Arapça:
يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِن نُّورِكُمْ قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءَكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا فَضُرِبَ بَيْنَهُم بِسُورٍ لَّهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِن قِبَلِهِ الْعَذَابُ
Çeviriyazı:
yevme yeḳûlü-lmünâfiḳûne velmünâfiḳâtü lilleẕîne âmenü-nżurûnâ naḳtebis min nûriküm ḳîle-rci`û verâeküm feltemisû nûrâ. feḍuribe beynehüm bisûril lehû bâb. bâṭinühû fîhi-rraḥmetü veżâhiruhû min ḳibelihi-l`aẕâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar o iman edenlere şöyle diyeceklerdir: "Bize bakın da sizin nurunuzdan alalım?" Onlara: "Arkanıza dönün de nur arayın!" denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında da azap vardır.
Diyanet İşleri:
İkiyüzlü erkek ve kadınlar müminlere: "Bizi de gözetin; ışığınızdan faydalanalım" dedikleri gün, onlara: "Ardınıza dönün de ışık arayın" denir; inananlarla ikiyüzlüler arasına, kapısının içinde rahmet ve dışında azap olan bir sur çekilir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O gün, erkek ve kadın münafıklar, inananlara, bizi de bekleyin de derler, gelelim, nurunuzdan alalım; onlara dönün ardınıza da bir nur isteyin artık denir. Derken aralarına bir duvardır çekilir ki bir kapısı vardır, içinde rahmet vardır da dış tarafında azap.
Şaban Piriş:
O gün, münafık erkekler ve münafık kadınlar, iman edenlere: Bize bakın da, biz de nurunuzdan biraz alıp faydalanalım, diyeceklerdir. Arkanıza dönün de oradan ışık arayın, denilecektir ve onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.
Edip Yüksel:
O gün, ikiyüzlü erkekler ve kadınlar inananlara, "Bize bakın da sizin ışığınızdan alalım," diyecekler. Onlara, "Geriye dönün de ışık arayın," denir. Aralarına, iç taraftaki merhametle, dış taraftaki azabı ayıran kapılı bir engel konacaktır.
Ali Bulaç:
O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azap vardır.
Suat Yıldırım:
O gün münafık erkek ve kadınlar, müminlere: “N'olur,” derler, “yüzümüze bir bakın da nûrunuzdan biz de yararlanalım!” Bunun üzerine onlara şöyle denilir: “Arkanıza dönün de bir nur arayın!” Derken, aralarına bir duvar çekilir. Bu duvarın bir kapısı olup bu kapının iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır. [42,17] {KM, Matta 25,1-13}
Ömer Nasuhi Bilmen:
O gün münafıklar ve münafıkalar, imân etmiş olanlara diyeceklerdir ki: «Bize bakınız, nûrunuzdan bir parça ışık alalım.» (O nifak ehline) denilmiş olur ki, «Dönün arkanıza da bir nûr arayın». Artık bir duvar çekilmiştir ki, onun için bir kapı vardır, iç tarafında rahmet vardır. Dış tarafı ise onun cânibinden (de) azap vardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
O gün ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere şöyle derler: "Bize bakın da ışığınızdan bir parça alalım." Şöyle denir onlara: "Arkanıza dönün de bir ışık arayın." Nihayet aralarına kapısı olan bir sur çekilir. İçinde rahmet vardır onun. Dış tarafı ise azap.
Bekir Sadak:
Allah´a ve peygamberlerine inananlara, dosdogru olanlara ve Allah yolunda sehit dusenlere, iste, onlara, Rableri katinda nur ve ecir vardir. Inkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar, iste onlar da, cehennemlik olanlardir. *
İbni Kesir:
57:12
Adem Uğur:
Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza dönün de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.
İskender Ali Mihr:
Münafık erkeklerin ve münafık kadınların, âmenû olanlara: “Bizi bekleyin, sizin nurunuzdan bir parça alalım.” diyeceği gün, onlara: “Haydi arkanıza dönün ve nur arayın.” denir. Artık onların arasına, kapısı olan bir duvar çekilmiştir. Onun iç kısmında, orada rahmet ve onun dış tarafında, ondan (duvardan) önce azap vardır.
Celal Yıldırım:
O gün, ikiyüzlü dönek erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, imân edenlere derler ki: «Bizi gözetip bekleyin, nurunuzdan biraz edinelim.» Onlara : «Geriye dönün de nûr arayın !» denilir. Sonra da aralarına kapısı bulunan bir sûr çekilir
Tefhim ul Kuran:
O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman etmekte olanlara derler ki: «(Ne olur) Bize bir göz atın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım.» Onlara: «Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp bulmağa çalışın» denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir
Fransızca:
Le jour où les hypocrites, hommes et femmes, diront à ceux qui croient : "Attendez que nous empruntions [un peu]: de votre lumières". Il sera dit : "Revenez en arrière, et cherchez de la lumière". C'est alors qu'on éleva entre eux une muraille ayant une porte dont l'intérieur contient la miséricorde, et dont la face apparente a devant elle le châtiment [l'Enfer]
İspanyolca:
El día que los hipócritas y las hipócritas digan a los que creyeron: «¡Esperad a que tomemos de vuestra luz!» Se dirá: «¡Retroceded! ¡Buscad una luz!» Entre ellos se levantará una muralla con una puerta. Dentro estará la Misericordia y fuera, enfrente, el Castigo.
İtalyanca:
Il Giorno in cui gli ipocriti e le ipocrite diranno ai credenti: «Aspettateci, ché possiamo attingere della vostra luce». Sarà risposto loro: «Tornate indietro a cercare la luce». Fra di loro, sarà poi eretta una muraglia dotata di una porta: al suo interno la misericordia, all'esterno, di fronte, il castigo.
Almanca:
An dem Tag, wenn die Munafiq-Männer und die 3 Munafiq-Frauen zu denjenigen, die den Iman verinnerlichten, sagten: "Wartet auf uns, damit wir von eurem Licht etwas profitieren", wird gesagt: "Geht nach hinten zurück, dann sucht nach Licht." Dann wurde zwischen ihnen eine Trennmauer errichtet, die eine Tür hat, in deren Innenseite ist Gnade, während außerhalb Peinigung ist.
Çince:
在那日,伪信的男女,将对信道的男女说:请你们等候我们,让我们借你们的一点光辉!有人将要对他们说:你们转回去寻求光辉吧!于是,彼此之间,筑起了一堵隔壁来,隔壁上有一道门,门内有恩惠,门外有刑罚。
Hollandaca:
Op dien dag zullen de huichelachtige mannen en de huichelachtige vrouwen tot degenen zeggen, die gelooven: Blijft vóór ons, opdat wij een weinig van uw licht mogen ontleenen. Er zal hun geantwoord worden: Keert in de wereld terug, en zoekt daar licht. En een hooge muur zal tusschen hen geplaatst worden, waarin eene poort: daar binnen zal genade wezen en daar buiten, en tegenover, de martelingen der hel.
Rusça:
В тот день лицемеры и лицемерки скажут верующим: "Погодите, мы позаимствует у вас немного света". Им будет сказано: "Возвращайтесь назад и ищите свет". Между ними будет возведен забор с вратами, с внутренней стороны которого будет милость, а снаружи - мучения.
Somalice:
waa Maalinta Munaafiqiintu Rag iyo Haweenba ay ku dhihi kuwa xaqa rumeeyay na suga aan ka Dhuxul qaadanno Nuurkiinnee, waxaana lagu dhihi ku noqda gadaashiinna, waydiistana Nuur, markaasaa layeelaa dhexdooda Darbi xaggiisa gudahana Naxariis tahay, xaggiisa dibaddana Caddibaad tahay.
Swahilice:
Siku wanaafiki wanaume na wanaafiki wanawake watapo waambia walio amini: Tungojeni ili tupate mwangaza katika nuru yenu. Waambiwe: Rejeeni nyuma yenu mkaitafute nuru! Utiwe baina yao ukuta wenye mlango - ndani yake mna rehema, na nje upande wake wa mbele kuna adhabu.
Uygurca:
ئۇ كۈندە مۇناپىق ئەرلەر، مۇناپىق ئاياللار مۆمىنلەرگە: «بىزنى كۈتۈپ تۇرۇڭلار، سىلەرنىڭ نۇرۇڭلاردىن ئازراق ئالايلى» دەيدۇ. ئۇلارغا (مەسخىرە يۈزىسىدىن): «ئارقاڭلارغا قايتىپ نۇر تىلەڭلار» دېيىلىدۇ، شۇنىڭ بىلەن ئۇلارنىڭ ئارىسىغا بىر سېپىل سوقۇلىدۇ، سېپىلنىڭ دەرۋازىسى بولىدۇ، دەرۋازىنىڭ ئىچى تەرىپىدە رەھمەت، تېشىدا ئازاب بولىدۇ
Japonca:
その日,偽信者の男女は,信者に言うであろう。「わたしたちを待ってくれ,あなたがたから光を借りたい。」(だがかれらには)言われよう。「後ろに引き返せ,そして光を求めなさい。」そこでかれらの間に壁が設けられる。そこに一つの門があるが,その内側には慈悲が,その外側には懲罰がある。
Arapça (Ürdün):
«يوم يقول المنافقون والمنافقات للذين آمنوا انظرونا» أبصرونا وفي قراءة بفتح الهمزة وكسر الظاء: أمهلونا «نقتبس» نأخذ القبس والإضاءة «من نوركم قيل» لهم استهزاءً بهم «ارجعوا وراءكم فالتمسوا نورا» فرجعوا «فضرب بينهم» وبين المؤمنين «بسور» قيل هو سور الأعراف «له باب باطنه فيه الرحمة» من جهة المؤمنين «وظاهره» من جهة المنافقين «من قبله العذاب».
Hintçe:
उस दिन मुनाफ़िक मर्द और मुनाफ़िक औरतें ईमानदारों से कहेंगे एक नज़र (शफ़क्क़त) हमारी तरफ़ भी करो कि हम भी तुम्हारे नूर से कुछ रौशनी हासिल करें तो (उनसे) कहा जाएगा कि तुम अपने पीछे (दुनिया में) लौट जाओ और (वही) किसी और नूर की तलाश करो फिर उनके बीच में एक दीवार खड़ी कर दी जाएगी जिसमें एक दरवाज़ा होगा (और) उसके अन्दर की जानिब तो रहमत है और बाहर की तरफ अज़ाब तो मुनाफ़िक़ीन मोमिनीन से पुकार कर कहेंगे
Tayca:
วันที่พวกมุนาฟิกีนชาย และพวกมุนาฟิกีนหญิงจะกล่าวแก่บรรดาผู้ศรัทธาว่าจงมองมายังเราเถิด เพื่อเราจะได้รับแสงสว่างของพวกท่านด้วย จะมีเสียงกล่าวว่า จงหันหลังกลับไปทางข้างหลังของพวกเจ้าเพื่อแสวงหาเอาเอง (ขณะนั้น) ก็จะมีกำแพงที่มีประตูบานหนึ่งมาขวางกั้นระหว่างพวกเขา ด้านในของมันนั้นมีความเมตตา และด้านนอกของมัน (ของพวกมุนาฟิกีน) มีการลงโทษ
İbranice:
וביום ההוא יאמרו הצבועים והצבועות לאלה אשר האמינו, 'המתינו לנו! האירו לנו מאורכם.'! וייאמר אליהם: 'שובו לאחוריכם ובקשו לכם אור.' ואז תוקם גדר גבוהה ביניהם, אשר דלת לה. מתוכה הרחמים ומחוצה לה, מלפניה העונש
Hırvatça:
Na Dan kada će licemjeri i licemjerke vjernicima govoriti: "Pričekajte nas da se svjetlom vašim poslužimo!" "Vratite se natrag, pa drugo svjetlo potražite?", bit će rečeno. I između njih će pregrada postavljena biti koja će vrata imati; unutar nje bit će milost, a izvan nje patnja.
Rumence:
Într-o Zi făţarnicii şi făţarnicele vor spune credincioşilor: “Aşteptaţi-ne să luăm din lumina voastră.” Li se va spune: “Întoarceţi-vă şi veţi găsi lumină!” Un zid cu poartă va fi înălţat între ei. În lăuntrul lui va fi milostivenia, iar în afara lui os
Transliteration:
Yawma yaqoolu almunafiqoona waalmunafiqatu lillatheena amanoo onthuroona naqtabis min noorikum qeela irjiAAoo waraakum failtamisoo nooran faduriba baynahum bisoorin lahu babun batinuhu feehi alrrahmatu wathahiruhu min qibalihi alAAathabu
Türkçe:
O gün ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere şöyle derler: "Bize bakın da ışığınızdan bir parça alalım." Şöyle denir onlara: "Arkanıza dönün de bir ışık arayın." Nihayet aralarına kapısı olan bir sur çekilir. İçinde rahmet vardır onun. Dış tarafı ise azap.
Sahih International:
On the [same] Day the hypocrite men and hypocrite women will say to those who believed, "Wait for us that we may acquire some of your light." It will be said, "Go back behind you and seek light." And a wall will be placed between them with a door, its interior containing mercy, but on the outside of it is torment.
İngilizce:
One Day will the Hypocrites- men and women - say to the Believers: "Wait for us! Let us borrow (a Light) from your Light!" It will be said: "Turn ye back to your rear! then seek a Light (where ye can)!" So a wall will be put up betwixt them, with a gate therein. Within it will be Mercy throughout, and without it, all alongside, will be (Wrath and) Punishment!
Azerbaycanca:
O gün münafiq kişi və qadınlar iman gətirənlərə: “(Bizi bir az) gözləyin ki, nurunuzdan bir qədər işıq alaq!” – deyəcəklər. (Onlara istehza ilə) belə cavab veriləcəkdir: “Geriyə dönüb işıq axtarın!” (Bu sözlərdən sonra) onların (mö’minlərlə münafiqlərin) arasına qapısının içəri tərəfində mərhəmət və bayır tərəfində əzab olan bir sədd çəkiləcəkdir.
Süleyman Ateş:
O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar (cennete gitmekte olan) mü'minlere derler ki: "Bize bakın da sizin nurunuzdan yararlanalım." Onlara: "Arkanıza dönün de nur arayın!" denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet vardır, dış yönünde de azab.
Diyanet Vakfı:
Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza dönün de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.
Erhan Aktaş:
O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar, îmân eden kimselere: “Bize bakın da nûrunuzdan biraz yararlanalım.” derler. Onlara: “Arkanıza dönün de oradan nûr(1) arayın.” denir. O anda aralarına kapısı olan bir duvar çekilir; duvarın iç tarafı rahmet, dış tarafında ise azâp vardır.
Kral Fahd:
Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza dönün de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.
Hasan Basri Çantay:
O günde ki erkek münafıklarla kadın münafıklar, îman etmiş olanlara «Bizi bekleyin. Nuurunuzdan bir parça ışık alalım» diyecekler) dir. (O gün onlara istihza suretiyle) «Dönün arkanıza da bir nuur arayın» denilmiş (denilecek), nihayet onlar (la îman etmiş olanlar) ın arasına kapılı bir dıvar çekilmişdir (çekilecekdir). (öyle ki) onun içinde rahmet, dış yanında da azâb vardır.
Muhammed Esed:
O Gün ikiyüzlü erkekler ve kadınlar imana ermiş olanlara: "Bizi bekleyin!" diyecekler, "Sizin nurunuzdan bir (parça) ışık alalım!" (Ama) onlara: "Geriye dönüp gidin ve (kendinize ait) bir ışık arayın!" denilecek. Bunun üzerine onlar(la müminler) arasına kapısı olan bir duvar çekilecek; içinde rahmet ve şefkat bulunacak, dışında ise azap.
Gültekin Onan:
O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, inananlara derler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
O gün, münafık erkeklerle münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecekler: “- Bize bakın, (yahud bizi bekleyin) nurunuzdan bir parça ışık alalım.” (Müminler tarafından onlara şöyle) denilecek: “- Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayın.” Derken aralarına, bir kapısı bulunan bir sûr çekilmiştir
Portekizce:
(Será também) o dia em que os hipócritas e as hipócritas dirão aos fiéis: Esperai-nos: para que nos iluminemos com avossa luz! Ser-lhes-á retrucado: Voltai atrás, e buscai a luz! Entre eles se elevará uma muralha provida de uma porta, pordetrás da qual estará a misericórdia, e em frente à qual estará o suplício infernal.
İsveççe:
Då skall hycklarna, männen såväl som kvinnorna, säga till de troende: "Vänta på oss! Låt oss få litet av ert ljus!" - men de skall få svaret: "Gå tillbaka och be om ljus!" Då reser sig en mur mellan dem och i den syns en port; innanför muren finns nåd och barmhärtighet men utanför den, helt nära, straff och lidande.
Farsça:
روزی که مردان و زنان منافق به کسانی که ایمان آورده اند، می گویند: ما را مهلت دهید تا [پرتویی] از نور شما بر گیریم. به آنان گویند: به پشت سرتان [دنیا] برگردید و [از آنجا برای خود] نوری بجویید. سپس میان آنان دیواری زده می شود که دارای دری است، درونش [که مؤمنان در آن درآیند] رحمت است و بیرونش که پیش روی منافقان قرار دارد عذاب است.
Kürtçe:
لەو ڕۆژەدا پیاوان وئافرەتانی دووڕوو دەڵێن بەوانەی کەباوەڕدار بوون سەیرێکمان بکەن تا لەڕووناکیتان تروسکێك وەرگرین، پێیان دەوترێت بگەڕێنەوە بۆ دواوەی خۆتان وە داوای ڕووناکی بکەن بۆخۆتان، یەکسەر شوورایەك دەکێشرێت لەنێوانیاندا کە دەرگایەکی تێدایە ڕِووی ناوەوەی ڕەحمەتی تێدایە دەرەوەیشی ڕووی لەسزایە
Özbekçe:
Мунофиқ ва мунофиқалар иймонлиларга: «Тўхтаб туринглар, биз ҳам нурингиздан бир оз олайлик», деган ва уларга: «Ортингизга қайтинг ҳамда нур қидиринг», дейилган кунда. Бас, уларнинг орасига эшиги бор қўрғон уриладир. Унинг ичида раҳмат, ташқарисида - олдида азобдир. (Қиёмат куни зулмат бўлиб, албатта, бу ўша кунда рўй берадиган ҳодисаларнинг бир босқичи, холос. Ҳеч ким ҳеч нарсани кўрмай қолганда, мўминларга нур ато қилиниб, улар шодон ва шаҳдам юриб боришади. Шунда мунофиқлар: «Бизни ташлаб кетманглар, кутиб туринглар, бизга ҳам нурингиздан озгина беринглар», деб ялинишар экан. Уларга: «Ортингизга қайтиб, ўзингиз нур ахтаринг», дейиларкан. Улар қандай қилиб нур топишарди. Бу дунёда жоҳилият зулматларидан Ислом нурига чиқишни хоҳламаган эдилар. Энди охират зулматларида хору зор бўлишлари турган гап.)
Malayca:
(Ingatlah) semasa orang-orang munafik, lelaki dan perempuan (yang sedang meraba-raba dalam gelap-gelita pada hari kiamat), berkata kepada orang-orang yang beriman: "Tunggulah kami, biarlah kami mengambil sedikit dari cahaya kamu". (Lalu) dikatakan (kepada mereka secara mengejek-ejek): "Baliklah kamu ke belakang, kemudian carilah cahaya (di sana)", serta diadakanlah di antara mereka (yang beriman dan yang munafik itu) sebuah tembok yang mempunyai pintu, di sebelah dalamnya mengandungi rahmat (Syurga dan nikmat), dan di sebelah luarnya, dari situ terdapat (neraka) dan azab seksa.
Arnavutça:
Në Ditën kur hipokritët dhe hipokritet do t’u flasin besimtarëve: “Pritna neve, që të shpërblehemi me dritën tuaj!” – u përgjigjet (atyre): “Kthehuni prapa, e kërkoni tjetër dritë!” Dhe, ndërmjet tyre do të vendose barriera (pengesa) që ka derë; brenda saj ka mëshirë, kurse jashtë saj ka vuajtje.
Bulgarca:
В този Ден лицемерите и лицемерките ще кажат на вярващите: “Почакайте ни, за да придобием от вашата светлина!” Ще им бъде казано: “Върнете се назад и търсете светлина!” И ще се въздигне между тях стена с врата. Отвътре ще е милостта, а от външната страна
Sırpça:
На Дан када ће лицемери и лицемерке да говоре верницима: “Сачекајте нас да се светлом вашим послужимо!” “Вратите се назад, па друго светло потражите?” Биће речено. И између њих ће преграда да буде постављена која ће да има врата; унутар ње биће милост, а изван ње патња.
