、侵害和违抗使者的事。他们来见你的时侯,用真主所未用的祝辞祝贺你,他们自言自语地说:真主何不因我们所说的话而惩罚我们呢!火狱是能使他们满足的!他们将入其中,那归宿真恶劣!

Hollandaca: 

Hebt gij degenen niet opgemerkt, aan wie het ontzegd werd, verboden gesprekken te voeren, maar die nochtans terugkeerden tot hetgeen hun was verboden, en heimelijk onder elkander van zonde spraken en van vijandschap en van ongehoorzaamheid nopens den gezant? En als zij tot u komen, begroeten zij u met een groet, waarmede God u niet begroet, en zij zeggen spottenderwijze tot elkander: Zou God ons niet straffen voor hetgeen wij zeggen, indien deze man een profeet ware? De hel zal eene toereikende straf voor hen zijn; zij zullen die binnengaan om verbrand te worden, en dat zal een ongelukkig verblijf wezen.

Rusça: 

Разве ты не видел тех, кому были запрещены тайные беседы. Они возвращаются к тому, что было им запрещено, и тайно переговариваются о грехах, вражде и неповиновении Посланнику. Когда они приходят к тебе, то приветствуют тебя не так, как приветствует тебя Аллах, говоря в душе: "Почему бы Аллаху не наказать нас за то, что мы говорим?" Довольно с них Геенны! Туда они попадут, и как же скверно это место прибытия!

Somalice: 

Miyaadan ogayn kuwa laga reebay faqa xun oo haddana ku noqon waxa laga reebay, kuna faqi dambi iyo cadawnimo iyo caasinnimada Rasuulka, markay Nabiga u yimaadaanna ku salaamaya waxaan Eebe ku salaamin oo hoos u dhihi maa Eebe nagu cadaabo waxaan ku hadlayno waxaa ku filan Jahaannamo oo ay galayaan waana Guri xun.

Swahilice: 

Kwani huwaoni wale walio katazwa kunong'onezana kisha wakayarudia yale yale waliyo katazwa, na wakanong'ona juu ya mambo ya dhambi, na ya uadui, na ya kumuasi Mtume? Na wakikujia hukuamkia sivyo anavyo kuamkia Mwenyezi Mungu. Na husema katika nafsi zao: Mbona Mwenyezi hatuadhibu kwa haya tuyasemayo? Basi Jahannamu itawatosha; wataingia humo! Na hayo ndiyo marejeo maovu yaliyoje!

Uygurca: 

پىچىرلىشىشتىن مەنئى قىلىنغان، ئاندىن مەنئى قىلىنغان نەرسىگە قايتقان كىشىلەرنى كۆرمىدىڭمۇ؟ ئۇلار گۇناھ بىلەن، زۇلۇم بىلەن ۋە پەيغەمبەرگە قارشى تۇرۇش بىلەن پىچىرلىشىدۇ، ئۇلار سېنىڭ يېنىڭغا كەلگەندە، اﷲ ساڭا سالام قىلىشتا قوللانمىغان سۆزلەر بىلەن سالام قىلىدۇ، ئۇلار ئۆز ئىچىدە: «اﷲ نېمىشقا بۇ سۆزىمىز بىلەن بىزنى جازالىمايدۇ!» دەيدۇ، دوزاخ ئۇلارغا كۇپايىدۇر، ئۇلار دوزاخقا كىرىدۇ، دوزاخ نېمىدېگەن يامان جاي!

Japonca: 

あなたは,秘密の相談を禁じられた者たちが,その後禁じられたことに返っているのを見なかったのか。かれらは罪悪と敵意と使徒への犯意とで,密議したではないか。またかれらがあなたのもとに来た時,アッラーがあなたに対して決して挨拶されなかった言葉(死を意味する呪いの言葉など)で,あなたに挨拶しておいて(罵って)からかれらは仲間うちで,「何故アッラーは,わたしたちの言ったことを罰さないのだろうか。」と言う。かれらには地獄で十分である。かれらはその中で焼かれよう。何と悪い帰り所であることよ。

Arapça (Ürdün): 

«أم ترَ» تنظر «إلى الذين نُهوا على النجوى ثم يعودون لما نهوا عنه ويتناجون بالإثم والعدوان ومعصية الرسول» الريبة «وإذا جاءُوك حيوك» أيها النبي «بما لم يحيك به الله» وهو قولهم: السام عليك، أي الموت «ويقولون في أنفسهم لولا» هلا «يعذبنا الله بما نقول» من التحية وأنه ليس بنبي إن كان نبيا «حسبهم جهنم يصلونها فبئس المصير» هي.

Hintçe: 

क्या तुमने उन लोगों को नहीं देखा जिनको सरगोशियाँ करने से मना किया गया ग़रज़ जिस काम की उनको मुमानिअत की गयी थी उसी को फिर करते हैं और (लुत्फ़ तो ये है कि) गुनाह और (बेजा) ज्यादती और रसूल की नाफरमानी की सरगोशियाँ करते हैं और जब तुम्हारे पास आते हैं तो जिन लफ्ज़ों से ख़ुदा ने भी तुम को सलाम नहीं किया उन लफ्ज़ों से सलाम करते हैं और अपने जी में कहते हैं कि (अगर ये वाक़ई पैग़म्बर हैं तो) जो कुछ हम कहते हैं ख़ुदा हमें उसकी सज़ा क्यों नहीं देता (ऐ रसूल) उनको दोज़ख़ ही (की सज़ा) काफी है जिसमें ये दाख़िल होंगे तो वह (क्या) बुरी जगह है

Tayca: 

เจ้าไม่เห็นดอกหรือว่า บรรดาผู้ที่ถูกห้ามจากการซุบซิบกัน แล้วพวกเขาก็กลับไปกระทำในสิ่งที่พวกเขาได้ถูกห้ามเอาไว้ และพวกเขาซุบซิบนินทากันในการทำบาปและการเป็นศัตรูและการฝ่าฝืนท่านร่อซูล และเมื่อพวกเขามาหาเจ้า พวกเขาจะกล่าวทักทายไม่เหมือนกับที่อัลลอฮฺทรงกล่าวทักทายด้วยคำพูดนั้น และพวกเขากล่าวในหมู่พวกเขาว่าทำไมอัลลอฮฺจึงไม่ทรงลงโทษเราตามที่เราได้กล่าวทักทาย (มุฮัมมัด) นรกก็เป็นการพอเพียงแก่พวกเขาแล้ว พวกเขาก็จะถูกเผาไหม้ในนั้นมันเป็นทางกลับที่ชั่วร้ายยิ่ง

İbranice: 

הלא ראית את אלה אשר נאסרה עליהם ההסתודדות? ולאחר מכן שבים למה שנאסר עליהם, ודנים ביניהם בסתר על חטאים ואלימות ומרדנות בשליח? וכאשר הם באים אליך, הם מברכים אותך לשלום, אך לא כמו שאלוהים ציווה לברך אותך, ואז תוהים בינם לבין עצמם: ''מדוע אלוהים אינו מעניש א

Hırvatça: 

Ne vidje li one kojima je zabranjeno da se sašaptavaju kako se zatim vraćaju onome što im je zabranjeno i sašaptavaju se o grijehu, neprijateljstvu i neposlušnosti prema Poslaniku?! A kad ti dolaze, pozdravljaju te onako kako te Allah nikad nije pozdravio, i među sobom govore: "Trebalo bi da nas Allah već jednom kazni za ono što govorimo!" Dovoljan će im biti Džehennem! U njemu će gorjeti, a užasno je to krajnje odredište!

Rumence: 

Nu i-ai văzut pe cei cărora li s-a oprit sfatul în taină. Ei s-au apucat iarăşi de ceea ce le-a fost oprit. Ei ţin sfaturi în taină cu păcat şi vrăjmăşie şi nedându-i ascultare Trimisului. Când vin la tine te salută, cum nici Dumnezeu nu te-a salutat. Ei

Transliteration: 

Alam tara ila allatheena nuhoo AAani alnnajwa thumma yaAAoodoona lima nuhoo AAanhu wayatanajawna bialithmi waalAAudwani wamaAAsiyati alrrasooli waitha jaooka hayyawka bima lam yuhayyika bihi Allahu wayaqooloona fee anfusihim lawla yuAAaththibuna Allahu bima naqoolu hasbuhum jahannamu yaslawnaha fabisa almaseeru

Türkçe: 

Görmedin mi şu fısıldaşmaktan yasaklananları ki, biraz sonra, yasaklanmış oldukları şeye dönüyorlar ve günah, düşmanlık, peygambere isyan konusunda fısıldaşıyorlar. Sana geldiklerinde, seni Allah'ın selamlamadığı biçimde selamlıyorlar. Kendi içlerinde ise şöyle diyorlar: "Söylediğimiz şey yüzünden Allah bize azap etse ya!" Cehennem yeter onlara. Girecekler oraya. Ne kötü dönüş yeridir o!

Sahih International: 

Have you not considered those who were forbidden from private conversation, then they return to that which they were forbidden and converse among themselves about sin and aggression and disobedience to the Messenger? And when they come to you, they greet you with that [word] by which Allah does not greet you and say among themselves, "Why does Allah not punish us for what we say?" Sufficient for them is Hell, which they will [enter to] burn, and wretched is the destination.

İngilizce: 

Turnest thou not thy sight towards those who were forbidden secret counsels yet revert to that which they were forbidden (to do)? And they hold secret counsels among themselves for iniquity and hostility, and disobedience to the Messenger. And when they come to thee, they salute thee, not as Allah salutes thee, (but in crooked ways): And they say to themselves, "Why does not Allah punish us for our words?" Enough for them is Hell: In it will they burn, and evil is that destination!

Azerbaycanca: 

(Ya Peyğəmbər!) Məgər məxfi danışmaq qadağan edildikdən sonra yenə də qadağan olunduqları əmələ qayıdıb günah, ədavət və Peyğəmbərin əleyhinə çıxmaq barədə öz aralarında pıçıldaşanları (münafiqlərlə yəhudiləri) görmədinmi? Onlar yanına gəldikləri zaman səni Allahın salamladığı kimi salamlamır (“əssəlamu əleykə” əvəzinə “əsammu əleykə - sənə ölüm olsun!” – deyərək guya salam verir) və ürəklərində: “(Əgər Məhəmməd həqiqi peyğəmbərdirsə) bəs niyə Allah bizi dediklərimizə görə əzaba düçar etmir?” – deyirlər. Onlara girib yanacaqları Cəhənnəm kifayət edər. Ora necə də pis qayıdış yeridir!

Süleyman Ateş: 

Görmedin mi şu adamları ki gizli gizli konuşmaktan menedildikleri halde yine o menedildikleri işe dönüyorlar; günah, düşmanlık, Elçiye isyan hususunda gizli gizli konuşuyorlar. Sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar ve kendi içlerinde de: "Bu dediğimizden ötürü Allah bize azab etse ya" diyorlar. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü gidilecek yerdir orası!

Diyanet Vakfı: 

Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!

Erhan Aktaş: 

Gizlilik içinde konuşmaktan(1) yasaklandıkları halde, bu yasağa uymayarak günah, düşmanlık ve Resûl’e karşı gelmek amacıyla gizlilik içinde bir araya gelenlerden haberin var mı? Sana geldikleri zaman, Allah’ın seni selâmlamadığı şeyle seni selâmlarlar.(2) Kendi aralarında da: “Söylediğimiz şeylerden dolayı Allah bize azâp etse ya!(3)” diyorlar. Onlara Cehennem yeter. Ona yaslanacaklar. Orası ne kötü varış yeridir.

Kral Fahd: 

Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: "Bu söylediklerimiz yüzünden Allah’ın bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!

Hasan Basri Çantay: 

Fısıltı (ile konuşmak) dan men´edilib de sonra men´edildikleri (o haale) dönmekde ve günâhı, düşmanlığı ve peygambere ısyaanı fısıldaşmakda olanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni Allahın selâmlamadığı bir şeyle selâmlarlar. Kendi aralarında da «Allah bizi söyleye geldiğimiz yüzünden azâblandırmalı değil miydi?» derler. Onlara cehennem yeter. Oraya girecekler, işte o, ne kötü dönüş yeridir!

Muhammed Esed: 

(Ve sen ey Muhammed!) gizli konuşmalar (yoluyla dolap çevirmek)ten men edilen, ama men edildikleri şeye (tekrar) başvurmaktan kaçınmayanların ve kötülükte bulunmaya, saldırganlığa ve Elçi´ye karşı gelmeye niyetlenerek fesatlık kuranların farkında değil misin? Bu (insan)lar, sana ne zaman yaklaşsalar Allah´ın asla hoş görmeyeceği tarzda seni selamlarlar ve birbirlerine: "Allah neden söylediklerimizden dolayı bizi cezalandırmıyor?" derler. Cehennemdir onların payına düşecek olan, onlar işte oraya girecekler; o, ne kötü bir duraktır!

Gültekin Onan: 

´Gizli toplantıların fısıldaşmalarından´ (kulis) men edilip sonra men edildikleri şeye dönenleri

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm), bakmaz mısın şunlara, (o münafıklarla yahudilere): Gizli konuşmaktan yasaklandılar da, sonra dönüb yasaklandıkları şeyi yapıyorlar ve yalan, zulüm, Peygambere isyan fısıldaşıyorlar. Senin yanına geldiklerinde de, seni Allah’ın selâmlamadığı bir suretle selâmlıyorlar. (Es-selâmü Aleyk yerine, üzerine ölüm olsun manâsına gelen Es-Sâmü Aleyk diyorlar). Kendi aralarında da: “- Allah bizi, söylediklerimizle azablandırsa ya!” diyorlar. Onlara cehennem yeter

Portekizce: 

Acaso, não reparaste naqueles a quem foi proibida a confidência? Não obstante, reincidem no que lhes foi vedado e falamclandestinamente de iniqüidades, de hostilidades e de desobediências ao Mensageiro! E quando se apresentam a ti,saúdam-te, em termos com os quais Deus jamais te saudaram, e dizem para si: Por que Deus não nos castiga pelo quefazemos? Bastar-lhes-á o inferno, no qual entrarão! E que funesto destino!

İsveççe: 

Har du inte lagt märke till, hur de som ålagts att avhålla sig från hemliga överläggningar, återgår till det förbjudna och överlägger i hemlighet om syndiga handlingar och om att motarbeta och trotsa Profeten? När de kommer till dig [Muhammad], hälsar de dig med ord som Gud inte har anbefallt, och säger till sig själva: "Varför straffar inte Gud oss för det vi säger?" Helvetet är straff nog för dem; i dess eld skall de brinna - ett fasansfullt slut!

Farsça: 

آیا کسانی را که از گفتگوی محرمانه منع شده بودند، ندیدی؟ که باز به کاری که از آن منع شده بودند باز می گردند، و با یکدیگر از روی گناه و دشمنی و سرپیچی از پیامبر، محرمانه گفتگو می کنند، و هنگامی که نزد تو آیند به صورتی تو را درود می گویند که خدا به تو درود نگفته است، و در دل خود می گویند: چرا خدا ما را به سبب آنچه می گوییم عذاب نمی کند؟! دوزخ برای آنان کافی است، در آن وارد می شوند، و بد بازگشت گاهی است.

