Arapça:
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ
Çeviriyazı:
beynehümâ berzeḫul lâ yebgiyân.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.
Diyanet İşleri:
Aralarında bir engel vardır; birbirinin sınırını aşamazlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Fakat aralarında bir berzah var, birbirlerine karışmazlar.
Şaban Piriş:
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.
Edip Yüksel:
Aralarında bir engel vardır; birbirinin sınırını aşıp karışmazlar.
Ali Bulaç:
İkisi arasında bir engel (berzah) vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.
Suat Yıldırım:
Fakat aralarında bir engel bulunduğundan, birbirinin sınırını aşmazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Aralarında bir engel vardır, birbirine tecavüz etmezler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bir ayırıcı var aralarında; kendi sınırlarını aşmıyorlar.
Bekir Sadak:
Yeryuzunde bulunan her sey fanidir.
İbni Kesir:
Aralarında bir engel vardır, birbirinin sınırını aşamazlar.
Adem Uğur:
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.
İskender Ali Mihr:
İkisi arasında berzah (engel) vardır, ikisi birbirinin sınırını geçemez (birbirinin özelliğini, düzenini bozamaz).
Celal Yıldırım:
Aralarında bir engel vardır ki, biri diğerinin sınırını geçemez.
Tefhim ul Kuran:
İkisi arasında bir engel (berzah) vardır
Fransızca:
il y a entre elles une barrière qu'elles ne dépassent pas .
İspanyolca:
pero las separa una barrera que no rebasan.
İtalyanca:
[ma] fra loro vi è una barriera che non possono oltrepassare.
Almanca:
zwischen beiden gibt es eine Trennung, sie vermischen sich nicht.
Çince:
两海之间,有一个堤坊,两海互不侵犯。
Hollandaca:
Opdat zij elkander zouden ontmoeten; tusschen haar is eene afscheiding geplaatst, welke zij niet kunnen overschrijden.
Rusça:
Между ними существует преграда, которую они не могут преступить.
Somalice:
Dhexdoodana yeelay soohdin (kala reebta) iskumana xadgudbaan.
Swahilice:
Baina yao kipo kizuizi, zisiingiliane.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ ئارىسىدا توسما بولۇپ، بىر - بىرىگە قوشۇلۇپ كەتمەيدۇ
Japonca:
(だが)両者の間には,(アッラーの配慮によって)障壁があリ一方が他方を制圧することはない。
Arapça (Ürdün):
«بينهما برزخ» حاجز من قدرته تعالى «لا يبغيان» لا يبغي واحد منهما على الآخر فيختلط به.
Hintçe:
दो के दरमियान एक हद्दे फ़ासिल (आड़) है जिससे तजाउज़ नहीं कर सकते
Tayca:
ระหว่างมันทั้งสองมีที่กั้นกีดขวาง มันจะไม่ล้ำเขตต่อกัน
İbranice:
וביניהם חיץ (המונע התערבבותם,) שלא יחצו את גבולם
Hırvatça:
između njih je pregrada i ona se ne miješaju -
Rumence:
însă a pus o stavilă între ele pe care nu o trec.
Transliteration:
Baynahuma barzakhun la yabghiyani
Türkçe:
Bir ayırıcı var aralarında; kendi sınırlarını aşmıyorlar.
Sahih International:
Between them is a barrier [so] neither of them transgresses.
İngilizce:
Between them is a Barrier which they do not transgress:
Azerbaycanca:
Amma onların arasında maneə vardır, bir-birinə qatışmazlar (özləri üçün müəyyən edilmiş həddi aşmazlar).
Süleyman Ateş:
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.
Diyanet Vakfı:
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.
Erhan Aktaş:
Aralarında bir engel var, birbirlerinin sınırını geçip karışmıyorlar.
Kral Fahd:
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.
Hasan Basri Çantay:
(Böyle iken) aralarında yekdiğerine tecâvüz etmiye mâni birperde vardır.
Muhammed Esed:
(ama) aralarında aşamayacakları bir engel var.
Gültekin Onan:
İkisi arasında bir engel (berzah) vardır, birbirlerinin sınırını geçmezler.
Ali Fikri Yavuz:
(Fakat) birbirlerine karışmağa engel (Allah tarafından) bir perde var.
Portekizce:
Entre ambos, há uma barreira, para que não seja ultrapassada.
İsveççe:
mellan dem [har Han likväl dragit] en skiljelinje som de inte kan överskrida.
Farsça:
[ولی] میان آن دو حایلی است که به هم تجاوز نمی کنند [درنتیجه باهم مخلوط نمی شوند!]
Kürtçe:
لەنێوانیاندا بەربەستێك ھەیە تێکەڵی یەکتر نابن
Özbekçe:
Ўрталаридаги тўсиқдан ошиб ўтолмаслар. (Шўр денгиз билан чучук сувли дарё ўртасида бир тўсиқ бўлиб, улар бир-бирларига аралашиб кетмайди деган маънони англатади.)
Malayca:
Di antara keduanya ada penyekat yang memisahkannya, masing-masing tidak melampaui sempadannya;
Arnavutça:
e, në mes tyre ka stom (pengesë), andaj njëri nuk e mbizotëron tjetrin (nuk përzihen) –
Bulgarca:
но между тях има преграда, която не престъпват.
Sırpça:
између њих је преграда и она се не мешају –
Çekçe:
však mezi nimi překážka stojí, již nezdolají.
Urduca:
پھر بھی اُن کے درمیان ایک پردہ حائل ہے جس سے وہ تجاوز نہیں کرتے
Tacikçe:
миёнашон пардаест то ба ҳам омехта нашаванд.
Tatarca:
Аларның арасында Аллаһуның кодрәт пәрдәсе бардыр, сулары кушылмас.
Endonezyaca:
antara keduanya ada batas yang tidak dilampaui masing-masing.
Amharca:
(እንዳይዋሐዱ) በመካከላቸው ጋራጅ አልለ፡፡ (አንዱ ባንዱ ላይ) ወሰን አያልፉም፡፡
Tamilce:
அவை இரண்டுக்கும் இடையில் தடை இருக்கிறது. அவை இரண்டும் (அல்லாஹ் நிர்ணயித்த) எல்லையை மீறாது.
Korece:
둘 사이에 장벽을 두니 그 들 각자는 침범하지 아니 하노라
Vietnamca:
Giữa chúng có một rào cản, (vì vậy), cả hai đều không xâm phạm nhau.
Ayet Linkleri: