Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

55

Sûredeki Ayet No: 

20

Ayet No: 

4921

Sayfa No: 

532

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ

Çeviriyazı: 

beynehümâ berzeḫul lâ yebgiyân.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.

Diyanet İşleri: 

Aralarında bir engel vardır; birbirinin sınırını aşamazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Fakat aralarında bir berzah var, birbirlerine karışmazlar.

Şaban Piriş: 

Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.

Edip Yüksel: 

Aralarında bir engel vardır; birbirinin sınırını aşıp karışmazlar.

Ali Bulaç: 

İkisi arasında bir engel (berzah) vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.

Suat Yıldırım: 

Fakat aralarında bir engel bulunduğundan, birbirinin sınırını aşmazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Aralarında bir engel vardır, birbirine tecavüz etmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bir ayırıcı var aralarında; kendi sınırlarını aşmıyorlar.

Bekir Sadak: 

Yeryuzunde bulunan her sey fanidir.

İbni Kesir: 

Aralarında bir engel vardır, birbirinin sınırını aşamazlar.

Adem Uğur: 

Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.

İskender Ali Mihr: 

İkisi arasında berzah (engel) vardır, ikisi birbirinin sınırını geçemez (birbirinin özelliğini, düzenini bozamaz).

Celal Yıldırım: 

Aralarında bir engel vardır ki, biri diğerinin sınırını geçemez.

Tefhim ul Kuran: 

İkisi arasında bir engel (berzah) vardır

Fransızca: 

il y a entre elles une barrière qu'elles ne dépassent pas .

İspanyolca: 

pero las separa una barrera que no rebasan.

İtalyanca: 

[ma] fra loro vi è una barriera che non possono oltrepassare.

Almanca: 

zwischen beiden gibt es eine Trennung, sie vermischen sich nicht.

Çince: 

两海之间,有一个堤坊,两海互不侵犯。

Hollandaca: 

Opdat zij elkander zouden ontmoeten; tusschen haar is eene afscheiding geplaatst, welke zij niet kunnen overschrijden.

Rusça: 

Между ними существует преграда, которую они не могут преступить.

Somalice: 

Dhexdoodana yeelay soohdin (kala reebta) iskumana xadgudbaan.

Swahilice: 

Baina yao kipo kizuizi, zisiingiliane.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ئارىسىدا توسما بولۇپ، بىر - بىرىگە قوشۇلۇپ كەتمەيدۇ

Japonca: 

(だが)両者の間には,(アッラーの配慮によって)障壁があリ一方が他方を制圧することはない。

Arapça (Ürdün): 

«بينهما برزخ» حاجز من قدرته تعالى «لا يبغيان» لا يبغي واحد منهما على الآخر فيختلط به.

Hintçe: 

दो के दरमियान एक हद्दे फ़ासिल (आड़) है जिससे तजाउज़ नहीं कर सकते

Tayca: 

ระหว่างมันทั้งสองมีที่กั้นกีดขวาง มันจะไม่ล้ำเขตต่อกัน

İbranice: 

וביניהם חיץ (המונע התערבבותם,) שלא יחצו את גבולם

Hırvatça: 

između njih je pregrada i ona se ne miješaju -

Rumence: 

însă a pus o stavilă între ele pe care nu o trec.

Transliteration: 

Baynahuma barzakhun la yabghiyani

Türkçe: 

Bir ayırıcı var aralarında; kendi sınırlarını aşmıyorlar.

Sahih International: 

Between them is a barrier [so] neither of them transgresses.

İngilizce: 

Between them is a Barrier which they do not transgress:

Azerbaycanca: 

Amma onların arasında maneə vardır, bir-birinə qatışmazlar (özləri üçün müəyyən edilmiş həddi aşmazlar).

Süleyman Ateş: 

Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.

Diyanet Vakfı: 

Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.

Erhan Aktaş: 

Aralarında bir engel var, birbirlerinin sınırını geçip karışmıyorlar.

Kral Fahd: 

Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.

Hasan Basri Çantay: 

(Böyle iken) aralarında yekdiğerine tecâvüz etmiye mâni birperde vardır.

Muhammed Esed: 

(ama) aralarında aşamayacakları bir engel var.

Gültekin Onan: 

İkisi arasında bir engel (berzah) vardır, birbirlerinin sınırını geçmezler.

Ali Fikri Yavuz: 

(Fakat) birbirlerine karışmağa engel (Allah tarafından) bir perde var.

Portekizce: 

Entre ambos, há uma barreira, para que não seja ultrapassada.

İsveççe: 

mellan dem [har Han likväl dragit] en skiljelinje som de inte kan överskrida.

Farsça: 

[ولی] میان آن دو حایلی است که به هم تجاوز نمی کنند [درنتیجه باهم مخلوط نمی شوند!]

Kürtçe: 

لەنێوانیاندا بەربەستێك ھەیە تێکەڵی یەکتر نابن

Özbekçe: 

Ўрталаридаги тўсиқдан ошиб ўтолмаслар. (Шўр денгиз билан чучук сувли дарё ўртасида бир тўсиқ бўлиб, улар бир-бирларига аралашиб кетмайди деган маънони англатади.)

Malayca: 

Di antara keduanya ada penyekat yang memisahkannya, masing-masing tidak melampaui sempadannya;

Arnavutça: 

e, në mes tyre ka stom (pengesë), andaj njëri nuk e mbizotëron tjetrin (nuk përzihen) –

Bulgarca: 

но между тях има преграда, която не престъпват.

Sırpça: 

између њих је преграда и она се не мешају –

Çekçe: 

však mezi nimi překážka stojí, již nezdolají.

Urduca: 

پھر بھی اُن کے درمیان ایک پردہ حائل ہے جس سے وہ تجاوز نہیں کرتے

Tacikçe: 

миёнашон пардаест то ба ҳам омехта нашаванд.

Tatarca: 

Аларның арасында Аллаһуның кодрәт пәрдәсе бардыр, сулары кушылмас.

Endonezyaca: 

antara keduanya ada batas yang tidak dilampaui masing-masing.

Amharca: 

(እንዳይዋሐዱ) በመካከላቸው ጋራጅ አልለ፡፡ (አንዱ ባንዱ ላይ) ወሰን አያልፉም፡፡

Tamilce: 

அவை இரண்டுக்கும் இடையில் தடை இருக்கிறது. அவை இரண்டும் (அல்லாஹ் நிர்ணயித்த) எல்லையை மீறாது.

Korece: 

둘 사이에 장벽을 두니 그 들 각자는 침범하지 아니 하노라

Vietnamca: 

Giữa chúng có một rào cản, (vì vậy), cả hai đều không xâm phạm nhau.