Kürtçe: 

ئایا سەرنجت نەداوە لە ئەوانەی کە قەدەغە کران لە چپە، پاشان دەگەڕێنەوە بۆ ئەوەی لێیان قەدەغە کرا بوو وە لەگەڵ یەکتریدا بەچپە ئەدوێن دەربارەی گوناھو تاوان ودەست درێژی وبێ فەرمانی پێغەمبەریش ﷺ وە کاتێ بێن بۆلات سەلامت لێ دەکەن بە شێوەیەك کە خوا بەو جۆرە سەلامی لێ نەکردوویت وە لەدڵی خۆیاندا دەڵێن: (ئەگەر پێغەمبەرە) بۆچی خوا سزامان نادات بە ھۆی ئەو قسانەی کە پێی دەڵێن، ئەوانە دۆزەخیان بەسە کە (بێگومان) دەچنە ناویەوە کە جێگایەکی زۆر خراپە

Özbekçe: 

Сирли сўзлашувдан қайтарилганларни кўрмадингми?! Ман этилган ишга яна қайтурлар, гуноҳ ва душманлик-ла ва Пайғамбарга осий бўлиб, сирли сўзлашурлар. Ва ҳузурингга келсалар, сен билан Аллоҳ ўргатмаган тарзда сўрашурлар. Ва ичларида, шу гапимиз учун Аллоҳ бизни азобламаса эди, дерлар. Уларга жаҳаннам кифоядир, унга кирурлар. У қандоқ ҳам ёмон жой! (Яҳудийлар ҳар бир нарсада ҳийла ишлатиб, Расулуллоҳга ва мусулмонларга ёмонлик қилишнинг пайида бўлардилар. Ҳаттоки улар саломлашиш пайтида ҳам «Ас-Салому алайкум (сизга тинчлик бўлсин)» дейиш ўрнига, «Ас-Сому алайкум (сизга ўлим бўлсин)» деб сезилмайдиган қилиб айтишарди.)

Malayca: 

Tidakkah engkau memerhatikan (wahai Muhammad) akan orang-orang (Yahudi) yang telah dilarang daripada perbuatan berbisik-bisik, kemudian mereka berbalik melakukan perbuatan yang telah dilarang itu serta mereka berbisik-bisik berkenaan dengan melakukan dosa dan pencerobohan serta kederhakaan kepada Rasulullah? Dan lagi apabila mereka datang kepadamu, mereka memberi salam hormat bukan dengan lafaz salam hormat yang diberikan Allah kepadamu; dan mereka berkata sesama sendiri: "(Kalau benar Muhammad utusan Tuhan, maka) sepatutnya kami diseksa oleh Allah disebabkan (kata-kata buruk) yang kami ucapkan itu?" Cukuplah untuk mereka neraka Jahannam, yang mereka akan dibakar di dalamnya; maka itulah seburuk-buruk tempat kembali.

Arnavutça: 

A nuk i sheh ata të cilëve u është ndaluar biseda e fshehtë, e megjithatë, kthehen në atë çka u është ndaluar dhe bisedojnë mes tyre mbi mëkatet, armiqësinë dhe padëgjueshmërinë ndaj Profetit. E kur vijnë te ti, të përshëndesin ashtu si nuk të ka përshëndetur kurrë Perëndia dhe flasin në mes tyre: “Pse nuk na dënon Perëndia neve për këtë që po flasim?” – Do t’u mjaftojë atyre skëterra. Në të do të digjen. E, sa vendbanim i tmerrshëm që është ai! –

Bulgarca: 

Не виждаш ли онези, на които бе забранен тайният разговор? После се връщат към онова, което им бе забранено, и тайно разговарят за грях и вражда, и неподчинение на Пратеника. И когато идват при теб, те поздравяват с онова, с което Аллах не те поздравява,

Sırpça: 

Зар не видиш оне којима је забрањено да се сашаптавају како се затим враћају ономе што им је забрањено и сашаптавају се о греху, непријатељству и непослушности према Посланику?! А кад ти долазе, поздрављају те онако како те Аллах никад није поздравио, и међу собом говоре: “Требало би да нас Аллах већ једном казни за оно што говоримо!” Довољан ће да им буде Пакао! У њему ће да горе, а ужасно је то крајње одредиште!

Çekçe: 

Což jsi neviděl ty, jimž zakázány byly tajné rozmluvy, jak se potom vrací k tomu, co bylo jim zakázáno, a domlouvají se tajně v hříchu, nepřátelství a neposlušnosti vůči poslu? A když k tobě přijdou, zdraví tě tak, jak tě nezdraví Bůh, a říkají si v duch

Urduca: 

کیا تم نے دیکھا نہیں اُن لوگوں کو جنہیں سرگوشیاں کرنے سے منع کر دیا گیا تھا پھر بھی وہ وہی حرکت کیے جاتے ہیں جس سے انہیں منع کیا گیا تھا؟ یہ لوگ چھپ چھپ کر آپس میں گناہ اور زیادتی اور رسول کی نافرمانی کی باتیں کرتے ہیں، اور جب تمہارے پاس آتے ہیں تو تمہیں اُس طریقے سے سلام کرتے ہیں جس طرح اللہ نے تم پر سلام نہیں کیا ہے اور اپنے دلوں میں کہتے ہیں کہ ہماری اِن باتوں پر اللہ ہمیں عذاب کیوں نہیں دیتا اُن کے لیے جہنم ہی کافی ہے اُسی کا وہ ایندھن بنیں گے بڑا ہی برا انجام ہے اُن کا

Tacikçe: 

Оё онҳоро, ки аз наҷво манъ туда буданд, надидӣ, ки кореро, ки аз он манъ шуда буданд, аз сар гирифтанд ва боз ҳам барои гуноҳу душманӣ ва нофармонӣ аз паёмбар бо ҳам наҷво мекунанд? Ва чун назди ту меоянд, ба гунае туро салом мегӯянд, ки Худо туро ба он гуна салом нагуфтааст ва дар дил мегӯянд: «Чаро Худо моро ба он чӣ мегӯем, азоб намекунад?» Ҷаҳаннам барояшон кофист. Ва он дохил мешаванд ва ин бад бозгаштест!

Tatarca: 

Әйә күрмисеңме мөэминнәр алдында яшерен сөйләшүдән тыелган кешеләрне. Монафикълар мөэминнәрне күрсәләр, бер-берсенә күз кысышып яшерен сөйләшерләр иде. Аларның моннан теләкләре, мөселманнарны мәсхәрә итү һәм аларны шөбһәгә төшерү иде. Аллаһ бу аять белән аларны ул эштән тыйды. Соңра алар Аллаһ тыйган бу эшкә кайтырлар һәм гөнаһлы сүзләр вә мөселманнарга дошманлык сүзләр белән яшерен сөйләшерләр дәхи пәйгамбәргә дошманлык белән, ий Мухәммәд г-м, әгәр синең яныңа килсәләр, сиңа сәлам бирәләр, Аллаһ сиңа бирмәгән сәлам белән. Вә үзара сөйләшерләр: "Әгәр Мухәммәдне мәсхәрә кылып әйткән сүзебез өчен Аллаһ безне ґәзаб кыла торган булса, әлбәттә күптән ґәзаб кылыр иде, Мухәммәд пәйгамбәр түгел", – дип. Ґәзабтан котыла алмаслар, аларга ґәзаб өчен җәһәннәм җитәр, ул җәһәннәмгә кереп ґәзаб ителерләр, ул җәһәннәм ни яман кайтачак урындыр.

Endonezyaca: 

Apakah tidak kamu perhatikan orang-orang yang telah dilarang mengadakan pembicaraan rahasia, kemudian mereka kembali (mengerjakan) larangan itu dan mereka mengadakan pembicaraan rahasia untuk berbuat dosa, permusuhan dan durhaka kepada Rasul. Dan apabila mereka datang kepadamu, mereka mengucapkan salam kepadamu dengan memberi salam yang bukan sebagai yang ditentukan Allah untukmu. Dan mereka mengatakan kepada diri mereka sendiri: "Mengapa Allah tidak menyiksa kita disebabkan apa yang kita katakan itu?" Cukuplah bagi mereka Jahannam yang akan mereka masuki. Dan neraka itu adalah seburuk-buruk tempat kembali.

Amharca: 

ወደእነዚያ (በመጥፎ) ከመሾካሾክ ወደ ተከለከሉት፣ ከዚያም ከእርሱ ወደ ተከለከሉት ነገር ወደሚመለሱት፣ በኃጢአትና ድንበር በማለፍ መልክተኛውን በመቃወም ወደሚንሾካሾኩት አላየህምን? (ሰላም ሊሉ) በመጡህም ጊዜ አላህ በእርሱ ባላናገረህ ቃል ያናግሩሃል፡፡ በነፍሶቻቸውም ውስጥ (ነቢይ ከኾንክ) «በምንለው ነገር አላህ አይቀጣንም ኖሮአልን?» ይላሉ፡፡ ገሀነም የሚገቧት ሲኾኑ በቂያቸው ናት፡፡ ምን ትከፋም መመለሻ!

Tamilce: 

கூடிப் பேசுவதை விட்டும் தடுக்கப்பட்டவர்களை (நபியே!) நீர் பார்க்கவில்லையா? (தடுக்கப்பட்ட) பிறகும், அவர்கள் எதிலிருந்து தடுக்கப்பட்டார்களோ அதற்கே அவர்கள் திரும்புகிறார்கள். இன்னும் அவர்கள் பாவத்தையும் எல்லை மீறுவதையும் தூதருக்கு மாறுசெய்வதையும் கூடிப் பேசுகிறார்கள். அவர்கள் உம்மிடம் வந்தால் அல்லாஹ் உமக்கு எதை முகமனாகக் கூறவில்லையோ அதை முகமனாகக் கூறுகிறார்கள். தங்கள் மனதிற்குள், “நாம் சொல்வதைக் கொண்டு அல்லாஹ் நம்மை தண்டனை செய்யாமல் இருக்க வேண்டுமே!” என்று கூறுகிறார்கள். அவர்களுக்கு நரகமே போதும். அதில் அவர்கள் எரிந்து பொசுங்குவார்கள். ஆக, மீளுமிடங்களில் அது மிகக் கெட்டதாகும்.

Korece: 

비밀의 모임이 금기된 그들을보지 아니했느뇨 그러나 그들은 금기된 것으로 돌아가 선지자에 대한 죄악과 음모와 거역을 위한 비밀의 모임을 가진 후 그들이 그 대에게 다가와 하나님께서 그대를 맞이하지 않는 인사로써 그대를 맞이하더라 그리고 스스로들 말 하길 우리의 얘기에 대하여 하나 님은 왜 우리를 벌하지 않느뇨 라 고 하였으나 지옥만으로 그들에게 는 충분하나니 그 안에서 그들은 불타게 되매 얼마나 비참한 운명 이뇨

Vietnamca: 

Ngươi không thấy rằng những kẻ đã bị cấm không được trò chuyện riêng tư rồi sau đó chúng quay trở lại điều mà chúng bị cấm và trò chuyện thầm kín với nhau về tội lỗi, hận thù và trái lệnh Sứ Giả (của Allah) sao? Khi chúng đến gặp Ngươi, chúng không chào Ngươi bằng lời chào mà Allah dùng để chào Ngươi, và chúng nói với nhau: “Tại sao Allah không trừng phạt bọn ta vì những gì bọn ta nói?” Hỏa Ngục, nơi mà chúng sẽ bị thiêu đốt đã đủ cho chúng, và đó là đích đến khốn khổ và tồi tệ nhất.