Çekçe:
V ten den řeknou pokrytci, muži i ženy, těm, kdož uvěřili:,, Počkejte na nás, abychom si mohli vzít něco ze světla vašeho!' A bude jim řečeno: 'Vraťte se nazpět a hledejte světlo jinde!' A bude mezi nimi postavena zeď, v níž bude brána: uvnitř bude milos
Urduca:
اُس روز منافق مردوں اور عورتوں کا حال یہ ہوگا کہ وہ مومنوں سے کہیں گے ذرا ہماری طرف دیکھو تاکہ ہم تمہارے نور سے کچھ فائدہ اٹھائیں، مگر ان سے کہا جائے گا پیچھے ہٹ جاؤ، اپنا نور کہیں اور تلاش کرو پھر ان کے درمیان ایک دیوار حائل کر دی جائے گی جس میں ایک دروازہ ہوگا اُس دروازے کے اندر رحمت ہوگی اور باہر عذاب
Tacikçe:
Рӯзе, ки мардони мунофиқу занони мунофиқ ба касоне, ки имон овардаанд, мегӯянд: «Ба мо нигоҳ кунед, то аз нуратон фурӯғе гирем!» Гӯянд: «Ба дунё бозгардед ва аз он ҷо нур биталабед!» Миёнашон деворе бароваранд, ки бар он девор даре бошад, даруни он раҳмат бошаду беруни он азоб.
Tatarca:
Кыямәт көнендә монафикъ ирләр вә монафика хатыннар, мөэминнәргә әйтерләр: "Безне көтегез, нурыгыздан файдаланып артыгыздан барыйкчы", – дип. Аларга әйтелер: "Артыгызда калган дөньяга кайтыгыз вә нурны анда эзләгез", – дип. Ул монафикълар белән мөэминнәр арасына бер ишекле дивар корылыр, ул диварның эчендә җәннәт вә тышында җәһәннәмдер.
Endonezyaca:
Pada hari ketika orang-orang munafik laki-laki dan perempuan berkata kepada orang-orang yang beriman: "Tunggulah kami supaya kami dapat mengambil sebahagian dari cahayamu". Dikatakan (kepada mereka): "Kembalilah kamu ke belakang dan carilah sendiri cahaya (untukmu)". Lalu diadakan di antara mereka dinding yang mempunyai pintu. Di sebelah dalamnya ada rahmat dan di sebelah luarnya dari situ ada siksa.
Amharca:
መናፍቃንና መናፍቃት ለእነዚያ ለአመኑት «ተመልከቱን፤ ከብርሃናችሁ እናበራለንና» የሚሉበትን ቀን (አስታውስ)፡፡ «ወደ ኋላችሁ ተመለሱ፡፡ ብርሃንንም ፈልጉ» ይባላሉ፡፡ ግቢው በውስጡ ችሮታ (ገነት) ያለበት ውጭውም ከበኩሉ ስቃይ (እሳት) ያለበት የኾነ (ደጃፍ ባለው አጥር)፡፡
Tamilce:
அந்நாளில் நயவஞ்சகர்களும் நயவஞ்சகிகளும் நம்பிக்கை கொண்டவர்களுக்கு கூறுவார்கள்: “எங்களை (கொஞ்சம்) காத்திருங்கள்! உங்கள் ஒளியிலிருந்து நாங்கள் (கொஞ்சம்) எடுத்துக் கொள்கிறோம்.” (அப்போது அவர்களுக்கு) கூறப்படும் “உங்களுக்குப் பின்னால் (வந்த வழியிலேயே) நீங்கள் திரும்பிச் செல்லுங்கள்! (அங்கு) ஒளியை தேடுங்கள்!” ஆக, அவர்களுக்கு மத்தியில் ஒரு சுவர் அமைக்கப்படும். அதற்கு ஒரு வாசல் இருக்கும். அதன் உள் பக்கம், அதில் அருள் இருக்கும். அதன் வெளிப்பக்கம், அதற்கு முன்னால் தண்டனை இருக்கும்.
Korece:
그날에는 남녀 위선자들이 믿음으로 충실한 자들에게 말하리라 잠깐만 기다려 주소서 저희도 광명을 찾고자 합니다 광명을 찾 으라고 하니 돌아가라는 말이 들 리더라 그때 그들 사이가 분리되 고 문이 하나밖에 없는 벽이 생기니 그 안에 있는 자들에게는 그 안의 은혜가 있을 것이요 밖에 있는 자에게는 응벌이 있으리라
Vietnamca:
Đó cũng là Ngày mà những kẻ giả tạo đức tin nam cũng như nữ sẽ nói với những người có đức tin: “Xin hãy đợi chúng tôi để chúng tôi có thể có được một chút ánh sáng của các người.” Lúc đó, có lời đáp lại: “Các người hãy quay lại phía sau và tìm kiếm ánh sáng!” Thế rồi một bức tường cao có cửa sẽ được dựng lên giữa họ, bên trong chứa đựng sự thương xót và lòng nhân từ nhưng bên ngoài là sự trừng phạt.
Ayet Linkleri: